- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.836
'Erkekliğime dokundu' savunması ve kadına şiddet davaları
Selin GiritBBC Türkçe
Image copyrighthurriyet.com.tr
Image captionMüzisyen Değer Deniz davasında son ifadeler, tutanaklarla taban taba zıt.
Bugünün gazetelerinden bir haber: 'Silah zoruyla tecavüz ve hortumlu dayak' davasında beraat kararı.
Habere göre, 20 yaşındaki genç bir kadın silah zoruyla kaçırılıyor, Şanlıurfa'dan İstanbul'a getiriliyor, bir inşaat şantiyesinde hortumla dövülerek cinsel istismara uğruyor.
Sanık 42 yıl hapis cezasıyla yargılanırken, mağdurun rızası olduğu gerekçesiyle beraat ediyor.
İki gün öncesinden bir haber: 14 yaşındaki kıza tecavüz sanığına 'saygın tutum' indirimi.
Habere göre, iki yıl önce Diyarbakır'da 14 yaşındaki bir kız çocuğunun başına taşla vuruluyor, bayıltılıyor, tecavüze uğruyor, hamile bırakılıyor.
Sanığa duruşmadaki 'saygın tutumu' nedeniyle indirim uygulanıyor, 11 yıl 8 ay hapis cezası veriliyor.
Yine aynı günden bir diğer haber: Değer Deniz davasında 'sevgili' savunması: "Sözleri erkekliğime dokundu, öldürdüm."
Habere göre, müzisyen Değer Deniz'in öldürülmesine ilişkin davada ilk kez hakim karşısına çıkan sanık, sevgili olduklarını ve cinayeti "erkekliğine hakaret edildiği için" işlediğini iddia ediyor.
İfadeleri, önceki tutanaklarla taban tabana zıt.
Bunlar üç gün içinde gözümüze çarpan kadına yönelik şiddet haberlerinden yalnızca üçü...
Ortak noktaları sanıkların cezalarına getirilen indirimler ya da sanığın bu indirimlerden yararlanma çabası.
'Erkekliğime laf söyledi' dendiği anda haksız tahrik indirimi
Değer Deniz, 5 Mayıs'ta İstanbul Beyoğlu'ndaki evinde öldürülmüş, cinayet kayda bir hırsızlık vakası olarak geçmiş, daha sonra bir cinsel saldırı sonucunda işlendiği ortaya çıkmıştı.
Deniz ailesinin avukatlarından Hülya Gülbahar, davanın ilk duruşmasında yaşananların, sanığın ifadelerinin herkesi şoka uğrattığını söylüyor:
Image captionAvukat Hülya Gülbahar: Dehşet içinde kaldık. O anda gördük ki hiçbir dava tek başına bir kadının davası değil.
"Aile duruşmada yıkıldı. Sanık o ana kadar en az altı ifadesinde, Değer Deniz'i hiçbir biçimde tanımadığını, pencereyi açık görüp eve öyle girdiğini söylemişti."
"Cinsel saldırı kanıtlandıktan sonra açık ki cezaevinde beraber olduğu diğer erkek sanıkların teşvikiyle ve medyadaki benzer davaları inceleyerek 'Erkekliğime laf söyledi' dediği anda haksız tahrik indirimi alacağını öğrendi.
"İndirim alacağı tüm argümanları kötü bir Türk dizisi formatında sundu mahkemeye. Aileden biri dayanamadı, 'Kızımızı bir daha öldürmeye çalışıyorsunuz' dedi.
"Duruşmayı izleyen yedi avukat dehşet içinde kaldık. O anda gördük ki hiçbir dava tek başına bir kadının davası değil. Kadınların isimleri değişebilir, olayların ayrıntıları değişebilir yalnızca."
Image copyrighthurriyet.com.tr
Image captionKadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Gülsüm Kav: Erkekliğime dokundu demek cinsiyetçi bir iş bölümünün en net ifadesi.
Peki erkekliğime dokundu, ne demek? Mahkemelerde 'kadınlığıma dokundu' diye bir ifadeye de rastlanıyor mu? Neden 'erkeklik' kelimesi kadına yönelik şiddet davalarında sıkça duyuluyor?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, "Erkekliğime dokundu demek cinsiyetçi bir iş bölümünün en net ifadesi. Hiçbir mahkeme kaydı yok ki kadınlığıma dokundu diye başlasın." diyor.
"Ama pratikte bence en çok kadına yönelik suçlarda hala sürmekte olan indirimleri anlatıyor bu tabir. Erkekliğime dokundu denilince, kadına yönelik şiddetin haklı çıkarılır yanı var gibi bir algı yaratılıyor."
'Bizim hukukumuz erkek şiddetini aklamaya eğilimli'
Türk Ceza Kanunu'nda halen kadına yönelik şiddet davalarında sıklıkla iyi hal, haksız tahrik ve rıza indirimlerine başvurulduğu görülüyor.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29. Maddesine göre, haksız tahrik indirimi kimi hallerde verilen cezanın dörtte birine kadar indirilmesine yol açabiliyor.
İyi hal indirimini öngören 62. Maddeye göre de ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet dışındaki cezaların altıda birine kadarının indirilmesi söz konusu.
Gülsüm Kav, "Bizim hukukumuz erkek şiddetini aklamaya eğilimli. Bu indirimleri kullanıp kullanmamak hakim ve savcıların inisiyatifine kalıyor. Genellikle de erkeklerin lehine davranıyorlar," diyor.
Kav, iyi hal indiriminin birinin hayatını kurtarmak gibi durumlarda söz konusu olması gerektiğini, kravat takmak ya da mahkemede saygılı durmak gibi gerekçelerin iyi hal kategorisinde değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
Image captionAvukat Hülya Gülbahar: Yalan üzerine yalan söyleyen, öldürdüğü, tecavüz ettiği ispatlanmış bir sanığa iyi hal indirimi verdiğiniz zaman adaletin temeline bomba koymuş oluyorsunuz.
Avukat Hülya Gülbahar da aynı fikirde. Sorunun haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılmasıyla da çözülemeyeceğini savunuyor.
"Yargı tüm dünyada indirim nedeni olan sanığın iyi hali konusunu erkekleri kurtarmak için o kadar suistimal etti ki toplum 'bu madde toptan kaldırılsın' noktasına getirildi. Oysa ki iyi hal indirimi tüm sanıklar için uygulanması gereken bir madde.
"Diyelim iki adam bir kadına tecavüz etti, ölmek üzere bir ormanda bırakıp gittiler. Sonra biri döndü, kadını aldı, hastaneye götürdü, hayatını kurtardı. Mahkemede de çıkıp ben pişmanım, dedi. Şimdi bu iki sanığa aynı cezayı mı vereceğiz? Birine iyi hal indirimi verilmesi gerekir. Yoksa kimse dönüp o insanı kurtarmaz."
TIKLAYIN - MADEM DEVLET RAHMİMİZLE BU KADAR İLGİLENİYOR...
Gülbahar buna karşın bu indirimlerin yanlış uygulanması sonucunda hukuk sisteminde yaralar açıldığını söylüyor.
"Yargıyı yanıltmak için yalan üzerine yalan söyleyen, öldürdüğü, tecavüz ettiği ispatlanmış olan bir sanığa iyi hal indirimi verdiğiniz zaman adaletin temeline bomba koymuş oluyorsunuz.
"Maalesef şu anda Türkiye'de bu çok ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Kadınlar ve hatta erkekler yanlış uygulamayı gördükçe bu maddelerin kendisine isyan ediyor. Cinsiyetçi erkekler arası dayanışma sadece kadınlara değil hukukun kendisine de zarar veriyor."
'10 ayda 230'u aşkın kadın öldürüldü'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, bu yıl 1 Ocak tarihinden bu yana öldürülen kadınların sayısı 230'yu aşmış durumda.
Kadın cinayetlerinin öncelikli sebebi boşanmak ya da ayrılmak istemek. Katiller de büyük çoğunlukla eş, eski eş ya da sevgili.
Image copyrightkadincinayetlerinidurduracagiz.net
Gülsüm Kav, yeni hükümetin ve yeni meclisin iş başına gelmesinin ardından, kadın cinayetlerinde sanıklara verilen indirimlerin kaldırılmasını öngören yasanın gündeme alınmasını umduklarını söylüyor.
"(Sanıklar) Gerçek bir pişmanlık göstermişlerse istisnalar olabilir. Ama yıllar önce namus adına işlenen cinayetlerde de mahkemeler indirim veriyordu. Ne zaman ki töre, namus gibi gerekçeler cinayetlerde hafifletici değil ağırlaştırıcı sebep sayıldı, bu suçlarda çok önemli oranda azalma oldu.
"Biz kadına yönelik suçlarda, insanlık suçları, insan hakları onuruyla ilgili suçlarda indirimler uygulanmasın diyoruz."
Avukat Hülya Gülbahar ise hukukun yanlış uygulanmasının halkı hukukun kendisine itiraz etme noktasına getirdiğine dikkat çekiyor.
"Hukuk vatandaş nezdinde güvenilir olmaktan çıkıyor. Vatandaş linç ile kendi hakkını aramak zorundaymış gibi kışkırtılıyor. Cinsiyetçiliğe karşı mücadelenin resmi bir devlet politikası olması lazım.
"Ama devlet politikası cinsiyetçiliği kendisi ürettiği takdirde, kadın-erkek eşit değildir, kadınlar sadece anne olarak değerlidir deyince, bu tutum toplumun bütün kurumlarına bulaşıyor.
"İndirimler kaldırılsın deniliyor. Daha önce de idam, hadım yasası gibi şeyler tartışıldı. Bunlar çözüm değil. Çözüm için hukukun cinsiyetçilikten arındırılması gerekli."
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/11/151106_turkiye_kadin_cinayetleri
Selin GiritBBC Türkçe
- 5 saat önce
Image captionMüzisyen Değer Deniz davasında son ifadeler, tutanaklarla taban taba zıt.
Bugünün gazetelerinden bir haber: 'Silah zoruyla tecavüz ve hortumlu dayak' davasında beraat kararı.
Habere göre, 20 yaşındaki genç bir kadın silah zoruyla kaçırılıyor, Şanlıurfa'dan İstanbul'a getiriliyor, bir inşaat şantiyesinde hortumla dövülerek cinsel istismara uğruyor.
Sanık 42 yıl hapis cezasıyla yargılanırken, mağdurun rızası olduğu gerekçesiyle beraat ediyor.
İki gün öncesinden bir haber: 14 yaşındaki kıza tecavüz sanığına 'saygın tutum' indirimi.
Habere göre, iki yıl önce Diyarbakır'da 14 yaşındaki bir kız çocuğunun başına taşla vuruluyor, bayıltılıyor, tecavüze uğruyor, hamile bırakılıyor.
Sanığa duruşmadaki 'saygın tutumu' nedeniyle indirim uygulanıyor, 11 yıl 8 ay hapis cezası veriliyor.
Yine aynı günden bir diğer haber: Değer Deniz davasında 'sevgili' savunması: "Sözleri erkekliğime dokundu, öldürdüm."
Habere göre, müzisyen Değer Deniz'in öldürülmesine ilişkin davada ilk kez hakim karşısına çıkan sanık, sevgili olduklarını ve cinayeti "erkekliğine hakaret edildiği için" işlediğini iddia ediyor.
İfadeleri, önceki tutanaklarla taban tabana zıt.
Bunlar üç gün içinde gözümüze çarpan kadına yönelik şiddet haberlerinden yalnızca üçü...
Ortak noktaları sanıkların cezalarına getirilen indirimler ya da sanığın bu indirimlerden yararlanma çabası.
'Erkekliğime laf söyledi' dendiği anda haksız tahrik indirimi
Değer Deniz, 5 Mayıs'ta İstanbul Beyoğlu'ndaki evinde öldürülmüş, cinayet kayda bir hırsızlık vakası olarak geçmiş, daha sonra bir cinsel saldırı sonucunda işlendiği ortaya çıkmıştı.
Deniz ailesinin avukatlarından Hülya Gülbahar, davanın ilk duruşmasında yaşananların, sanığın ifadelerinin herkesi şoka uğrattığını söylüyor:
Image captionAvukat Hülya Gülbahar: Dehşet içinde kaldık. O anda gördük ki hiçbir dava tek başına bir kadının davası değil.
"Aile duruşmada yıkıldı. Sanık o ana kadar en az altı ifadesinde, Değer Deniz'i hiçbir biçimde tanımadığını, pencereyi açık görüp eve öyle girdiğini söylemişti."
"Cinsel saldırı kanıtlandıktan sonra açık ki cezaevinde beraber olduğu diğer erkek sanıkların teşvikiyle ve medyadaki benzer davaları inceleyerek 'Erkekliğime laf söyledi' dediği anda haksız tahrik indirimi alacağını öğrendi.
"İndirim alacağı tüm argümanları kötü bir Türk dizisi formatında sundu mahkemeye. Aileden biri dayanamadı, 'Kızımızı bir daha öldürmeye çalışıyorsunuz' dedi.
"Duruşmayı izleyen yedi avukat dehşet içinde kaldık. O anda gördük ki hiçbir dava tek başına bir kadının davası değil. Kadınların isimleri değişebilir, olayların ayrıntıları değişebilir yalnızca."
Image captionKadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Gülsüm Kav: Erkekliğime dokundu demek cinsiyetçi bir iş bölümünün en net ifadesi.
Peki erkekliğime dokundu, ne demek? Mahkemelerde 'kadınlığıma dokundu' diye bir ifadeye de rastlanıyor mu? Neden 'erkeklik' kelimesi kadına yönelik şiddet davalarında sıkça duyuluyor?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, "Erkekliğime dokundu demek cinsiyetçi bir iş bölümünün en net ifadesi. Hiçbir mahkeme kaydı yok ki kadınlığıma dokundu diye başlasın." diyor.
"Ama pratikte bence en çok kadına yönelik suçlarda hala sürmekte olan indirimleri anlatıyor bu tabir. Erkekliğime dokundu denilince, kadına yönelik şiddetin haklı çıkarılır yanı var gibi bir algı yaratılıyor."
'Bizim hukukumuz erkek şiddetini aklamaya eğilimli'
Türk Ceza Kanunu'nda halen kadına yönelik şiddet davalarında sıklıkla iyi hal, haksız tahrik ve rıza indirimlerine başvurulduğu görülüyor.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29. Maddesine göre, haksız tahrik indirimi kimi hallerde verilen cezanın dörtte birine kadar indirilmesine yol açabiliyor.
İyi hal indirimini öngören 62. Maddeye göre de ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet dışındaki cezaların altıda birine kadarının indirilmesi söz konusu.
Gülsüm Kav, "Bizim hukukumuz erkek şiddetini aklamaya eğilimli. Bu indirimleri kullanıp kullanmamak hakim ve savcıların inisiyatifine kalıyor. Genellikle de erkeklerin lehine davranıyorlar," diyor.
Kav, iyi hal indiriminin birinin hayatını kurtarmak gibi durumlarda söz konusu olması gerektiğini, kravat takmak ya da mahkemede saygılı durmak gibi gerekçelerin iyi hal kategorisinde değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
Image captionAvukat Hülya Gülbahar: Yalan üzerine yalan söyleyen, öldürdüğü, tecavüz ettiği ispatlanmış bir sanığa iyi hal indirimi verdiğiniz zaman adaletin temeline bomba koymuş oluyorsunuz.
Avukat Hülya Gülbahar da aynı fikirde. Sorunun haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılmasıyla da çözülemeyeceğini savunuyor.
"Yargı tüm dünyada indirim nedeni olan sanığın iyi hali konusunu erkekleri kurtarmak için o kadar suistimal etti ki toplum 'bu madde toptan kaldırılsın' noktasına getirildi. Oysa ki iyi hal indirimi tüm sanıklar için uygulanması gereken bir madde.
"Diyelim iki adam bir kadına tecavüz etti, ölmek üzere bir ormanda bırakıp gittiler. Sonra biri döndü, kadını aldı, hastaneye götürdü, hayatını kurtardı. Mahkemede de çıkıp ben pişmanım, dedi. Şimdi bu iki sanığa aynı cezayı mı vereceğiz? Birine iyi hal indirimi verilmesi gerekir. Yoksa kimse dönüp o insanı kurtarmaz."
TIKLAYIN - MADEM DEVLET RAHMİMİZLE BU KADAR İLGİLENİYOR...
Gülbahar buna karşın bu indirimlerin yanlış uygulanması sonucunda hukuk sisteminde yaralar açıldığını söylüyor.
"Yargıyı yanıltmak için yalan üzerine yalan söyleyen, öldürdüğü, tecavüz ettiği ispatlanmış olan bir sanığa iyi hal indirimi verdiğiniz zaman adaletin temeline bomba koymuş oluyorsunuz.
"Maalesef şu anda Türkiye'de bu çok ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Kadınlar ve hatta erkekler yanlış uygulamayı gördükçe bu maddelerin kendisine isyan ediyor. Cinsiyetçi erkekler arası dayanışma sadece kadınlara değil hukukun kendisine de zarar veriyor."
'10 ayda 230'u aşkın kadın öldürüldü'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, bu yıl 1 Ocak tarihinden bu yana öldürülen kadınların sayısı 230'yu aşmış durumda.
Kadın cinayetlerinin öncelikli sebebi boşanmak ya da ayrılmak istemek. Katiller de büyük çoğunlukla eş, eski eş ya da sevgili.
Gülsüm Kav, yeni hükümetin ve yeni meclisin iş başına gelmesinin ardından, kadın cinayetlerinde sanıklara verilen indirimlerin kaldırılmasını öngören yasanın gündeme alınmasını umduklarını söylüyor.
"(Sanıklar) Gerçek bir pişmanlık göstermişlerse istisnalar olabilir. Ama yıllar önce namus adına işlenen cinayetlerde de mahkemeler indirim veriyordu. Ne zaman ki töre, namus gibi gerekçeler cinayetlerde hafifletici değil ağırlaştırıcı sebep sayıldı, bu suçlarda çok önemli oranda azalma oldu.
"Biz kadına yönelik suçlarda, insanlık suçları, insan hakları onuruyla ilgili suçlarda indirimler uygulanmasın diyoruz."
Avukat Hülya Gülbahar ise hukukun yanlış uygulanmasının halkı hukukun kendisine itiraz etme noktasına getirdiğine dikkat çekiyor.
"Hukuk vatandaş nezdinde güvenilir olmaktan çıkıyor. Vatandaş linç ile kendi hakkını aramak zorundaymış gibi kışkırtılıyor. Cinsiyetçiliğe karşı mücadelenin resmi bir devlet politikası olması lazım.
"Ama devlet politikası cinsiyetçiliği kendisi ürettiği takdirde, kadın-erkek eşit değildir, kadınlar sadece anne olarak değerlidir deyince, bu tutum toplumun bütün kurumlarına bulaşıyor.
"İndirimler kaldırılsın deniliyor. Daha önce de idam, hadım yasası gibi şeyler tartışıldı. Bunlar çözüm değil. Çözüm için hukukun cinsiyetçilikten arındırılması gerekli."
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/11/151106_turkiye_kadin_cinayetleri