Flört çıkmazı

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.096
18.285
Bizim adına aşk dediğimiz: Bağlanmak, bağımlı olmak, huzur aramak, güven bulmak ya da güven sunmak, inanmaya çalışmak, yalnızlıktan korkmak, toplumsal dürtü, sosyal baskı... Şimvii bizimki: "Çıkıyoruz modası"... Flört ilişkisi, flört etme cesareti, flört ediyoruz havası, tüm bunlar bir flört çıkmazı.

"Dünyada herkes sevgilisine can verir.

Fakat birinin sevgilisi kan tulumdan ibarettir,

Öbürününki; güneştir, ışıktır.

Mademki herkes kendince iyi-kötü bir sevgili seçer,

Kendimizi bir yok için yok etmemiz yazık değil mi?"

(Hz. Mevlana)

"Aşkın tuzağına düşmemiş birine sorma" diyor Mevlana:

"0 kanatsız bir kuş gibidir.

Ne bilir kâinatta olup biteni?

Zira o, bunu bilenlerin ne bildiğini de bilmez ki!"

Günümüz insanı artık tutunacak bir dal olarak görüyor diğerine bağlanmayı.

Bizimki gönül işi değil; Bizimki yalnızlıktan bunalınca birini bulmak, sırf lüks olsun diye aşk oyunları oynamak, birbriyle yarışmak, kovalamaca oynamak, eğlence oluşturmak...

Peki, yok mu gerçek aşk?

Belki de okurken kızacaksınız çoğunuz: "Ben gerçekten seviyorum, benimki sıradan bir aşk değil" diye. elbette vardır bir yerlerde seçilmiş aşklar; Lakin siz de benim kadar biliyorsunuz gerçeği. Ölümsüz aşklar tarihe gömüdü. Bizim adına aşk dediğimiz: Bağlanmak, 8 bağımlı olmak, huzur " aramak, güven bulmak ya da güven sunmak, H inanmaya çalışmak, yalnızlıktan korkmak, toplumsal dürtü, sosyal baskı... Şimdi bizimki: "Çıkıyoruz modası"

Flört ilişkisi, flört etme cesareti, flört ediyoruz havası, tüm bunlar bir flört çıkmazı. ıki genç, adına aşk dedikleri bu duygu yoğunluğunu yaşıyor olsun. Adı sevgi olsun. Emek verebilmeyi, cesareti, özgüveni, inancı, özveriyi, dürüstlüğü gerçek anlamda ne kadar artılarıyla, ne kadar eksileriyle koyabilir, onu düşünelim. Ve diyelim ki gerçekten âşıklar. Ancak korkuyorlar evlenmeye. Evlendilerinde aşklarının biteceğini söylüyorlar. Hani evlilik aşkı öldürürmüş ya ondan olsa gerek ki evlenmeyi değil; aşklarını güncellemeyi tercih ediyorlar. Evlilik dışı aşklar ve bir yığın yalanlar... Sözde tanıma, anlama, kişiliğine, yaşantısına ve ailesine uygun olup olmadığı gibi bahanelerle evlilik öncesi birliktelikler. "O olmadı bir de şunu deneyelim." düsleyerek, güya, "Gerçek aşkını" bulana dek, "kobaylarını" laboratuarın da denemeye tabi tutacaksın. Gerçek anlamda ımak için içlerine iyice sokulacaksın. Duyguların akıl ve mantığının önüne geçecek ve kendini kaybedeceksin. Hiç olmaman gereken bir yerde uyanacak ve belki de ‘‘ Eyvah! ’ ’ bile deme den, mutlu bir şekilde ayrılacaksın. Sözde aşkını ve gerçek mutluluğu tatmış olarak başlayacak ve belki de o gün evlilik kararını da vereceksin. Üç dört yıl flört edip bir birleriyle çok iyi anlaştısları halde evlendiklerinde tam bir hayal kırıklığı yaşayan, sonra da: "Hani Sen..." diyerek başlayıp bir birlerinin yalan-dolanlarını tek tek ortaya dökenler ve soluğu mahkemede alıp anında boşananlar, flört çıkmazının küçük bir yansıması değil mi? Peki, aşk nereye kadar? Evlilik aşkı öldürür diyenlere inat bu ilişkinin getirişi olarak, sevgi de emek ister, deyip sevdanın yoluna feda edecekler birçok şeyi... Ya da ipin inceldiği yerden koptuğu bir vakit "Hoşça kal!" deyip masumca bir veda ile bitecek mi her şey? Bu kadar basit mi? Ki birçok yarım kalmış ve daha başlamadan biten ilişkiler az mı yoksa? Bu, ilişkinin biten tarafı... Bir de diğer pencereden bakalım: ıki genç gerçekten birbirini masum ve saf duygularla seviyor olsun. Diyelim ki aile engeline takıldılar ya da buna benzer daha farklı bir engele takılmış olsunlar. Mücadelenin neresinde kalırlar acaba?

Bakıyorum gençlerimizin haline, tertemiz yüreklerini dahi açamıyorlar, cesurca bir sevdanın kucağına. Korkuyor tüm gençler, sevmekten korkuyor. Sevmek ki; korkusuzca, hesapsızca, cesurca varmaktır sevgilinin yoluna.

Peki, günümüz gençliğinin korktuğu şey ne? Üç- beş günlük gönül eğlencesi, sonra sen sağ ben selamet. Yok, bugün hoşça vakit geçirelim, yarın ne sen beni tanı; ne de ben seni tanırım. Yaz aşkım, bir yaza sığar sevdamız misali. Yok, olmadı platonik sevgili uğruna, kör bir kuyuda yaşayanlar. E, onun sevgilisi var da benim başım kel mi diye sokak sokak sevvirüsgili arayanlar. Sen benim sevgilimi elimvirüsden alırsan; ben de senin sevgilini alırım, yarışına tutuşanlar. ıllaki bir sevdiğim olssun hiçbir şey de gözüm yok diyenler. Sırf yalnızım diye çıkıyorum deyip aldananlar. Herkesin çıktığı o kızla/erkekle ben de çıvirüskarım deyip şutlaşanlar. Yeter ki olsun ama kim olursa olsun deyip kör ebe oynayanlar. Neyin bulmacasında, neyin aldatmacasda, neyin derdinde tüm bu insanlar? Yazık bunca gencin haline! Her biri eşiksiz duyguların sınırında sıfırlanmışçasına...

Hayatı yanılgılardan öteye taşıyamayan bu gençlerin hayata bakışı, hayattan beklentisi sözde bir aşk uğrunadır. Tüm yaşananlar ve yaşanamayanlar bir aşk uğnadır. Bu arada unutmadan belirtmekte fayda var: Konunun muhatabı elbette ki sadece gençlerimiz değildir. Gençler demek kısır bir çizgi olur. Şu an belki de en masum rol gençlerimize aittir. Zira şöyle bir etrafımıza baktığımızda, çok kısa bir televizyon gezintisine çıktığımızda, üç-beş gazete sayfası çevirdiğimizde ve internetmizin arama sayfasına sadece "... Arkadaş Arıyorum" yazdığımızda bütün bir insanlığın nasıl bir yere sürüklendiğini göreceğiz.

Her şekliyle olumsuz bakıyor gibi olsam da, inanıyorum saf ve masum duygularla seven yüreklerin varlığına. Yalnız toplum, aile, ruhsal, ekonomik gibi bir takım sevlere takılıp bunalan çiftler var. ıster sevgili olsun ister aile olsun. Günümüz koşullarında sevgili olmak bir yana bu tür engellere takılıp dağılan yuvalar var. ınsanların duygu boşalması yaşarcasına bitirdikleri manevi boşluk hiçbir şekilde yerini dolduramıyor. Güvensiz, karamsar, hoşgörüsüz, seviyesiz, riyakâr, sadakatsiz, empatisiz bir yığın ilişki ve bu ilişkiler içinde bocalayan insanlar var. Duyuyorsunuz, kim bilir belki de yaşıyorsunuz:

Sevgilimden dün ayrıldım ama bana dönmek istiyor, bu kaçıncı ayrılışı
mız, bu son... Bir daha ayrılmayacağız, ayrılsak da unutmayacağım, biz ayrıldık ama onu kimseye yar etmem, ya benimsin ya toprağın (!)... Bu cümleler sağlıklı bir insanın sözleri olabilir mi? Bu normal bir ilişkinin sonuçları olabilir mi? Tıkanınca durmak ya da bitince beklemek...

Oysa sevda bitmez,

Engele yenilmez,

Boyun eğmez, Kırılmaz,

Zincire vurulmaz,

Yarım kalmaz.

Hiçbir şey özünden alıp götüremez sevdayı...

Budur sevda:

Yıkılmayan,

Dağılmayan,

Yok olmayandır.

Hani kurşun gibi:

Delip geçer ya insanı,

Dönüşü yoktur atılan ok misali,

Her şey serdedir,

Gönül biçaredir,

Ummana dalmış âşıklar,

Kim ne derse desin

Her gizem gönülden ötededir.

Dilin söylediği değil,

Kalbin söylediği öncedir.

Yazar: Psk. Dan. ıdris BıLEN
 
Son düzenleme:
Her şey serdedir,

Gönül biçaredir,

Ummana dalmış âşıklar,

Kim ne derse desin

Her gizem gönülden ötededir.

Dilin söylediği değil,

Kalbin söylediği öncedir.



offfffffff offfffffffffff:gitme:
 
bütün gençlere ve diğerler hitap ediyor
 
95 oldu kaydirigubbakcemile3

Güzel paylaşım, bende eski sevdaların artık yaşanmadığına inanıyorum. İnsanlar aşkı da tüketiyorlar.
 
Sahte aşklar çoğaldı
 
X