Merhaba Kadınlar Kulübü
Benim konum buradaki konulara göre biraz daha 'hafif', daha önemsiz olabilir sizlere göre.. (Bu arada, umarım doğru yere açıyorumdur.) Zira evlilik, ıvır-zıvır konularında tecrübesizim, ama madem elimde milyonlarca kadından aynı anda tavsiye alabileceğim bir platform var, yine de döküyorum içimi.
Bu yıl liseye başladım ve 14 yaşındayım, tahmin edersiniz ki bu yaşta evliliğe meraklı oluyor herkes, en çok da şu 'ergenlik' dönemlerinde.
Benim sorudan çok bir konuda korkum, korkularım var, onları paylaşıp mümkünse evli kızlardan tavsiyeye gereksinimim var.
Nasıl bir toplumda yaşadığımızı anlatmayacağım, zaten sitede de bununla ilgili paylaşımlar mevcut. Türk erkeğinin karakteristik özellikleri konusunda da az-çok bilgimiz var hepimizin.
Her akşam televizyonlarda, her sabah gazetelerde çıkan karı-koca cinayetlerini, kız arkadaşını doğrayan sevgilileri de okuyor, izliyor, biliyoruz.
Daha geçenlerde Aşk-ı Memnu'da 'evlilik içi tecavüz'ü işledi yaratıcı senaristlerimiz.. Şimdi düşünüyorum da, şu dizileri halk niye izliyor? Kendinden birşey buluyor tabii, tek sebep bu olmasa da payı büyük. Tutup da bir dizide aile üyeleri Şükran Günü'nü filan kutlasa izlenmez o dizi, biraz bizi anlatmalı. Dolayısıyla her dizide baş kadının mutlaka dayak yediği, o olmazsa tecavüze uğradığı psikopat dizilerimiz de maalesef ki bizi anlatıyor.
Benim sorum da bu işte, bulunduğumuz bilmem kaç milyon kilometrekarelik Türkiye topraklarında yok mudur karısına el kaldırmamış, ağzına küfür almamış, eşine saygılı bir beyaz atlı prens?
Netteki itiraf sitelerinden birinde, -link vermeyeceğim şimdi- bir kadıncağzın yaptığı itirafa denk geldim. Düğün gecesi deneyiminden bahsediyor ve bu konuda kocasının yaptığı hoş(!) bir espriyi paylaşıyordu sitede.
Sevgili eşi şu 'yüz görümlüğü' geleneği konusunda "Zaten evlenmeden önce her gün gördük suratını, bunun adı olsa olsa 'vajina görümlüğü' olur.." gibi bir yorumda bulunuyor.
Kadıncağzın besbelli pek hoşuna gitmiş bu espri, bol smiley'lerle bezenmiş yorumunda "Sevgili öküzüm" diye bahsediyor eşinden.
Demek o ki, ister İstanbul'dan, ister Van'dan biriyle evleneyim, ister ilkokul mezunu ister üniversite profesörü olsun, evlendiğimde sevgili ya da sevgisiz bir öküz mü olacak beni bekleyen?
Feminist yanımı konuşturuyor ve soruyorum; bu erkek milletinin hepsi mi aynı? Saygı görme beklentilerimi şimdiden unutayım mı?
Bir de ifrit olduğum bir laf vardır, sağolsun anneciğim de pek sarfeder bana karşı: "Seni alan üç güne kapıya koyar"
Şimdi, beni 'aldıktan'(!) sonra, satın alım tarihinden sonra takriben üç gün içerisinde kapıya koyma yetkisi mi var müstakbel öküzümün? Yok, baktı ki "Satılan mal geri alınmaz" dediler, müşteri hakları devreye giriyor mu bari? Te Allah, ne ilginç ata sözlerimiz, annelerimiz, erkeklerimiz var.
Evlenmesem daha mı iyi ki? :1closedeyes: