En büyük askim en buyuk yanlışım oldu

Türkçe veya Türkiye Türkçesi, batıda Balkanlar’dan doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 15. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.[7] Bundan ötürü, kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.[8] Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir.[9] Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.

Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru Balkanlar, Ege Adaları, Anadolu, Kıbrıs Adası, Orta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dilleri de bu sahanın doğu ve güneyinde; Kafkaslar, Azerbaycan, İran, Hazar Denizi’nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.

“İstanbul ağzı”, Türkiye Türkçesi yazı dilinin kaynağı olarak kabul edilir; yazı dili bu ağız temelinde oluşmuştur. Anadolu ağızlarında ve Türk yazı dillerinin bazılarında bulunan "açık e" (/ǝ/), "hırıltılı h" (/ḫ/) ve "öndamaksıl n" (/ŋ/) sesleri, İstanbul ağzı dolayısıyla yazı dilinde de yoktur. Ayrıca, yine diğer Türk lehçe ve ağızlarında bulunan /q/, /w/ gibi fonemler de bulunmaz.

Türkiye Türkçesi, dünya dilleri sınıflandırmasında Ural-Altay Dil Ailesi’nin Altay dilleri kolunda bulunur. Ural-Altay dil birliği temelinde yapılan daha derinlemesine araştırmalar, bu iki grubu aynı dil ailesi içinde birleştirme bakımından gittikçe zayıflayan sonuçlar vermiştir.[10] Bu sebeple Türkçe, bazı sınıflandırmalarda Altay dillerinden biri olarak belirtilmekle yetinilir; sınıflama buradan başlatılır.

Ünlü Türkolog Reşit Rahmeti Arat’ın “Türk Şivelerinin Tasnifi” makalesinde ayrıntılıca anlatıldığı gibi, Türkiye Türkçesinin de yer aldığı Türk yazı dillerinin sınıflandırması konusunda geçmişten bugüne kadar çeşitli bilimsel görüşler ortaya atılmıştır. Bütün sınıflandırma çalışmalarından da hareketle Arat’ın yaptığı sınıflandırmaya göre Türkiye Türkçesi, “Türk şive grupları ”nın “VI. daġlı grubu (Cenup)” içinde yer alır.[11] Türk dil ailesi, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Sibirya’da konuşulan 30 kadar yaşayan dili kapsar.[12] Türk dili konuşurlarının % 40 civarında bir kesimi Türkiye Türkçesi konuşurudur.

Türkçe, Türkiye'nin ve Türkiye Türklerinin kurumsal dilidir. Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif'at'tır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak tespit edilmiştir. Atatürk'ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934'te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Vikipedi`den alintidir. :)
Dilimizi sevelim ve koruyalim. :)
 
Ya iste bnmde anlatmak istediğim o anlamio.. Az once yine msglastik artk cirkinlestim bnde cok kaba saba konustum beni kendini oldurmkle tehdit edio.. Esine anlatamam cnki esi bana inanmaz ona gore ben ona yapıştım ben onu bastan cikariorum

e haksız da değil o kadar zaman birlikte olmuşsunuz ne düşünsün ki kadın
belkide sizin yüzünüzden evliliği çıkmaza girdi
tabiki de senin yüz verdiği düşünüyo öyle de zaten yalan değil
sadece şu son zamanlarda anlamışsın durumu

ayrıca da öldürürsen öldür ben de kurtulayım de çok rahatsızsan
onda o bencillik varken kendini öldüremez zaten
 
Türkçe veya Türkiye Türkçesi, batıda Balkanlar’dan doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 15. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.[7] Bundan ötürü, kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.[8] Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir.[9] Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.

Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru Balkanlar, Ege Adaları, Anadolu, Kıbrıs Adası, Orta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dilleri de bu sahanın doğu ve güneyinde; Kafkaslar, Azerbaycan, İran, Hazar Denizi’nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.

“İstanbul ağzı”, Türkiye Türkçesi yazı dilinin kaynağı olarak kabul edilir; yazı dili bu ağız temelinde oluşmuştur. Anadolu ağızlarında ve Türk yazı dillerinin bazılarında bulunan "açık e" (/ǝ/), "hırıltılı h" (/ḫ/) ve "öndamaksıl n" (/ŋ/) sesleri, İstanbul ağzı dolayısıyla yazı dilinde de yoktur. Ayrıca, yine diğer Türk lehçe ve ağızlarında bulunan /q/, /w/ gibi fonemler de bulunmaz.

Türkiye Türkçesi, dünya dilleri sınıflandırmasında Ural-Altay Dil Ailesi’nin Altay dilleri kolunda bulunur. Ural-Altay dil birliği temelinde yapılan daha derinlemesine araştırmalar, bu iki grubu aynı dil ailesi içinde birleştirme bakımından gittikçe zayıflayan sonuçlar vermiştir.[10] Bu sebeple Türkçe, bazı sınıflandırmalarda Altay dillerinden biri olarak belirtilmekle yetinilir; sınıflama buradan başlatılır.

Ünlü Türkolog Reşit Rahmeti Arat’ın “Türk Şivelerinin Tasnifi” makalesinde ayrıntılıca anlatıldığı gibi, Türkiye Türkçesinin de yer aldığı Türk yazı dillerinin sınıflandırması konusunda geçmişten bugüne kadar çeşitli bilimsel görüşler ortaya atılmıştır. Bütün sınıflandırma çalışmalarından da hareketle Arat’ın yaptığı sınıflandırmaya göre Türkiye Türkçesi, “Türk şive grupları ”nın “VI. daġlı grubu (Cenup)” içinde yer alır.[11] Türk dil ailesi, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Sibirya’da konuşulan 30 kadar yaşayan dili kapsar.[12] Türk dili konuşurlarının % 40 civarında bir kesimi Türkiye Türkçesi konuşurudur.

Türkçe, Türkiye'nin ve Türkiye Türklerinin kurumsal dilidir. Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif'at'tır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak tespit edilmiştir. Atatürk'ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934'te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Vikipedi`den alintidir. :)
Dilimizi sevelim ve koruyalim. :)

Nekadar yazarsanız yazın, değişmiyor yazısı boşuna uğraşmayın bence emeğinize yazık. Acaba yöneticilerden uyaran olmuyormu bende çok düzgün yazmıyorum belki ama bunedir yaa çocuk yazısı msn yazısı gibi! :47::47:
 
Ya kusura bakmayında hem 2 . Kadın olmayı, hem de mağdur olmayı aynı anda nasıl beceriyorsunuz?
 
Nerde yaşıyorsun?

Dogru tahmin etmişşin;)
seni hiç sevmedim!

Evet belki araları bir süre açılmış olabilir, bu her evlilikte olan bir şey!
Belki sen kabul etmeseydin bu duruma, onunda kocası bu kadar rahat olmazdı!
bizden beklediğin ney? Yıldızlı pekimi?

belki sen olmasaydın onların arası düzelecekdi, offf ya devam yazasım bile yok çünkü sizin gibi kadınlar yüzünden miydem bulanıyor!

Yuva bozanın, yuvası olmaz! Eminim o adam seni sadece kulaniyor. Ayrıca o adamın annene arayıp, ağladığınada hiç inanasım yok.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Şükür okuyabildim !
Kendinize , yaptığınız hatalara kılıflar biçmişsiniz.
Madem anlaşamıyorlar, madem mutsuzlar,
madem sizi çok seviyor, çoktan ayrılırdı.
Sizin şu yazdıklarınız klasik erkek yalanları.
Bu insan evli ve annenizi arayıp beni bırakmasın diyebiliyor,
peki anneniz ne yapıyor bu arada, bu nasıl bir ilişkidir.
Herşey baştan sona yanlış.
Karşıdaki heralde bırakmaz sizi, kusura bakmayın ama evli bir adamla
beraber olacak kişiyi herzaman bulamaz, bırakmakta istemez tabi.
 
Umarim cocuk yoktur. Sizin yaydiginiz illetin bedelini o odemez. Allah buyuk ve insallah o zavalli kadinin hayatina saglikli devam etmesi icin buyuk bi mucize yaratacak. Ayrica yazi seklin en az yaptigin olay kadar igrenc....
 
Ya kusura bakmayında hem 2 . Kadın olmayı, hem de mağdur olmayı aynı anda nasıl beceriyorsunuz?

ağzına sağlık :)

hani aşkı sevgiyi anlarım,adamın evli olduğunu bilmeden sevgili olmayı da anlarım ama evli olduğunu öğrendikten sonra ki onun için ölüyorum bitiyorum aşığım kısmında ben dumur oluyorum..algılama gücüm bitiyor..

adam her akşam evine eşinin yanına gidiyor,onunla aynı yatakta yatıyor ona doknuyor..ondan arta kalan vakitleri de sana ayırıyor..bu nasıl çirkin bir aşk böyle..

ve hala yok şundan boşanmamış yok bundan...yalan hepsi yalan! ve kızlar hala buna inanıyor.
 
ağzına sağlık :)

hani aşkı sevgiyi anlarım,adamın evli olduğunu bilmeden sevgili olmayı da anlarım ama evli olduğunu öğrendikten sonra ki onun için ölüyorum bitiyorum aşığım kısmında ben dumur oluyorum..algılama gücüm bitiyor..

adam her akşam evine eşinin yanına gidiyor,onunla aynı yatakta yatıyor ona doknuyor..ondan arta kalan vakitleri de sana ayırıyor..bu nasıl çirkin bir aşk böyle..

ve hala yok şundan boşanmamış yok bundan...yalan hepsi yalan! ve kızlar hala buna inanıyor.

inanıyor değil bence
inanmak işlerine geliyor
daha heyecanlı oluyo heralde
işler sarpa sarınca da ben nasıl kurtulucam ben napıcam

zamanında düşünüceksiniz bunları
 
Türkçe veya Türkiye Türkçesi, batıda Balkanlar’dan doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 15. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.[7] Bundan ötürü, kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.[8] Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir.[9] Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.

Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru Balkanlar, Ege Adaları, Anadolu, Kıbrıs Adası, Orta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dilleri de bu sahanın doğu ve güneyinde; Kafkaslar, Azerbaycan, İran, Hazar Denizi’nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.

“İstanbul ağzı”, Türkiye Türkçesi yazı dilinin kaynağı olarak kabul edilir; yazı dili bu ağız temelinde oluşmuştur. Anadolu ağızlarında ve Türk yazı dillerinin bazılarında bulunan "açık e" (/ǝ/), "hırıltılı h" (/ḫ/) ve "öndamaksıl n" (/ŋ/) sesleri, İstanbul ağzı dolayısıyla yazı dilinde de yoktur. Ayrıca, yine diğer Türk lehçe ve ağızlarında bulunan /q/, /w/ gibi fonemler de bulunmaz.

Türkiye Türkçesi, dünya dilleri sınıflandırmasında Ural-Altay Dil Ailesi’nin Altay dilleri kolunda bulunur. Ural-Altay dil birliği temelinde yapılan daha derinlemesine araştırmalar, bu iki grubu aynı dil ailesi içinde birleştirme bakımından gittikçe zayıflayan sonuçlar vermiştir.[10] Bu sebeple Türkçe, bazı sınıflandırmalarda Altay dillerinden biri olarak belirtilmekle yetinilir; sınıflama buradan başlatılır.

Ünlü Türkolog Reşit Rahmeti Arat’ın “Türk Şivelerinin Tasnifi” makalesinde ayrıntılıca anlatıldığı gibi, Türkiye Türkçesinin de yer aldığı Türk yazı dillerinin sınıflandırması konusunda geçmişten bugüne kadar çeşitli bilimsel görüşler ortaya atılmıştır. Bütün sınıflandırma çalışmalarından da hareketle Arat’ın yaptığı sınıflandırmaya göre Türkiye Türkçesi, “Türk şive grupları ”nın “VI. daġlı grubu (Cenup)” içinde yer alır.[11] Türk dil ailesi, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Sibirya’da konuşulan 30 kadar yaşayan dili kapsar.[12] Türk dili konuşurlarının % 40 civarında bir kesimi Türkiye Türkçesi konuşurudur.

Türkçe, Türkiye'nin ve Türkiye Türklerinin kurumsal dilidir. Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif'at'tır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak tespit edilmiştir. Atatürk'ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934'te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Vikipedi`den alintidir. :)
Dilimizi sevelim ve koruyalim. :)

İnsanlar kaç sene okula gidiyor da...
 
ağzına sağlık :)

hani aşkı sevgiyi anlarım,adamın evli olduğunu bilmeden sevgili olmayı da anlarım ama evli olduğunu öğrendikten sonra ki onun için ölüyorum bitiyorum aşığım kısmında ben dumur oluyorum..algılama gücüm bitiyor..

adam her akşam evine eşinin yanına gidiyor,onunla aynı yatakta yatıyor ona doknuyor..ondan arta kalan vakitleri de sana ayırıyor..bu nasıl çirkin bir aşk böyle..

ve hala yok şundan boşanmamış yok bundan...yalan hepsi yalan! ve kızlar hala buna inanıyor.




Karısını bırakacak beni alacak yalanı hırs haline geliyor bir süre sonra bence.
Bu yalana inanmaya gönüllü birini bulmak erkekler için hala hiç zor değil malesef canım.
 
kendisini de tanıyo musun
arkadaşın mı yani

Hayır tanımıyorum daha önce ''Ben de Boşanıyorum'' diye konu açmıştı yine orda yazmıştı ismini.

Konu Sahibi : betty_boop #1 betty_boop
Nilüfer

Giriş tarihi
May 2010
Mesajlar
232
Bende Boşanıyorum..


Gunaydın Kızlar Hepinize,

Aslında nerden baslayacağımı bilemiyorum. Anlatcaklarım biraz uzun olabilir sabır gosterip okuyup yorum yapabilirseniz sevinirim.
Ben 15 aylık evliyim kızlar,eşimle ailemin karsı cıkmasına ragmen cok severek evlendim. Başlarda herşey guzeldi eşim kıskanc benim,giyimime kusamıma arkadas cevreme herseyime kısıtlama getirirdi. Ama bende alışmıştım zaten artık. 2 ay oncesine kadar işe başladım ben ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Buna bi çıldır geldi en ufak şeyden kavga cıkarmaya basladı komplekse girdi sacma sapan tripler beni adam yerine koymuyosn demeler falan. Bana sen işe girdikten sonra havalandın kendini bişe sandın demeler ki kızlar size yemin ediyorum ben sırf o o psikolojiye girmesin die benim ondan daha fazla kazanmama ragmen tek bir gun bunu yuzune vurucak bişey demedim aksine hep onun benim onumde olması için elimden geleni yaptım. Her kavgayı ben alttan aldım son bi kaç aydır zaten cok kavga ediyoduk ve bana 5 kavganın 3unde ananın evine git defol git tarzı cumleler kurmasına ragmen sabrettim bekledim.

En son kızlar kadir gecesiydi ben ofisteydim msnde konusuoduk konusmaları aynen yazıcam size ben ilk basta gayet duzgundu işte askım orucum halsizim falan dedim oda kıyamam askım az kaldı falan dedi. Sonrasında dedimki Bahri Beyle(patronum) tunalıya gitcez gps almaya oda dediki oda baydı artık ama haaa her yere seni yolluyo gitme bende sacmalama gitmem lazım ne diim adama sncta patronum dedim. Snrasında da bence sen bu işe bi kusur bulmaya calısıosn dedim oda belkide kusur sendedir dedi bende olemi neemiş bnm kusurum solede bende biliim dedim oda sehnaz neyse yaa uzatma işim var benim dedi bende dedimki evet bos bos oturmak işin hade sana kolay gelsin dedim oda bana bak ya beni adam yerine koy yada defol git dedi bende hı işte sole ette haftalardır etmek istedigin kavgayı sende rahatla bende rahatlayım dedim oda bnm içimdeki kavgadan cok daha buyuk bi istek agzını burnunu kırmak istiorum senin dedi ben bişe yazmadım sonrasında sehnaz ben gercekten cok sıkıldım evlilik bana gore deilmiş bitsin bu iş dedi bende olur dedim ondan snra istersen ben bırakırm aksam seni annenlere dedi bnde gerek yok kendim giderim dedm oda gidersin tabi artık calısıosn bana ihtiacın yok nede olsa hem babanında işleri duzeldi dedi. Hiç bişey yazmadım ustune aksamında direk kayınvalidesine gittim cunku ona soz vermiştim daha oncelerde de bana ananın evine git dedii için bana sehnaz bida boıle bişee derse kızım direk bana gel die soz verdirtmişti sırf o soz adına gittim anlattım herseyi once 3umuz konustuk batuhan annesine yok anlasamıoruz falan dedi snra beni şikayete basladı sehnaz temizlik yapmıo yemek hazırlamıo die. Kızlar ben calısmaya basladıktan snra sdc cts pzr evde oluorm ve tum temizlii cts yapıodum ama calısmadan once evim her zman duzenli temiz olmustur hatta eşim bana sende temizlik hastalıı var psikolaga goturelim seni die dalga bile gecerdi. Ramazan boyunca yemek yapmadıgım dogrudur cunku kayınpederim ramazan boyunca iftarda bizdesinz die emir buyurdugu için ve eşim de pısırıgın onde gideni oldugundan bu teklifine hayır diyememiştir ve biz tum iftarlarda onlardaydık haftanın 1 gunude benim ailemdeydik. Bu yuzden de yemek yapmamısmdr ondan oncede cok yaptıgım solenemez yane hep yenicek seler olurdu evde ama kolaycacık seler ama ac kalmamıstır.
Eve yardımcı alıcam dedim eşime bin kıyamet koptu demediini bırakmadı ki ben onuda kendim vericektim parasını ondan almıcaktım.

Sonuc olarak kızlar ben kadir gecesi annemlere gittim o gunden beri beni aramadı merak etmedi ve bu evlilik biticek.İlginctir ben cok zırlak olmama ragmen cizgi filme bile aglayan ben o gunden beri 1 kere aglamadım nie boleyim bilmiyorum sabahlari içimde bi huzunle uyanıorum ama gun içinde gecio.Çok şükür çoçuğum yok hep ona dua ediyorum size sormak istediğim boşanan arkadaşlar siz nası astınız bu sureci biraz destege ihtiyacım var acıkcası.

Şimdiden hepinize tesekkur ediorum umarım herseyin hayırlısı olur.

Sevgiler,
Beğen
 
Back