Dert olmayabilir, dert gibimsi, dert değil belki sanatım geldi sancısı şeysi mi bu?

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
Selam hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ne hoş sonbahar, sanki içime içime işleyip "İkinci baharın geliyor" diyor dökülen yapraklar.
Şuralara şiirler filan yazasım var; içimdeki şaire iki tokat atıp "Sus kız KKya beni rezil mi edecen hea?" diye azarlar kayasım var...

Hanımlar; bunun bir dert olup olmadığından emin olmamakla birlikte, dert değilse de artık banlanma pahasına açtım. Öncelikle belirtmek isterim ki sorun akli dengemde değil, yani tamamen değil. :KK53:
Bu konu, önceki konunun devamı niteliğinde olmasa da, daha iyi anlaşılması için, bir önceki konumu okuyabilirsiniz.
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/onumde-kalan-tek-engel-ben.1096040/

Şimdi konuya gelebilirim:
Kızlar, ben çok heyecanlıyım; çok... Senelerdir saçma salak şeylerle geriye ittiğim şeye, bu sene ilk kez ömrümde bu kadar yakınım. Daha eski konularımdan bilenler bilir, babamı bekleyip dururdum "Dünya gözüyle bi gör yaptıklarının takdir edildiğini" diyerek. Çok da öfkeliydim o sıra... O konuyu da ekleyeyim; bazı arkadaşlara fazla entel geldiğim için linç yemiştim ama olsun. Belirteyim yine de "Boynumda fularla gezmiyorum, bildiğiniz ayağında tuvalet terliği, çalı süpürgesiyle balkon yıkayan bi tipim yani"
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/o-gemi-gelecek-mi-ismail-abi.1023232/

Ben ömrümde bu kadar ne zaman heyecanlandım diye düşünüyorum:
1)Oğlumun doğumu
2)Düğün günü ilk dansa kalktığımda

3. de bu sanırım...
Tablolar kat kat çoğaldı, üstelik ben jet hızında takıldıkça babama da bi haller oldu. Adam "Tual filan alalım ben de başlayayım sana yetişeyim" filan demeye başladı. Sanırım babam kendine beni rakip görüyor, baktı atı alan Üsküdarı geçiyor, şimdi kıyın kıyın başladı o da çiziyor-boyuyor. Buraya kadar her şey hoş. Dert kısmına gelecek olursam, şöyle ana başlıkları var:

1)Aşırı heyecanlıyım; hala görüşmeye gitmedim. "Ya olmazsa" diye küçük bir tarafım dürtüyor ki içimdeki kung fu bilen Polyanna tarafım, o tarafı bastırıyor; olumsuz düşünmüyorum ama olumlu düşünmenin verdiği yetkiyle, heyecanlardan heyecan beğeniyorum... Aramızdaki oyuncu, sanatçı, iş kadınları, yeni gelinlere sesleniyorum; o kahveyi sunarken ellerinizin titremesini nasıl önlediniz, sahneye çıkmadan hangi tekniği uyguladınız da heyecanınızı ekarte ettiniz, slaytınızı koca bir masa etrafındaki patronlara açıklarken nasıl sakindiniz? Heyecanı ne geçirir? Sakinleştirici neyim alıp yarı sarhoş gibi olmak istemiyorum. Teknik verebilir misiniz?

2)Resimlerim baya birikti, evde onları bir dolaba üst üste koyuyorum; mat vernik sıkacağım üstlerine henüz yapmadım (Belki rötuşlarım filan diye); sanki eski resimlerim güzel değil gibi, yenileri geldikçe. Ressam hanımlar, bu duygu normaldir değil mi? Yani eski resimleri beğenmeme hali? Bunu haftasonu hocama da soracağım ve fakat burada sizlere de sormak, üzerine konuşmak istedim. Eski resimlerime dokunmayı acilen bırakmam lazım.

3)Verdiğim kiloları delicesine geri aldım... En son 63 kiloyu görmüştüm ki üni. zamanında bu kilodaydım 174 boya... Şimdi oldum mu 68-69 yeniden? :olamaz: Heyecan acayip iştah yapıyor bende. Onu da yiyim bunu da yiyim, getir yiyim, du getirme ben alır yerim filan derken dolabı indirmişim. 5 kiloyu bir insan evladı 8-10 günde nasıl alır ya, bu nasıl mümkündür? Suratım filan bazlama kıvamına geldi. Bana iştah kapatan bi şeyler söyleyin gözünüzü sevim.

4)Sürekli akrilik-guaj çalıştım. Ressam hanımlara sorum yine; kağıda çalıştıklarımı sizce sergiye koymalı mıyım? Tuvalde akrilik çalıştıklarım mı olmalı? Yağlı boyaya geçip öyle mi sergi işini netleştirsem? Yağlı boya çalışmalar daha ciddi mi gelir insanlara? Soramadım da, hani anladınız ümit ediyorum; bi yağlı boya olsun mu illa?

5)En ideal resim sayısı kaçtır bi de? Bunları haftasonu hocama da sorabilirim ama sizinle biraz konuşmak şu heyecanı da atmak istiyorum üzerimden. Sergi nasıl olabilir? Düzen olarak nasıl olmalı, zaman olarak hangi zaman seçilmeli? Seneye kışı mı bekleyeyim hani yağmurda yaşta insanlar kapalı mekanları daha çok tercih ederler ya, daha çok mu rağbet görür? Yoksa tam tersi midir? Broşür bastırmak gerekir bi de değil mi? Reklam bilgisi verebilecek hanımları da beklerim konuma... İzlenecek yolları madde madde yazar mısınız bana?
Ben de haftasonu hocama bir daha sorar üzerine daha akılcıl tartışabilirim.

Okuyan gözlerinizden öperim, okumayanların da canı sağ olsun.
:KK200:
 
Okurken bende heyecanlandım bir bilgim yok ama inşAllah herşey gönlünce olur:nazar::KK15:
Birde kilo alma konusunda aynıyız takipteyim :mad:
 
Resmen kendim yapmısım gibi heyecanlandım çok güzel ya :)
Teorik bilgim yok malesef
Herşey gönlünce olsun demeye geldim sadece
 
heyecan o ana kadar olur oraya girince biter boş geç onu

kiloya gelince malum kış geliyor

kış uykusu moduna giriyoruz bu mevsimde bol kilo alınır

sıkarsan dişini verirsin

günlük 3 lt su iç elinde şişe ile gez az yersin bir de akşam yememeye çalış

resim hakkında bilgim yok hiç de anlamam ama bence sergi her mevsim olur

özellikle yazlık yerlerde tatilde önüme çıkan her türlü sergiye girerim mesela

kışın ben daha hantalım kalk da sergiye gidelim deseler şimdi gitmem sanki

bir de öyle mi böyle mi deme artık başla

yani belki sergide sadece akrilik olması olağan değildir ama sen böyle yaptın böyle oldu

sorgulama sanatını, sorgulatma da

sen akrilik tercih ediyorsun bunu söyle geç onay bekleme

başarılar ama şüpheye düşmeden hızlı hareket et zira yavaşça geri vitese elin gidiyor daha iyisini yaparım hele bir durayım diyeceksin gibi

daha iyisi sonra olur sen bir yola çık
 
Öncelikle bildiğim alanlardan gireyim konuya.
Bence bu bir dert, hem de çok güzel çok olası bir dert.
Ayrıca, Allah başka dertler ile sınamasın kimseyi...


Selam hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ne hoş sonbahar, sanki içime içime işleyip "İkinci baharın geliyor" diyor dökülen yapraklar.
Şuralara şiirler filan yazasım var; içimdeki şaire iki tokat atıp "Sus kız KKya beni rezil mi edecen hea?" diye azarlar kayasım var...

Hanımlar; bunun bir dert olup olmadığından emin olmamakla birlikte, dert değilse de artık banlanma pahasına açtım. Öncelikle belirtmek isterim ki sorun akli dengemde değil, yani tamamen değil. :KK53:
Bu konu, önceki konunun devamı niteliğinde olmasa da, daha iyi anlaşılması için, bir önceki konumu okuyabilirsiniz.

Öncelikle ağzına sağlık, bir önceki konunda kendini çok güzel ifade etmişsin.
Bu anlamda sana diyeceğim tek şey, şu dünyada çoğu insan ne yapacağını bilmeyerek iş hayatı yaşıyor.
Kendisine "şu beni mutlu ediyor" diyemiyor ki, bırakın bir başkasına bunu ifade etsin.
Bir önceki konunda bahsettiğin üzere, hayatımız, bize diretilenler, yaşamak zorunda olduğumuz bir tabu, buna izin vermiyor malesef.
Çok sevindim ki siz içinizde gerçekten ne istediğinizi bulmuş, bunun geçi erkeni olmaz, karar verip o yolda ilerlemeye başlamışsınız.
Başlamışken bırakmayın, annenize de kızmayın, belki onun da niyeti sizi vakti zamanında anlamadığından, şimdi anladığını anlatmaya çalışmaktır?
İnsanların içini okumamız mümkün olmuyor, kendi evladımız dahi olsa, malesef ki en içini kimsenin bilemiyoruz.
Bence hem annene, hem kendine, bir şans ver.


Şimdi konuya gelebilirim:
Kızlar, ben çok heyecanlıyım; çok... Senelerdir saçma salak şeylerle geriye ittiğim şeye, bu sene ilk kez ömrümde bu kadar yakınım. Daha eski konularımdan bilenler bilir, babamı bekleyip dururdum "Dünya gözüyle bi gör yaptıklarının takdir edildiğini" diyerek. Çok da öfkeliydim o sıra... O konuyu da ekleyeyim; bazı arkadaşlara fazla entel geldiğim için linç yemiştim ama olsun. Belirteyim yine de "Boynumda fularla gezmiyorum, bildiğiniz ayağında tuvalet terliği, çalı süpürgesiyle balkon yıkayan bi tipim yani"
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/o-gemi-gelecek-mi-ismail-abi.1023232/
:-):-):-):-)
Bu tabirin çok sempatik geldi şu an.
Ayrıca, birimizin diğerinden çok farkı olduğunu düşünmüyorum şahsen.
Ancak sen edebiyatçı da olmalıymışsın.
Sanat ruhunda var, daha söze gerek yok sanıyorum.


1)Aşırı heyecanlıyım; hala görüşmeye gitmedim. "Ya olmazsa" diye küçük bir tarafım dürtüyor ki içimdeki kung fu bilen Polyanna tarafım, o tarafı bastırıyor; olumsuz düşünmüyorum ama olumlu düşünmenin verdiği yetkiyle, heyecanlardan heyecan beğeniyorum... Aramızdaki oyuncu, sanatçı, iş kadınları, yeni gelinlere sesleniyorum; o kahveyi sunarken ellerinizin titremesini nasıl önlediniz, sahneye çıkmadan hangi tekniği uyguladınız da heyecanınızı ekarte ettiniz, slaytınızı koca bir masa etrafındaki patronlara açıklarken nasıl sakindiniz? Heyecanı ne geçirir? Sakinleştirici neyim alıp yarı sarhoş gibi olmak istemiyorum. Teknik verebilir misiniz?

Tek teknik kendine güvenmek.
Yaptığın her ne ise, onda kendi kalitende başarılı olduğun.
Maksat en iyisi olmak değil ki zaten bu hayatta.
Maksat, kendindeki en iyiyi bilmek ve onu ortaya çıkartmak.
Sen yaptığında en iyisisin! Çünkü bu senin kabiliyetin!
Bunu bil, bunu düşün, bunun ile özgüven bul.

Heyecanın tek çaresi özgüven...

2)Resimlerim baya birikti, evde onları bir dolaba üst üste koyuyorum; mat vernik sıkacağım üstlerine henüz yapmadım (Belki rötuşlarım filan diye); sanki eski resimlerim güzel değil gibi, yenileri geldikçe. Ressam hanımlar, bu duygu normaldir değil mi? Yani eski resimleri beğenmeme hali? Bunu haftasonu hocama da soracağım ve fakat burada sizlere de sormak, üzerine konuşmak istedim. Eski resimlerime dokunmayı acilen bırakmam lazım.

Ressam değilim, ama kadınım.
En son yaptığın, en güncel olan her zaman daha güzeldir gözünde.
Bu sadece resimde değil, örgüde, el işinde, dantelde de böyledir...
En iyisi en güzeli en son yapılandır...

Diyeceğim o ki, ilk yaptığın senin o dönemki yansıman.
Son yaptığın ise, en son yansıman.
Güzel - çirkin - iyi - kötü olarak düşünme.
Kabiliyetin kötüsü yoktur, varsa vardır - yoksa yoktur.
Benim kabiliyetim bir çöp adamdan öteye gitmez mesela... :-)
Ama çok güzel goblen tablo işlerim... Ben de bunu yapmak istiyorum ancak çocuklarım çok küçük olduğundan ve çalıştığımdan yapma imkanım yok malesef...

3)Verdiğim kiloları delicesine geri aldım... En son 63 kiloyu görmüştüm ki üni. zamanında bu kilodaydım 174 boya... Şimdi oldum mu 68-69 yeniden? :olamaz: Heyecan acayip iştah yapıyor bende. Onu da yiyim bunu da yiyim, getir yiyim, du getirme ben alır yerim filan derken dolabı indirmişim. 5 kiloyu bir insan evladı 8-10 günde nasıl alır ya, bu nasıl mümkündür? Suratım filan bazlama kıvamına geldi. Bana iştah kapatan bi şeyler söyleyin gözünüzü sevim.
Benim de iştah kapatan hatta hiç yemek ihtiyacı hissettirmeyen şeylere ihtiyacım var.
O kilo derdi her kadında var, vermesi çok zor alması çok kısa zamanda oluyor.
Bir de yer çekimi diye bir gerçek var hayatımızda malesef...

4)Sürekli akrilik-guaj çalıştım. Ressam hanımlara sorum yine; kağıda çalıştıklarımı sizce sergiye koymalı mıyım? Tuvalde akrilik çalıştıklarım mı olmalı? Yağlı boyaya geçip öyle mi sergi işini netleştirsem? Yağlı boya çalışmalar daha ciddi mi gelir insanlara? Soramadım da, hani anladınız ümit ediyorum; bi yağlı boya olsun mu illa?
Bu konuda bilgi sahibi değilim.
Cahillik ile cevap veriyorum, ben olsam herşeyimi sergiye dökerdim.


5)En ideal resim sayısı kaçtır bi de? Bunları haftasonu hocama da sorabilirim ama sizinle biraz konuşmak şu heyecanı da atmak istiyorum üzerimden. Sergi nasıl olabilir? Düzen olarak nasıl olmalı, zaman olarak hangi zaman seçilmeli? Seneye kışı mı bekleyeyim hani yağmurda yaşta insanlar kapalı mekanları daha çok tercih ederler ya, daha çok mu rağbet görür? Yoksa tam tersi midir? Broşür bastırmak gerekir bi de değil mi? Reklam bilgisi verebilecek hanımları da beklerim konuma... İzlenecek yolları madde madde yazar mısınız bana?
Ben de haftasonu hocama bir daha sorar üzerine daha akılcıl tartışabilirim.

Okuyan gözlerinizden öperim, okumayanların da canı sağ olsun.
:KK200:

En son olarak heyecanınız çok güzel kaybetmeyin bu heyecanı hiç bir zaman.
Bir ömür böyle heyecana sahip olmamamış, içinde hep bastırılma ile yaşamak zorunda kalan insanlar var.
Sizin için gerçekten çok sevindim ve mutlu oldum.
Hayatımda gerçekleşen bir sürü olumsuzluk silsilesi üzerine, konunuz beni mutlu etti.

Zaten sizin halihazırda bir hocanız varmış, en doğru şekilde o da sizi yönlendirecektir diye düşünüyorum.
İçiniz ferah, sanat ilhamınız bol olsun.
Başarılar diliyorum....
 
Resim yapmak sevismek gibidir.her defasinda yeni teknikler tarzlar ve derinlikler kesfedersin.demisti guzel sanatlar ogretmenim.basarilarinin devamini dilerim.diger sorularina cocuklar uyuyunca uzun uzun yazarim.
 
Yorumlarınız için teşekkür ederim hanımlar. Tele geçmek durumunda kaldım dışarıdayım şu an, uzun uzun yazamıyorum ama her yorum ayrı ayrı kıymetli ve kendimi görmem açısından faydalı. D damdan dediğin gibi düşünmemiştim hiç hani "Yaptım oldu" tarzı (Ağaoğlu reklamıydı o di mi :KK70:) ama hak verdim. Yani bi kalıp gibi düşünmemem gerekiyor sanırım, ne varsa o olsun, bu da benim tarzım olsun misali. Evet.

SouvveniR SouvveniR evet, son yaptığım hep daha iyi. Çünkü her seferinde acemilikten biraz daha çıkmış oluyorum ve eskiler de o an o ruh halini yansıtıyor deyip dokunmamalıyım.

Geri vites yok.

Güzel dileklerini sunan herkese teşekkür ederim, gönlümüzce olsun güzel olsun.

Kilo işi bela olma yolunda ama, gece yemeleri filan aldı başını gitti. Gece grce tatlı filan yiyorum. İnşallah diyabet filan çıkmaz bende de. Anne baba diyabetik. :/
 
Konsept belirlemen lazim bence, bilgim yok sergi konusunda ama konsepte gore yer zaman belirlersin anlamli olur. Guzel heyecanlar bunlar, emegini dusun degecek guzel olacak, hata da yapsan en iyisi icin en onemli bir adimdi, eski resimlerini dert etme basarilar dilerim :KK19:
 
Resme ilgili biri olarak şuan tek merak ettiğim resimleriniz. Diğerleri hakkında yorum yapacak kadar teknik bilgim yok. Ben de korelttigim yetenegimle ilerleyebilir miyim diye düşünüyorum bu aralar. :KK51:
 
Sanatın ucundan kıyısından azıcık da olsa geçmiş bir insan olarak yorum yapayım dedim. Lisans mimarlık, yüksek lisans sanat ve tasarım diye kısa tanıtımdan sonra başlıyorum:kahve:

1)Bu heyecan olayına çözüm bulan biraz bana da taktik versin. Geçen yıl itü'de iç mimarlık sempozyumunda bildiri sundum. Katılım tüm yüksek lisans ve doktora öğrencileri içindi. Elbette ki oradaki bölüm başkanı dekan vs de vardı. Sunumu hatırlamıyorum ama genel olarak aldığım yorumlar konuya hakim olduğumu ve konu üzerinde çalıştığımı fark ettirmiş, heyecanlı gibi görünmüyordun dediler. Bir de herkes fen bilimleri alanında sadece ben sosyal bilimlerdeyim. Ellerim titriyordu! Aynı şey tez savunmasında da sadece 3 hoca karşısında yaşadım :olamaz: Stresten ne yapacağımı şaşırdım, şimdi ne yapacaklar canımı mı alacaklar diye sakinleştirmeye çalışıyorum kendimi. Ama iş görüşmelerinde kaybedecek neyim var ki kafasıyla gittiğim işi işi alıp çıkıyorum :KK48:

2)Yüksek lisansta desen dersi alırken hocamız (ressam kendisi de) dönem sonlarında yaptığımız bütün çalışmaları isterdi. Tarih sırasına göre baktığımda inanamadım, bunları ben çizdiysem bunlar benim değil diye! Bu gayet normal bir durum bence. Bir yerde bitmesi gerek ama. Hatta aklıma geldi şimdi bir ressamın gelişimi tadında konsept olamaz mı yani, kafada deli sorular... El alışkanlığıyla da ilgisi olduğunu düşünüyorum bunun, çizdikçe el de yatkınlaşıyor.

3)Yazın verdiğim kiloların hepsini aldım resmen, bir süredir çalışmıyorum evdeyim. Şiştikçe şiştim. Kendimi durdurmaya çalışıyorum su filan içerek.

4)Önemli olan bir konsept, bir kompozisyon belirlemek değil mi? Atıyorum şehir hayatı konseptinde yağlı boya da akrilik de kara kalem de karışık teknik de aynı konunun farklı şekillerde ele alınması değil mi? İster sadece akrilik olsun ister karışık. Ne çektirdiler be bize şu konsept yüzünden hem lisansta hem yüksek lisansta :kızgın: neyse sapmıyorum konudan:KK45:

5)Açıkcası bu konuda çok bir fikrim yok ama sergi için bir görüşmeye giderseniz onlar daha net bilgi verirler diye düşünüyorum. Bir galeri bile farklı sergiler için farklı düzenler tercih edebiliyor çünkü gördüğüm kadarıyla.

Bir de reklam konusu için, bizim hem desen hocamız hem de sanat tarihi hocamız sergi bilgilerini verirdi yüksek lisansta. Sanatta yeterlilik öğrencilerine de aynı şekilde, bir de grafik tasarım son sınıflara. Bu da aklınızda olsun:KK52:

Umarım her şey yolunda gider:KK200:
 
Selam hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ne hoş sonbahar, sanki içime içime işleyip "İkinci baharın geliyor" diyor dökülen yapraklar.
Şuralara şiirler filan yazasım var; içimdeki şaire iki tokat atıp "Sus kız KKya beni rezil mi edecen hea?" diye azarlar kayasım var...

Hanımlar; bunun bir dert olup olmadığından emin olmamakla birlikte, dert değilse de artık banlanma pahasına açtım. Öncelikle belirtmek isterim ki sorun akli dengemde değil, yani tamamen değil. :KK53:
Bu konu, önceki konunun devamı niteliğinde olmasa da, daha iyi anlaşılması için, bir önceki konumu okuyabilirsiniz.
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/onumde-kalan-tek-engel-ben.1096040/

Şimdi konuya gelebilirim:
Kızlar, ben çok heyecanlıyım; çok... Senelerdir saçma salak şeylerle geriye ittiğim şeye, bu sene ilk kez ömrümde bu kadar yakınım. Daha eski konularımdan bilenler bilir, babamı bekleyip dururdum "Dünya gözüyle bi gör yaptıklarının takdir edildiğini" diyerek. Çok da öfkeliydim o sıra... O konuyu da ekleyeyim; bazı arkadaşlara fazla entel geldiğim için linç yemiştim ama olsun. Belirteyim yine de "Boynumda fularla gezmiyorum, bildiğiniz ayağında tuvalet terliği, çalı süpürgesiyle balkon yıkayan bi tipim yani"
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/o-gemi-gelecek-mi-ismail-abi.1023232/

Ben ömrümde bu kadar ne zaman heyecanlandım diye düşünüyorum:
1)Oğlumun doğumu
2)Düğün günü ilk dansa kalktığımda

3. de bu sanırım...
Tablolar kat kat çoğaldı, üstelik ben jet hızında takıldıkça babama da bi haller oldu. Adam "Tual filan alalım ben de başlayayım sana yetişeyim" filan demeye başladı. Sanırım babam kendine beni rakip görüyor, baktı atı alan Üsküdarı geçiyor, şimdi kıyın kıyın başladı o da çiziyor-boyuyor. Buraya kadar her şey hoş. Dert kısmına gelecek olursam, şöyle ana başlıkları var:

1)Aşırı heyecanlıyım; hala görüşmeye gitmedim. "Ya olmazsa" diye küçük bir tarafım dürtüyor ki içimdeki kung fu bilen Polyanna tarafım, o tarafı bastırıyor; olumsuz düşünmüyorum ama olumlu düşünmenin verdiği yetkiyle, heyecanlardan heyecan beğeniyorum... Aramızdaki oyuncu, sanatçı, iş kadınları, yeni gelinlere sesleniyorum; o kahveyi sunarken ellerinizin titremesini nasıl önlediniz, sahneye çıkmadan hangi tekniği uyguladınız da heyecanınızı ekarte ettiniz, slaytınızı koca bir masa etrafındaki patronlara açıklarken nasıl sakindiniz? Heyecanı ne geçirir? Sakinleştirici neyim alıp yarı sarhoş gibi olmak istemiyorum. Teknik verebilir misiniz?

2)Resimlerim baya birikti, evde onları bir dolaba üst üste koyuyorum; mat vernik sıkacağım üstlerine henüz yapmadım (Belki rötuşlarım filan diye); sanki eski resimlerim güzel değil gibi, yenileri geldikçe. Ressam hanımlar, bu duygu normaldir değil mi? Yani eski resimleri beğenmeme hali? Bunu haftasonu hocama da soracağım ve fakat burada sizlere de sormak, üzerine konuşmak istedim. Eski resimlerime dokunmayı acilen bırakmam lazım.

3)Verdiğim kiloları delicesine geri aldım... En son 63 kiloyu görmüştüm ki üni. zamanında bu kilodaydım 174 boya... Şimdi oldum mu 68-69 yeniden? :olamaz: Heyecan acayip iştah yapıyor bende. Onu da yiyim bunu da yiyim, getir yiyim, du getirme ben alır yerim filan derken dolabı indirmişim. 5 kiloyu bir insan evladı 8-10 günde nasıl alır ya, bu nasıl mümkündür? Suratım filan bazlama kıvamına geldi. Bana iştah kapatan bi şeyler söyleyin gözünüzü sevim.

4)Sürekli akrilik-guaj çalıştım. Ressam hanımlara sorum yine; kağıda çalıştıklarımı sizce sergiye koymalı mıyım? Tuvalde akrilik çalıştıklarım mı olmalı? Yağlı boyaya geçip öyle mi sergi işini netleştirsem? Yağlı boya çalışmalar daha ciddi mi gelir insanlara? Soramadım da, hani anladınız ümit ediyorum; bi yağlı boya olsun mu illa?

5)En ideal resim sayısı kaçtır bi de? Bunları haftasonu hocama da sorabilirim ama sizinle biraz konuşmak şu heyecanı da atmak istiyorum üzerimden. Sergi nasıl olabilir? Düzen olarak nasıl olmalı, zaman olarak hangi zaman seçilmeli? Seneye kışı mı bekleyeyim hani yağmurda yaşta insanlar kapalı mekanları daha çok tercih ederler ya, daha çok mu rağbet görür? Yoksa tam tersi midir? Broşür bastırmak gerekir bi de değil mi? Reklam bilgisi verebilecek hanımları da beklerim konuma... İzlenecek yolları madde madde yazar mısınız bana?
Ben de haftasonu hocama bir daha sorar üzerine daha akılcıl tartışabilirim.

Okuyan gözlerinizden öperim, okumayanların da canı sağ olsun.
:KK200:
Ooooo, en sevdiğim yazar gelmiş, alırım bi' dal.
Cevap verebileceğim tek soru birinci soru, diğerleri hakkında ne bilgim ne de tecrübem var.
"Ya olmazsa" diye başladığım bir girişim yolunda nerelere geldiğime ben bile inanamadım. "Ya olmazsa"dan çok "olmazsa ne olur" dediğimi hatırladım en çok. Rezil olurum, hayallerim suya düşer, depresyona girerim. Rezil olmak? E zaten rezil bir durumdaydım ben, amacım da bundan kurtulmaktı. En fazla rezilliğim devam ederdi. Hayallerim suya düşsündü zaten, gerçek olmadıktan sonra. Brad Pitt'le evlilik hayali kurmaktan ne farkı vardı, gerçekleştirmek için adım atmadığım sürece? Depresyonsa depresyon, ki ilk denemelerimde başarısız olduğum zamanlarda, düşünüyorum da, hiç depresyona falan girmemiştim. Daha da hırslanmıştım.
Hiçbir zaman trink diye olmuyor bir şeyler, hep bu sancılı süreçler yaşanıyor ama "nasıl da direndim ve başardım" cümlesini kurabilmek kadar haz veren hiçbir şey yok inan. Elindeki çalı süpürgesini yavaşça yere bırak ve tuvalet terliklerinin üzerinde sapasağlam dur GangstaWalk, arkandayız. :KK200:
 
Resim yapmak sevismek gibidir.her defasinda yeni teknikler tarzlar ve derinlikler kesfedersin.demisti guzel sanatlar ogretmenim.basarilarinin devamini dilerim.diger sorularina cocuklar uyuyunca uzun uzun yazarim.

Beklerim, yorumun için teşekkür ederim. Güzel sanatlar hocanız isabet etmiş. Ben de apayrı bi lezzet alırım resim yaparken. Bi yerini düzgün yapamazsam dert olur, bazen misafir gelir, o sıra muhabbette aklıma bi şey gelir "Bi sn hemen gelcem" derim bi not alırım filan "Şunu çizebilirsin" diye. Öyle değişik işte.

Başarılar:KK24: sen yaparsın her şeyi başarırsın zaten:21::cool:

Est. ya totom kalkar benim böyle övülünce, utanırım, hem sever hem utanırım :KK70: Teşekkürler, inşallah elime yüzüme bulaştırmam.

Ne güzel bir heyecan bu :)

Evet, hem güzel hem de "Tam olsun" telaşı filan... Güneş ışığına tutup nokta kadar bile beyaz kalan yerleri inceleyip rötuşluyorum. Sanırım biraz manyakça bir heyecan da aynı zamanda.
 
Konsept belirlemen lazim bence, bilgim yok sergi konusunda ama konsepte gore yer zaman belirlersin anlamli olur. Guzel heyecanlar bunlar, emegini dusun degecek guzel olacak, hata da yapsan en iyisi icin en onemli bir adimdi, eski resimlerini dert etme basarilar dilerim :KK19:

Hmm ne olsa ki konsept? Bi bütünlük lazım tabi. Ama otomatik olarak o bütünlük var gibi. Her resimde bi kız var mesela. Oradan bi ortak noktası var. Bi isim de seçmek lazım değil mi? Sergi başlığı gibi. Bunu da düşüneyim ben, teşekkür ederim ^_^

Resme ilgili biri olarak şuan tek merak ettiğim resimleriniz. Diğerleri hakkında yorum yapacak kadar teknik bilgim yok. Ben de korelttigim yetenegimle ilerleyebilir miyim diye düşünüyorum bu aralar. :KK51:

Ben 6-7 sene hiç dokunmadım kaleme fırçaya, sonra bir anda başladım. El açılınca oluyor. Köreliyor ama tamamen yok olmuyor. İstiyorsanız yaparsınız yani. Eski resimlerden birkaçını bi konuda örnek olarak paylaştım diye hatırlıyorum ama.. Kimin konusuydu unuttum.
 
Hmm ne olsa ki konsept? Bi bütünlük lazım tabi. Ama otomatik olarak o bütünlük var gibi. Her resimde bi kız var mesela. Oradan bi ortak noktası var. Bi isim de seçmek lazım değil mi? Sergi başlığı gibi. Bunu da düşüneyim ben, teşekkür ederim ^_^



Ben 6-7 sene hiç dokunmadım kaleme fırçaya, sonra bir anda başladım. El açılınca oluyor. Köreliyor ama tamamen yok olmuyor. İstiyorsanız yaparsınız yani. Eski resimlerden birkaçını bi konuda örnek olarak paylaştım diye hatırlıyorum ama.. Kimin konusuydu unuttum.
Ben denk gelmedim o zaman.
Bir ara bulmaya calisayim.
Hepsinde ortak bir şey varsa evet konunuz hazır bence de. Şöyle afilli bir de isim olursa tamamdır. İlginç evet yaptıkça yapasim geliyor resmi ve açılıyor el. Ama çok vakit ayiramiyorum. Az ama öz ilerlesem de olur. Yeter ki ilerleyim.
 
X