Eskrim

Simayko

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
23 Nisan 2011
46
2
Eskrim kökleri milattan önceye kadar dayanan bir çeşit kiliç sporudur. Fiziksel ve ussal becerileri geliştirici özelliği, yapilmasindaki geniş tekniği ve inceliği bakimindan bir sanat olarak da anilmaktadir. Eskrim, gerek kiyafetleri gerekse oynaniş biçimiyle günümüzde yaygin olan pekçok spordan oldukça farklidir ve bu özelliğiyle her geçen gün daha cok insanın ilgisini çekmektedir. Bügünkü oynaniş biçimiyle, birçok insanın düsündüğünün aksine, en az futbol ya da basketbol kadar tehlikesiz bir spordur çünkü eskrimde kullanılan silahların ucu sivri olmayip, sadece dürtüş yapmaya elverislidir. Ülkemizde eskrim sporunun bircok Avrupa ülkesinde olduğu kadar yaygin olmayisi; oynanacak zemin, kıyafet ve silah gibi temini oldukça güç ve pahalı donanımlara ihtiyaç duymasina bağlanabilir.

ESKRİMİN TARİHÇESİ

Eskrim kelimesinin kökü kuzey Cermen dilinden gelmektedir. Cermenler bunu Skermen veya Scheirmen diye adlandırırlardı. Diğer bir Cermen kolu olan İskandinavlar ise eskrime Skrime demekte idiler. Cermen dilindeki bu kelimelerin anlami korumak, savunmaktır. Cermen dilinden gelen Scheirmen kelimesini sonradan Italyanlar Schermare ve Schermire; Fransızlar Escrimir, Escrimer; İspanyollar da Esgrimir olarak kullanmışlardir. Biz ise eskrimin karşılığı olarak Kılıç Sporunu bir deyim olarak almakla beraber, alışılmış olan eskrim kelimesini kullanmaya devam edecegiz.

Kılıç Kullanma ve Öğretiminin Tarihçesi

Eski Devirlerde ve Yunanistan'da: Kılıç kullanma ve bunun öğretimi milattan önce yaygındır. Hatta milattan 2000 yıl önce Çin'de kılıç öğretimi yapıldığı da iddia edilmektedir, ancak bu öğretimin ne şekilde olduğu, okulların bulunup bulunmadığı belgelere dayanılarak saptanmış değildir. Homer'in Ilyada'sinda bayramlarda, şenliklerde kılıç ile yapılan gösterilere (Hoplamachie) Hoplamaki denirdi. Homer'in anlattığı, yani milattan önce bin yıl sıralarında yapılan bu gösteriler sonraki Yunan devirlerinde de baslıca ustalık gösterileri halinde devam etmiştir.

Roma'da:Roma'da ise gençlik, Mars meydanında toplanır (Vectis) Vektis denilen bir nevi kılıçla çalışma yaparlarmış. Askere kılıç kullanma hünerinin öğretimini program içine almak bir Cumhuriyet Valisinin aklına gelmiş ve bu bir ödev olarak o devirde Gladiatorleri çalıştıran hocalara verilmiştir. Eskrim sanatına Armatura denilir ve en başarılı silah kullanan askerlere Doctores-Armarum denilirdi. Bunların gıda ve her tur ihtiyaçları diğerlerinden bir kat daha fazla karşılanırdı.

Orta Cag ve Yeni Devir:Şovalyelik devrinde kılıç baslıca savaş silahlarındandı. Daha çok korumaya uygun olan Avrupalıların harp silahları (ok, şovalye zırhları ve ağır kılıçlar) hareket yeteneğini azaltmakta, çevikliğe fazla yer vermemekteydi. Epe silahı , 14.yuzyilda savaşçıların kullandıkları zırhları parçalamak için yapılmıştı. Uzun ve ağır olduğu için iki elle kullanılırdı; zırhları hem parçalamak hem de kesmek suretiyle savaşçıyı saf dışı bırakırlardı. Eskrim tekniği ilk önce İspanya'da başladı, öğretim için okullar acildi,fakat İtalya'da gelişti. İki elle kullanılan ağır epe 16. yüzyılda bırakıldı, yerine İspanyolların yaptıkları (Rapiere) denilen bir çeşit epe kullanılmaya başlandı ve bu silah duello için en iyi silah olarak kabul edildi. 16. yüzyılda Marozzo ve Agrippa adındaki İtalyan hocaları eskrim kurallarının esasını kurdular,öncülüğünü yaptılar. Marozzo 1536 ve Agrippa ise 1553 yıllarında eskrimin dört ana pozisyonunu saptayan eserlerini verdiler. Marozzo ve Agrippa'nin okulunu devam ettiren Fabri ve Giganti, Avrupa'nın değişik memleketlerinde yaptıklari öğretim ile İtalyan hocalarının üstünlüğünü dünyaya kabul ettirdiler. Eskrim tekniğinin gelişmesi sonunda, savunma anında, gelen darbeleri, kalkan ile savmak yerine, silah ile korumak, siper almak tekniği yer almaya başladı. Yine o okulun yetiştirdiği Fabri ise 17. yüzyılda o zamana kadar hamle yapılmazken ayakla hamle, boşaltma (degagement), karşı boşaltma (contre-degage), ikileme (double), siper alma, karşılık verme (parade-riposte) ve zaman vurusu (coup de temps) nu getirdi ve eskrimin gelişmesinde bu büyük hocanın büyük rolü oldu. Fabri, Fransa, İspanya, Almanya'da ders verdi, son olarak büyük eskrim amatörü olarak tanınan Danimarka Kralı IV. Cristian'ın sarayına eskrim hocası olarak yerleşti. Eskrim tekniğinin gelişme ve yerleşmesi sonunda ilk önce batıda zırhlı donanım, sonra kalkan ve daha sonraları da kola dolanmakta olan manto kalktı, yerine silahla korunma, siper alma tekniği yerleşmeye başladı. Rönesans sanat aleminde etkisini göstermekle kalmadı, eskrim sanatı üzerinde de geniş etki yaptı. Fransız asilzadeleri akınlar halinde Roma, Venedik ve Napoli şehirlerine koşarak o devirde en iyi eskrim hocalarının bulunduğu İtalya'da talim yapma ve kılıç kullanma hünerlerini öğrenmekte yarıştılar. Fransa'da gelişme Catherine de Medici'nin Fransa'ya kraliçe olarak geldiği zaman en iyi hocaları İtalya'dan getirtmesiyle başladı. Fransa Kralı III. Henri Giganti'yi saraya hoca olarak aldı ve bu ünlü hoca IV. Henri zamanında da öğretime devam etti. Fransa'da 1588-1608 yılları arasında 8000 soylunun duelloda can vermesi üzerine tehlikesiz, ucu keskin olmayan 4 köşeli , hafif bir silah yapildi.1653 yılında eskim hocası Bernard tarafından öğretim metodu yayınlanan bu silaha (Fleuret) flöre denildi. Fransa'da asilzadeler ve erkana verilmekte olan dans ve binicilik öğretimine ek olarak flöre dersinin verilmesine karar verildi. 18. yüzyılda eskrim hocası La Boessiere tarafından icat edilen demir telden örülü maske sayesinde çalışmalar daha korkusuzca yapılmaya başlandı. 18. yüzyılda eskrim Fransa'da teknik ve metot bakımından bilimsel esaslara bağlandı. Romantizm devri sayılan 19. yüzyılda ise eskrim teknik ve felsefesiyle en ileri asamaya ulaşarak günümüzdekine çok benzer bir spor dalı haline geldi ve 1913'de kurulan Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) tarafından kuralları ve yönetmeliği saptandı. Türkiye'de ilk eskrim çalışmaları 1900'lerin başında II. Abdülhamid zamanında Harp Akademisi'nde başlandı. İlk antrenörleri Harp Akademisi'nin beden eğitimi öğretmenleriydi ve bu spora öğrencilerine yurtdışında öğrendiklerini öğreterek başladılar. Kısa zaman sonra padişahın özel fermanıyla bir eskrim takımı kuruldu. Aynı zamanda 1903 yılında kurulan Beşiktaş Spor Kulübü'nde de uygulanmaya başlandı ve1923 yılında kurulan Türkiye Eskrim Federasyonu aracılığıyla da bugüne geldi.

ESKRİMDE KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR

Eskrimde kullanılan en temel kavram garddır. Gard iki eskrimcinin maç başlamadan önce aldıkları ve maç suresince korumak zorunda oldukları pozisyondur. Gard pozisyonu ayaklar birbiriyle 90 derecelik açı yapacak şekilde ve aralarında bir ayak boyu mesafe kalacak şekilde konulup dizlerin üzerine hafifçe çökülerek alınan ve insan vücudunun en dengede olduğu pozisyon olarak tanımlanabilir. Diğer bir önemli kavram ise silahtır. Eskrimde üç çeşit silah kullanılmaktadır. Bunlar flöre, epe ve kilic olup eskrimin üç ana branşta oynanmasına da olanak sağlamaktadırlar. Bunların dışında bir temel kavram daha vardır ki o da oyunun temel amacını oluşturmaktadır. Bir eskrim maçında sayı rakibe dürtüş yapmak suretiyle kazanılır ve bu dürtüşlerden geçerli olanlarına tuş adi verilir.

AMAÇ

Bir eskrimcinin temel amacı direk eliminasyon sisteminde oynanan maçlarda 15, pul (küme) sisteminde oynanan maçlarda 5 puana rakibinden önce ulaşmaktır. Bir eskrimci her tuş yaptığında bir sayı alır. Pul (küme) sisteminde yapılan bir maç için verilen sure 4 dakikadır. Direk eliminasyon sisteminde ise maçlar 3'er dakikalık 3 perioddan oluşur. Eğer 4 dakika bitiminde eşitlik bozulmamışsa yazı-tura atılıp avantajlı tarafın belirlenmesinden sonra eskrimcilere 1 dakika süre verilir ve bu 1 dakika içinde ilk tuşu yapan kazanir.1 dakika içinde tuş olmazsa maçın galibi avantajlı olan taraftır.

ESKRİMDE SİLAHLAR

Eskrimdeflöre,epe ve kılıç olmak üzere üç temel silah vardır. Üç silahta birden mücadele etmek eskrimciler için alışılmış dışı olmamakla birlikte çoğunlukla bir silahta ustalaşmayı tercih ederler. Yakın zamana kadar bayanların sadece flörede mücadele etmesine izin veriliyordu fakat günümüzde Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) bayanlara epe ve kilic dallarında da fırsat tanımaktadır. Bayan epe dünya şampiyonasına 1989 yılında dahil edildi ve Olimpiyat Oyunlarında ilk kez 1996 yılında oynandı. Flöre ve epe dürtücü silahlardır. Kılıç dürtücü olmasının yanında kesici bir silahtır. (Dürtüş dışındaki bir takım harekelerle de sayı alınmaktadır).Üçü de elektrikle score edilmesine rağmen hedef olan bölgeler üç silah için farklılık gösterir. Bir eskrim silahı genel olarak lam, tas, fiş, yastık ve kabzadan oluşur. Flöre en çok 110cm uzunluğunda ve 500 gram ağırlığında olabilir. Bu branşta rakibin (eskrim dilinde çoğunlukla hasım olarak geçer) gövdesine -ön tarafta boyun ile kasık kıvrımları arsına, sırt tarafına ve yanlarda kollar dışında kalça çizgisine kadar olan yerlere - yapılan dürtüşler geçerlidir. Epe ise en çok 110cm uzunluğa ve 770 gramın altında ağırlığa sahip olabilir. Uzunlukla ağırlık dışında flöreyle epe arasındaki en önemli farklardan biri de epenin tasının flöreye göre eli dürtüşlerden korumak amacıyla daha büyük oluşudur. Epede hedef tüm vücuttur yani rakibin vücudundaki her hangi bir noktaya yapılan her dürtüş geçerlidir. Kılıç flöreyle eşit uzunlukta ve ağırlıktadır. Kılıcı flöre ve epeden ayıran en temel fark, epe ve flöre gibi dürtücü olmasının yanında kesici de bir silah olmasıdır. Kılıçta kalçanın üstünde kalan her yere yapılan dürtüşler geçerlidir (kollar da dahil).

ATAK ÜSTÜNLÜĞÜ KURALI

Atak üstünlüğü her iki eskrimci tarafından aynı anda yapıldığı görülen atakları elimine etmek için oluşturulmuş bir kavramdır. Savunma ve atağın birbirinden ayrılması olarak da tanımlanır. Flöre ve kilic atak üstünlüğü kuralına dayalıdır. İki eskrimci ayni anda birbirlerine geçerli dürtüşler yaptıklarında sayıyı alan hakem tarafından atak durumunda olan olarak belirlenir. Epe duello kökenini korumaktadır ve bu kurala dayanmaz. Tuşu ilk yapan kazanır ya da eğer iki eskrimci maksimum saniyenin 1/25'i kadar bir zaman farkıyla birbirlerine tuş yapmışlarsa her ikisi de birer sayı alır. Epede hız kadar kusursuz bir savunmaya sahip olmak da aynı derecede önemlidir çünkü hedef tüm vücuttur ve tüm vücudun savunulması gerekmektedir.

BİR ESKRİM MAÇI

Bir eskim maçı 4 dakika sürer. Amaç bu 4 dakika içinde rakibin vücudunun geçerli bölgelerine (üç silah için farklılık gösterir) dürtüşler yapmak suretiyle pul sisteminde 5, direk eliminasyonda 15 tuşa rakipten önce ulaşmaktır. Eskrim çok seri oynandığından eskrimcilerin yaptıkları dürtüşler elektrikli bir sistem aracılığıyla tespit edilir. Eskrimcilerin biri diğerine tuş yaptığında o eskrimciye ait olan ışık yanar. Bu sistem bir ucu eskrimcilerin elindeki silaha diğer ucu ışıkların yandığı alete bağlı olan bir elektrik devresi tarafından sağlanır. Silahların ucunda 2mmlik bir aralık ve puantere adi verilen yaylı bir sistem bulunur. Eskrimci rakibine dürtüş yaptığında yaylı sistem sayesinde devre kapanır ve ait olduğu eskrimcinin ışığının yanmasını sağlar. Yalnız, bir dürtüşün geçerli olması için geçerli bölgeye yapılmış olmasının dışında gerekli bir koşul daha vardır ki o da flöre için 500, epe için 750 gram kuvvetin uygulanmış olmasıdır. Aksi taktirde kırmızı ya da yeşil ışık yanmaz. Maçları başhakem yönetir ve dürtüşlerin puan olarak değer kazanıp kazanmayacağına karar verecek olan yetkili odur. Eskrim maçları genellikle 14m. boyunda ve 2m genişliğinde, tabandan hafifçe yüksek metal bir pistte yapılır. Metal pistte yapılmasının nedeni, eğer bir eskrimci yere dürtüş yaparsa, yeşil ya da kırmızı ışıkların yanmasını engellemektir. Eskrimciler piste özel eskrim giysileri içinde çıkarlar. Maçtan önce başhakem oyuncuların giysilerini kontrol eder. Daha sonra her iki eskrimci kordonlarının bir ucunu silahlarına bir diğerini de giysileri yardımıyla skorun belirlenmesine yardımcı olan alete bağlarlar. Flöre ve epe yapan eskrimciler geçerli bölgelerini örten ve elektriği ileten metalik bir yelek giyerler. Epede ise hedef tüm vücut olduğundan böyle bir ayırıma gerek yoktur. Metalik yelek dışında eskrimciler beyaz renkli dize kadar olan bir pantolon, beyaz eskrim ustu, içine darbelerden koruyan ve plastron adı verilen bir içlik ve ellerine silahın kaymasını önlemek amacıyla eldiven giymek zorundadırlar. Kafalarına ise başı darbelerden koruyan demir telden örülü bir maske takarlar. Eskrimciler maç için hazır olduklarında piste çıkarlar, karşılıklı olarak silahlarını kontrol ettikten sonra seyircilere ve başhakeme selam verip maskelerini takarak maca başlarlar. Eskrimciler maş boyunca aralarında birbirlerinin atağının erişimi dışında olan bir mesafeyi korumak zorundadırlar. Eskrimciler bu mesafeyi kırarak atağa çıkarlar. Maç sırasında kendisine atak yapılmış olan eskrimci genel olarak parad adi verilen bir dizi hareketten biriyle rakibinin silahının yönünü değiştirmeye çalışır ve isterse hemen ardından riposte adi verilen bir atak hareketiyle cevap verebilir. Maç süresince iki hasım karşılıklı savunma ve ataklarını sürdürürler. Dürtüş olduğunda hakem maçı durdurur, hareketleri tanımlar ve dürtüşün geçerli olup olmadığına karar verir. Eskrimle yeni tanışanlar için bir eskrimcinin şimşek hızındaki hareketlerini takip etmek zor olabilir. Bu nedenle başlangıçta sadece bir eskrimciye odaklanmak tavsiye edilir. Bazen eskrimciler birbirlerinin tepkilerini ölçmek için yanlış atağa çıkarlar ve daha sonra bunu gerçek bir atakta kullanırlar. Oyunun hızına alışmaya başladıkça taktikler ve stratejiler daha görünür olmaya baslar.

BİR ESKRİM MÜSABAKASI

Bir eskrim müsabakası -takım ya da ferdi - farklı yas guruplarında, flöre, epe ve kilic olmak üzere üç branşta ve erkek-bayan olmak üzere iki kategoride yapılır. Maçlar, 4,5,6,7 veya 8 kişiden oluşabilen ve içinde bu kişilerden her birinin gruptaki diğer bütün eskrimcilerle maç yapma imkanının olduğu ve pul adi verilen bir sisteme göre düzenlenir. Her eskrimci kendi pulundeki butun sporcularla maç yaptıktan sonra galibiyetleri, mağlubiyetleri,aldığı tuş sayısı ve yediği tuş sayısı yazılır. Sonra her eskrimcinin aldığı tuş sayısından yediği tuş sayısının çıkarılmasıyla elde edilen averajı hesaplanır ve eskrimciler averajlarına göre derecelendirilirler. Barajı asarak farklı pullerden gelen eskrimciler direk eliminasyon adi verilen bir sistemde tekrar karşılaşırlar. Bu sitemde eskrimciler pulden çıkış derecelerine göre eşleştirilirler.(En iyi dereceyle çıkan en kotu dereceyle çıkanla eşleştirilir). Maçı kaybeden elenir ve bu elemeler sonucunda birinci, ikinci , üçüncü belirlenir.
[video]http://youtu.be/1dCa7_BlCVs[/video]



3 senemi verdim harika bir spor sağlık nedenleri dolayısıyla bırakmak zorunda kaldım. çok özlüyorum:KK14::KK14::KK14::KK14:
 
Eskrim kökleri milattan önceye kadar dayanan bir çeşit kiliç sporudur. Fiziksel ve ussal becerileri geliştirici özelliği, yapilmasindaki geniş tekniği ve inceliği bakimindan bir sanat olarak da anilmaktadir. Eskrim, gerek kiyafetleri gerekse oynaniş biçimiyle günümüzde yaygin olan pekçok spordan oldukça farklidir ve bu özelliğiyle her geçen gün daha cok insanın ilgisini çekmektedir. Bügünkü oynaniş biçimiyle, birçok insanın düsündüğünün aksine, en az futbol ya da basketbol kadar tehlikesiz bir spordur çünkü eskrimde kullanılan silahların ucu sivri olmayip, sadece dürtüş yapmaya elverislidir. Ülkemizde eskrim sporunun bircok Avrupa ülkesinde olduğu kadar yaygin olmayisi; oynanacak zemin, kıyafet ve silah gibi temini oldukça güç ve pahalı donanımlara ihtiyaç duymasina bağlanabilir.

ESKRİMİN TARİHÇESİ

Eskrim kelimesinin kökü kuzey Cermen dilinden gelmektedir. Cermenler bunu Skermen veya Scheirmen diye adlandırırlardı. Diğer bir Cermen kolu olan İskandinavlar ise eskrime Skrime demekte idiler. Cermen dilindeki bu kelimelerin anlami korumak, savunmaktır. Cermen dilinden gelen Scheirmen kelimesini sonradan Italyanlar Schermare ve Schermire; Fransızlar Escrimir, Escrimer; İspanyollar da Esgrimir olarak kullanmışlardir. Biz ise eskrimin karşılığı olarak Kılıç Sporunu bir deyim olarak almakla beraber, alışılmış olan eskrim kelimesini kullanmaya devam edecegiz.

Kılıç Kullanma ve Öğretiminin Tarihçesi

Eski Devirlerde ve Yunanistan'da: Kılıç kullanma ve bunun öğretimi milattan önce yaygındır. Hatta milattan 2000 yıl önce Çin'de kılıç öğretimi yapıldığı da iddia edilmektedir, ancak bu öğretimin ne şekilde olduğu, okulların bulunup bulunmadığı belgelere dayanılarak saptanmış değildir. Homer'in Ilyada'sinda bayramlarda, şenliklerde kılıç ile yapılan gösterilere (Hoplamachie) Hoplamaki denirdi. Homer'in anlattığı, yani milattan önce bin yıl sıralarında yapılan bu gösteriler sonraki Yunan devirlerinde de baslıca ustalık gösterileri halinde devam etmiştir.

Roma'da:Roma'da ise gençlik, Mars meydanında toplanır (Vectis) Vektis denilen bir nevi kılıçla çalışma yaparlarmış. Askere kılıç kullanma hünerinin öğretimini program içine almak bir Cumhuriyet Valisinin aklına gelmiş ve bu bir ödev olarak o devirde Gladiatorleri çalıştıran hocalara verilmiştir. Eskrim sanatına Armatura denilir ve en başarılı silah kullanan askerlere Doctores-Armarum denilirdi. Bunların gıda ve her tur ihtiyaçları diğerlerinden bir kat daha fazla karşılanırdı.

Orta Cag ve Yeni Devir:Şovalyelik devrinde kılıç baslıca savaş silahlarındandı. Daha çok korumaya uygun olan Avrupalıların harp silahları (ok, şovalye zırhları ve ağır kılıçlar) hareket yeteneğini azaltmakta, çevikliğe fazla yer vermemekteydi. Epe silahı , 14.yuzyilda savaşçıların kullandıkları zırhları parçalamak için yapılmıştı. Uzun ve ağır olduğu için iki elle kullanılırdı; zırhları hem parçalamak hem de kesmek suretiyle savaşçıyı saf dışı bırakırlardı. Eskrim tekniği ilk önce İspanya'da başladı, öğretim için okullar acildi,fakat İtalya'da gelişti. İki elle kullanılan ağır epe 16. yüzyılda bırakıldı, yerine İspanyolların yaptıkları (Rapiere) denilen bir çeşit epe kullanılmaya başlandı ve bu silah duello için en iyi silah olarak kabul edildi. 16. yüzyılda Marozzo ve Agrippa adındaki İtalyan hocaları eskrim kurallarının esasını kurdular,öncülüğünü yaptılar. Marozzo 1536 ve Agrippa ise 1553 yıllarında eskrimin dört ana pozisyonunu saptayan eserlerini verdiler. Marozzo ve Agrippa'nin okulunu devam ettiren Fabri ve Giganti, Avrupa'nın değişik memleketlerinde yaptıklari öğretim ile İtalyan hocalarının üstünlüğünü dünyaya kabul ettirdiler. Eskrim tekniğinin gelişmesi sonunda, savunma anında, gelen darbeleri, kalkan ile savmak yerine, silah ile korumak, siper almak tekniği yer almaya başladı. Yine o okulun yetiştirdiği Fabri ise 17. yüzyılda o zamana kadar hamle yapılmazken ayakla hamle, boşaltma (degagement), karşı boşaltma (contre-degage), ikileme (double), siper alma, karşılık verme (parade-riposte) ve zaman vurusu (coup de temps) nu getirdi ve eskrimin gelişmesinde bu büyük hocanın büyük rolü oldu. Fabri, Fransa, İspanya, Almanya'da ders verdi, son olarak büyük eskrim amatörü olarak tanınan Danimarka Kralı IV. Cristian'ın sarayına eskrim hocası olarak yerleşti. Eskrim tekniğinin gelişme ve yerleşmesi sonunda ilk önce batıda zırhlı donanım, sonra kalkan ve daha sonraları da kola dolanmakta olan manto kalktı, yerine silahla korunma, siper alma tekniği yerleşmeye başladı. Rönesans sanat aleminde etkisini göstermekle kalmadı, eskrim sanatı üzerinde de geniş etki yaptı. Fransız asilzadeleri akınlar halinde Roma, Venedik ve Napoli şehirlerine koşarak o devirde en iyi eskrim hocalarının bulunduğu İtalya'da talim yapma ve kılıç kullanma hünerlerini öğrenmekte yarıştılar. Fransa'da gelişme Catherine de Medici'nin Fransa'ya kraliçe olarak geldiği zaman en iyi hocaları İtalya'dan getirtmesiyle başladı. Fransa Kralı III. Henri Giganti'yi saraya hoca olarak aldı ve bu ünlü hoca IV. Henri zamanında da öğretime devam etti. Fransa'da 1588-1608 yılları arasında 8000 soylunun duelloda can vermesi üzerine tehlikesiz, ucu keskin olmayan 4 köşeli , hafif bir silah yapildi.1653 yılında eskim hocası Bernard tarafından öğretim metodu yayınlanan bu silaha (Fleuret) flöre denildi. Fransa'da asilzadeler ve erkana verilmekte olan dans ve binicilik öğretimine ek olarak flöre dersinin verilmesine karar verildi. 18. yüzyılda eskrim hocası La Boessiere tarafından icat edilen demir telden örülü maske sayesinde çalışmalar daha korkusuzca yapılmaya başlandı. 18. yüzyılda eskrim Fransa'da teknik ve metot bakımından bilimsel esaslara bağlandı. Romantizm devri sayılan 19. yüzyılda ise eskrim teknik ve felsefesiyle en ileri asamaya ulaşarak günümüzdekine çok benzer bir spor dalı haline geldi ve 1913'de kurulan Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) tarafından kuralları ve yönetmeliği saptandı. Türkiye'de ilk eskrim çalışmaları 1900'lerin başında II. Abdülhamid zamanında Harp Akademisi'nde başlandı. İlk antrenörleri Harp Akademisi'nin beden eğitimi öğretmenleriydi ve bu spora öğrencilerine yurtdışında öğrendiklerini öğreterek başladılar. Kısa zaman sonra padişahın özel fermanıyla bir eskrim takımı kuruldu. Aynı zamanda 1903 yılında kurulan Beşiktaş Spor Kulübü'nde de uygulanmaya başlandı ve1923 yılında kurulan Türkiye Eskrim Federasyonu aracılığıyla da bugüne geldi.

ESKRİMDE KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR

Eskrimde kullanılan en temel kavram garddır. Gard iki eskrimcinin maç başlamadan önce aldıkları ve maç suresince korumak zorunda oldukları pozisyondur. Gard pozisyonu ayaklar birbiriyle 90 derecelik açı yapacak şekilde ve aralarında bir ayak boyu mesafe kalacak şekilde konulup dizlerin üzerine hafifçe çökülerek alınan ve insan vücudunun en dengede olduğu pozisyon olarak tanımlanabilir. Diğer bir önemli kavram ise silahtır. Eskrimde üç çeşit silah kullanılmaktadır. Bunlar flöre, epe ve kilic olup eskrimin üç ana branşta oynanmasına da olanak sağlamaktadırlar. Bunların dışında bir temel kavram daha vardır ki o da oyunun temel amacını oluşturmaktadır. Bir eskrim maçında sayı rakibe dürtüş yapmak suretiyle kazanılır ve bu dürtüşlerden geçerli olanlarına tuş adi verilir.

AMAÇ

Bir eskrimcinin temel amacı direk eliminasyon sisteminde oynanan maçlarda 15, pul (küme) sisteminde oynanan maçlarda 5 puana rakibinden önce ulaşmaktır. Bir eskrimci her tuş yaptığında bir sayı alır. Pul (küme) sisteminde yapılan bir maç için verilen sure 4 dakikadır. Direk eliminasyon sisteminde ise maçlar 3'er dakikalık 3 perioddan oluşur. Eğer 4 dakika bitiminde eşitlik bozulmamışsa yazı-tura atılıp avantajlı tarafın belirlenmesinden sonra eskrimcilere 1 dakika süre verilir ve bu 1 dakika içinde ilk tuşu yapan kazanir.1 dakika içinde tuş olmazsa maçın galibi avantajlı olan taraftır.

ESKRİMDE SİLAHLAR

Eskrimdeflöre,epe ve kılıç olmak üzere üç temel silah vardır. Üç silahta birden mücadele etmek eskrimciler için alışılmış dışı olmamakla birlikte çoğunlukla bir silahta ustalaşmayı tercih ederler. Yakın zamana kadar bayanların sadece flörede mücadele etmesine izin veriliyordu fakat günümüzde Uluslararası Eskrim Federasyonu (FIE) bayanlara epe ve kilic dallarında da fırsat tanımaktadır. Bayan epe dünya şampiyonasına 1989 yılında dahil edildi ve Olimpiyat Oyunlarında ilk kez 1996 yılında oynandı. Flöre ve epe dürtücü silahlardır. Kılıç dürtücü olmasının yanında kesici bir silahtır. (Dürtüş dışındaki bir takım harekelerle de sayı alınmaktadır).Üçü de elektrikle score edilmesine rağmen hedef olan bölgeler üç silah için farklılık gösterir. Bir eskrim silahı genel olarak lam, tas, fiş, yastık ve kabzadan oluşur. Flöre en çok 110cm uzunluğunda ve 500 gram ağırlığında olabilir. Bu branşta rakibin (eskrim dilinde çoğunlukla hasım olarak geçer) gövdesine -ön tarafta boyun ile kasık kıvrımları arsına, sırt tarafına ve yanlarda kollar dışında kalça çizgisine kadar olan yerlere - yapılan dürtüşler geçerlidir. Epe ise en çok 110cm uzunluğa ve 770 gramın altında ağırlığa sahip olabilir. Uzunlukla ağırlık dışında flöreyle epe arasındaki en önemli farklardan biri de epenin tasının flöreye göre eli dürtüşlerden korumak amacıyla daha büyük oluşudur. Epede hedef tüm vücuttur yani rakibin vücudundaki her hangi bir noktaya yapılan her dürtüş geçerlidir. Kılıç flöreyle eşit uzunlukta ve ağırlıktadır. Kılıcı flöre ve epeden ayıran en temel fark, epe ve flöre gibi dürtücü olmasının yanında kesici de bir silah olmasıdır. Kılıçta kalçanın üstünde kalan her yere yapılan dürtüşler geçerlidir (kollar da dahil).

ATAK ÜSTÜNLÜĞÜ KURALI

Atak üstünlüğü her iki eskrimci tarafından aynı anda yapıldığı görülen atakları elimine etmek için oluşturulmuş bir kavramdır. Savunma ve atağın birbirinden ayrılması olarak da tanımlanır. Flöre ve kilic atak üstünlüğü kuralına dayalıdır. İki eskrimci ayni anda birbirlerine geçerli dürtüşler yaptıklarında sayıyı alan hakem tarafından atak durumunda olan olarak belirlenir. Epe duello kökenini korumaktadır ve bu kurala dayanmaz. Tuşu ilk yapan kazanır ya da eğer iki eskrimci maksimum saniyenin 1/25'i kadar bir zaman farkıyla birbirlerine tuş yapmışlarsa her ikisi de birer sayı alır. Epede hız kadar kusursuz bir savunmaya sahip olmak da aynı derecede önemlidir çünkü hedef tüm vücuttur ve tüm vücudun savunulması gerekmektedir.

BİR ESKRİM MAÇI

Bir eskim maçı 4 dakika sürer. Amaç bu 4 dakika içinde rakibin vücudunun geçerli bölgelerine (üç silah için farklılık gösterir) dürtüşler yapmak suretiyle pul sisteminde 5, direk eliminasyonda 15 tuşa rakipten önce ulaşmaktır. Eskrim çok seri oynandığından eskrimcilerin yaptıkları dürtüşler elektrikli bir sistem aracılığıyla tespit edilir. Eskrimcilerin biri diğerine tuş yaptığında o eskrimciye ait olan ışık yanar. Bu sistem bir ucu eskrimcilerin elindeki silaha diğer ucu ışıkların yandığı alete bağlı olan bir elektrik devresi tarafından sağlanır. Silahların ucunda 2mmlik bir aralık ve puantere adi verilen yaylı bir sistem bulunur. Eskrimci rakibine dürtüş yaptığında yaylı sistem sayesinde devre kapanır ve ait olduğu eskrimcinin ışığının yanmasını sağlar. Yalnız, bir dürtüşün geçerli olması için geçerli bölgeye yapılmış olmasının dışında gerekli bir koşul daha vardır ki o da flöre için 500, epe için 750 gram kuvvetin uygulanmış olmasıdır. Aksi taktirde kırmızı ya da yeşil ışık yanmaz. Maçları başhakem yönetir ve dürtüşlerin puan olarak değer kazanıp kazanmayacağına karar verecek olan yetkili odur. Eskrim maçları genellikle 14m. boyunda ve 2m genişliğinde, tabandan hafifçe yüksek metal bir pistte yapılır. Metal pistte yapılmasının nedeni, eğer bir eskrimci yere dürtüş yaparsa, yeşil ya da kırmızı ışıkların yanmasını engellemektir. Eskrimciler piste özel eskrim giysileri içinde çıkarlar. Maçtan önce başhakem oyuncuların giysilerini kontrol eder. Daha sonra her iki eskrimci kordonlarının bir ucunu silahlarına bir diğerini de giysileri yardımıyla skorun belirlenmesine yardımcı olan alete bağlarlar. Flöre ve epe yapan eskrimciler geçerli bölgelerini örten ve elektriği ileten metalik bir yelek giyerler. Epede ise hedef tüm vücut olduğundan böyle bir ayırıma gerek yoktur. Metalik yelek dışında eskrimciler beyaz renkli dize kadar olan bir pantolon, beyaz eskrim ustu, içine darbelerden koruyan ve plastron adı verilen bir içlik ve ellerine silahın kaymasını önlemek amacıyla eldiven giymek zorundadırlar. Kafalarına ise başı darbelerden koruyan demir telden örülü bir maske takarlar. Eskrimciler maç için hazır olduklarında piste çıkarlar, karşılıklı olarak silahlarını kontrol ettikten sonra seyircilere ve başhakeme selam verip maskelerini takarak maca başlarlar. Eskrimciler maş boyunca aralarında birbirlerinin atağının erişimi dışında olan bir mesafeyi korumak zorundadırlar. Eskrimciler bu mesafeyi kırarak atağa çıkarlar. Maç sırasında kendisine atak yapılmış olan eskrimci genel olarak parad adi verilen bir dizi hareketten biriyle rakibinin silahının yönünü değiştirmeye çalışır ve isterse hemen ardından riposte adi verilen bir atak hareketiyle cevap verebilir. Maç süresince iki hasım karşılıklı savunma ve ataklarını sürdürürler. Dürtüş olduğunda hakem maçı durdurur, hareketleri tanımlar ve dürtüşün geçerli olup olmadığına karar verir. Eskrimle yeni tanışanlar için bir eskrimcinin şimşek hızındaki hareketlerini takip etmek zor olabilir. Bu nedenle başlangıçta sadece bir eskrimciye odaklanmak tavsiye edilir. Bazen eskrimciler birbirlerinin tepkilerini ölçmek için yanlış atağa çıkarlar ve daha sonra bunu gerçek bir atakta kullanırlar. Oyunun hızına alışmaya başladıkça taktikler ve stratejiler daha görünür olmaya baslar.

BİR ESKRİM MÜSABAKASI

Bir eskrim müsabakası -takım ya da ferdi - farklı yas guruplarında, flöre, epe ve kilic olmak üzere üç branşta ve erkek-bayan olmak üzere iki kategoride yapılır. Maçlar, 4,5,6,7 veya 8 kişiden oluşabilen ve içinde bu kişilerden her birinin gruptaki diğer bütün eskrimcilerle maç yapma imkanının olduğu ve pul adi verilen bir sisteme göre düzenlenir. Her eskrimci kendi pulundeki butun sporcularla maç yaptıktan sonra galibiyetleri, mağlubiyetleri,aldığı tuş sayısı ve yediği tuş sayısı yazılır. Sonra her eskrimcinin aldığı tuş sayısından yediği tuş sayısının çıkarılmasıyla elde edilen averajı hesaplanır ve eskrimciler averajlarına göre derecelendirilirler. Barajı asarak farklı pullerden gelen eskrimciler direk eliminasyon adi verilen bir sistemde tekrar karşılaşırlar. Bu sitemde eskrimciler pulden çıkış derecelerine göre eşleştirilirler.(En iyi dereceyle çıkan en kotu dereceyle çıkanla eşleştirilir). Maçı kaybeden elenir ve bu elemeler sonucunda birinci, ikinci , üçüncü belirlenir.
[video=youtube_share;1dCa7_BlCVs]http://youtu.be/1dCa7_BlCVs[/video]



3 senemi verdim harika bir spor sağlık nedenleri dolayısıyla bırakmak zorunda kaldım. çok özlüyorum:KK14::KK14::KK14::KK14:

Ben yaptım 1-2 sene bu sporu ve çok seviyordum. Çok eğlenceli bir spor. Kimin öğrencisiydin merak ettim doğrusu:)
 
Merhaba,
eskrim derslerinde ilk etapta neler yaptırıyor hocalar,bilgisi olan var mı?
 
Bahçelievler'de Çankaya Eskrim spor kulübü var. Tavsiye ederim. Benim çocuklarım gidiyor. her yaşta insan var. Tabi ayrı ayrı guruplandırıyorlar. Zevkli, hareketli ve asil bir spor. Benim çok hoşuma gidiyor.
 
X