Bir insan acı kıyaslaması eşit ağırlığını neden ölçer biçer hiç anlamış değilim
Sonuçta acı acıdır insan bir umutla çocuğu olacak heyecanıyla seviniyor sonra karnının boş olduğunu bütün umutlarını kaybettiğini görüyor.. Ayrıca soruyorum size siz hiç düşük yaptınızmı ben bebeğimi düşürürken dayanılmaz ağrılar çektim ve o içimden akıp gitiği an ağrılarım dindi... Bunu yaşamak bile çok acı kaldıki bebeğimin artık karnımda olmadığını bilmek de cabası...
Evet hiçbir acı hiçbir acıyla kıyaslanmaz.Acının üst derecesini biz hep geçmiş acılarımızla kıyaslarız,yaşanmışlıklarımıza bakarız...Kanserden inim inim inleyen bir hasta bize göre bizim en sancılı anımızdaki acıyı yaşar.Üstünü bilemeyiz, çünkü yaşamamışızdır...
Sadece aşağıdaki yazımı okumanı istiyorum...Fırsatın olursa başka bir sayfanın linkini vereceğim ona da bakarsın....Kıyaslama yapmamak lazım derken sen kendin kıyaslama yaparak kırdığının farkında mısın arkadaşım...
http://www.kadinlarkulubu.com/duyur...bettim/268463-anlatmakkaybettigim-ogluma.html
"Öl denildiğinde ölünebilseydi keşke ya da ölmeler böyle yapayalnız olmasaydı,bu kadar yapayalnız bırakmasaydı...Ya da piyonlar gerçekten yetebilseydi mutlu edebilmek için şahı...Hayatımızda "keşke"ler olmasaydı..Ya da kendi hayatımız oynanırken sahnede,sadece uzaktan bakan bir seyirci kadar etkisiz kalmamaya yetebilseydik...Konuşmanın konuşmamaktan farkının olmadığı zamanlarda susmayı becerebilseydik keşke...Yaşamanın ölmekten zor olduğunu hiç bilmeseydik,hiç anlamasaydık...Gidenlerin ardından gözlerimiz yaşlı bakakalmasaydık...Bir savaşın ortasında neye uğradığını anlayamayan çocuklar kadar mahzun kalmanın acısını hiç yaşamasaydık...Ya da ölümü bir gece rüyamızda yaşarken, gidenin bizim tahmin edebildiğimizden daha çok acı çektiğini anlayamasaydık....Daha çok acımasaydık...Kanamasaydık...Yanmasaydık...Keşke hiç yaşamamış olmayı isteyecek kadar yaşamaktan umudumuzu kesmemiş olsaydık...
Seni anlıyorum deme sakın...Anlamaya çalış yeter...Çünkü ben de anlayamam sokağa bırakılmış bir çocuğun çaresizliğini,evine ekmek götüremeyen bir babanın hissettiklerini ya da bir depremde her şeyini kaybetmiş olanların kimsesizliğini...Anlayamam hiçbirini,senin beni anlayamadığın gibi....
Rüzgarda savrulan kağıt bir gemi kadar halsizim şimdi...Gassalın elindeki meyyit gibi...Ne anlatacak halim,ne de direnecek gücüm var...
Kelimelerin tükendiği yalnızca feryatların olduğu bir yerdeyim...Çığlıklarım sessiz değil ama ses geçirmeyen bir odadayım şimdi...Ve hiç duyulmayacağını bile bile bağırmaya devam edebiliyorsam şimdi,bir umudum olduğundan değil,bilinci yarı kapalı bir bebeğin inlemelerini daha iyi anlayabilmek içindir belki...
Vezirim yok artık... Biliyorum ama keşke bir çocuğun hırçınlığı gibi "Piyonumu isterim." diyebilseydim şimdi...