“EVLENECEĞİM KİŞİ BU MU?”
Pek çok düğün öncesi, çiftler birbirleri için şunu düşünebilirler: ‘Olamaz, evleneceğim kişi bu mu!’. Medical Park Fatih Hastanesi’nden Uzman Psikolog Sinem Demir’e göre, bu soruyu sormak, evliliğin gidişatıyla ilgili mutlak bir ipucu değil. Yani düğün sürecinin sancılı geçmesi, evliliğin de illa ki kötü gideceğini göstermez. Evliliğe yüklenen anlam, ailelerin devreye girmesi, ailelerden gelen temel değerlerin çatışması gibi sebepler, evlilik öncesinde sancılı bir süreç yaşanmasına sebep olabilir. Bu da, ‘birlikte olduğum insanı acaba tanımamış mıyım’ gibi bir hisse yol açabilir. Sinem Demir’e göre düğün sadece evliliğin kutlanması, ailelerin bir arada eğlenmesinden öte bir işleve sahip: “Çiftin geçmişlerinden, ailelerinden, geleneklerinden getirdiklerini ortaya döktükleri ‘düğün’, bu ortaya dökülenlerin bazı durumlarda ‘bir düğüme’ dönüşebildiği bir süreç”.
Çocuk muyum, Yetişkin mi: Düğün Sürecinde Karışabilir
Ne oluyor da o duyarlı insan düğün sürecinde birden ailesinin sözünden çıkamayan, onların müdahalelerine tepki veremeyen, kararlılığını ortaya koyamayan biri haline dönüşüyor? Herkesin ailesinden gelen, ailesine de daha önceki nesillerden gelen bazı alışkanlıkları, gelenekleri, değer yargıları, davranış kalıpları vardır. Bu değer yargılarından, alışkanlıklardan hangilerini, ne düzeyde alacaklarına, çiftler birlikte karar vermelidir. Karar verebilmek, yetişkin düzeyinde olmayı, yani sorumluluk ve inisiyatif alabilmeyi gerektirir. Düğün ise bu soğukkanlılığı sağlayabilmek için en uygun zaman olmayabilir. Düğün sürecinde, yetişkin olmakla çocuk olmak arasında gidip gelinir. Genç bir gelin veya damat, ailesinin “çocuğu” ve ailesine has özelliklerin taşıyıcısı olmak ile evleneceği kişinin eşi olarak bir “yetişkin” olmak arasında sıkışabilir. Kişi ailesine “ben çocuk değilim, bakın nasıl da yetişkinim” mesajı vermek isterken, bu kararlılığını eş adayına sert tutumlar olarak gösterebilir. O zamana kadar idealleştirilmiş eş adayı, birden “ailesinin yanında, bana karşı” algısıyla hayal kırıklığı yaşatabilir.
Düğündeki Hayal Kırıklıkları, Evlilikte Fırsata Dönüşebilir
Bu noktada çiftler, düğün sürecindeki hayal kırıklıklarını değerlendirerek, ilişkileriyle ilgili değerli adımlar atabilirler ve bu karmaşa, işe yarar hale dönüşebilir. Evlenilecek kişinin “hata yapmayan, mutlak güçlü, mutlak kararlı” olması beklentisi, gerçekçi değildir. ‘Eş’ olmak da zamanla öğrenilen bir roldür. Diğer yandan, kendisini ‘sadece’ anne-babasının değerlerinin taşıyıcısı ve onların ‘çocuğu’ olarak gören birinin de bir ‘eş’ olması zordur. Düğün süreci, evlilikte de sürebilecek bu eğilimlerin fark edilmesi ve daha sağlıklı bir hale gelmesi için bir fırsattır. Bir yandan doğduğu ailenin çocuğu iken, diğer yandan çekirdek ailede yetişkin olabilmek mümkündür. Bu rollerin dengesini oturtmak hem zaman alır hem de bu konular üzerinde emek sarf etmeyi gerektirir.
Evlilik Öncesi Danışmanlık
Evlilik öncesi sürecin her zaman sancılı, sorunlu olması gerekmez. Bununla birlikte, evlilik öncesinde ‘önemli konuların’ değerlendirilmesi, çiftler için faydalı olabilir. Flört evresinde, her şey olumlu, heyecan verici, pembe bir gözlükle görünürken; konuşulması gereken pek çok konu ise genellikle ihmal edilir. Para idaresi, çocukların yetiştirilmesi, değer yargıları ve inanç sistemlerindeki benzerlik ve farklılıkların değerlendirilmesi gibi konular, “evlilik öncesi danışmanlık” görüşmelerinde ele alınır. Çiftin evliliğe dair bakış açıları, beklentileri, olası kaygıları da bu danışmanlık görüşmelerinde değerlendirilir.
Sinem Demir
Medical Park Fatih Hastanesi, Klinik Psikolog
Pek çok düğün öncesi, çiftler birbirleri için şunu düşünebilirler: ‘Olamaz, evleneceğim kişi bu mu!’. Medical Park Fatih Hastanesi’nden Uzman Psikolog Sinem Demir’e göre, bu soruyu sormak, evliliğin gidişatıyla ilgili mutlak bir ipucu değil. Yani düğün sürecinin sancılı geçmesi, evliliğin de illa ki kötü gideceğini göstermez. Evliliğe yüklenen anlam, ailelerin devreye girmesi, ailelerden gelen temel değerlerin çatışması gibi sebepler, evlilik öncesinde sancılı bir süreç yaşanmasına sebep olabilir. Bu da, ‘birlikte olduğum insanı acaba tanımamış mıyım’ gibi bir hisse yol açabilir. Sinem Demir’e göre düğün sadece evliliğin kutlanması, ailelerin bir arada eğlenmesinden öte bir işleve sahip: “Çiftin geçmişlerinden, ailelerinden, geleneklerinden getirdiklerini ortaya döktükleri ‘düğün’, bu ortaya dökülenlerin bazı durumlarda ‘bir düğüme’ dönüşebildiği bir süreç”.
Çocuk muyum, Yetişkin mi: Düğün Sürecinde Karışabilir
Ne oluyor da o duyarlı insan düğün sürecinde birden ailesinin sözünden çıkamayan, onların müdahalelerine tepki veremeyen, kararlılığını ortaya koyamayan biri haline dönüşüyor? Herkesin ailesinden gelen, ailesine de daha önceki nesillerden gelen bazı alışkanlıkları, gelenekleri, değer yargıları, davranış kalıpları vardır. Bu değer yargılarından, alışkanlıklardan hangilerini, ne düzeyde alacaklarına, çiftler birlikte karar vermelidir. Karar verebilmek, yetişkin düzeyinde olmayı, yani sorumluluk ve inisiyatif alabilmeyi gerektirir. Düğün ise bu soğukkanlılığı sağlayabilmek için en uygun zaman olmayabilir. Düğün sürecinde, yetişkin olmakla çocuk olmak arasında gidip gelinir. Genç bir gelin veya damat, ailesinin “çocuğu” ve ailesine has özelliklerin taşıyıcısı olmak ile evleneceği kişinin eşi olarak bir “yetişkin” olmak arasında sıkışabilir. Kişi ailesine “ben çocuk değilim, bakın nasıl da yetişkinim” mesajı vermek isterken, bu kararlılığını eş adayına sert tutumlar olarak gösterebilir. O zamana kadar idealleştirilmiş eş adayı, birden “ailesinin yanında, bana karşı” algısıyla hayal kırıklığı yaşatabilir.
Düğündeki Hayal Kırıklıkları, Evlilikte Fırsata Dönüşebilir
Bu noktada çiftler, düğün sürecindeki hayal kırıklıklarını değerlendirerek, ilişkileriyle ilgili değerli adımlar atabilirler ve bu karmaşa, işe yarar hale dönüşebilir. Evlenilecek kişinin “hata yapmayan, mutlak güçlü, mutlak kararlı” olması beklentisi, gerçekçi değildir. ‘Eş’ olmak da zamanla öğrenilen bir roldür. Diğer yandan, kendisini ‘sadece’ anne-babasının değerlerinin taşıyıcısı ve onların ‘çocuğu’ olarak gören birinin de bir ‘eş’ olması zordur. Düğün süreci, evlilikte de sürebilecek bu eğilimlerin fark edilmesi ve daha sağlıklı bir hale gelmesi için bir fırsattır. Bir yandan doğduğu ailenin çocuğu iken, diğer yandan çekirdek ailede yetişkin olabilmek mümkündür. Bu rollerin dengesini oturtmak hem zaman alır hem de bu konular üzerinde emek sarf etmeyi gerektirir.
Evlilik Öncesi Danışmanlık
Evlilik öncesi sürecin her zaman sancılı, sorunlu olması gerekmez. Bununla birlikte, evlilik öncesinde ‘önemli konuların’ değerlendirilmesi, çiftler için faydalı olabilir. Flört evresinde, her şey olumlu, heyecan verici, pembe bir gözlükle görünürken; konuşulması gereken pek çok konu ise genellikle ihmal edilir. Para idaresi, çocukların yetiştirilmesi, değer yargıları ve inanç sistemlerindeki benzerlik ve farklılıkların değerlendirilmesi gibi konular, “evlilik öncesi danışmanlık” görüşmelerinde ele alınır. Çiftin evliliğe dair bakış açıları, beklentileri, olası kaygıları da bu danışmanlık görüşmelerinde değerlendirilir.
Sinem Demir
Medical Park Fatih Hastanesi, Klinik Psikolog