Seni çok iyi anlıyorum malesef. Hayatta yapmak istediğim şeyler var ama insan sürekli saçını düşünerek özgür kalamıyor yasadığı andan zevk almıyor. Ben de henüz bekarım evlenmek sevilmek sevmek istiyorum ama kendime olan güvenim birinin beni bu yüzden çekici bulmaması ihtimali bile canımı sıkıyor. Benim annemde de var ama anneannem de dayılarımda teyzelerimde ve baba tarafımda hiç böyle bir ploblem yok hepsi fırça gibi. Bu piyango anneme nerden vurdu niye beni buldu. İnsan düşünüyor ama cevap bulamıyorum. Genetik olduğunu kabul edip köşeye çekilmek istemiyorum. Büyük resimden bakmaya calısıyorum. Enerji ve duygusal sebeplerin hastalıklara sebep olduğu inancım var. Bilmiyorum sen inanıyor musun? Nerdeyse ışınlanmayı bulacaklar bu saç sorununa bi çözüm getiremediler tabiki kocaman bi ticaret ağı var arkada sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Açlıktan kırılan afrikalıların saçları fırça gibi, kanser hastaları okadar ağır ilaçlar alıyorlar tüm dengeleri şaşıyor ama tedavi bittiğinde saçlar yine aynı sıklıkla çıkıyor. Ben bunun da bizim için sosyal kanser olduğunu düşünüyorum. Bilime göre bizim saçımızda dht hormonona duyarlı olduğu için saçlar zayıflıyor. Erkeklerdede aynı şekilde. Ama hadi erkek olsak kellik daha normal karsılanıyor kimse yadırgamıyor ama bi bayan için çok zor. Tamamen kellik olmuyor kadınlarda ama saç derisinin görünmesi bile psikolojik çöküntü yaratıyor.
Ben yine de bu sorunu çözebileceğimize inanıyorum ama bunun duygusal özgürleşmeden geçtiğine inanıyorum artık.
Duygularımı o kadar iyi ifade ettin ki... Olmuyor. Çok uğraşıyorum ama bir yere kadar. İnsan kaç gün, kaç yıl berbat görünebilir? İnan bana süslenip püslendiğim zamanlarda bile saçım utanç verici görünüyor. Böyle yaşamak olmuyor. Kaç kez intihar etmeği düşündüm. Saçım yüzünden ölüm korkum artık sevince dönüştü, "bir gün öleceğim ve kurtulacağım" sevincine.
Saçıma dair kaç kez koment aldım. Tamam, görgüsüzler ama napalım yaşıyoruz onların arasında;
"Aaa senin saçın nasıl dökülmüş öyle... bak şu yağ maskesi var..."
"Yumurta sarısı sürdünmü hiç?"
"Yazık ya, daha genç yaştasın, üzerine düş daha da kötüleşmesin"
"Aa saçın mı dökülmüş kız? Bak kimse seni almayacak, yapma şunu (sanki ben yapıyorum)"
"Sende hiç kendine bakmıyorsun ha! Bir kendine çeki-düzen ver (sanki vermiyorum)"
"Violet işte, her zamanki gibi kendi halinde heheh (sanki hoşuma gidiyor)"
...Bende bu hastalığın çaresi olmadığına inanmıyorum. Aynı dediğin gibi, Mars'a araç yollayacaklar ama neymiş - bulamamışlarmış. Ben eskiyen tüm hastalıkların çaresi olduğuna bahse girerim. Ama söylemezler ki, milyardlarla para dolaşıyor bu hastalıklar sayesinde. Ticarette maneviyat yok, insanlık yok.
Sosyal kanser - çok güzel ifade ettin. Ben buna hep "saç kanseri" diyorum. Eğer normal kanser beni 5 yılda öldürebilirse, bu "saç kanseri" yüzünden intihar etsem 1 günde ölebilme tehlikem var. Yada geçirdiğim depresyonlar benim ömrümü belkide artık 10 yıl daha geri saldı, kim bilir daha ne zararları var ve olacak. Üzülüyorum.
Umarım bir çaresini, en azından savaşmanın bir çaresini buluruz.