- 11 Eylül 2014
- 685
- 87
- 44
- Konu Sahibi minikbidik
- #21
canım, hergün banyo yapıp basit bakımlar bile mutluluk verecektir sana
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Eğer istanbuldaysanız ve yardıma ıhtıyacınız varsa ben yardım edebılırım.23 yaşındayım, yakında 24 olacağım ama 13 yaşımdan bu yana depresyondan kurtulamadım. Bunun için hastanede bile yattım ama bugün bu yaşımda hala bu sorun hayatımı büyük çapta etkiliyor. Aynaya baktığımda hep kimim ben diyorum. Asosyalim evet. Bir türlü insanlara güvenemiyorum ve kendimi herkesin yanında çok çok ezik hissediyorum. Basit bir market alışverişine gitmek bile benim günlerimi alıyor. Erteleye erteleye yani... Evde yiyecek son lokma tükenene kadar bekliyorum. Peki neden bekliyorum bu kadar. Dışarı çıktığım zaman kendimi öyle rüküş hissediyorum ki. Yıllardır kendime kıyafet alamadım. Alıyorum, alırken beğeniyorum ama iş giymeye gelince beğenemiyorum bir türlü. Makyaj yapıyorum ama yine kendimi beğenemiyorum. Eskiden de böyle miydi? Hayır. Ergenlik zamanımda makyaşsız dışarı çıkmazdım. Hani şu metalci tipler olur ya... İşte öyle siyahlar içinde bile olsa bir tarzım vardı. Sonra o tutku geçti... Ve sadece görünüşümle başlayan kimlik arayışı hayatımın her yönünü etkilemeye başladı. Kendime özel hobilerim var bu sıkıntıları giderebilmek için. Müzik yapıyorum. Yapmaya çalışıyorum. Elime aldığım her enstrümanı çalabiliyorum ama bunun sonucunda her sanatçıda olduğu gibi birilerine dinletmek de istiyorum. Lakin ne zaman gitarı, kemanı elime alsam eşim kulaklığı takıyor. Bilgisayar başına oturuyor. Ona şarkılar yazıyorum. Küçük bir tebessümle dinliyor. Bir yorum yapmıyor. Konservatuar okumak istedim tüm hayatım boyunca. Lakin tüm hayatımı müziğe adamak istememe rağmen bir türlü cesaret edemiyorum sınavlara girmeye... Sonuç olarak her konservatuar mezununun söylediği bir söz vardır. Sakın okuma bu bölümü... Bu beni çok ürkütüyor. Ya boşuna çaba harcamış olursam diye... Neyse asıl soruna tekrar dönelim... Tarzım için ne yapmam gerekiyor ki. Dolabımda 6-7 kot pantolon ve 10-15 t-shirtten başka bir şey yok. Sokakta tüm kadınları inceliyorum. Nasıl güzel olabiliyorlar diye... Ama bir türlü beğenemiyorum mağazada kıyafetleri. Beğendiğim bir şey oluyor ama giyince üzerimde askıda durduğu gibi bile durmuyor. Saç rengimi değiştirdim, kızıla boyadım ama hiç değişik bir hava katmadı bana. Biri benimle alışverişe gelmeli belki de... Beni baştan yaratabilecek biri. Bu arada şöyle bir problem de var. Eşim kıyafetlerime paçavra diyor... Sonra onunla giriyoruz kıyafet almaya bir mağazaya. O pullu, bu dantelli diye diye yine bana sıradan t-shirtlerden başka seçenek bırakmıyor. Nasıl bir çelişkidir ki bu anlamıyorm. Yardım lütfennnn...
yazının üstünden çok zaman geçmiş, evet bende özgüven eksikliği vs yaşayan biriyim o yüzden bu topic çok ilgimi çekti ama size söylemek istediğim bir şey var.. En azından konservatuar sınavına girin derim okumasanızda orada bulunun.. İnanın bir adım atmış olacaksınız ve belki daha başka şeylere gözünüz ilişecek..23 yaşındayım, yakında 24 olacağım ama 13 yaşımdan bu yana depresyondan kurtulamadım. Bunun için hastanede bile yattım ama bugün bu yaşımda hala bu sorun hayatımı büyük çapta etkiliyor. Aynaya baktığımda hep kimim ben diyorum. Asosyalim evet. Bir türlü insanlara güvenemiyorum ve kendimi herkesin yanında çok çok ezik hissediyorum. Basit bir market alışverişine gitmek bile benim günlerimi alıyor. Erteleye erteleye yani... Evde yiyecek son lokma tükenene kadar bekliyorum. Peki neden bekliyorum bu kadar. Dışarı çıktığım zaman kendimi öyle rüküş hissediyorum ki. Yıllardır kendime kıyafet alamadım. Alıyorum, alırken beğeniyorum ama iş giymeye gelince beğenemiyorum bir türlü. Makyaj yapıyorum ama yine kendimi beğenemiyorum. Eskiden de böyle miydi? Hayır. Ergenlik zamanımda makyaşsız dışarı çıkmazdım. Hani şu metalci tipler olur ya... İşte öyle siyahlar içinde bile olsa bir tarzım vardı. Sonra o tutku geçti... Ve sadece görünüşümle başlayan kimlik arayışı hayatımın her yönünü etkilemeye başladı. Kendime özel hobilerim var bu sıkıntıları giderebilmek için. Müzik yapıyorum. Yapmaya çalışıyorum. Elime aldığım her enstrümanı çalabiliyorum ama bunun sonucunda her sanatçıda olduğu gibi birilerine dinletmek de istiyorum. Lakin ne zaman gitarı, kemanı elime alsam eşim kulaklığı takıyor. Bilgisayar başına oturuyor. Ona şarkılar yazıyorum. Küçük bir tebessümle dinliyor. Bir yorum yapmıyor. Konservatuar okumak istedim tüm hayatım boyunca. Lakin tüm hayatımı müziğe adamak istememe rağmen bir türlü cesaret edemiyorum sınavlara girmeye... Sonuç olarak her konservatuar mezununun söylediği bir söz vardır. Sakın okuma bu bölümü... Bu beni çok ürkütüyor. Ya boşuna çaba harcamış olursam diye... Neyse asıl soruna tekrar dönelim... Tarzım için ne yapmam gerekiyor ki. Dolabımda 6-7 kot pantolon ve 10-15 t-shirtten başka bir şey yok. Sokakta tüm kadınları inceliyorum. Nasıl güzel olabiliyorlar diye... Ama bir türlü beğenemiyorum mağazada kıyafetleri. Beğendiğim bir şey oluyor ama giyince üzerimde askıda durduğu gibi bile durmuyor. Saç rengimi değiştirdim, kızıla boyadım ama hiç değişik bir hava katmadı bana. Biri benimle alışverişe gelmeli belki de... Beni baştan yaratabilecek biri. Bu arada şöyle bir problem de var. Eşim kıyafetlerime paçavra diyor... Sonra onunla giriyoruz kıyafet almaya bir mağazaya. O pullu, bu dantelli diye diye yine bana sıradan t-shirtlerden başka seçenek bırakmıyor. Nasıl bir çelişkidir ki bu anlamıyorm. Yardım lütfennnn...
bir gün bambaşka biri bulduğunda ne yapacak acaba :) o zamanda o depresyona girer.. :)Kıyafetlerine paçavra diyen ve ona yazdığın şarkıları dinlememek için kulaklık takan bir kocayla depresyona girmemen, özgüveninin sarsılmaması mümkün değil zaten.