Erdal Eren'in annesi Şadan Eren hayatını kaybetti

vargasabreu

mutedil
Kayıtlı Üye
14 Aralık 2013
8.314
6.284
12 Eylül'ün sembol isimlerinden Erdal Eren'in annesi Şadan Eren yaşamını yitirdi.
12 Eylül darbesi sonrasında yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'in annesi Şadan Eren hayatını kaybetti. Bir süredir Ankara’da hastanede tedavi gören Şadan Eren, bugün yaşamını yitirdi.




Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi HareketParti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü. Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride çıkan çatışmadan sonra gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Eren, çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra 19 Mart 1980 günü hakkında idam kararı verildi. Haberin devamı vreklam 13 Aralık 1980’de Ulucanlar Cezaevi’nde idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı...

18 YAŞINDAN KÜÇÜK OLDUĞU ARAŞTIRILMADI

Eren'in avukatlarından İsmail Sami Çakmak, geçen sene Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda idam kararıyla ilgili olarak şunları söyledi: "Yargıtay Üçüncü Dairesi, kararı son dereceyasal ve hukuka uygun gerekçelerle bozdu. Bunlar otopsinin usul ve yasaya aykırı yapıldığı, ölenin vücudundan çıkan kurşunun Erdal’ın tabancasından çıkıp çıkmadığının açıklığa kavuşturulmadığı, olay yerinde keşif yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği Erdal’ın 18'inden küçük olup olmadığının araştırılmadığı, takdir hakkının kötüye kullanıldığı gibi gerekçelerdi. Gerçek de buydu. Amabaşsavcılık hemen harekete geçti, bozma kararına itiraz etti. Dosya gitti geldi, sonunda Askeri Yargıtay Daireler Kurulu idam kararını onayladı."

BİR FOTOĞRAFTAN 12 EYLÜL ŞARKISI

Eren’i idamından on altı saat önce ziyaret eden Gazeteci Savaş Ay, Eren'in son fotoğraflarını çekti. Ve o fotoğraflar bir Sezen Aksu şarkısına, 'Son Bakış'a ilham oldu. Savaş Ay, 'Son Bakış'ın hikayesini şöyle anlatıyor: "Erdal Eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi Sezen Aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. Anlatırken, "Öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... Hikayesini de okudum. Ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı Savaş. 'AĞIT GİBİ' Aysel Gürel'e gösterdim o fotoğrafı. Birlikte bir şeyler yazdık. Onno'ya verdik besteledi (Tunç). Şarkıdan çok ağıta benzedi. Yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. Ve işte o ağıtın sözleri. "Bir an duruşu gibi Ömrün gidişi gibi Veda ederken Aşk ateşi gibi söner iç çekişler Amman amman yandım aman Acı yüzler" 'O Ağıt' daha sonra bir Sezen Aksu şarkısı 'Son Bakış' olarak karşımıza çıktı.

SON BAKIŞ



Bir söz bitişi gibi son buldu sevişler Bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedişler Bir an duruşu gibi ömrün gidişi gibi Veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler Aman aman yandım aman Kurşun gibi izler Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda Aman aman acı yüzler Kurşun gibi izler Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda Aman aman… Erdal Eren, veda mektubunu hücresinde yazmış ve iç çamaşırında taşıyarak avukatına ulaşmasını sağlamıştı.

ERDAL EREN'DEN SON MEKTUP

Sevgili annem, babam ve kardeşlerim;

Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var. Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulümaltında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak birişkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur. Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum. Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızıistiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar. Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.

Devrimci selamlar

Oğlunuz Erdal

http://www.posta.com.tr/turkiye/Hab...n-Eren-hayatini-kaybetti.htm?ArticleID=270834

 
Ah annem yaşarken öldürdüler seni. Topragin üstünde bulamadığın huzur ve mutluluğu inşallah toprağın altinda bulursun. Allah rahmet eylesin.
 
Bu cesur çocuk 17'sinde devlet eliyle öldürülürken, Erdal ve diğer gençler için acımasızca "asmayalım da besleyelim mi?" diyen iğrenç Kenan Evren'in 97 yaşına kadar yaşaması ne acı...
 
Off ben burda haberi ağlayarak okudum, kim bilir annesi neler yaşamıştır. Allah rahmet eylesin.
 
Kenan Evren' in bilincini kaybetmemesini isterdim her saniye acı içinde kıvranarak, yalvararak,bağırarak can vermesinİ isterdim
 
Toprak kabul etmiyor duka... Toprak bile atiyor mezarinda ters donesiceyi...

Valla Nancycim toprak kabul etmiyor biraz bizim tesellimiz aslında. Cayır cayır yaşadı 97 yıl ki bunun büyük bir bölümünü sefa içinde geçirdi maalesef son yıllarında zorluk çekti. Bilmiyorum ya, hiçbir şeyde adalet yok.
 
bazi insanlarin masum hayallerini öldurup, aldigi nefes dahi zarar olanlarin sefa icinde yasamasi bana cok garip gelmiyor. Tam da boyle bir donemde geciyor gencligimiz...
 
bazi insanlarin masum hayallerini öldurup, aldigi nefes dahi zarar olanlarin sefa icinde yasamasi bana cok garip gelmiyor. Tam da boyle bir donem de geciyor gencligimiz...

Yok canım bana da hiç yabancı değil, benzer senaryo ve benzer roller günümüzde de var. Sadece adalet kavramını sorguluyorum, "eden bulur" sadece yeterli gücü olmayanlar için geçerli sanırım. Güçlüler edip bulmuyor.
 
Kimsenin umrunda degiliz. Tum gucluler kendi totosunu saglama alma derdinde. Biz de kendimizi yer dururuz iste. Yoksa zamaninda erdali asanlarla, gunumuzde berkini, ali ismaili oldurenler ayni seyin laciverdi iste.
 
Kimsenin umrunda degiliz. Tum gucluler kendi totosunu saglama alma derdinde. Biz de kendimizi yer dururuz iste. Yoksa zamaninda erdali asanlarla, gunumuzde berkini, ali ismaili oldurenler ayni seyin laciverdi iste.

Aynen öyle. Biri asmayalım da besleyelim mi diyor diğeri polise emri ben verdim diyor. Ne fark var? Bir çocuk için "ölmüştür geçmiştir" diyebilen insan iş kendine gelince yediği içtiği her şeyi en ince detayına kadar analiz ettiriyor, zehirlenmeyeyim diye.
 
Bu cesur çocuk 17'sinde devlet eliyle öldürülürken, Erdal ve diğer gençler için acımasızca "asmayalım da besleyelim mi?" diyen iğrenç Kenan Evren'in 97 yaşına kadar yaşaması ne acı...


Böylesi de iyi sürünüyor işte tek başına hastalıkla boğuşuyor. Sağcısı solcusu kaç kişinin ahını aldı onun için kolay olmayacak can vermek.
 
Birtanecik annesine kavuştu sonunda Erdal...
Ana oğul şimdi onlardan çalınan yılların acısını sarılarak hafifletsin dilerim...
Allah ikisine de gani gani rahmet eylesin.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…