- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Hepsini şimdiye kadar uyguladığınız tüm diyetleri bir kenara koyun, bu listelerden oluşturduğumuz karma diyeti uygulayın.Bu yazıda sizlere dünyada kabul görmüş diyetlerin olumlu taraflarını alıp yeni bir karma diyet sunuyoruz. Öncelikle bu beslenme biçimlerini de tanıyalım. Onların en iyi yönlerini öğrendikten sonra ve doktorunuza danışarak bu yepyeni diyeti uygulamaya başlayabilirsiniz
Karar sizin!
Akdeniz diyeti
ABD, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Japonya, Yugoslavya ve Yunanistanı içine alan ve Yedi Ülke Çalışması diye bilinen araştırmada, diyetleri zeytinyağı açısından zengin olan Akdeniz ülkeleri insanlarının kan kolesterolü düzeylerinin ve kalp hastalıklarından ölüm risklerinin Kuzey Avrupa halklarından çok daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tipik Akdeniz diyetinin daha çok diyet lifi içerdiği, her öğünde ekmek ya da pilav, makarna gibi tahıllı gıdaların yendiği, sarımsağın da yaygın olarak tüketildiği vurgulanmıştır. İtalyanın Napoli kentinde yaşayan kişilerle İngilterenin Bristol kentinde yaşayanların sağlık durumlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada da Napoli halkının daha çok taze domates ve zeytinyağı tükettiği belirlenmiştir. Napolililerin kanlarındaki karoten ve E vitamini düzeyleri yüksek, buna karşılık kalp hastalığı riskini artırıcı özelliği bulunan kötü kolesterol (LDL) düzeyi düşük bulunmuştur. Bu araştırmalar, Akdeniz diyeti bileşenlerinin, özellikle de zeytinyağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamaktadır. Zeytinyağında bulunan birçok maddenin vücuttaki hücrelerin oksijenden zarar görmesini engelleyici (antioksidan) özelliği vardır.
Zeytinyağı mucizesi
Günlük diyetlerindeki katı yağ miktarını azaltıp daha çok zeytinyağı tüketmeye başlayan kişilerin kanlarında kalp hastalığından koruyucu iyi kolesterol (HDL) düzeyi artmakta, kalp hastalığı riskini artıran kötü kolesterol (LDL) düzeyi ise düşmektedir. Son yıllarda kötü kolesterolden daha da zararlı bir maddenin oksitlenmiş LDL (kötü kolesterol) olduğu ortaya çıkmıştır. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit oksitlenmeye karşı dayanıklıdır. Ayrıca, zeytinde bulunan Oropein adlı maddenin de LDL yi oksitlenmekten koruduğu bulunmuştur. Geleneksel Türk mutfağı yemeklerinden etli ve zeytinyağlı sarmalarda kullandığımız üzüm yaprağı da çok iyi bir karoten kaynağıdır. Zeytinyağlı yaprak sarmasının besin değerini incelediğimiz bir araştırmada Akdeniz diyetinin iyi bir örneğini oluşturan bu yemeğimizin hem zeytinyağı, hem de yaprak ve pirinç içermesi açısından sağlığa olan yararını bir kez daha vurgulamış olduk.
Çin diyeti
Çinin 65 farklı bölgesinde yaşayan 6 bin 500 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Çinliler Kuzey Amerikalılardan yüzde 20 daha fazla kalori aldıkları halde onlardan yüzde 20 daha zayıflar Çindeki kalp hastalığı oranı da Amerikadakinin onda biri. Çinde kanser görülme oranı da düşük. Yalnızca mide, yutak ve karaciğer kanserleri biraz daha sık görülmekte. Çinlilerin Batılılara göre daha sağlıklı olmalarının nedeni, daha az yağ ve hayvansal protein almaları, buna karşılık daha çok tahıl, sebze ve soya içeren bir beslenme düzenini takip etmeleridir. 60 yıl önce Çinlilerin kalorilerinin yüzde 85′i tahıllardan, yalnızca yüzde 2′si hayvansal gıdalardan gelmekteydi. Günümüzde de modern Çin köylülerinin büyük bir çoğunluğu vejetaryendir. Temel gıdalarını hala pirinç, soya, diğer kuru baklagiller ve sebze oluşturmaktadır. Çin gıdaları Amerikan gıdalarından 7 kat daha fazla diyet lifi içermektedir.
Eskimo diyeti
Balık yeme ile sağlık arasındaki ilişkinin ilk verileri Grönland Eskimolarının diyetleri incelenerek elde edilmiştir. Eskimolar günde ortalama 100 gram balık yiyor. Günlük kalorilerinin yüzde 40-45 gibi büyük bir bölümünü yağdan almalarına karşın kalp hastalıklarından ölüm oranı çok düşüktür. Bilimadamları bunu balıkta bol bulunan ve kalbi koruyan Omega 3 adlı yağ asitlerine bağlamışlardır. Araştırmacılar, günde 100 gr. balık yemenin şehir hayatı için zor olduğunu göz önünde bulundurarak şunu önermektedirler: Haftada 1-2 balık yiyin, kalbinizi koruyun.
Fransız diyeti
Fransız Mutfağı denince akla bol tereyağı, krema, peynir, yumurta ve çikolata içeren gıdalar gelmektedir. Bu gıdaların kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğu düşünülmesine karşın, Fransa, kalp hastalıklarının dünyada Japonyadan sonra en düşük olduğu ülkedir ve hastalık oldukça ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Fransızlar Amerikalılardan daha çok kalori aldıkları halde şişmanlık önemli bir sağlık sorunu değildir. Fransız çelişkisi adı verilen bu çelişki Fransız diyetinin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre Fransızlar Amerikalılardan 2 kat fazla peynir, 4 kat fazla tereyağı tüketmekte ancak tüm yemeklerinde yağ sürülmemiş taze ekmek, tatlı olarak genellikle meyve ve peynir yemekte ve şarap içmektedirler. Yemeklerle içilen bir bardak şarabın kalbe yararı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bol miktarda yenen peynirdeki kalsiyumun da yağla birleşerek yağın emilimini azaltacağı, böylece şişmanlığa yol açmayabileceği belirtilmektedir.
Japon diyeti
Japonlar dünyada en düşük kalp hastalığı oranına ve en yüksek yaşam süresine sahip ulustur. Kanser oranı da diğer ülkelere göre çok düşüktür. Bu hastalıkların gelişmiş Batı ülkelerine oranla daha az görülmesinin nedeni olarak Japonyada pirincin temel gıda olması, balık ve soyanın yaygın olarak tüketilmesi ve diyetin çok az yağ içermesi (enerjinin yalnızca yüzde 10′u yağdan gelmektedir) gösterilmektedir. Beslenme biçiminin sağlıkla ilişkisini ortaya çıkarmada ilk yararlanılan çalışmalar Amerikaya göç eden Japonlar üzerindeki araştırmalardır. Göçmen Japonlar kendi ülkelerinde sağlıklıyken ABDye yerleştikten sonra Japonyadaki diyetlerinden vazgeçip Amerikan diyetine adapte olunca kalp hastalığı ve kanser oranının Amerikalıların düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, bu kişilerin çocuklarında ve torunlarında da aynı hastalıklar daha sık ortaya çıkmaktadır.
Meksika diyeti
Meksikanın orta bölgelerinde yaşayan insanlar da tıp dünyasının ilgisini çekmiştir. Bu toplumda yüksek tansiyon ve kalp hastalığı sorunu yoktur; üstelik dünyadaki en düşük kanser oranı da bu bölgededir. Çok yüksek fiziksel aktivite vücut hareketi) kapasitesi olan Meksikalıların kalorilerinin yüzde 75-80′i karbonhidratlardan, yalnızca yüzde 10′u yağlardan gelmektedir. Günlük diyetlerinin büyük bir kısmını baklagiller, kabak, mısır ve diğer sebzeler oluşturmakta ve çok az hayvansal gıda tüketmektedirler.
Akdeniz diyeti
ABD, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Japonya, Yugoslavya ve Yunanistanı içine alan ve Yedi Ülke Çalışması diye bilinen araştırmada, diyetleri zeytinyağı açısından zengin olan Akdeniz ülkeleri insanlarının kan kolesterolü düzeylerinin ve kalp hastalıklarından ölüm risklerinin Kuzey Avrupa halklarından çok daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tipik Akdeniz diyetinin daha çok diyet lifi içerdiği, her öğünde ekmek ya da pilav, makarna gibi tahıllı gıdaların yendiği, sarımsağın da yaygın olarak tüketildiği vurgulanmıştır. İtalyanın Napoli kentinde yaşayan kişilerle İngilterenin Bristol kentinde yaşayanların sağlık durumlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada da Napoli halkının daha çok taze domates ve zeytinyağı tükettiği belirlenmiştir. Napolililerin kanlarındaki karoten ve E vitamini düzeyleri yüksek, buna karşılık kalp hastalığı riskini artırıcı özelliği bulunan kötü kolesterol (LDL) düzeyi düşük bulunmuştur. Bu araştırmalar, Akdeniz diyeti bileşenlerinin, özellikle de zeytinyağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamaktadır. Zeytinyağında bulunan birçok maddenin vücuttaki hücrelerin oksijenden zarar görmesini engelleyici (antioksidan) özelliği vardır.
Zeytinyağı mucizesi
Günlük diyetlerindeki katı yağ miktarını azaltıp daha çok zeytinyağı tüketmeye başlayan kişilerin kanlarında kalp hastalığından koruyucu iyi kolesterol (HDL) düzeyi artmakta, kalp hastalığı riskini artıran kötü kolesterol (LDL) düzeyi ise düşmektedir. Son yıllarda kötü kolesterolden daha da zararlı bir maddenin oksitlenmiş LDL (kötü kolesterol) olduğu ortaya çıkmıştır. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit oksitlenmeye karşı dayanıklıdır. Ayrıca, zeytinde bulunan Oropein adlı maddenin de LDL yi oksitlenmekten koruduğu bulunmuştur. Geleneksel Türk mutfağı yemeklerinden etli ve zeytinyağlı sarmalarda kullandığımız üzüm yaprağı da çok iyi bir karoten kaynağıdır. Zeytinyağlı yaprak sarmasının besin değerini incelediğimiz bir araştırmada Akdeniz diyetinin iyi bir örneğini oluşturan bu yemeğimizin hem zeytinyağı, hem de yaprak ve pirinç içermesi açısından sağlığa olan yararını bir kez daha vurgulamış olduk.
Çin diyeti
Çinin 65 farklı bölgesinde yaşayan 6 bin 500 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Çinliler Kuzey Amerikalılardan yüzde 20 daha fazla kalori aldıkları halde onlardan yüzde 20 daha zayıflar Çindeki kalp hastalığı oranı da Amerikadakinin onda biri. Çinde kanser görülme oranı da düşük. Yalnızca mide, yutak ve karaciğer kanserleri biraz daha sık görülmekte. Çinlilerin Batılılara göre daha sağlıklı olmalarının nedeni, daha az yağ ve hayvansal protein almaları, buna karşılık daha çok tahıl, sebze ve soya içeren bir beslenme düzenini takip etmeleridir. 60 yıl önce Çinlilerin kalorilerinin yüzde 85′i tahıllardan, yalnızca yüzde 2′si hayvansal gıdalardan gelmekteydi. Günümüzde de modern Çin köylülerinin büyük bir çoğunluğu vejetaryendir. Temel gıdalarını hala pirinç, soya, diğer kuru baklagiller ve sebze oluşturmaktadır. Çin gıdaları Amerikan gıdalarından 7 kat daha fazla diyet lifi içermektedir.
Eskimo diyeti
Balık yeme ile sağlık arasındaki ilişkinin ilk verileri Grönland Eskimolarının diyetleri incelenerek elde edilmiştir. Eskimolar günde ortalama 100 gram balık yiyor. Günlük kalorilerinin yüzde 40-45 gibi büyük bir bölümünü yağdan almalarına karşın kalp hastalıklarından ölüm oranı çok düşüktür. Bilimadamları bunu balıkta bol bulunan ve kalbi koruyan Omega 3 adlı yağ asitlerine bağlamışlardır. Araştırmacılar, günde 100 gr. balık yemenin şehir hayatı için zor olduğunu göz önünde bulundurarak şunu önermektedirler: Haftada 1-2 balık yiyin, kalbinizi koruyun.
Fransız diyeti
Fransız Mutfağı denince akla bol tereyağı, krema, peynir, yumurta ve çikolata içeren gıdalar gelmektedir. Bu gıdaların kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğu düşünülmesine karşın, Fransa, kalp hastalıklarının dünyada Japonyadan sonra en düşük olduğu ülkedir ve hastalık oldukça ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Fransızlar Amerikalılardan daha çok kalori aldıkları halde şişmanlık önemli bir sağlık sorunu değildir. Fransız çelişkisi adı verilen bu çelişki Fransız diyetinin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre Fransızlar Amerikalılardan 2 kat fazla peynir, 4 kat fazla tereyağı tüketmekte ancak tüm yemeklerinde yağ sürülmemiş taze ekmek, tatlı olarak genellikle meyve ve peynir yemekte ve şarap içmektedirler. Yemeklerle içilen bir bardak şarabın kalbe yararı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bol miktarda yenen peynirdeki kalsiyumun da yağla birleşerek yağın emilimini azaltacağı, böylece şişmanlığa yol açmayabileceği belirtilmektedir.
Japon diyeti
Japonlar dünyada en düşük kalp hastalığı oranına ve en yüksek yaşam süresine sahip ulustur. Kanser oranı da diğer ülkelere göre çok düşüktür. Bu hastalıkların gelişmiş Batı ülkelerine oranla daha az görülmesinin nedeni olarak Japonyada pirincin temel gıda olması, balık ve soyanın yaygın olarak tüketilmesi ve diyetin çok az yağ içermesi (enerjinin yalnızca yüzde 10′u yağdan gelmektedir) gösterilmektedir. Beslenme biçiminin sağlıkla ilişkisini ortaya çıkarmada ilk yararlanılan çalışmalar Amerikaya göç eden Japonlar üzerindeki araştırmalardır. Göçmen Japonlar kendi ülkelerinde sağlıklıyken ABDye yerleştikten sonra Japonyadaki diyetlerinden vazgeçip Amerikan diyetine adapte olunca kalp hastalığı ve kanser oranının Amerikalıların düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, bu kişilerin çocuklarında ve torunlarında da aynı hastalıklar daha sık ortaya çıkmaktadır.
Meksika diyeti
Meksikanın orta bölgelerinde yaşayan insanlar da tıp dünyasının ilgisini çekmiştir. Bu toplumda yüksek tansiyon ve kalp hastalığı sorunu yoktur; üstelik dünyadaki en düşük kanser oranı da bu bölgededir. Çok yüksek fiziksel aktivite vücut hareketi) kapasitesi olan Meksikalıların kalorilerinin yüzde 75-80′i karbonhidratlardan, yalnızca yüzde 10′u yağlardan gelmektedir. Günlük diyetlerinin büyük bir kısmını baklagiller, kabak, mısır ve diğer sebzeler oluşturmakta ve çok az hayvansal gıda tüketmektedirler.