GENÇLİK NEDİR?
“Genç olmak” dediğimiz zaman neyi anlıyoruz?
Gençlik tanımlarına bakarsak, öncelikle anladığımız belirli bir yaş diliminde olmaktadır. 12-24 gibi başlangıcı ve bitişi olan bir yaş diliminde bulunan kişiyi “genç” olarak tanımlarız.
Büyümek. Büyükler gibi olmak. Büyüklerin arasına karışmak. Büyümüş sayılmak. Başı okşanıp eline harçlık tutuşturulan çocuk olmaktan çıkıp da önem verilen, ciddiye alınan, söylediklerine, yaptıklarına dikkat edilen biri olmak. Ne zordur “insanın kendisi olması”. Gençlik, belki de insanın kendini anlatamadığı çağ. Böyle de tanımlanabilir mi, bilmiyorum. Sen varsındır. Sen bugün varsındır. Bütün varlığın ayaktadır. Bütün gücünle oradasındır. Ama kimse sana “evet, sen varsın, varsın ve güçlüsün” demez. Oysaki sen dünyalar yıkmaya, dünyalar kurmaya hazırsındır.
Her gencin arkasında “çocukluk döneminden” oluşan bir geçmiş var. Bu öyle bir geçmiş ki aynı zaman da gelecek demek…
Genç olduk, peki ya şimdi ne olacak? Yeniden hızlı büyüme. Şimdiye kadar kazandıklarımızla bundan sonra ki yapacaklarımızı hesaplama zamanı…
KAYGI NEDİR?
İnsanı insan yapan en önemli özelliğinin duygulara sahip olması olduğunu düşünüyorum. İyi ki duygulara sahibiz. Üzülebiliyoruz, seviyoruz, heyecanlanıyoruz, öfkeleniyoruz… Bunları hissetmeseydik insan olabilir miydik? Hiçbir duygu anormal değildir. Bütün duygular insana mahsustur ve insancadır. Bir duyguyu normal dışı yapan şiddetidir, frekansıdır. Önemli olan duyguyu yok etmek, yok saymak, bastırmak değildir. Önemli olan duyguyu doğru fark etmek, doğru tanımlamak uygun şekilde ifade etmek ve yaşamaktır. Örneğin; öfkelenmemek gibi bir durum bir insan için mümkün değildir. Hepimizin bazen ‘kafasının tası atar’. Böyle bir durumda ‘eğitimli insan’ önce öfkesinin farkına varır, bu duygusunun gerçekten öfke mi yoksa başka bir duygu mu olduğunu anlar, yani onu doğru isimlendirir ve buna uygun yöntemle uygun zamanda ve ortamda ifade edebilir.
Bir duyguyu kendimize yakıştıramadığımızda o duygu bizi daha çok rahatsız eder. Kaygı içinde yukarıda söylenenlerin hepsi geçerlidir. Bir sınava girecek olmak dünyadaki bütün insanları kaygılandırır. Bu olağan bir durumdur ve iyi ki kaygılanırız. Çünkü her konuda yaşanan kaygı insanı tedbir almaya yöneltir. Kaygı bazen güç ve enerji kaynağıdır. Arkadaşlar önce sınav kaygısının olağan olduğunu kabul edin. ‘ Kaygılanmamalıyım, kaygılanırsam hapı yutarım…’ gibi düşünceler sizin elinizi ayağınızı bağlar. Bu tür düşüncelerin yerine; ‘elbette kaygılanırım, bir sınava gireceğim ve bu sınav benim için önemli. Böyle bir durumda kaygılanmamak anormal olurdu’ şeklinde düşünün. Doğru olan da budur.
Bununla birlikte kaygısız olmak da kaygıyı çok aşırı yaşamak da performansa zarar verir.
Bir araştırmada; Sınav kaygısının, ameliyat kaygısından daha yüksek olduğu bulunmuştur. Normal düzeye bir sınav kaygısı doğaldır. Hatta faydalıdır. Aşırı şiddetli kaygı öğrenmeyi ve hatırlamayı zorlaştırır. Hiç kaygısızlık veya çok düşük düzeydeki kaygı motivasyonu düşürür.
*** Sizin de kaygılandığınız durumlar varsa aşağıya yazın . Onlar üzerinde de konuşalım :)
Pınar Ergün- Öğretmen Ve Eğitim Koçu