- 10 Eylül 2007
- 875
- 6
"FA ANLATIYOR"
SONUÇ OLUMLU, GEBESİNİZ” CÜMLESİNİ HAYAL MEYAL DUYDUĞUMU HATIRLIYORUM…
38 yaşındayım. Ve 3.5 senelik evliyim. Şu anda ise 34 haftalık hamileyim. Büyük bir sabırsızlıkla oğluma hayırlısı ile kavuşmayı bekliyorum. Çok zor oldu ama başardık. Ümitlerini kaybetmemeleri için de bu sorunları yaşayan herkesle paylaşmak istedik
Sevgili doktorumuzla tanıştık, evlendiğimizin senesi olmadan daha. 17/08/2005. Muayene etti.Hormon testleri, filmler, (hele o rahim filmini hatırlamak bile istemiyorum) biraz bekleyelim dedik. Miyom ve kistler var ama sorun teşkil etmeyecek konumdalar.
Normal yolla hamile kalmamam için bir etken yok. Sonra baktık olmuyor, hızlı büyüyen bir miyom tespit edildi. derken ameliyat olmama karar verildi.Tamam dedik. Yattık hastaneye.
(2000 senesinde olduğum çikolata kisti ameliyatı yüzünden oluşan yapışıklıkları, o ameliyatı boşuna olduğumu, ilaçla tedavi edilebilecek konumda olduğu halde beni nasıl kestiklerini, açık ameliyat olmama rağmen, laporoskopi ile ameliyat yaptıkları gibi, raporun bile yanlış yazıldığı bir ameliyatın, nasıl düzgün yapıldığına inanabileceğimi anlatmıyorum şu anda.)
Mart 2006.. Güzel geçti ameliyatım. 3 gün hastanede yattım ama 2.gün çok kötü geçti. Hava sıkışması yüzünden nefes alamıyorum ve her alabildiğim nefes resmen ciğerlerime batıyordu. (2000 senesinde olduğum çikolata kisti ameliyatından tecrübeliyim aslında bu duruma ama bir daha olmaz diye umut ederken bu ameliyatta da aynısı oldu..gece sabaha kadar bitanem kardeşimin sırtımı ovmasını hiç unutmuyorum..sıkışan hava daha çabuk dağılsın, acım biraz dinsin, ben biraz uyuyayım diye… Hastanedekiler tüm uyarılarıma rağmen gaz olduğu konusunda ısrar ettikleri için gazı giderme konusunda yapmadıklarını bırakmadılar.lağmanlar yapıldı, gaz ilaçları verdiler. Habire yürümem için baskı yaptılar. Ben iki büklüm koridorda gaz çıksın diye turladım durdum saatlerce.. hatta Filiz’in beni güldürebilmek için yaptığı esprilere güleyim derken nefessiz kalmam ve krize Jgirmem dayanılmaz bir acıydı. Herkesi ne kadar korkutmuştum. Hele Filiz’i Baktılar olmuyor en sonunda dayadılar morfini gece. Rahat rahat uyumuşum sabaha kadar. 20 gün rapordan sonra iyileştim çok şükür.
İlk kontrolümüzde rahimin kendini toparlaması için biraz zaman geçmesi gerekiyor dedi doktor bey. 6 ay hamilelik yasak.
5 ay sonra…
01/08/2006. kontrolümüz var. 2 çikolata kisti ve 1 miyom daha. Şimdilik küçükler. Bir zararı yok gibi. Tüplerden biri tıkalı biri açık olduğu için normal yolla hamile kalma şansım hala var. 3-4 ay bekleyeceğiz ama bu arada bir ilaç kullanacağım.Ganophane.Yumurtlamayı arttırıcı bir ilaç. Sadece 2 ay kullanabiliyormuşum.
2 ay kullandım ve 2 ayın sonunda bir aşılama…tam aşılama yapılırken okunan ezan bizim içimize o kadar büyük bir umut saldı ki. O ezanların yüzü suyu hürmetine Allahım kabul et dualarımı, hayırlısını ver diye ağlayarak izledim doktor beyi… Olmadı….
18/01/2007. o gün doktor beyin yanına giderken yalnızdım, şimdiye kadar beni hiçbir şekilde yalnız bırakmayan güneşim ilk defa yanımda değildi, zor ikna etmiştim onu gelmemesi için, hemen gidip geleceğim çünkü. Normal bir muayene.Yolda giderken Allah’ıma yakardım. “Ne olur allahım, eğer olmayacaksa, eğer kısmetimde yoksa, bu yollarda beni daha fazla koşturma, bana yardım et.. bir sonuca ulaştır.” O gün kist ve miyomların çok hızlı büyüdüğünü ve yaşım dolayısıyla bir an önce hamile kalmam gerektiğini söyledi doktor bey, beni hocasına yönlendirdi. Ameliyat olacaksam da 2 açık ameliyattan sonra artık açık ameliyat olamayacağım için yücel hocaya yönlendirildim. Türkiye de bu iş üzerine çalışan sayılı uzmanlardan biri. O karar verecek. Ameliyat mı olacağım yoksa bu halde tüp bebek yapılabilir mi? Eğer ameliyat gerekiyorsa laporoskopi yöntemi ile ameliyat olacakmışım.
O odadan ağlayarak çıktım yine. Beni nelerin beklediğini bilmeden…
30/01/2007. Doktor Beyin hocanın yanındayız. Muayene etti. bir sürpriz daha.. Rahimde bir polip var. Bu et beni, hamile kalmama veya tüp bebek çalışmasına engel. Bu arada kist ve miyomlar için ameliyat olmama gerek yokmuş. Bu şekilde tüp bebek yapılabilirmiş.
02/02/2007. Tekrar hastanedeyiz. polip alındı..tamam herşey çok uygun. Bir sürü test yine. Hormon testleri. Onlar da çok güzel.
10/02/2007..Başlıyoruz. Ortam çok uygun. Hemen ilaçlarım yazıldı. Ama anlamıyoruz. Nasıl yapcaz. Bilmiyoruz. Anlatıyorlar ama o kadar karışık ki. Çok uğraştılar bizimle o gün. Geçirdiğim en stresli gündü sanırım. Aslında o kadar kolaymış ki. Ama bir anda, hiç beklemediğimiz bir anda karşılaştığımız bu durum bizi alt üst etti resmen. Anladık sonunda nasıl kullanacağımızı ilaçları. Ama nasıl tedirginim anlatamam. Yanlış bir şey yapıyorum diye korkuyorum. Allahtan hemşire bize cep telefonunu verdi. Tedirgin olduğum her an arıyorum onu sağolsun. Her soruma büyük bir sabırla cevap verdi.
Sonraki muayenem 14/02/2007. İlaçların dozu yetersiz. Arttırıldı.
17/02/2007 doz aynen devam. Yumurtalarım çoğalıyor.
19/02/2007 Bizi takip edecek doktorumuzla tanıştık. İlaçlarımın dozu biraz daha arttı.
20/02/2007.. yumurta çatlatmama iğnesi yapılacak bu akşam saat 22:30 da.
22/02/2007.. saat 07.00..Hastanedeyiz. Yumurtalarım toplanıyor.
Nasıl heyecanlıyız anlatamıyorum. O bekleyiş, o merak, ne olacak, ne ile karşılaşacağız. O kadar umutluyuz ki. Her şey çok güzel gidiyor. Sanki kurulmuş, kurgulanmış, ayarlanmış gibi. Bizi arkamızdan itiyorlar, biz yürüyoruz gibi…. Güneşim o kadar rahat görünüyor ki ama biliyorum içinde ne fırtınalar kopuyor.. çok heyecanlandığımda ,güneşimin görünen rahatlığı ile ben de rahatlıyorum yatağımda…
24/02/2007 yine hastanedeyiz. Embriyo transferi.4 tane embriyom var. 2 tanesinden çok umutlular. Hatta ikiz bile olabilirmiş…embriyo transferi yapılabilmesi için idrar torbasının dolu olması gerekiyor…bu duyguyu da hiç anlatamam..transfer olup da bitene ve odama çıkana kadar yine de iyiymişim..2 saat hiç kıpırdamamam gerektiğini ancak 2 saat sonra kalkabileceğimi söylediler..ben de sürgüye idrarımı boşaltmak istemediğim için 2 saati bekleyeceğimi söyledim ama ne mümkün. 20 dakika dayanabildim. Sadece idrar kesem değil, tüm organlarım çatlamak üzereydi sanki. Akşama kadar boşaltamadım idrarımı….keşke tutmasaydım o kadar…
1 hafta izin aldık işyerinden. Ben yatıyorum güneşim bana bakıyor. 2 gün hiç kıpırdamadan, sadece tuvalete kalkmak suretiyle yattım. Ama sırtımın ağrısından ağlıyorum hep. Hareketsiz yatmanın ne kadar acı olduğunu anladım. Gece uyuyamıyorum hem ağrılarımdan hem kıpırdamamam gerektiğini düşündüğümüz için tedirginliğimden. Sağa dönsem uyanıyorum sola dönsem uyanıyorum. Dönmemem SalonaJgerekiyor ya. Döndüğüm an uyanıyorum, hatta benimle güneşim de uyanıyor ama neJresmen yatak yaptılar bana. Kıyas’ın getirdiği kaz tüyü yorgan altımda mümkün. Değil kaz tüyü sanki çivili bir yatakta yatıyorum. Embriyolarımızın resmi yastığımın altında. Çıkarıp çıkarıp bakıyoruz ve o anda kaça bölündüklerinin hesabını yapıyoruz sürekli. Nasıl umutluyuz. Nasıl heyecanlıyız.günler geçmek bilmiyor. Çıldırmak üzereyiz nerdeyse.
Bu yattığım süre içerisinde babamın kanser olduğunu öğrendik bir de.. yağ bezesi diye doktora gösterdiğimiz şişlik, kanserli çıktı.. ama bunu nasıl idrak ettim, nasıl sindirdim bilmiyorum. “Ben hamileyim, üzülmemem gerekiyor, bu çok normal birşey, herkesin başına gelebilir, tedavi olacak ve geçecek…” Başka bir şey düşünmüyorum. Düşünemiyorum. Herşeyimi bebeğime adadım. Sadece ona odaklandım.. Ben hamile kalacağım, bebeğimiz olacak, herkesin çökmüş olan sinir sistemini benim bebeğim, sadece benim bebeğim toparlayacak. Herşeyin ilacı olacak. Herkesin hayat amacı…
Geçti 1 hafta işte. İşe başladım ama sanki gerçekten hamileyim. O kadar korkuyorum ki bişey olacak diye..İş yeri servisine binmek bile sanki bebeğime zarar verecek... Daha teste çok var. Zaman geçmiyor.
09/03/2007… çok şükür geldi vakit… hastaneye nasıl gittik, nasıl kan verdik, 2 saat sonra alınacak sonucu beklemek için nasıl vakit geçirdik hatırlamıyorum….Sonucu telefonla aldık. Aradım laboratuvarı. Güneşimle aynı anda duymak için haberi telefonun konferansı ile birlikte konuştuk hemşire ile…”evet sonuç çıktı” dedi sevgili ve çok duygulu hemşire…”negatif…hamile değilsiniz…”dünyamın başına yıkıldığını hissettim sanki. Boğazım düğümlendi, kilitlendi. Konuşamıyorum. Güneşimin birkaç soru sorduğunu biliyorum ama ne sorduğunu bilmiyorum. Telefonu kapattıktan sonra da tüm gün boyunca o boğazımdaki düğümün hiç gitmediğini ve sürekli ağladığımı hatırlıyorum. Tutamıyorum kendimi..ağlıyorum ve içim akıyor. Güneşim kendi yıkıntılarının arasında, benim yıkıntılarımı toparlamak için o kadar uğraştı ki o gün…müsaade dedim. Ne olur bugün müsaade et bana…bugünü acısıyla yaşamak istiyorum. Sonra ikimiz de o yıkıntıların arasında kaldık gün boyunca..Sonunda ölüm yok biliyorum ama babamın hastalığına karşı hissettiğim o içimin acısı bile “sonuç negatif” dendiğinde yüzüme çarptı sanki. Kendime gelemedim gün boyunca. Ama o gündü sadece. Ertesi gün daha farklıydı herşey. Alıştık tabiki bu düşünceye de..
”sonuç negatif”i sindirdik içimize…
Bunun en kötü tarafı da ailelerimize sonucu söylemekti. Bizimle birlikte o kadar umutlanmışlardı ki. Herkes o kadar emindi ki..tabi ki onlar da çok üzüldüler yine bizimle birlikte. Herşeyin hayırlısı dedik kapattık bu sayfayı da, yeni bir sayfa açmak umuduyla..
Birkaç gün sonra tüp bebek merkezinden aradılar beni. Transfer sırasında tüplerde farkedilen bir sıvıdan bahsettiler. Toplantı yapılmış ve bu toplantıda benim dosyam incelenmiş, bu farkedilen sıvının tespiti ve tedavisinden sonra tekrar denenmesi kararlaştırılmış.ama hemen olmayacak tabi bu işlemler, yine 2-3 ay gibi bir süre geçmesi gerekiyor vücudun kendini toparlaması için…
Dinlen biraz, sonra görüşelim dediler. Ama bu arada her ay kontrolüme gidiyorum. bana bırakın zamanı “dedi doktorum. “Ben uygun gördüğüm an ortamı, hemen başlayacağım…”peki dedik tabiki..
2.görüşmemizde, ben yıllardır gittiğim her doktora söylediğim, ama o her doktorun normal olarak algıladığı bir akıntım olduğundan bahsettim. Bu akıntı normal bir akıntı olmayıp, yumurtlama dönemi akıntısı olarak değerlendirilmesine rağmen, pet kullanmaya mecbur bırakacak kadar bir akıntı olmasının çok normal gelmediğini söyledim..bu önemli olabilir diye başlayarak beni bir incelemeye aldı sonunda doktorum. Bu akıntının olduğu dönemde görüşmek üzere ayrıldık. Bir ay sonra bu akıntı başlar başlamaz kontrol edildiğimde, rahimin içinin tüplerden gelen bir sıvıyla dolu olduğu, bu şekilde ne kadar sağlıklı embriyo konursa konsun bir sonuç alınamayacağını, bu sıvı akışıyla konan embriyoların içerde durmayacağını söyledi bize..
sonuç..
yine ameliyat..
Laporoskopi yöntemi ile tüplerden biri alındı, birinin rahimle bağlantısı kesildi, bir de sorun oluşturabilecek çikolata kisti alındı…
İnşallah bu sefer oldu dedik. Artık tamam…hiçbir sebep yok..herşey güzel gidiyor. İçerde yine miyomlar var, çikolata kistleri var, yapışıklıklarla dolu bir ortam ama olsun..biz başaracağız bu sefer….
23/08/2007 adet oldum ve ertesi gün kontrole gittiğimizde doktorum da aynı şeyi söyledi. “Tamam başlıyoruz”
24/08/2007…başladık..ilaçlarımızın dozu ayarlandı..güneşim ilaç peşinde koşuyor yine. Neyse sonunda onları da ayarladık.ilaçlarımız da elimizde..bu sefer hiç kimseye de söylemedik. Ailelerin haberi yok..ilk seferin verdiği hayal kırıklığını, onların hayal kırıklığı ile daha da çok yaşadık..bu yüzden bu sefer olmayacaksa da sadece biz yaşayacağız. Olursa da çok büyük bir sürpriz olacak onlar için…
Ve işte 02/09/2007 yumurta toplama günü… toplanan 5 adet yumurtanın 4 tanesi olgunlaşmış, 5. de olgunlaşmış ama sonradan…3 tanesi döllenmiş çok şükür..3 embriyo transfer edilecek..
04/09/2007…transfer günü…yine idrar torbam dolu ama bu sefer daha beter…ameliyat masasına yatarken o kadar zorlanıyorum ki. Biraz boşaltsak mı diye konuşuyorlar. Ama ben cesaret edemedim. Tutamam hepsini boşaltırım diye..nasıl yattım nasıl bekledim o süreyi bilmiyorum..doktorumu görünce yanımda, bütün sinirlerim boşaldı ve o kadar süre sıkmama rağmen kendimi, bıraktım artık…başladım yine ağlamaya…başka bir doktor ultrasonda takip ediyor beni, transfer işlemini kim yapıyor yine düşünürken, birden kendi doktorumun sesini duydum…transferimi o yapıyordu..o an o kadar sıcak, samimi, esprili geldiki o ses..yine çok duygulandım. Psikolog elimi hiç bırakmıyor. “Şimdi bitti. Çok az kaldı…” ekip olarak beni sanki ellerine aldılar ve havada uçurdular o an..öyle hafiftim ki bu duyguyu nasıl anlatırım bilmiyorum…işlem bittiğinde yine embriyolarımızın resimleri ile ameliyathane kapısından çıktığımda, güneşim beni kapıda bekliyordu yine her zamanki gibi. Büyük bir sabırsızlık ve heyecanla. Doğumhane kapısında bekler gibi..benimse o ama gerçekten çok kötüJsırada düşündüğüm tek şey idrar torbamdı durumdaydım…tutamıyorum kaçıyo gibi hissettim. Odaya zor attılar beni…asansörde bana söylenen ve aklımda kalan tek şey, hasta bakıcının, “bak gördün mü, anne olmak hiç kolay değil” sözleriydi..gerçekten de öyle ama bu yaşadığım zor olan birşey değildi ki benim için, daha zorları da vardı, emindim…
Sürgü verildiğinde işte bitti dedim. Bu kadar..ve yine ağlıyordum ben..
2 saat yine kıpırdaman yatakta yatmam gerekiyordu. Yattım. Hatta yanımızda bizi bekleyen arkadaşımızın o meşhur ısrarlarıyla 2 saatten de fazla yattım. İşin en komik yanı da yine o arkadaşımızın o müthiş ısrarı sayesinde odamdan arabaya kadar ben o zaman çok sinirlenmiştim ama olsun iyikiJtekerlekli sandalye ile indim binmişim..
Eve geldiğimde yine yatağım hazırdı ama bu sefer ilkinde olduğu gibi çok katı kurallarım yoktu. Güneşim izin alamamıştı ve ben 1 hafta evde yalnız başıma idim. Oturdum yattım sabahtanJkalktım, yemeğimi yedim. Ama benim için akşamdan hazırlanan tepsilerde başucuma konan ilaçlarım ve sularımla…hiç bir şeyle uğraşmadan zevkle yatar gibi…iğnelerim için eve iğnecileri akif getirdi bu süre içinde. Elinde bizim evin yedek anahtarları, arkasında iğneci, açıp giriyordu kapıyı. İğnem yapılıyor Jonlar gidiyor. Ben..yatmaya devam..güzel bir haftaydı
Ve yine bekleyiş..zaman geçmiyor…o nasıl bir heyecan ama sadece o günün gelmesini beklemek heyecanı…kendimizi bu sefer olumsuz sonuca çok alıştırmıştık. Sonuç olumlu çıksa sürpriz olacakmış gibi…olumluyu da bekliyoruz ama olumsuz sonuç tamamen bizi bekliyor gibi…
Ve geldi..
16/09/2007….hafta sonu..evde tadilat var…her yer ayakta…biz güneşimle evi öylece bırakıp tahlile gittik..kanımızı verdik..sonuç yine 2 saat sonra…ama biz öyle eminiz ki olumsuz olacağına. Heyecan var ama ne bileyim. Çok garip bir duygu…
ve işte 2 saat de geçti..güneşimle el ele hastanenin yolunu tuttuk..ama o yol hiç bu kadar uzun gelmemişti bana..bankonun başında biz..karşımızda hemşire..sonuçlarımızı yazdırıyor..ama yüzünde bir gülümseme..ben düşünüyorum ki, yine olumsuz sonuç..bebek istemediğimizi düşündükleri için seviniyorlar sonucun olumsuz olmasına…çünkü hastane, tüp bebek yaptığımızı bilmeyen, farklı bir hastane…hemşire gözünüz aydın diyor ama ben hala aynı şeyi düşünüyorum. Bebek istemediğimizi düşünüp seviniyorlar…öyle bakarken kızın yüzüne, “sonuç olumlu, gebesiniz” cümlesini hayal meyal duyduğumu hatırlıyorum…tekrar sorduğumu, hamilesiniz kelimesini daha yüksek sesle söylediğini hatırlıyorum sonra …güneşimle kenetlenip, sarıldığımız ve öylece hıçkıra hıçkıraJda…sonrası mı… ağlayarak ne kadar süre kaldığımız bilinmiyor….tüm hastanedeki o insanların bir tek alkışlamadığı kaldı bizi…herhalde böyle bir çift daha önce hiç görmemişlerdi…
FA
(ALINTIDIR)
SONUÇ OLUMLU, GEBESİNİZ” CÜMLESİNİ HAYAL MEYAL DUYDUĞUMU HATIRLIYORUM…
38 yaşındayım. Ve 3.5 senelik evliyim. Şu anda ise 34 haftalık hamileyim. Büyük bir sabırsızlıkla oğluma hayırlısı ile kavuşmayı bekliyorum. Çok zor oldu ama başardık. Ümitlerini kaybetmemeleri için de bu sorunları yaşayan herkesle paylaşmak istedik
Sevgili doktorumuzla tanıştık, evlendiğimizin senesi olmadan daha. 17/08/2005. Muayene etti.Hormon testleri, filmler, (hele o rahim filmini hatırlamak bile istemiyorum) biraz bekleyelim dedik. Miyom ve kistler var ama sorun teşkil etmeyecek konumdalar.
Normal yolla hamile kalmamam için bir etken yok. Sonra baktık olmuyor, hızlı büyüyen bir miyom tespit edildi. derken ameliyat olmama karar verildi.Tamam dedik. Yattık hastaneye.
(2000 senesinde olduğum çikolata kisti ameliyatı yüzünden oluşan yapışıklıkları, o ameliyatı boşuna olduğumu, ilaçla tedavi edilebilecek konumda olduğu halde beni nasıl kestiklerini, açık ameliyat olmama rağmen, laporoskopi ile ameliyat yaptıkları gibi, raporun bile yanlış yazıldığı bir ameliyatın, nasıl düzgün yapıldığına inanabileceğimi anlatmıyorum şu anda.)
Mart 2006.. Güzel geçti ameliyatım. 3 gün hastanede yattım ama 2.gün çok kötü geçti. Hava sıkışması yüzünden nefes alamıyorum ve her alabildiğim nefes resmen ciğerlerime batıyordu. (2000 senesinde olduğum çikolata kisti ameliyatından tecrübeliyim aslında bu duruma ama bir daha olmaz diye umut ederken bu ameliyatta da aynısı oldu..gece sabaha kadar bitanem kardeşimin sırtımı ovmasını hiç unutmuyorum..sıkışan hava daha çabuk dağılsın, acım biraz dinsin, ben biraz uyuyayım diye…
İlk kontrolümüzde rahimin kendini toparlaması için biraz zaman geçmesi gerekiyor dedi doktor bey. 6 ay hamilelik yasak.
5 ay sonra…
01/08/2006. kontrolümüz var. 2 çikolata kisti ve 1 miyom daha. Şimdilik küçükler. Bir zararı yok gibi. Tüplerden biri tıkalı biri açık olduğu için normal yolla hamile kalma şansım hala var. 3-4 ay bekleyeceğiz ama bu arada bir ilaç kullanacağım.Ganophane.Yumurtlamayı arttırıcı bir ilaç. Sadece 2 ay kullanabiliyormuşum.
2 ay kullandım ve 2 ayın sonunda bir aşılama…tam aşılama yapılırken okunan ezan bizim içimize o kadar büyük bir umut saldı ki. O ezanların yüzü suyu hürmetine Allahım kabul et dualarımı, hayırlısını ver diye ağlayarak izledim doktor beyi… Olmadı….
18/01/2007. o gün doktor beyin yanına giderken yalnızdım, şimdiye kadar beni hiçbir şekilde yalnız bırakmayan güneşim ilk defa yanımda değildi, zor ikna etmiştim onu gelmemesi için, hemen gidip geleceğim çünkü. Normal bir muayene.Yolda giderken Allah’ıma yakardım. “Ne olur allahım, eğer olmayacaksa, eğer kısmetimde yoksa, bu yollarda beni daha fazla koşturma, bana yardım et.. bir sonuca ulaştır.” O gün kist ve miyomların çok hızlı büyüdüğünü ve yaşım dolayısıyla bir an önce hamile kalmam gerektiğini söyledi doktor bey, beni hocasına yönlendirdi. Ameliyat olacaksam da 2 açık ameliyattan sonra artık açık ameliyat olamayacağım için yücel hocaya yönlendirildim. Türkiye de bu iş üzerine çalışan sayılı uzmanlardan biri. O karar verecek. Ameliyat mı olacağım yoksa bu halde tüp bebek yapılabilir mi? Eğer ameliyat gerekiyorsa laporoskopi yöntemi ile ameliyat olacakmışım.
O odadan ağlayarak çıktım yine. Beni nelerin beklediğini bilmeden…
30/01/2007. Doktor Beyin hocanın yanındayız. Muayene etti. bir sürpriz daha.. Rahimde bir polip var. Bu et beni, hamile kalmama veya tüp bebek çalışmasına engel. Bu arada kist ve miyomlar için ameliyat olmama gerek yokmuş. Bu şekilde tüp bebek yapılabilirmiş.
02/02/2007. Tekrar hastanedeyiz. polip alındı..tamam herşey çok uygun. Bir sürü test yine. Hormon testleri. Onlar da çok güzel.
10/02/2007..Başlıyoruz. Ortam çok uygun. Hemen ilaçlarım yazıldı. Ama anlamıyoruz. Nasıl yapcaz. Bilmiyoruz. Anlatıyorlar ama o kadar karışık ki. Çok uğraştılar bizimle o gün. Geçirdiğim en stresli gündü sanırım. Aslında o kadar kolaymış ki. Ama bir anda, hiç beklemediğimiz bir anda karşılaştığımız bu durum bizi alt üst etti resmen. Anladık sonunda nasıl kullanacağımızı ilaçları. Ama nasıl tedirginim anlatamam. Yanlış bir şey yapıyorum diye korkuyorum. Allahtan hemşire bize cep telefonunu verdi. Tedirgin olduğum her an arıyorum onu sağolsun. Her soruma büyük bir sabırla cevap verdi.
Sonraki muayenem 14/02/2007. İlaçların dozu yetersiz. Arttırıldı.
17/02/2007 doz aynen devam. Yumurtalarım çoğalıyor.
19/02/2007 Bizi takip edecek doktorumuzla tanıştık. İlaçlarımın dozu biraz daha arttı.
20/02/2007.. yumurta çatlatmama iğnesi yapılacak bu akşam saat 22:30 da.
22/02/2007.. saat 07.00..Hastanedeyiz. Yumurtalarım toplanıyor.
Nasıl heyecanlıyız anlatamıyorum. O bekleyiş, o merak, ne olacak, ne ile karşılaşacağız. O kadar umutluyuz ki. Her şey çok güzel gidiyor. Sanki kurulmuş, kurgulanmış, ayarlanmış gibi. Bizi arkamızdan itiyorlar, biz yürüyoruz gibi…. Güneşim o kadar rahat görünüyor ki ama biliyorum içinde ne fırtınalar kopuyor.. çok heyecanlandığımda ,güneşimin görünen rahatlığı ile ben de rahatlıyorum yatağımda…
24/02/2007 yine hastanedeyiz. Embriyo transferi.4 tane embriyom var. 2 tanesinden çok umutlular. Hatta ikiz bile olabilirmiş…embriyo transferi yapılabilmesi için idrar torbasının dolu olması gerekiyor…bu duyguyu da hiç anlatamam..transfer olup da bitene ve odama çıkana kadar yine de iyiymişim..2 saat hiç kıpırdamamam gerektiğini ancak 2 saat sonra kalkabileceğimi söylediler..ben de sürgüye idrarımı boşaltmak istemediğim için 2 saati bekleyeceğimi söyledim ama ne mümkün. 20 dakika dayanabildim. Sadece idrar kesem değil, tüm organlarım çatlamak üzereydi sanki. Akşama kadar boşaltamadım idrarımı….keşke tutmasaydım o kadar…
1 hafta izin aldık işyerinden. Ben yatıyorum güneşim bana bakıyor. 2 gün hiç kıpırdamadan, sadece tuvalete kalkmak suretiyle yattım. Ama sırtımın ağrısından ağlıyorum hep. Hareketsiz yatmanın ne kadar acı olduğunu anladım. Gece uyuyamıyorum hem ağrılarımdan hem kıpırdamamam gerektiğini düşündüğümüz için tedirginliğimden. Sağa dönsem uyanıyorum sola dönsem uyanıyorum. Dönmemem SalonaJgerekiyor ya. Döndüğüm an uyanıyorum, hatta benimle güneşim de uyanıyor ama neJresmen yatak yaptılar bana. Kıyas’ın getirdiği kaz tüyü yorgan altımda mümkün. Değil kaz tüyü sanki çivili bir yatakta yatıyorum. Embriyolarımızın resmi yastığımın altında. Çıkarıp çıkarıp bakıyoruz ve o anda kaça bölündüklerinin hesabını yapıyoruz sürekli. Nasıl umutluyuz. Nasıl heyecanlıyız.günler geçmek bilmiyor. Çıldırmak üzereyiz nerdeyse.
Bu yattığım süre içerisinde babamın kanser olduğunu öğrendik bir de.. yağ bezesi diye doktora gösterdiğimiz şişlik, kanserli çıktı.. ama bunu nasıl idrak ettim, nasıl sindirdim bilmiyorum. “Ben hamileyim, üzülmemem gerekiyor, bu çok normal birşey, herkesin başına gelebilir, tedavi olacak ve geçecek…” Başka bir şey düşünmüyorum. Düşünemiyorum. Herşeyimi bebeğime adadım. Sadece ona odaklandım.. Ben hamile kalacağım, bebeğimiz olacak, herkesin çökmüş olan sinir sistemini benim bebeğim, sadece benim bebeğim toparlayacak. Herşeyin ilacı olacak. Herkesin hayat amacı…
Geçti 1 hafta işte. İşe başladım ama sanki gerçekten hamileyim. O kadar korkuyorum ki bişey olacak diye..İş yeri servisine binmek bile sanki bebeğime zarar verecek... Daha teste çok var. Zaman geçmiyor.
09/03/2007… çok şükür geldi vakit… hastaneye nasıl gittik, nasıl kan verdik, 2 saat sonra alınacak sonucu beklemek için nasıl vakit geçirdik hatırlamıyorum….Sonucu telefonla aldık. Aradım laboratuvarı. Güneşimle aynı anda duymak için haberi telefonun konferansı ile birlikte konuştuk hemşire ile…”evet sonuç çıktı” dedi sevgili ve çok duygulu hemşire…”negatif…hamile değilsiniz…”dünyamın başına yıkıldığını hissettim sanki. Boğazım düğümlendi, kilitlendi. Konuşamıyorum. Güneşimin birkaç soru sorduğunu biliyorum ama ne sorduğunu bilmiyorum. Telefonu kapattıktan sonra da tüm gün boyunca o boğazımdaki düğümün hiç gitmediğini ve sürekli ağladığımı hatırlıyorum. Tutamıyorum kendimi..ağlıyorum ve içim akıyor. Güneşim kendi yıkıntılarının arasında, benim yıkıntılarımı toparlamak için o kadar uğraştı ki o gün…müsaade dedim. Ne olur bugün müsaade et bana…bugünü acısıyla yaşamak istiyorum. Sonra ikimiz de o yıkıntıların arasında kaldık gün boyunca..Sonunda ölüm yok biliyorum ama babamın hastalığına karşı hissettiğim o içimin acısı bile “sonuç negatif” dendiğinde yüzüme çarptı sanki. Kendime gelemedim gün boyunca. Ama o gündü sadece. Ertesi gün daha farklıydı herşey. Alıştık tabiki bu düşünceye de..
”sonuç negatif”i sindirdik içimize…
Bunun en kötü tarafı da ailelerimize sonucu söylemekti. Bizimle birlikte o kadar umutlanmışlardı ki. Herkes o kadar emindi ki..tabi ki onlar da çok üzüldüler yine bizimle birlikte. Herşeyin hayırlısı dedik kapattık bu sayfayı da, yeni bir sayfa açmak umuduyla..
Birkaç gün sonra tüp bebek merkezinden aradılar beni. Transfer sırasında tüplerde farkedilen bir sıvıdan bahsettiler. Toplantı yapılmış ve bu toplantıda benim dosyam incelenmiş, bu farkedilen sıvının tespiti ve tedavisinden sonra tekrar denenmesi kararlaştırılmış.ama hemen olmayacak tabi bu işlemler, yine 2-3 ay gibi bir süre geçmesi gerekiyor vücudun kendini toparlaması için…
Dinlen biraz, sonra görüşelim dediler. Ama bu arada her ay kontrolüme gidiyorum. bana bırakın zamanı “dedi doktorum. “Ben uygun gördüğüm an ortamı, hemen başlayacağım…”peki dedik tabiki..
2.görüşmemizde, ben yıllardır gittiğim her doktora söylediğim, ama o her doktorun normal olarak algıladığı bir akıntım olduğundan bahsettim. Bu akıntı normal bir akıntı olmayıp, yumurtlama dönemi akıntısı olarak değerlendirilmesine rağmen, pet kullanmaya mecbur bırakacak kadar bir akıntı olmasının çok normal gelmediğini söyledim..bu önemli olabilir diye başlayarak beni bir incelemeye aldı sonunda doktorum. Bu akıntının olduğu dönemde görüşmek üzere ayrıldık. Bir ay sonra bu akıntı başlar başlamaz kontrol edildiğimde, rahimin içinin tüplerden gelen bir sıvıyla dolu olduğu, bu şekilde ne kadar sağlıklı embriyo konursa konsun bir sonuç alınamayacağını, bu sıvı akışıyla konan embriyoların içerde durmayacağını söyledi bize..
sonuç..
yine ameliyat..
Laporoskopi yöntemi ile tüplerden biri alındı, birinin rahimle bağlantısı kesildi, bir de sorun oluşturabilecek çikolata kisti alındı…
İnşallah bu sefer oldu dedik. Artık tamam…hiçbir sebep yok..herşey güzel gidiyor. İçerde yine miyomlar var, çikolata kistleri var, yapışıklıklarla dolu bir ortam ama olsun..biz başaracağız bu sefer….
23/08/2007 adet oldum ve ertesi gün kontrole gittiğimizde doktorum da aynı şeyi söyledi. “Tamam başlıyoruz”
24/08/2007…başladık..ilaçlarımızın dozu ayarlandı..güneşim ilaç peşinde koşuyor yine. Neyse sonunda onları da ayarladık.ilaçlarımız da elimizde..bu sefer hiç kimseye de söylemedik. Ailelerin haberi yok..ilk seferin verdiği hayal kırıklığını, onların hayal kırıklığı ile daha da çok yaşadık..bu yüzden bu sefer olmayacaksa da sadece biz yaşayacağız. Olursa da çok büyük bir sürpriz olacak onlar için…
Ve işte 02/09/2007 yumurta toplama günü… toplanan 5 adet yumurtanın 4 tanesi olgunlaşmış, 5. de olgunlaşmış ama sonradan…3 tanesi döllenmiş çok şükür..3 embriyo transfer edilecek..
04/09/2007…transfer günü…yine idrar torbam dolu ama bu sefer daha beter…ameliyat masasına yatarken o kadar zorlanıyorum ki. Biraz boşaltsak mı diye konuşuyorlar. Ama ben cesaret edemedim. Tutamam hepsini boşaltırım diye..nasıl yattım nasıl bekledim o süreyi bilmiyorum..doktorumu görünce yanımda, bütün sinirlerim boşaldı ve o kadar süre sıkmama rağmen kendimi, bıraktım artık…başladım yine ağlamaya…başka bir doktor ultrasonda takip ediyor beni, transfer işlemini kim yapıyor yine düşünürken, birden kendi doktorumun sesini duydum…transferimi o yapıyordu..o an o kadar sıcak, samimi, esprili geldiki o ses..yine çok duygulandım. Psikolog elimi hiç bırakmıyor. “Şimdi bitti. Çok az kaldı…” ekip olarak beni sanki ellerine aldılar ve havada uçurdular o an..öyle hafiftim ki bu duyguyu nasıl anlatırım bilmiyorum…işlem bittiğinde yine embriyolarımızın resimleri ile ameliyathane kapısından çıktığımda, güneşim beni kapıda bekliyordu yine her zamanki gibi. Büyük bir sabırsızlık ve heyecanla. Doğumhane kapısında bekler gibi..benimse o ama gerçekten çok kötüJsırada düşündüğüm tek şey idrar torbamdı durumdaydım…tutamıyorum kaçıyo gibi hissettim. Odaya zor attılar beni…asansörde bana söylenen ve aklımda kalan tek şey, hasta bakıcının, “bak gördün mü, anne olmak hiç kolay değil” sözleriydi..gerçekten de öyle ama bu yaşadığım zor olan birşey değildi ki benim için, daha zorları da vardı, emindim…
Sürgü verildiğinde işte bitti dedim. Bu kadar..ve yine ağlıyordum ben..
2 saat yine kıpırdaman yatakta yatmam gerekiyordu. Yattım. Hatta yanımızda bizi bekleyen arkadaşımızın o meşhur ısrarlarıyla 2 saatten de fazla yattım. İşin en komik yanı da yine o arkadaşımızın o müthiş ısrarı sayesinde odamdan arabaya kadar ben o zaman çok sinirlenmiştim ama olsun iyikiJtekerlekli sandalye ile indim binmişim..
Eve geldiğimde yine yatağım hazırdı ama bu sefer ilkinde olduğu gibi çok katı kurallarım yoktu. Güneşim izin alamamıştı ve ben 1 hafta evde yalnız başıma idim. Oturdum yattım sabahtanJkalktım, yemeğimi yedim. Ama benim için akşamdan hazırlanan tepsilerde başucuma konan ilaçlarım ve sularımla…hiç bir şeyle uğraşmadan zevkle yatar gibi…iğnelerim için eve iğnecileri akif getirdi bu süre içinde. Elinde bizim evin yedek anahtarları, arkasında iğneci, açıp giriyordu kapıyı. İğnem yapılıyor Jonlar gidiyor. Ben..yatmaya devam..güzel bir haftaydı
Ve yine bekleyiş..zaman geçmiyor…o nasıl bir heyecan ama sadece o günün gelmesini beklemek heyecanı…kendimizi bu sefer olumsuz sonuca çok alıştırmıştık. Sonuç olumlu çıksa sürpriz olacakmış gibi…olumluyu da bekliyoruz ama olumsuz sonuç tamamen bizi bekliyor gibi…
Ve geldi..
16/09/2007….hafta sonu..evde tadilat var…her yer ayakta…biz güneşimle evi öylece bırakıp tahlile gittik..kanımızı verdik..sonuç yine 2 saat sonra…ama biz öyle eminiz ki olumsuz olacağına. Heyecan var ama ne bileyim. Çok garip bir duygu…
ve işte 2 saat de geçti..güneşimle el ele hastanenin yolunu tuttuk..ama o yol hiç bu kadar uzun gelmemişti bana..bankonun başında biz..karşımızda hemşire..sonuçlarımızı yazdırıyor..ama yüzünde bir gülümseme..ben düşünüyorum ki, yine olumsuz sonuç..bebek istemediğimizi düşündükleri için seviniyorlar sonucun olumsuz olmasına…çünkü hastane, tüp bebek yaptığımızı bilmeyen, farklı bir hastane…hemşire gözünüz aydın diyor ama ben hala aynı şeyi düşünüyorum. Bebek istemediğimizi düşünüp seviniyorlar…öyle bakarken kızın yüzüne, “sonuç olumlu, gebesiniz” cümlesini hayal meyal duyduğumu hatırlıyorum…tekrar sorduğumu, hamilesiniz kelimesini daha yüksek sesle söylediğini hatırlıyorum sonra …güneşimle kenetlenip, sarıldığımız ve öylece hıçkıra hıçkıraJda…sonrası mı… ağlayarak ne kadar süre kaldığımız bilinmiyor….tüm hastanedeki o insanların bir tek alkışlamadığı kaldı bizi…herhalde böyle bir çift daha önce hiç görmemişlerdi…
FA
(ALINTIDIR)