Adalete fazla takılmamak lazım evet, insanların içindeki en ufak niyetleri bile bilen Allah her şeyi herkes açısından görüyor zaten. Elbette, üzen kişilerin mutsuzluğunu bekleyerek hayat geçmez. Belki ilahi adaletin işlemesini beklemek doğru değil ama adaletle ilgisi yok da denemez her ayrılık için. Bunu yalnızca Allah bilir. Evet çiftler görüşür ayrılır, ancak ayrılıkların da bir usulü vardır. Karşısındaki insanın, iyi kötü zaman geçirdiği kişinin de bir insan evladı olduğunu düşünerek, cinsiyeti uğruna değil, insan olduğu gerçeği uğruna düzgün ve dürüst ayrılmalı insan. İlişki boyunca düzgün olamamış, o zaman mı düzgün olacak deniyorsa, zaten bu bir karakter sorunudur ki, illa ki ayrıldığı için değil karakterinin getirdiği yanlışlıklar yüzünden yeri gelecek yaptıklarının bedelini ödeyecektir.Bu çift dünyadaki düzgün ayrılan binlerce çiftlerden biri değil, bir tarafın diğerini rencide ederek ayrıldığı çiftlerden. Bu nedenle adaletle ilgisi olup olmadığını bilemeyiz ilerde olabileceklerin.
Yalnız konu sahibi, ilişkideki hatalarından ders çıkarıp, yoluna devam etmeli, ayrıldığı kişinin mutsuz olacağı beklentisinden kendini soyutlayarak yoluna devam etmelidir, katılıyorum.
İlahi adalet kavramı farklı bir şey, kendinizi haklı sanır alacaklı olduğunuzu düşünürsünüz, mahşet günü gelir borçlu çıkarsınız diye okumuştum bir yerde. O yüzden herkes kendinden sorumlu madem, zararın neresinden dönülürse kardır deyip, huzuru bulmak için uğraşmalı. O huzur da başkasının mutsuzluğu üzerine olmamalı.
Eğer ilahi adalet bu olayda işleyecek olsa bile (kesinlikle ilahi adalet yok denilemeyeceği gibi vardır da denilemez, bilemeyiz) görmeyebilir konu sahibi değil mi? Öbür dünyaya kalabilir, ya da o kızdığı kişi mutsuzluktan kıvrandığı halde çok güzel mutlu rolü yapabilir, çok seçenek var. Bu bekleyişle ömür geçmez.