- 12 Temmuz 2006
- 799
- 11
EVLİLİK VE ALDATMAK
Artık modası geçmeye yüz tuttu diye düşünenlerde olabilir ama Ahmet Altan'ın " ALDATMAK " kitabı arşivlere girmeye hak kazanmış bir kitap olarak daha çok konu üretecek bir kitap bence. İnsanın evlenene kadar dibi düşer, ta ki muradına erene kadar. Ama ondan sonra toz pembe bulutlar dağılır. Zaten buraya kadar olanları herkes biliyor. Ancak bundan sonrasını çok az kişi biliyor, bunu en iyi de Ahmet Altan biliyor.
Kitabında o kadar ince noktaları yakalamış ki mesela;
" Her insanın kendi içinde ap ayrı bir dünyası olduğu" gibi.
Evet gerçekten de her insanın kendi içinde başka bir dünya vardır. Ama bu dünyaları 3 madde de toplarsak;
1- Gün ışığına çıkarılmış dünya; Kişinin iç dünyasını keşfi ve yaşaması.
1- Gün ışığına çıkarılmamış dünya; Kişinin varlığından bile haberi olmadığı dünya ( ümitsiz vaka )
2- Gün ışığı sızan dünya ; Kişinin varlığını keşfettiği o dünyada dolaştığı ama gerçek yaşamına yansıtamadığı dünyası.
Şimdi 1. ve 2. madde için söylenecek bir şey yok, 1 numara kendini zaten kurtarmıştır. 2 numara için yapılacak pek bir şey yoktur. Kişinin istemesi gerekli. Gelelim 3. maddeye. Burada duralım.
Çünkü, bu dünyaya yardım lazım. Çünkü aslında kişi içindeki dünyayı yaşamak istiyor ama ya çevreden ya da kendisinden korktuğu için bu dünyayı gerçek yaşamına aktaramıyor.
ALDATMAK kitabında da başrolde ki Aydan bu iç dünyasını bilen ama gün ışığına taşıyamayan kişiyi oynarken Cem bu dünyasını gerçeğe taşıtan kişi olarak karşımıza çıkıyorlar.
Not: İç dünya sadece arzuları kapsamıyor ama aldatmak kitabı yazının içinde olunca bize o yönüne değinmek düşüyor tabi ki...
Şimdi evlilikle tüm bunların yeri ne? Yeri tabi ki var.
Evli olmayan insanlar eşleriyle beraberliklerinde iç dünyalarını güncel yaşamına taşıması evli olanlara göre çok daha kolaydır. Evli olmayan insan baktı bu dünyayı gerçeğe taşırken eşiyle çatışıyor ise veya uyuşmuyor ise yollarını rahatlıkla ayırabilir. Ancak evli insanlarda durum çok daha farklılaşıyor.
Genelde evli insanın iç dünyasını keşfi evliliğinin birkaç yılından sonra başlıyor. Bu dünyayı gerçeğe taşımak konusunda eşinden çekindiği için içine kapanıp kendi özünde o dünyanın fantezileriyle avunuyor. Ta ki karşısına " ALDATMAK " ta ki gibi bir fırsat çıkana kadar ve artık kendi gerçek dünyası ona sıkıcı gelmeye başlıyor, boğuyor. Sonunda kaçınılmaz son geliyor ve evlilikte patlama yaşanıyor.
Bu patlama yani boşanma aşaması en sancılısı, hele bir de çocuk var ise olay iyice karışıyor. Bu kararı almak ve işleme koymak hiç de çok kolay değil. Aslında insan şöyle de yapabilir; "Amaaan ben hayatımı yaşamak istiyorum" der ve kolay bir biçimde karar verebilir. Ya da "Benim topluma, çocuğuma ve eşime karşı sorumluluklarım var bu ilişkide yolunda gitmeyenleri yoluna koymaya çalışmalıyım" der ve çok zor bir sürece girer. Sonunda ne olacağı kişiden kişiye değişir. Bakarsınız her şey yoluna girmiş çok güzel, bir bakarsınız her şey iyice karışmış. Sonuçta zor bir durum. O yüzden özellikle evlenmeden önce " 3 kere" düşünmek gerekli demişler. Zaten evlenme, boşanma konuları başlı başına tek başlarına konu olacak kavramlar, uzatmıyorum.
Şu var ki insan gerçekte bedenen aldatmasa da eşini, kendi iç dünyasında düşünceleri ile bu eylemi gerçekleştiriyorsa bu aldatmak mıdır? Yorumunu size bırakıyorum.
Son olarak tahminimce Ahmet Altan kitabındaki kahramanları seçerken "isim" aşaması onu en çok zorlayan kısım olmuştur diye düşünüyorum. Çünkü gerçek yaşam içinde böyle bir isim çakışmanın olduğunu düşünsenize !!!
Artık modası geçmeye yüz tuttu diye düşünenlerde olabilir ama Ahmet Altan'ın " ALDATMAK " kitabı arşivlere girmeye hak kazanmış bir kitap olarak daha çok konu üretecek bir kitap bence. İnsanın evlenene kadar dibi düşer, ta ki muradına erene kadar. Ama ondan sonra toz pembe bulutlar dağılır. Zaten buraya kadar olanları herkes biliyor. Ancak bundan sonrasını çok az kişi biliyor, bunu en iyi de Ahmet Altan biliyor.
Kitabında o kadar ince noktaları yakalamış ki mesela;
" Her insanın kendi içinde ap ayrı bir dünyası olduğu" gibi.
Evet gerçekten de her insanın kendi içinde başka bir dünya vardır. Ama bu dünyaları 3 madde de toplarsak;
1- Gün ışığına çıkarılmış dünya; Kişinin iç dünyasını keşfi ve yaşaması.
1- Gün ışığına çıkarılmamış dünya; Kişinin varlığından bile haberi olmadığı dünya ( ümitsiz vaka )
2- Gün ışığı sızan dünya ; Kişinin varlığını keşfettiği o dünyada dolaştığı ama gerçek yaşamına yansıtamadığı dünyası.
Şimdi 1. ve 2. madde için söylenecek bir şey yok, 1 numara kendini zaten kurtarmıştır. 2 numara için yapılacak pek bir şey yoktur. Kişinin istemesi gerekli. Gelelim 3. maddeye. Burada duralım.
Çünkü, bu dünyaya yardım lazım. Çünkü aslında kişi içindeki dünyayı yaşamak istiyor ama ya çevreden ya da kendisinden korktuğu için bu dünyayı gerçek yaşamına aktaramıyor.
ALDATMAK kitabında da başrolde ki Aydan bu iç dünyasını bilen ama gün ışığına taşıyamayan kişiyi oynarken Cem bu dünyasını gerçeğe taşıtan kişi olarak karşımıza çıkıyorlar.
Not: İç dünya sadece arzuları kapsamıyor ama aldatmak kitabı yazının içinde olunca bize o yönüne değinmek düşüyor tabi ki...
Şimdi evlilikle tüm bunların yeri ne? Yeri tabi ki var.
Evli olmayan insanlar eşleriyle beraberliklerinde iç dünyalarını güncel yaşamına taşıması evli olanlara göre çok daha kolaydır. Evli olmayan insan baktı bu dünyayı gerçeğe taşırken eşiyle çatışıyor ise veya uyuşmuyor ise yollarını rahatlıkla ayırabilir. Ancak evli insanlarda durum çok daha farklılaşıyor.
Genelde evli insanın iç dünyasını keşfi evliliğinin birkaç yılından sonra başlıyor. Bu dünyayı gerçeğe taşımak konusunda eşinden çekindiği için içine kapanıp kendi özünde o dünyanın fantezileriyle avunuyor. Ta ki karşısına " ALDATMAK " ta ki gibi bir fırsat çıkana kadar ve artık kendi gerçek dünyası ona sıkıcı gelmeye başlıyor, boğuyor. Sonunda kaçınılmaz son geliyor ve evlilikte patlama yaşanıyor.
Bu patlama yani boşanma aşaması en sancılısı, hele bir de çocuk var ise olay iyice karışıyor. Bu kararı almak ve işleme koymak hiç de çok kolay değil. Aslında insan şöyle de yapabilir; "Amaaan ben hayatımı yaşamak istiyorum" der ve kolay bir biçimde karar verebilir. Ya da "Benim topluma, çocuğuma ve eşime karşı sorumluluklarım var bu ilişkide yolunda gitmeyenleri yoluna koymaya çalışmalıyım" der ve çok zor bir sürece girer. Sonunda ne olacağı kişiden kişiye değişir. Bakarsınız her şey yoluna girmiş çok güzel, bir bakarsınız her şey iyice karışmış. Sonuçta zor bir durum. O yüzden özellikle evlenmeden önce " 3 kere" düşünmek gerekli demişler. Zaten evlenme, boşanma konuları başlı başına tek başlarına konu olacak kavramlar, uzatmıyorum.
Şu var ki insan gerçekte bedenen aldatmasa da eşini, kendi iç dünyasında düşünceleri ile bu eylemi gerçekleştiriyorsa bu aldatmak mıdır? Yorumunu size bırakıyorum.
Son olarak tahminimce Ahmet Altan kitabındaki kahramanları seçerken "isim" aşaması onu en çok zorlayan kısım olmuştur diye düşünüyorum. Çünkü gerçek yaşam içinde böyle bir isim çakışmanın olduğunu düşünsenize !!!