Çok üzgünüm. Hem acı çeken minicik bedenler, hem kendim hem de sizler için. Ali Can bebeğimin suyu 23+3'de boşaldı. Hastanede 20 gün karnımda tutarak büyüttüm onu. Enfeksiyon başlayınca 26+2'de doğuma aldılar. Sandım ki Amerika'daki erken doğan şanslı bebekler gibi o da yaşayacak. Karnımda susuz kaldığı yetmiyormuş gibi bir de 8 gün bu dünyada çekti yavrum. Meleğimi ilk 3 günlükken gördüğümde gözyaşlarına boğuldum. Harika, minicik birşeydi. Babacığımın kopyası. 6 günlükken toparlamaya başlayınca solunum cihazından ayırmışlardı. 7 günlükken apne oluşunca tekrar cihaza bağlamışlar. Ne olduysa o zaman oldu işte. Bebeğimin tablosu bir anda bozuluverdi. Elektrolit bozukluğu oluştu. 8 günlükken kaybettik. İnsan bebeği küvezde her yanında kablolar varken yüzünü tam seçemiyor. Bebeğim vefat edip yıkanınca melek yüzü gözü ortaya çıkıverdi. Uzun saçlı, kaşlı, kirpikli çok güzel bir bebekti. Yumuşacık alnına 4 kez öpücük kondurarak ve gözyaşlarımı akıtarak vedalaştım onunla. Bir yeri incinir diye sımsıkı sarılamadım bile. Ömrümün sonuna kadar boğazımda bir yumru olarak kalacak. Onunla ilgili hiçbir detayı unutmamak için sürekli geçmişe gidip, her anı tekrar tekrar yaşıyorum. Hayatın amacı neydi? Herşey anlamını bir anda yitirivermişti. 45 gündür yabancı siteler dahil okumadığım yazı kalmadı. Diğer acı yaşayanların da dediği gibi bizi en çok üzen şey onlara hakettikleri hayatı verememiş olmamız, onların sesini hiç duyamayacak, büyüdükçe nasıl olacaklarını göremeyecek olmamız. Bebeğimin yanına dostlarımın ona aldıkları emzik, çorap, oyuncak, zıbın gibi bazı eşyaları, arkasına yazmış olduğum bir fotoğrafımı ve saçımı koydum kendisini yalnız hissetmesin diye. Tek bir dileğim var, dilerim bebeğim şu anda cennettedir ve ben ona zamanı geldiğinde kavuşurum. O bir kahramandı. Benimle birlikte 28 gün mücadele verdi. Affet beni bebeğim, bu kalp attığı sürece seni sevecek, özleyecek ve hiçbir zaman unutmayacak.
Kızlar, beni en çok üzen şeylerden birisi de doktorların, ailelere karşı hukuki sorumluluğa düşmemek için baştan negatif tablo yaratmaları. Yüzlerce okuduğum yazıdan çıkarttığım sonuç şu: Eğer bebek erken doğduğunda (25-26-27. haftalar gibi) hastanede aylarca kaldıktan sonra vefat ediyorsa o hastane ve doktorlar elinden gelen herşeyi yapmış demektir ama bebek yoğunbakıma alındıktan kısa süre sonra vefat ediyorsa hastane ve doktorlar yeterince çabalamamış, yorulmamış demektir. Kocaeli Üniversitesi'nden doktor ve hemşirelerin yenidoğan yoğunbakım etikleri hakkında bir tez okudum. Belli bir noktada doktorlar (bebekte nasıl olsa araz kalacak diye) tedaviye devam etmeyebiliyorlarmış, hatta kalp durduğunda bir kez daha canlandırmayabiliyorlarmış. Olan, hayatı yaşayamayan bebeğe ve hayata küsen anne-babaya oluyor tabii. Bir de bu kararları alırken yenidoğan yoğunbakımdaki yer durumu, maliyetler de sözkonusu oluyor. Benim bebeğim 3. kez canlandırılsaydı, 2-3 ay daha kalacaktı.