...
hanımefendi, lütfen mazur görün beni ama bu olayda haksız olan sizsiniz.
eşinizin internette kimle ne konuştuğunu merak ediyorsanız veya başkalarıyla "özel" konuştuğundan şüpheleniyorsanız bu zaten bir güvensizliktir. yani facebook olmasa başka bir yer olacak, o olmazsa daha başka yer vs vs vs. yani eşinizin kiminle ne konuştuğunu genel olarak takip etmenizin bir yolu yok. ya tam güveneceksiniz veya hiç güvenmeyeceksiniz. yüzüne güveniyor gibi yapıp arkasından hafiyelik yapmak hiç doğru değil.
facebook şifresiyle ve eşinizin kimliğiyle birileriyle konuşmak
yahu bu adam sizin hayat arkadaşınız, eşiniz, sırdaşınız... eşinizin ağzından başkasıyla ve eşinizin adına konuşmak aslında "eşinize iftira atma"nızdır. zira o yazılanları eşiniz yazmadı, siz onun adına yazdığınız için bir nevi iftira olmuş oluyor
kendinizi eşinizin yerine koyarsanız, durumun vehametini anlarsınız. bizi sizin adınıza birilerine yazıyor ve sizin haberiniz yok... ne kadar küçültücü değil mi...
bir de bu yaptıklarınızı hem bayana hem de eşinize anlatmışsınız. o bayan sizin hakkınızda, "yazık yazık, eşinizin arkadasından iş çeviren bir kadın... ayol bunun kocasına da acımalı" diye düşünmez mi?
hepsinden önemlisi...
biraz bekleseydiniz...
belki de eşiniz, bu bayana "değiştirdiyse değiştirdi. beni eşim beğeniyor ya, başkaları beğenmese de olur" diyecekti.
belki de o bayana ağzının payını verecekti. belki de, "sana ne benim görüntümün değişmesinden. görüntümün değişmesi sadece eşimi ilgilendirir çünkü ben sadece eşimin fikirlerini umursarım" diyecekti.
belki de, o bayanın niyetinin kötülüğünden dolayı konuşmayı bırakacaktı...
belki de o bayanın konuşmasından tiksinecek, ve eşinden başkasına bakmayan biri olarak size daha çok bağlanacaktı...
başka bir bayanla özel konuşmakla eşiniz haksızdı ama açıkça konuşmak yerine arkadasından iş çevirmekle siz, haklıyken haksız duruma düştünüz. eşinizin şuanki öfkesi, bana kalırsa, sizin onun adına başkalarıyla yazışıp, hafiyelik yapmanız ve güvenmediğinizi açıkça söylemek yerine güveniyor gibi davranıp güvensizliğinizi saklamanız...
eşinize barışmak adına hiçbirşey teklif etmeyiniz, çünkü olaylar sıcakken öfkeyle her yaklaşmanızı reddedecektir. "boşanma" kelimesini kullanmayınız çünkü yuva dediğimiz kurum çok kutsal ve öyle her aklınıza geldiğinde yıkılmaması gerekir. eşinize "normal" davranınız. sakin olunuz ve eşinizin de sakinleşmesini bekleyiniz...
not: eşinizin başıan gelen olayın aynısı hem facebook'ta hem gerçek hayatta başıma gelmişti. lise arkadaşımla yıllar sonra facebook'ta karşılaştık. lisede hep kardeş gibiydik, ben de öyle albenisi olan bir kız değildim. sınıf olarak çalışkan esprili ama aşk-meşkle hiç alakası olmayan çocuklardır. yıllar içinde ben çok değişmiştim. kilo vermiş ve eli yüzü düzgün bir kadın olmuştum. kendisi de çok prestijli bir yazılım firmasında mühendisti. benim evli olduğumu bile bile, evlenmeyi çok istediğini ve tam olarak benim gibi biriyle evlenmek istediğini yazardı. her fırsatta çok değiştiğimi, çok güzelleştiğimi çok entellektüel olduğumu, bir kadında bunları bir arada bulmanın zorluğunu anlatırdı. eşim bunları bilmesine rağmen "hımm :44: biraz dikkatli olmanı öneririm. arkadaşının belki hisleri vardır ama sana güveniyorum
sana bakışı farklı insanlarla samimiyetinin derecesine doğru karar vereceğine ve ailemizin iffetini koruyacağına güvenim tam" demişti.
facebook'ta gizlice arkadaşlarımla konuşmak şöyle dursun, çalan telefonumu bile açmaz ve hemen bana verir. "özel ne olabilir ki, aç bak kim arıyormuş" dememe rağmen zorlanır açmakta. ben de herşeyimi, konuşmalarımı, arkadaşlarımı vs vs vs mutlaka açıkça paylaşırım. hiç gizlemem.