- 14 Şubat 2016
- 480
- 859
- 103
Ah ! Okurken bile imrendim . Ben böyle erkekleri okudukça ben ne yaşamışım diyorum . Haftanın 6 günü işe giden , bayramda , resmi tatillerde nöbeti olan bir kadın olarak eski eş kişisi ve ailesi benden her işi yapmamı beklediler . 1 gün iznim olduğu halde herşeye yetişmeye çalıştım. Tüm işler bendeydi , pazar , market , ev işi . Bunu o kadar sistematik olarak bana dayattılar ki ; annesi benimde çalışan arkadaşlarım vardı içimizde en düzenliler onlardı dedi . Babası yuvayı dişi kuş yapar dedi . Oğulları ütüsünü kendi yapsa dünyası başına yıkılmış gibi davranır , aileme mahcup oluyorum derdi . Bana ütü yapamadığım zamanlarda sen kadın mısın diye çıkışırdı . İkimiz de yüksek lisans mezunuyuz . Bunu neden söylüyorum biliyor musunuz ? Zihniyet öyle bir şey ki eğitim bile değiştirmiyor onu . Elimden geleni yaptığım halde yaranamadım . Elimde avucumda ne varsa verdiğim halde olmadı . Boşanırken bile babası bana şunu söyledi oğlumun pantolonu ütü gördü . Ki ben bazı günler sabah 8 gece 1 çalışıyordum çift mesai yapıyordum nöbette . O günlerde kimse dişi olduğumu söylemiyordu . Ev işine gelince yuvayı dişi kuş yapar oluyordu . Yine diyorum ben ne yaşamışım ya ?Her ikiniz de çalışıyorsanız ve her ikiniz de aynı evi paylaşıyorsanız; ortak bir hayat kurdunuz demektir, dolayısıyla ev işlerini de paylaşmalısınız. Ne güzel dünya! Siz yemek yapıyorsanız, o sofrayı kursun; siz kaldırdıysanız, beraber bulaşıkları makineye atın; sonra biriniz ortalığı toplarken diğeriniz süpürsün. Mesela benimki süpürme, cam silme, ütü yapıyor. Sağ olsun makineye atar, çıkanları kurutmaya atar, onun da eli var; bunları bana iyilik diye yapmıyor, zaten onun da sorumluluğu.
Teşvik edin, ultimatom verin; çalışmayan bir kadın olsanız evde sorumluluğunuz daha fazla olabilirdi; ama iki eliniz var, zamanınız gündüz işte geçiyor, bir zahmet iki el atsın beyefendi.