Sizi mutsuz eden büyük bir derdiniz mi var? Ulaşmak istediğiniz muhteşem bir idealin peşine mi düştünüz? Huzursuzluk, ailenizin ayrılmaz bir parçası mı oldu? Birisi kalbinizi mi kırdı? Önemli bir sınava mı gireceksiniz? Günü gelmiş bir borcunuzu hâlâ ödeyemediniz mi? İşsiz misiniz? İşten mi atıldınız? İşinizde bir türlü arzuladığınız başarıyı yakalayamadınız mı? İyi bir evlilik mi istiyorsunuz? Çocuğunuz mu olmuyor? Bunlardan çok daha önemli yüce gayeler uğruna çaba harcıyor, insanlığa İslâm’ı ve Kur’an’ı anlatmak için çırpınıyor, bir dizi plan ve program yapıyorsunuz. Ancak bir tarafta önünüze konan engeller, diğer tarafta gerçekleştirmeyi istediğiniz manevî projeler var. Bilhassa İslâm âleminin maruz kaldığı acılar, ıstıraplar, saldırılar, tuzaklar yüreğinizi yakıyor. Maddî manevî, küçük büyük, dünyevî uhrevî bütün dertleriniz veya arzularınız için kılacağınız muhteşem bir namaz var: Hacet namazı. Elbette bir kul olarak sebeplere sarılacak, üzerinize düşeni yapacaksınız. Ama bazen olur ki, sebepler tükenir ya da etkisiz kalır, bütün yollar denenir, çareler biter, ne yapacağını bilememenin ıstırabıyla yapayalnız kalırsınız. Artık kalbiniz kederli, gözünüz yaşlı hüzün denizinde yüzerken hacet namazı sizi sahile çıkaracak bir can simididir. Hz. Enes’in hacet namazı İşte bu muhteşem fırsatı değerlendirenlerden birisi olan Hz. Enes (r.a.) harika bir sonuç alır.
Bir yaz günü Hazret-i Enes’e bahçıvanı gelerek, yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı.
Bu haber üzerine Hazret-i Enes, Resulullah’ın (a.s.m.) “Herhangi bir ihtiyacı olan kimse iki rekât namaz kıldıktan sonra Allah’a dua etsin” şeklindeki “hacet namazı” tavsiyesini hatırladı.
Su isteyerek abdest aldı ve namaza durdu. Selam verdikten sonra bahçıvanına:
– Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun, diye sordu. Bahçıvan:
– Göremiyorum, dedi. Enes, tekrar içeri girip namaz kılmaya devam etti.
Birkaç kez bahçıvana:
– Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun, diye sorunca adam:
– Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi.
Bunun üzerine Enes, namazını ve duasını sürdürdü. Az sonra bahçıvan Hazret-i Enes’in yanına girdi ve:
– Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağmaya başladı, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Enes:
– Haydi, ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığına bak, dedi.
Bahçıvan etrafı dolaştığında, yağmurun sadece Hazret-i Enes’in büyük bahçesine yağdığını gördü. (İbn-i Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, c. 7: 21-22)
Sıkıntılı anda hacet namazı İşte tüm sıkıntılı zamanlarımızda uygulayabileceğimiz bir başka örnek:
Sahabelerden Ebû Mı’lâk (r.a.) isminde ticaretle uğraşan bir zat vardı. Bir defasında ticaret için yolculuk yapıyordu. O zamanlarda yol güvenliği yoktu. Bu yüzden karşısına silahlı bir eşkıya çıktı.
– Neyin varsa çıkar, seni öldüreceğim, dedi. Bu tehdit karşısında Ebu Mı’lâk:
– Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız ise, malı almakla birlikte izini de kaybettirmek istiyordu:
– Ben sadece senin canını istiyorum, dedi. Ebu Mı’lâk:
– Öyleyse bana izin ver namaz kılayım, dedi. Hırsız:
– İstediğin kadar namaz kıl, deyince Ebu Mı’lâk namaz kıldı ve şöyle dua etti:
– Ey kalplerin sevgilisi! Ey yüce arşın sahibi! Ey her dilediğini yapan Allah’ım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nurun hürmetine beni şu adamın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdada koşan Allah’ım, yetiş imdadıma!
Ebu Mı’lâk, bu duayı üç defa tekrarladı. Duasını bitirir bitirmez, silahlı bir atlının hızla yaklaştığını gördü. Atlı, hırsızı bir mızrak saplayarak öldürdü. Sonra da Ebu Mı’lâk’a döndü. Allah’ın lütfuyla kurtulan sahabe:
– Kimsin sen? Allah seninle bana yardım etti, diye şaşkınlıkla sorunca atlı kişi şu cevabı verdi:
– Ben dördüncü kat gökteki meleklerdenim. İlk duanı yapınca gök kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa dua edince, gök ehlinin senin kurtulman için feryat ettiğini işittim. Üçüncü defa dua edince, “Zorda kalan biri dua ediyor!” denildi. Bunu duyunca Allah’tan, hırsızı öldürmek için beni görevlendirmesini istedim. Allah da kabul etti ve yardımına geldim. Şunu bil ki abdest alıp dört rekât namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir. (İbn-i Hacer, el-İsabe, c. 4: 182)
Hacet namazı kılarak bir derdinden kurtulan veya muradına kavuşan çok kimse vardır. Elbette bu örneklerin hepsi, yukarıdaki gibi çok harika olmayabilir. Çünkü, hacet namazından alacağımız verimin derecesi, ihlas, huşu, ıztırar hâli, yakinimiz ile Allah’ın takdir ve hikmetine göre değişir.
Hacet namazı nasıl kılınır? Hacet namazı, yatsı namazından sonra iki, dört ya da on iki rekât olarak kılınır. Hz. Peygamber'den gelen bir rivayete göre hacet namazının ilk rekâtında Fatiha’dan sonra üç defa Âyetel-Kürsî, diğer rekâtlarda Fatiha’dan sonra sırasıyla birer defa İhlas, Felak ve Nas sureleri okunur.
Hacet namazı bitince Allah'a hamd ve sena, Resulullah'a salat ve selamdan sonra bir hacet duası okunması sünnettir. Çeşitli hacet duaları vardır. Bunlardan birisi şudur:
"Allahümme innî es’elüke tevfîka ehli’l-hüdâ ve amele ehli'l-yakîni ve munâsehete ehli't-tevbeti ve azme ehli-s-sabri ve cidde ehli'l-haşyeti ve talebi ehli'r-rağbeti ve teabbüde ehli'l-vera'i ve irfâne ehli'l-ilmi hattâ ehâfek. Allahümme innî es'elüke mehâfeten tahcizünî an masiyetike hatta a'mele bi ta'atike amelen estehikku bihi rıdâke ve hattâ unâsihake bi't-tevbeti havfen minke ve hattâ uhlise leke'n-nasîhate hubben leke ve hattâ etevekkele aleyke fi'l-umûri ve husni zannin bike. Subhâne hâliki'n-nûr."
Bu duanın anlamı şu şekildedir:
"Allah'ım, Senden hidayet ehlinin başarısını, yakin ehlinin amellerini, tövbe ehlinin öğütleşmesini, sabır ehlinin azmini, huşu ehlinin ciddiyetini, rağbet ehlinin talebini, vera ehlinin ibadetini, ilim ehlinin irfanını isterim ki, Senden gereği gibi korkayım. Allah'ım, Senden öyle bir korku isterim ki, o beni Sana isyandan menetsin; ta ki, Sana itaat ile öyle amel edeyim ki, onunla Senin rızana ereyim; Senden korkarak tövbeyle sana döneyim; sırf Senin sevgini kazanmak için halis nasihat edeyim; her işte Sana güvenip Sana dayanayım; Sana güzel zan besleyeyim. Nurun yaratıcısı Allah'ı tesbih ederim."
Hacet duasını okuduktan sonra Allah'tan ihtiyacımızın giderilmesi yolunda dilekte bulunmalıyız. Duaları okurken, çektiğimiz acının tesiriyle tamamen Allah’a yönelmeli, çok samimi bir şekilde yalvarmalı, hâlimizi düşünerek gözyaşı dökmeliyiz.
Hacet namazının ne zaman, nasıl kılınacağı ve ne okunacağı hususunda kendi halet-i ruhiyenize göre davranabilirsiniz. Bazı sıkıntılar ve istekler anlıktır. Mesela, bir haksızlığa uğradınız, bir eşyanız kayboldu, merak ettiğiniz bir kimseden haber alamadınız, acil yatırmanız gereken bir borcunuz var… Bu durumlarda hemen abdest alıp hacet namazı kılıp dua edebilirsiniz.
Eğer geniş zamana yayılan bir derdiniz veya arzunuz varsa, mesela, üniversite sınavını kazanmak, çocuğunuzun veya eşinizin ıslahını istemek, iyi bir iş bulmak, çok ağır borçlardan kurtulmak, uzun süren bir hastalık için şifa istemek ve benzeri durumlarda yatsı veya teheccüt namazından sonra kılabilirsiniz.
Bilhassa ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan ve İslam âleminin maruz kaldığı mağlubiyet ve zilletten kurtulması, hak ve hakikatin dünyaya hâkim olması için kılınacak hacet namazlarının 40 gün veya daha fazla bir süreye yayılması gerekir.
Allah’ın rahmet kapısını tıklatın Hacet namazında etkili olan en mühim unsur kişinin halet-i ruhiyesi, namazının ve duasının kalitesidir. Size acı veren derdiniz yüreğinizi dağlarken, ulaşmak istediğiniz arzunuz her an aklınızdayken, çaresizliğinizi ve kimsesizliğinizi hissettiğiniz anda hacet namazıyla Allah’ın rahmet kapısını çalın. Çünkü, O her şeyin sahibi, yaratıcısıdır, bütün düğümler O’nun iradesiyle çözülür, bütün dertlerin dermanı O’ndadır, bütün işlerin dizgini O’nun kudretindedir, O merhametlilerin en merhametlisidir.
Hacet namazında ve tüm nafile namazlarda, rükuda, rukudan kalkınca, secdede, iki secde arasında, oturuşlarda tesbih ve tahiyyatı okuduktan sonra Kur’an’daki dua ayetlerini okuyabilirsiniz. Özellikle Kur’an’da geçen peygamber duaları çok önemlidir. Mesela, başta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. Eyyûb, Hz. Yunus, Hz. İbrahim, Hz. Zekeriya, Hz. Yakup, Hz. Yusuf (aleyhimüsselam) gibi peygamberlerin dualarını okurken, onların hâllerini hatırlayarak, duaların manalarını düşünerek, Rabbimizin şefkat ve merhametine sığınırsak duamız kabul olabilir. Yine Kur’an’da “Âmenerresulü”de geçtiği gibi, “Rabbenâ” veya “Rabbî” ile başlayan ayetler dua ayetleri olduğu için bunların manasını düşünerek okuyabiliriz.
Çünkü, Rabbimiz, “De ki: Duanız olmazsa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan:77) buyuruyor. Yine “Dua edin, cevap vereyim” (Mümin:60) diyor. Ayrıca şu ayet duanın namazla desteklenmesini ve birlikte yapılmasını emrediyor:
“Ey iman edenler! Allah’tan sabırla ve namazla yardım isteyin. Şüphesiz ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara:153)
Demek ki, en başta beş vakit namaz kılarak dua etmek gerektiği gibi, özel durumlar ve olağanüstü sıkıntılarda da o duruma uygun namazlar kılmalıyız. Hacet, tesbih, yağmur, istihare namazları; dua ile namazı birleştiren muhteşem ibadetlerdir.
Hacet namazıyla hakkıyla değerlendiremiyoruz Biz müminlerin hacet namazı gibi benzersiz bir hazinesi olmasına rağmen hakkıyla değerlendirmiyoruz. Beş vakit namaz kılan birçok kimse hacet namazını ya hiç kılmamış ya da çok az kılıyor. Oysa hacet namazında çektiğimiz acıdan ve taşıdığımız arzudan kaynaklanan bir “acz, fakr ve yakin” hâli vardır. İnsan bu durumlarda kendisini çok aciz, çok muhtaç, çok kimsesiz, çok çaresiz hisseder. Tam bir huşu, dikkat, iştiyakla Rabbine yönelir. Belki de musibet ve belaların, büyük hedef ve ideallerin mümine bakan en önemli kazancı, insanın bütün zerreleriyle ve duygularıyla Allah’a yalvarmasıdır.
Yaptığımız bir ankete katılan müminlerin yüzde 47’si “hacet namazını hiç kılmadığını” söylemiştir. (Kaynak:
www.namazladirilis.com) Oysa bu insanlar, nice amansız derdi veya kavuşmak istediği bir hedefi için birçok kapıyı çalıyor, birçok sebebe başvuruyor, bir yığın masraf ediyor. Elbette kendine düşen vazifeyi yaparak Allah’a hacet namazıyla yönelmek, muhteşem bir hazineden istifade etmek demektir.
Başkası için hacet namazı kılınabilir Kişi kendi adına hacet namazı kılıp dua edebildiği gibi, bir mümin kardeşinin amacının gerçekleşmesi için de namaz kılıp dua edebilir. Bu bir dua olduğu için kişi mümin kardeşinin derdini kendi derdi kabul edip onun için dua edebilir. Bunun dinen bir sakıncası olmadığı gibi, büyük sevap da kazandırır. Çünkü, hadislerde buyrulduğu gibi, “Mümin kardeşine dua eden kişiye melekler dua eder”, “Kim bir mümin kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir.”
Bilhassa eşiniz, kardeşiniz, anne babanız veya arkadaşınız için hacet namazı kılıp dua edebilirsiniz.
İnşallah kendiniz veya başkası için kıldığınız hacet namazı ve yaptığınız duadan sonra harika sonuçlar göreceksiniz.