F
fulltimex
Ziyaretçi
- Konu Sahibi fulltimex
- #1
vatan gazetesinde selahattin duman'ın köşe yazısı gelinlik üzerineydi
komik bir yazı
belki azıcık da kızları kızdırabilecek türden
benim hoşuma gitti ama
gelinliğe bir erkeğin nasıl baktığını çok güzel anlatıyor
forumun kızları ne diyorsunuz selahattin amcamızın yorumuna?
işte yazı
Gelinlik sektöründe beyaz rengin önemi
Beyaz safiyetin rengidir.. Kızların tekelindedir.. Safiyetin doğal kaynağı olan erkekler ise bu rengi kızlara kaptırdığından mecburen karalara bürünürler.. Bu aslında yas rengidir.. Kadınlar tarafından şıklık, zarafet diye anlaşılır..
Tiyatrocu arkadaşım Nevzat Şenol “Her şeyin mantığını anlıyorum..” derdi..
“Tonlarca ağırlıkta bir uçak nasıl havada durur, bulutlara bomba atılınca nasıl yağmur yağdırılır?”
Sonra sayar da sayar.. Akıllara ziyan bütün teknolojik yenilikleri sıraladıktan sonra gözünü bir yere diker düşünürdü..
Bizim defalarca dinlediğimiz bu muhabbetin yeni müşterileri merak içinde yüzüne bakarlardı.. Nevzat’ın anlayamadığı garabetin ne olduğunu öğrenmek, iyice şaşırmak için..
“Sadece diş macunu tüpünü anlayamıyorum..” derdi..
“Her tarafı kapalı bir tüp.. Macun içine nereden konuyor?”
***
İtiraf edeyim ki bu benim için de insanlığın sırlarından biridir..
Ama ben, diş macunu meselesinden çok genç kızlardaki gelinlik giyme hevesini merak ederim..
Bu ısrar, bu heves, bu kararlılık nedir bugüne kadar hiç anlamadım.. Kızımın arkadaşları gelip gidiyor eve.. Tamamı evlilik çağında.. Ufaktan ufağa sorguluyorum onları..
Daha çok da gözlüyorum..
DAMAT ÖNEMSİZ
Bir kere şundan eminim.. Tamamının kafasında bir düğün plânı var..
Yedi sekiz yaşlardan itibaren giderek detaylandırılmış, en ince ayrıntıları bile formüle edilmiş düğün plânları..
Salon nasıl süslenecek? Gelinlik nasıl olacak? Gelin elinde hangi çiçeği taşıyacak? Gelin başı nasıl yapılacak?
Bu plânda bırakılan tek boşluk “damadın kimliği” üzerine..
Orası, kafaya kayıtlı plânda “Nokta.. Nokta..” olarak geçiyor..
Her kız çocuğu eninde sonunda bir sersemi evlilik yoluyla dize getireceğinden emin olduğu için bu noktalı yerlerin doldurulması işi en sona bırakılıyor..
***
Benim kızın evlenmesinden umudum yok.. Yaşı yirmi yediye geldi.. Son zamanlarda bir karar vermiş.. Kararını bana kafaya tokmakla vurur gibi aniden açıkladı..
“Baba, ben kırkıma kadar evlenmeyeceğim..”
Yemeği karıştırıyordum.. Sendelediğimi ve düşmemek için mutfak tezgâhına son anda tutunduğumu hatırlıyorum..
Yıllardır yaşadığı Londra’dan kesin dönüş yapalı yedi sekiz ay oldu.. O eve geldiğinden beri bekâr hayatım “kadrolu köy imamı..” düzeninde seyrediyor..
Ve kızım bana en az on üç yıllık bir taahhütte bulunuyor..
Yaptığım kabataslak hesaba göre, o evlenmeye niyetlendiğinde “hacca gitme yaşımı” beş altı yıl geçmiş olacağım..
Ben ölmüşüm..
AÇIK TATBİKAT..
Kendisi evlenmeyecek ama etrafta ne kadar gelinlik kız varsa tamamının teşvikçisi ve yatakçısı..
Kızlar haftada en az iki üç gün bizim eve doluşuyor.. Ellerinde “Gelin” dergisi türünden yayınlar.. Sayfa sayfa taranıp, gelinlik seçiliyor.. Benim kız Londra’da moda okuduğundan bunların akıldanesi..
Arada bir arkadaşları için seçtiği gelinliği bana da gösteriyor..
“Baba bu nasıııl?”
Bakıyorum fotoğrafa.. Beğendikleri gelinliği giyen model, Lady Diana gibi bir şey.. Uzun boylu, endamlı..
Gelinliği seçtiği arkadaşına çaktırmadan bir daha göz atıyorum.. Bir elli beş boyunda, toparlak bir şey..
O gelinliği bu kıza giydirdik diyelim.. Gelinliğin alt tarafı, yani üç dört metrelik kumaştan dökme eteklik kısmı, direği kırıldığı için çökmüş Kızılay çadırı gibi duracak..
Gel de fikrini söyle..
***
Üstelik kendisine gelinlik seçilen bir elli beşlik kız çocuğu, bizimkinin omzu üzerine abanmış gözümün içine iltifat bekleyerek bakıyor..
“Harika..” sözcüğü bu durumlarda verilecek tek cevaptır..
“Aklınıza turp suyu sıksam harika olur..” mealine de gelir..
“Ne güzel, damat kızı gördüğünde şoka girecek.. Biz de düğünde bol bol güleceğiz..” mânâsına da..
SEÇMESİ ZOR..
Birkaç haftadır gelinlik meselesini hallettiler ki bu çok önemlidir..
Refikimiz Hürriyet’ten Demet Bilgin’in haberine göre memlekette her yıl kıyılan nikâh sayısı yedi yüz bine çıkmış..
Bunun yetmiş küsür bini İstanbul’da kıyılıyor.. Pazar günlerini düş, günde ortalama iki yüz yirmi beş düğün veya nikâh töreni..
Tamamına yakını da gelinlikli..
İlla ki gelinlik olacak, evlenen hanım kız beyazlar içinde salınacak.. Beyaz renk de önemli.. Çünkü masumiyeti ve saflığı temsil ediyor..
Bakın bunu da anlamıyorum.. Benim bakış açıma göre “saflık” erkek tarafına mahsus bir şey..
Bence kızların eline düşen erkekler düğünlerde beyaz giymeli..
***
Konuyu dağıtmayayım.. Gelinlik seçiminin öneminden söz ediyorduk..
Günde iki yüz yirmi beş gelinliğin nikâh veya düğün töreni marifetiyle “seyirliğe” çıktığı bir ortamda özgün bir şey bulmak da zor..
Kızlarımızın hepsi bulunmaz şeyler olduğundan gelinliklerinin de önceden hiç giyilmemiş, görülmemiş bir model olmasını isterler.. O yüzden de seçimde zorlanırlar..
ERKEK KÖRDÜR..
Şaşılacak şeydir.. O kadar titiz çalışma ve seçici olmanın sonunda hepsi de birbirlerine benzerler..
Daha doğrusu giydikleri gelinlikler arasındaki farkı normal erkek gözü algılamaz..
Gelinlik kızı beyaz bir çarşafa dolayın, çarşafın uçlarını çengelli iğne ile tutturduğunuz yere bir de gül takın, erkek yutar..
Gelinlikler arasındaki fark ancak kadınların algılayabileceği bir şeydir..
***
Sanıyorum erkekler tarafından görülebilecek bir fark varsa bunu da “gelin başı” dediğimiz uygulama yaratıyor..
Dünyanın en garip şeylerinden biri de budur..
Bir sonraki risalemizde “gelin başı ve yan etkileri” üzerinde duracağız..
Erkeklerin zihnini açmaya devam edeceğiz..