Franz Kafka

seaBahAR

Nosce Te İpsum
Pro Üye
13 Nisan 2007
15.555
36.072

Franz Kafka



Franz Kafka, (1883 - 1924) 20. yüzyılın ve modern Alman edebiyatının önde gelen yazarlarındandır. Yaşamı boyunca pek tanınmayan Kafka, yakın arkadaşı Max Brod'a verdiği vasiyetinde tüm yazdıklarının imha edilmesini rica etmişti. Fakat Max Brod, Kafka'nın Viyana'da ölümünün ardından aksi yönde hareket ederek elindeki eserleri yayımlamaya başladı. Kafka, ölümünden sonra da olsa, dünyaca ünlü bir yazar haline geldi.

1883 yılında Prag’da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi’si annenin çocuğu olan Franz Kafka’nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka’nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası’nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu.

Kafka 1889`da Fleischmark'ta Deutsche Knabenschule'ye gitti. Çocukluğunda rol oynamış başlıca kişiler Fransız mürebbiye Bailly, kâhya kadın Marie Werner'dir. O sıralarda Prag`da genel olarak konuşulan dil Çekçe`ydi. Ufak yaşlarda da Bauer ile tanıştı. 1920`lerin başında tanıştığı Milena Jesenska, 20 yıl sonra 1944`de Alman toplama kampında hayatını kaybedecekti, onun üzerinde güçlü bir etki yarattı. 1923`te ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya konsantre olmak için Berlin`e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan şanslıydı Nazi Almanyasına direndi ve 1952`de Londra`da öldü.

1917`de Kafka verem olduğunu öğrendi. 1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı. 1922`de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu. Ömrünün son 6 haftasını sanatoryumda geçirdi. 3 Haziran 1924`te yaşama veda etti.

Franz Kafka, hayatı baştan kaybedilmiş bir savaş olarak görse de bıraktığı eserler, onu hayatı yenilgiye uğratan ender insanlardan birisi yapmıştır.

Kafka eserlerinde insanın gizli kalmış korkularını, burjuva yaşamının sahte aile ilişkilerini,bürokrasinin çıldırtan işleyişini gözler önüne serer. Karamsar mizacı eserlerindeki karakterleri çaresizlikle donatmıştır. Nitekim Dava'nın kahramanı Josef K. neyle suçlandığını bir türlü öğrenemeyerek yavaş yavaş karanlığa gömülür. Aynı durum Şato' da kadastro memuru Bay K'da da görülür. Kayıp' sa diğer eserlerinden ayrılarak iyimser bir tutumla kaleme alınmıştır.

Yine de Kafka,eserlerinde çaresizliğide işlese nikbinliğide,Albert Camus'un deyişiyle Korku Çağı yok olana dek güncelliğini koruyacaktır.

Eserlerinden özellikle dilimize Değişim ya da Dönüşüm adıyla çevrilen romanında işlediği konuyla 20. yüzyılın sanayi sonrası batı toplumunun açmazını ve içine düştüğü yalnızlık ve yabancılaşma sürecini çok iyi gözlemlemiş ve işlemiştir.

Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus’ün dediği gibi, "her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir".

Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.


Eserleri:
Dava
Şato
Kayıp
Değişim
Bir Savaşın Tasviri
Taşrada düğün hazırlıkları
Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
Ceza Sömürgesi
Çin Seddi
Bir Akademiye Rapor
Milena'ya Mektuplar
Babaya Mektup
Günlük 1-2
Aforizmalar

"Doğru yol yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir.
Fakat bu ip, üstünde yürümek için değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi için vardır ancak.'' Franz Kafka​



-alıntı-
 
Farklı yayınevlerince,ismi Değişim/Dönüşüm/Metamorfoz olarak çevrilerek basılan eseri Kafka'yla ilk tanışıklığım. Şiddetle tavsiye ederim, mutlaka okunması gereken kitaplardan.
Üniversitede bir hocamız şiddetle ve ısrarla 'Dava' ve 'Şato'yu önerirdi. Ama bir türlü fırsat bulup, elde edip okuyamadım. En kısa zamanda okuyacağım inşallah.
 
değişim ( diğer adıyla dönüşüm ) bizim ödevimizdi okuldayken
çok değişik çok ilginç bi kitap diyerek okumuştum
ama malesef kafkanın tarzını pek beğenmedim
 
Nedendir bilmem, hayatımın baze evrelerinde Kafka okuma dönemine girerim.. Kafka'nın satırlarına bir kez bulaşmayaya göreyim, diğer yazını elimin tersiyle iterim..

Beğenmez olurum hiçbir şeyi.. İnsanları dinlemekten sıkılırım.. Kafka vardır, gerisi boştur misali..

Kafka bana göre bir "durum" yazarıdır. Diğer yazarların kurguladığı yaşamlara balıklama dalmaya alışkınızdır ancak Kafka'nın dünyasına kolayca dalamayız.
Evin bir köşesinde duran, varlığı tedirgin edici ve fakat bir o kadar da çekici bir kara kutudur Kafka.
Karakterlerinin geçmişleri yoktur. Elbiselerinin renkleri de..
Zaman, mekan bilgisini bir çok eserinde anlayamazsınız.
Sonra.. Aslan parçası kahramanları yoktur Kafka'nın.. Eserlerinde iyi ve kötüyü kolay ayıramazsınız. Herkes "gerçek" bir insandır çünkü..
Kafka sizi bütün çevresel şartlardan ve belki de zorlamalardan alarak, hayalgücünüzü boş vitese alıp, derinlemesine ve tabii ki her koşulda diplere doğru yol almanızı sağlar.
Bir kere Kafka'yı anlamaya görün, kendinizi uzak tutamazsınız.

Kafka, tamamen mantık dışı bir olayın içine sizi ilk satırlarda davet eder ve ustalıkla "durum"a tanıklık ettirir.
Trajedi ve komediyi içiçe geçirir, tanımlayamadığınız bir duyguyla aktarır. Gülersiniz ama aslında gülünecek bir şey olmadığını bal gibi biliyorsunuzdur.
Tuhaf bir adam.. Gerçeğin büyücüsü..


İşte yine böyle bir dönemdeyim.. Kişisel Kafka sezonumu yerimseniben, bu kez, ülkemizde farklı çevirmenlerce çevrilmiş ve Değişim/Dönüşüm olarak iki ayrı isimde ve farklı yayınevlerince yayımlanmış kitabını, bilmem kaçıncı kez okuyarak açtım.

Bu sefer, farklılık; elimdekinin Ahmet Cemal çevirisi olmasıydı. Kafka dünyasına adım etmek isteyenlere kesinlikle bu kitapla ve bu kitabın Ahmet Cemal çevirisiyle başlamasını öneriyorum.

Ahmet Cemal şöyle diyor "DÖNÜŞÜM" ün önsözünde..


"...Kafka'nın kapısını çaldığımda ise, artık sevgiler benim için yazgı olmaktan çıkmış, yaşamımda onlarsız olamayacağım kimseler kalmamıştı. Olaylara ve insanlara -en önemlisi, insanlara- belli bir uzaklıktan bakmayı öğrenmiştim. Kafka ile serüvenim, başlayabilirdi.

... Kafka'nın 'Die Werwandlung" başlıklı anlatısı, bizde hep 'Değişim' adıyla çevrildi ve öyle bilindi. Oysa Almanca'da Die Werwandlung, bir değişimden çok daha köktenci bir olguyu, tümüyle değişip başkalaşmayı dile getiren bir sözcüktür; burada gerçekleşen bir değişim değil, bir dönüşümdür.. "​
 

:1shok: püsküütüm şoktayım :mymeka: aslında olmamalıyım, çünkü aklın yolu birdir değil mi? sengözlerimebaksanab "hangi kitabı okuyorsunuz?" konusuna yazmıştım ya, aklımdan geçenleri, Ahmet Cemal önsözde de belirtmiş.

Bu arada bendeki, yani "Değişim" diye çevrilmiş olan, Kamuran Şipal'in çevirisi.
 

Kesinlikle yorguncum.. Neticede sen de Almanca olarak yapmıştın analizini.. Aklın bir olmadığı durumlara sıklıkla rastlıyor olsak da neyseki "dil"in yolu hala bir.. yerimseniben

Ahmet Cemal bu konuda da şöyle diyor.. (tam bu noktada masa başından kalkar ve de kütüphaneme zıplıyorum, bir saniye bekleticem)

"Kafka'nın Dönüşümü, dilimize daha önce Vedat Günyol, Arif Gelen ve Kamuran Şipal tarafından çevrilmişti. Yanılmıyorsam eğer, benim bu çalışmam, yapıtın dördüncü çevirisi oluyor."

Sonra da güzel güzel anlatmış.. Özünde, diğer çevirmenlerin de son derece saygın olduklarını ancak kendisindeki Kafka tutkusu nedeniyle bu işe kalkıştığını ifade ediyor.. Bir çevirmen, bir yazara ve onun yapıtına bir kez vurulmaya görsün, -bir de kendi anlatmak- onun için tutkuya dönüşür, diyor..

Tezer Özlü ile de çok yakın arkadaşmış Ahmet Cemal.. Onunla Kafka sohbetleri yaparlarmış..

Hatta Tezer Özlü'nün güzel bir deyişine de yer vermiş önsözünde..

"Kafka ile yaşamak, acınacak güncelliğimizin en büyük umudu.."
 
Franz Kafka gibi bir yazarın öldükten sonra tanındığına inanamıyorum... Çok ilginç gerçekten... Teşekkürler püsküüt....
 
Franz Kafka gibi bir yazarın öldükten sonra tanındığına inanamıyorum... Çok ilginç gerçekten... Teşekkürler püsküüt....

Tanınmak, popüler olmak, "parsa" yı götürmek derdiyle yazmadığı için olabilir mi? yerimseniben

Kafkaseverler adına ben de Max Brod'a teşekkür ediyorum.. Eğer Kafka'nın vasiyetini yerine getirip de eserlerini yaksaydı.. yeri doldurulamayacak bir boşluğa düşer dururduk.. Çünkü çok iyi yazarlar var ancak Kafka'nın benzeri yok..

İlgini çekmesine sevindim.. Teşekkürler.. a.s.
 
Dönüşüm kitabını okumaya bugün başladım ve bugün bitti.... Püsküüt senin tavsiyenden yarralanıp Ahmet Cemal çevirisiyle okudum... Veee Dönüşüm artık çok beğendiğim ve insanlara tavsiye edebileceğim kitaplar listeme girdi bile... Dava ve Milena'ya Mektuplar ı da merak ediyorum... Onları da uygun bir zamanımda edinir okurum...

Ben teşekkür ederim püsküüt a.s.
 

"Dönüşüm" hakkında aynı beğeniye sahip olduğumuza sevindim sevgili HİS.
"Milena'ya Mektuplar" Kafka'nın iç dünyasını çözümlemede, babasına yazdığı "Babama Mektup" kadar olmasa da işe yarar bilgiler verir.. Ama gerçeğin üstünü örten tül perdeler var.. Milenanın Kafka'ya yazdığı mektupların ortadan kaybolmış olması gibi.. Yasak bir aşkın itkisi, ilişkilerinin devam ettiği sürece çok sınırlı bir şekilde bir arada olmaları yüzünden duygulara gerçeğin değil de hayalgücünün etki etmesi gibi..

..ve belki de Kafka'nın güçsüzlüğünü açıkça ortaya koyduğu cümlelerle karşılaşınca, "Dava" nın "Şato" nun insan üzerinde yarattığı tesirin bozulması gibi.

"Milena'ya mektuplar" kişisel görüşüme göre Kafka edebiyatında özellikle de hikayelerinin içinde biraz daha yol aldıktan sonra okunabilir diye düşünüyorum..

Yani demem o ki.. mesela mektuplardan birini hep farklı şekilde bitiriyor Kafka..
Senin, diyor bazen.. (Adımı da yitirdim! Küçüle küçüle 'senin' kaldı yalnız.)
Bazen de Franz ya da F. (Franz, hayır, F.değil, Senin. O da değil. Yeter: sessiz, derin orman sadece.)

Kafka'nın, aşkın güçsüzleştirdiği yüzünü sona saklamak lazım belki de..

Hikayelerini mutlaka okumalısın.. İstersen sana en iyi hikayelerini listeleyebilirim.. Okurken işaretlemiştim. Onların yer aldığı seçkilerden edinmeye çalışabilirsin.
 


Çok sevinirim Püsküüt, açıkcası bir yazarı okumaya başladım mı ya insanlardan ya da internetten bilgiler edinirim acaba kitaplarını hangi sırayla nasıl okumam lazım diye... O yüzden küçük çaplı bir araştırmaya girmek hoşuma gider... Bu konuda da araştırmaya gitmem gerekiyor açıkcası... Hatırlattığın için sağol, bu konuda yardımcı olursan dünyalar benim olur... yerimseniben
 

Memnuniyetle yazarım sevgili His..

Birçok kısa ve güzel öyküsü var : Ansızın Gezinti / Kararlar / Bekarın Mutsuzluğu / Geri Çevirme / Yolcu / Kanun Önünde

Bir de özellikle tavsiye edeceğim uzun öyküleri var:
Yargı / Çakallar ve Araplar / Akademi için Bir Rapor / Cezalılar Kolonisi / Açlık Cambazı (Bir Açlık Şampiyonu) / Çin Seddi'nin İnşasında

Keyifli okumalar dilerim.. a.s.
 

Eveeeet notlarımızı tuttuk. Araştırmalarımızı yaptık... Şimdi de uygun zaman ve mekan arayışına gireceğiz... Teşekkürler püsküüt... a.s.
 
Hakikaten enteresan bir şey..

Geçen gün, bir tanıdıkla sohbetteyiz.. "Milena'ya Mektuplar" ı okudun mu? diye sordu. Ben de yukarıdakine benzer cevabımı vermeden önce, Kafka'nın hangi eserlerini okuduğunu sordum.
Şu anda "Şato" yu okuyorum dedi.. Çantasındaymış kitabı çıkarıp gösteriyor bir yandan da..
Ve anlatmaya devam ediyor.. "Milena'ya Mektuplar" ı duymuştum, demek Kafka karısına bunca mektup yazmış öyle mi dedi..

Kalakaldım tabii.. Kafka'nın karısı?!

Kafka hiç evlenmedi ki, dedim..

Ama nasıl olur, burada böyle yazmıyor dedi..

ışaret ettiği yeri okudum, Türkiye'de bir yayımevi neler neler yapıyormuş da haberimiz yokmuş.

Yayınevi : ıthaki
Kitap : Franz Kafka / Şato - 2. Baskı Ekim 2007

ve geliyorum inanılmayacak gafa: Gaf, kitabın ilk sayfasında Franz Kafka başlıklı yazıdan..
Yazıda güya biyografisine yer verilmiş..

"Evlendiği Çek gazeteci ve çevirmen Milena Jerenska ile 1920-1922 yılları arasında çok hareketli ve yoğun bir mektup alışverişinde bulundu.."

!!!
Bu nasıl bir uydurmacadır anlamadım gitti..
Milena başkasıyla evliydi. Yasak bir ilişkinin mektuplarıydı bunlar.. Ve ilişkileri boyunca en fazla 2-3 kez görüştüler..
Ayrıca Kafka öldüğünde hala bekardı. Merak ediyorum, bu yayınevinin daha önceki ticaret konusu neydi acaba? Kabzımallık mı? Eskiden kasalarla domates satarken şimdi kasalarla kitap mı satıyorlar?

Özsöz: ıthaki yayınlarından uzak durulacak.. yerimseniben
 

Hayretim şaştı.... :1shok:

Ölmüş insanları da mı evlendiriyor bunlar :1shok:

Hadi dicem acaba aşırı dinci bir yayınevi de o yüzden mi böyle bir şey uydurmuş hani yasak aşk falan zinaya girer Allah korusun....benneyaptımki ama bildiğim kadarıyla aşırı tutucu bir yayın evi değil.. Galiba cahil cüheylalıktan kaynaklanan bir yanlışlık.... Zaten ithaki den okuduğum hiç bir kitap da yoktu... bundan sonra da İthaki fişlenmiştir arkadaş :dilcikar:
 
:1shok: Püsküütüm gecikmeli de olsa gördüm bu uyarını, teşekkürler! İthaki ne demekmiş merak ettim, yalancı falan mı acaba kaydirigubbakcemile3
Yunanistan da bir adaymış yorgunum..
Ne alakası var diyeceksin.. dur anlatacam..
Şimdi bu yayınevinin sahibi oraya tatile gitmiş.. Güneşlenirken de lapka takmayı unutmuş... Dönünce de yayınevini kurmuş ve başlamış kitap basmaya.. :roflol: :roflol:
 

İlginç kaydirigubbakcemile3 Güneş çarpmış adamı galiba...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…