• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Davutoğlu ve Erdoğan emindi ama, Adli Tıp da ‘Ankara saldırganı Abdulbaki Sömer’ dedi

'Önemli olan bir isim atmaktı (kafadan) hem ne önemi var terörist teröristtir.
İşte bunlar hep muhalefet kafası.' Cılar basınca dört bir yanı, söylemek istedim:
Devletin açıklaması elbette önemli. Saldırının önce ypg deyip başla bir örgüte ait çıkması, isimlerin tutmamaması, kömürleşmiş cesetten alınan parmak izleri ile hangi inandırıcılık hangi Bilginin doğruluğundan emin olabiliriz?
Akıl süzgecinden geçmeyen durumlar için vatan haini ilan edileceksek ben hazırım.
Zira artık kendi fikirlerini dayatamadıklarını böyle lanse etmek moda oldu.
 
Yeter ki İnanmak İste
Her şey apaçık ortadaydı. Buna rağmen saldırıyı YPG’nin yaptığına kendilerini inandıran Erdoğan ve Davutoğlu, Washington’u da ikna etme çalışmalarını sürdürüyor.
ankara.jpg

İş çıkışı eşinin misafirliğe gittiği amcasının oturduğu Diclekent’teki yüksek güvenlikli siteden içeri girdi. Park yeri aradığı koca bahçede hiç yoktan gidip park halindeki lüks bir arabaya arkadan çarpıverdi.

Gümmm! Haydaa…

Arabayı alalı bir ay olmuştu ve bu beşinci kazasıydı.

Ne yapacaktı şimdi? Zaten güç bela almıştı arabayı. Ailesi razı değildi araba almasına. Asgari ücretle çalışıyordu, peşin parası da yoktu ama hep bir arabasının olması hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Her araba alma bahsi geçtiğinde evde kıyamet kopuyordu. İnat etmişti, kredi çekip alacaktı o hayalindeki arabayı. Yaptığı plana göre aldığı maaşın yarısından fazlasını kredi kartı borcuna yatıracaktı. Geri kalan para da sigara ve benzine gidecekti.

“Peki, nasıl geçineceksin?” diye sorduklarında ellerini iki yana açıp, dudağını bükerek “Bilmem!” diyerek ailesini çileden çıkartıyordu. Onun neyi eksikti arabası olanlardan? Sadece 6 yaşındaki bir çocuk kadar saf ve iyi niyetliydi. Suç onun değil, ona akıllı muamelesi yaparak beklenti içerisinde olan ve bu beklentileri yerine gelmeyince hayal kırıklığı yaşayan ailesindeydi.

Ne yapıp edip bildiğinden şaşmamış ve arabayı almıştı. Hasbelkader aldığı ehliyetiyle Diyarbakır caddelerinde tam bir trafik canavarı olarak yerini almıştı. Kazalar da hep gelip onu buluyordu. Daha yeni servisten çıkarmıştı arabayı. Şimdi ne yapacaktı? Cep telefonuyla amcasını aradı, bütün aile aşağı indi. Çözüm arayışına girdiler.

Elbette vurulan arabanın sahibi “komşu” da geldi. Pratik zekaya sahip amcasının oğlu komşuya dönüp, “Zararı neyse karşılarız. Bizim Reşo, arabanın önüne çıkan bisikletli çocuğa çarpmamak için telaş yapmış, o esnada kazara sizin arabaya vurmuş,” dedi.

Mesele çocuk olunca araba sahibi komşu ikna olmuş, kendi aralarında anlaşmışlardı. Derin bir nefes alıp, yukarı eve çıktılar. Kazanın nasıl olduğuyla ilgili kritik yaparken Reşo dönüp aileye: “Yaw aslında işte o piskiletli çocuktan olmasa ben öyle bir kaza yapmazdım,” deyince, hepsi birden üzerine atladı: “Ulan Reşo, sen şimdi bizim uydurduğumuz yalana bizi mi inandıracaksın”.

Ankara’nın göbeğinde, Genelkurmay Başkanlığı’na 400 ve TBMM’ye 650 metre mesafede bulunan askeri lojman alanının içinde, 17 Şubat akşamı askeri konvoya bomba yüklü araçla gerçekleştirilen saldırıda 28 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Olay yerine ambulanstan önce yayın yasağı getirildi.

Saldırının ardından hükümet de Reşo’nun akrabaları gibi çare telaşına girdi. 17 saat sonra açıklama yapan Başbakan Davutoğlu olaydan PYD ve YPG’yi sorumlu tuttu. Davutoğlu, saldırıyı gerçekleştiren kişinin Suriye Amûdê doğumlu Salih Neccar olduğunu fotoğrafıyla birlikte kamuoyuna duyurdu.

Davutoğlu’nun açıklamasının ardından PYD ve YPG’den peş peşe yalanlama açıklamaları geldi. PYD Eş Başkanı Salih Müslim; ne Ankara saldırısıyla ne de adı geçen saldırganla hiçbir ilgilerinin olmadığını söyledi. YPG Genel Komutanlığı da yazılı bir açıklama yayımlayarak, saldırıyı yalanladı. Davutoğlu’nun bu sözlerinin Rojava’ya yönelik bir saldırıya zemin hazırlama amacı taşıdığını belirtti. 18 Şubat günü Genelkurmay Başkanlığı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise yalanlama açıklamalarına karşın PKK-PYD-YPG üçlüsünü işaret etmeyi sürdürdü.

Hükümet cephesinde bunlar olurken, TAK adlı örgüt, 19 Şubat, akşam saatlerinde internet sitesinden yaptığı bir açıklama ile Ankara saldırısını üstlendi. Eylemin Cizre, Sur ve Nusaybin’de yapılan toplu infazlara misilleme olarak, kod adı “Zinar Raperîn” olan Abdülbaki Sönmez adlı kişi tarafından yapıldığı duyuruldu. Bunun üzerine yürütülen soruşturma kapsamında Abdulbaki Sönmez’in babası Musa Sönmez’den kan örneği alınarak DNA eşleştirmesi yapıldı. Sonuç olarak DNA örneğinin eşleştiği belirtildi.

Her şey apaçık ortadaydı. Buna rağmen saldırıyı YPG’nin yaptığına kendilerini inandıran Erdoğan ve Davutoğlu, Washington’u da ikna etme çalışmalarını sürdürdü. Meşru müdafaa haklarının olduğunu, Suriye’deki YPG hedeflerini vurabileceklerini ve ABD’nin YPG’ye desteğini kesmesini istemeye devam etti. YPG’nin yaptığına ikna olmayan ABD’nin cevabı ise özelle “meşru müdafaa hakkın kendi toprağında geçerli, Suriye’deki hedeflere topçu atışına son ver” minvalinde oldu.

Tıpkı Reşo’nun amcasının oğlu gibi Erdoğan da tüm yatırımını savaşa yapan Davutoğlu’na kazayı YPG’nin yaptırdığına inanmıştı. Davutoğlu da aynen Reşo gibi ona uydurulan yalanı o kadar içselleştirmişti ki; dönüp bu kez ‘bisikletli çocuğun’ kazaya sebep olduğuna onları da inandırmaya çalışmıştı. Şimdi ikisi bir olup ABD’yi inandırmaya çalışıyor. Ancak her şey delillerle apaçık ortadayken sırf YPG’yi vurmak için ABD’yi inandırmak o kadar da kolay olmayacaktı.
Bircan Değirmenci
 
kısaca diyorsunuz ya,ne farkeder terör örgütü terör örgütüdür.
hayır ,işte orada durun. olayın rengi sizin sandığınız gibi değil.


terör örgütünün kimliği onlar için çok çok önemli..
ypg olsun ki amerikayı o olduğuna ikna edelim ki ypg ye saldırmaya hakkımız olsun.
abd buna izin versin.
altta yatan amacı anladınız mı şimdi..
 
  • Ankara saldırısının kilit ismi konuştu: Adı Ali'ydi, komutanlıkları sordu
Ankara saldırısının kilit ismi konuştu: Adı Ali'ydi, komutanlıkları sordu
fft107_mf7163440.Jpeg







RADİKAL-Ankara'da 29 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin yaralandığı saldırının faili bombacı Abdulbaki Sömer’le çalıştığı inşaatta uzun süre kalan ve eylemin kilit ismi olarak gösterilen Kutbettin Onur’un Emniyet ifadesi ortaya çıktı. Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre tutuklanan Kutbettin Onur’un ifadesinden, iki saldırganın patlamanın yaşandığı Merasim Sokak’ta iki kez keşif yaptıkları anlaşıldı. Savcılıkta susma hakkını kullanan Onur, emniyetteki 8 sayfalık ifadesinde, askeri servis araçlarına yönelik saldırıya ilişkin anlatımları özetle şöyle:

KAVURMA TENEKESİ İÇİNDE

“Akşam hava karardıktan sonra Ahmet ve Barış Honda bir araçla geldiler. Arabanın bagajında iki tane 20 kg’lik kavurma tenekesi ve 2-3 tane de poşet vardı. Poşetleri ve tenekeleri bıraktılar. ‘Birisi gelecek o bilir’ dediler ve ayrıldılar. O sırada Ali (Abdulbaki Sömer’in kod ismi) şantiyedeydi, birbirlerini gördüler ama hiç konuşmadılar.

BENİ PORSİPİ GÖNDERDİ

3-5 gün sonra yine Ahmet ve Barış aynı arabayla geldiler. 4-5 parça poşet ve iki büyük tüp getirdiler. O sırada Ali dışarda odun kırıyordu. Onu yine gördüler yine konuşmadılar. Ertesi sabah Ali bana malzemelerin kendisi için geldiğini, kendisini Porsipi’nin (zanlılardan İshak Özçaptu) gönderdiğini söyledi. Ertesi gün malzemelerle uğraşmaya başladı. Arabaya götürüp bir şeyler yapıyordu. O akşam tabancayı yanında, yattığımız yere getirdi, nedir diye sordum. ‘Yatağımın altında duracak’ dedi. Ertesi gün yine sordum. ‘Bana 15-20 gün kalıp yurtdışına gidecek birisini söylemişlerdi, oysa sen geldin bir sürü malzeme, tabanca göndermişler. Sen ne yapacaksın anlat’ dedim. O da bana ‘Hiçbir şeye karışma, bilme’ dedi. Bir gün sonra ‘Beni hiç gezdirmiyorsun’ dedi, Kızılay’a gittik.

BOMBA YAPIP PATLATACAĞIM

O sıralar havalar soğuduğu için okul tatiline denk gelen dönemde Ali’yi bırakıp Diyarbakır’a gittim, 15-20 gün kaldım. Bu sırada örgütle bağlantım olmadı. Şubat ayının başlarında Ankara’ya geri döndüm. Ali şantiyede yalnızdı. Biraz sıkıştırdım ‘Ali bir şey olacak ama ne olacak, söyle’ dedim. Bana ‘Malzemelerden bomba yapacağım patlatacağım’ dedi. Ben de ilk defa konuyu öğrendim. Diyarbakır’dan döndükten sonra Ali Türkçe konuşmaya başladı. Çok güzel Türkçe konuşuyordu. Sorunca ‘Ben Türk vatandaşıyım’ dedi. Ayrıntısını anlatmadı.

LEVHALARA DİKKATLİ BAKIYORDU

Diyarbakır’dan döndükten sonra arabada uğraşmaya devam etti. Kızılay’a gezmeye gittiğimizde levhalara dikkatli şekilde bakıyordu. Onun bomba yaptığını öğrendikten sonra Ali bana Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Kara Harp Okulu’nu sordu, nerede olduklarını göstermemi istedi. Ali’yle birlikte onun sorduğu yerleri ona göstermeye gittim. 5-6 defadan fazla gitmişizdir. Bazı günlerde iki-üç defa ayrı ayrı gittiğimiz bile oldu. Ali benimle bombayı nerede patlacağını hiç paylaşmadı. Genelde aynı güzergâhta gezdik. Turkuaz’dan çıkıp Kızılay istikametine Eskişehir yolundan devam ediyorduk, genelde Eskişehir yolundan Kızılay’a gidip Sıhhıye’den U dönüşü yapıp geri dönüyorduk.

ONUN YAPTIĞINI TAHMİN ETTİM

Ali tabelalara dikkatli bir şekilde bakıyordu. Kolundaki saatine de bakıyordu. Bir iki kere de Eskişehir yolunda devam ederken Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na varmadan sağa bir yere girdik. (Saldırının yapıldığı Merasim Sokak) İleride yanlış hatırlamıyorsam inşaat halinde bir yere kadar gitmiştik. Bu tarif ettiğim yerden iki kere geçtik. Her defasında Ali bana arabayla gidelim diyordu. Birlikte çıkıyorduk.
17 Şubat 2016 tarihinde olay günü öğle arası Ali ile vedalaşıp inşaattan ayrıldım. Isparta’ya gidecektim. Gitmedim, Afyon üzerinden Diyarbakır’a gittim. Ben Ali’ye bu işten vazgeçmesi yönünde telkinlerde bulundum. Vazgeçmeyeceğini anlayınca bıraktım, ayrıldım. Patlamayı yolda mola yerinde yemek yerken televizyondan öğrendim. Ali’nin yaptığını tahmin ettim.”

3 KİŞİ DAHA GÖZALTINDA

Bu arada soruşturma kapsamında 3 kişi daha yakalandı. Kiralanan çalıntı aracı, şüpheli Metin Arslan’a piyasa fiyatının altında bir ücretle satan H.A. ile birlikte 2 kişi daha İstanbul’da gözaltına alındı. Şüphelilerin, sorgulanmak üzere Ankara’ya getirildikleri öğrenildi.
 
Vaybe, hala kendisini canli bomba yapip öldüren insanlari ve yanindada masum insanlari götüren bu psikolojiyi anlayamayacagim. Neyse ...:KK43:
Hükümetin vatanimizi daha iyi korumasi gerekirken, hala canli bomba vakkalari devam ediyor. Sonrada bu eylemleri kendi politikalarina alet etmeyi düsünmeleri, hem vatandaslarina hemde dis ülkelere pek güven verici degil.
Vatanda bir bomba patliyor ve ertesi gün hemen siyasetin hedeflerine alet edinmesi hükümet tarafindan Dogru degil, objektif degil. Hükümet bu gibi konularda tarafsiz degerlendirme yapmali ve ölümleri, bombalari kendi siyasetine alet etmemeli. :KK43:
 
Abd den izin almadan ypgye sinir otesi operasyon duzenleyememize kac puan?Bizden habersiz Ortadoğu'da yaprak kimildamiyor gercekten:KK51:
kısaca diyorsunuz ya,ne farkeder terör örgütü terör örgütüdür.
hayır ,işte orada durun. olayın rengi sizin sandığınız gibi değil.


terör örgütünün kimliği onlar için çok çok önemli..
ypg olsun ki amerikayı o olduğuna ikna edelim ki ypg ye saldırmaya hakkımız olsun.
abd buna izin versin.
altta yatan amacı anladınız mı şimdi..
 
Abd den izin almadan ypgye sinir otesi operasyon duzenleyememize kac puan?Bizden habersiz Ortadoğu'da yaprak kimildamiyor gercekten:KK51:
Öyle deme obamanın sırtına dokunup şakalaşmak kolay mı...
Eskiden önlerinde ayakta beklerken, şimdi kafa pozu bile veriyoruz.
Korkudan değil o izin alma olayı, samimiyetten :)
images
 
Back