Bir canlı kolay yetişmiyor. Bir ağacın büyümesi için canla başla çalışan çiftçileri düşünün mesela. Fidanın cılız gövdesi, olgunlaşıp heybetli bir görüntü kazanana kadar, yanına bir destek konur, iple bağlanır ki ağaç sağlıklı bir şekilde büyüyebilsin. Peki ya insanoğlu nasıl yetişir? İnanın pek bir farkı yok, büyümek için bizim de desteğe, güzel bir gelecek için bizi destekleyen bir aileye ihtiyacımız var.
Elbette hepimiz aile konusunda şanslı olamıyoruz, kaderimizi ve ailemizi seçme şansına sahip değiliz. Bazı çocuklar bir dediğini iki etmeyen ailelere sahipken bazılarının doğuştan, kaza sonucu, terk etme sonucu, ölüm vs gibi nedenlerle hiçbir zaman ailesi olmayabiliyor. İşte bu çocukların da en temel ihtiyaçları aile sevgisi ve güven duygusu oluyor. Özellikle güven duygusu bunu o çocuklarla iletişime geçmeden önce sık sık düşünün lütfen. Masum dünyalarında bizim yetişkinlik döneminde tanışıp afalladığımız güven problemleriyle karşılaşmaları onların iç dünyasındaki kafa karışıklığıyla ilgili sanırım biraz da olsa bize ipucu veriyor.
Bunun pek çok yolu var, çocuklara pek çok yöntemle yardımcı olabilirsiniz. Bunlardan en bilinenleri:
Evlat edinme, çocuğun soyadına varınca tüm sorumluluğunu almak demek.
Koruyucu aile çocuk yetişene kadar,(devletin verdiği izin doğrultusunda) çocuğa aile ortamında bakmak demek burada çocuk soyadınızı almıyor, kendi soyadı kalıyor.
Gönüllü anne vs ise, haftanın belli günlerinde, kurumda belli saatler içinde çocukların yiyecek, oyun, banyo, temizlik vs işlerinde yardımcı olmak demek oluyor. O günü çocuklara ayırmak demek oluyor özetle. Onları dinlemek, kitap okumak, oyun oynamak, kızların saçlarını yapmak, özetle kendi çocuğunuz için de rutin olarak yaptığınız şeyler.
Hafta sonları çocukları, kurum izin verirse yanınıza alabiliyor, onlara aile-ev ortamını öğrenmelerinde yardımcı olabiliyorsunuz.
Aynı zamanda ders durumlarını takip edebilir, yardımcı olabilirsiniz.
Elbette yapabilirsiniz. Çocukların eğitim, gitar, dans, spor, özel hastane, daha kaliteli giyim... gibi konularda da yani maddi ve sosyal anlamda da gönüllü-destekleyici anneleri olabilirsiniz.
● Çocuk esirgeme kurumlarına dilekçe ile başvuruda bulunabilirsiniz.
● Adli sicil kaydınızın temiz olması gerekiyor.
● Sağlık Bakanlığı'ndan belge almanız gerekiyor.
● Kurum sizi inceliyor ve test sürecine tabi tutuyor.
● Eğer uygun görülürseniz siz de gönüllü anne/baba olabiliyorsunuz.
● Bu işi sürekli yapacaksınız yapmanızı öneririm, çünkü aralarında terkedilmiş olan çocuklar da mevcut. Onlara 2. 3. defa aynı duyguyu yaşatmayın, güven duygusu diye bir şey kalmaz aksi durumda.
● Üzülerek ya da acıyarak yaklaşmayın, onlarla birlikte olduğunuzda geçirdiğiniz anın kalitesi çok önemli. Çocukların ağlamaya değil, mutluluğa ihtiyacı var. Mutlu olmak için sizinleler ve sizden bu konuda umutları büyük. Orada gülümsemeyi ve gülümsetmeyi asla unutmayın.
● Aralarında henüz kurum hariç ev ortamını hiç bilmeyenler de var. Bir çocuğun doğduğu andan itibaren en doğal ihtiyacı olan anne, baba, başını sokabileceği yuva kavramını lüks olarak tanımlaması belki duygulara tercüme olur. Öyle ki yetiştirme yurdunda kalmış bugün 25 yaşında olan bir arkadaşımız:
Her çocuğun hakkıdır güven duygusu ve aile.
Sevgilerimle.
Elbette hepimiz aile konusunda şanslı olamıyoruz, kaderimizi ve ailemizi seçme şansına sahip değiliz. Bazı çocuklar bir dediğini iki etmeyen ailelere sahipken bazılarının doğuştan, kaza sonucu, terk etme sonucu, ölüm vs gibi nedenlerle hiçbir zaman ailesi olmayabiliyor. İşte bu çocukların da en temel ihtiyaçları aile sevgisi ve güven duygusu oluyor. Özellikle güven duygusu bunu o çocuklarla iletişime geçmeden önce sık sık düşünün lütfen. Masum dünyalarında bizim yetişkinlik döneminde tanışıp afalladığımız güven problemleriyle karşılaşmaları onların iç dünyasındaki kafa karışıklığıyla ilgili sanırım biraz da olsa bize ipucu veriyor.
Peki ben nasıl yardımcı olabilirim?
Bunun pek çok yolu var, çocuklara pek çok yöntemle yardımcı olabilirsiniz. Bunlardan en bilinenleri:
- Çocuk evlat edinme
- Koruyucu aile olma
- Gönüllü aile, anne, baba, abla ve abi olma
Bu yöntemlerin birbirinden farkı ne?
Evlat edinme, çocuğun soyadına varınca tüm sorumluluğunu almak demek.
Koruyucu aile çocuk yetişene kadar,(devletin verdiği izin doğrultusunda) çocuğa aile ortamında bakmak demek burada çocuk soyadınızı almıyor, kendi soyadı kalıyor.
Gönüllü anne vs ise, haftanın belli günlerinde, kurumda belli saatler içinde çocukların yiyecek, oyun, banyo, temizlik vs işlerinde yardımcı olmak demek oluyor. O günü çocuklara ayırmak demek oluyor özetle. Onları dinlemek, kitap okumak, oyun oynamak, kızların saçlarını yapmak, özetle kendi çocuğunuz için de rutin olarak yaptığınız şeyler.
Hafta sonları çocukları, kurum izin verirse yanınıza alabiliyor, onlara aile-ev ortamını öğrenmelerinde yardımcı olabiliyorsunuz.
Aynı zamanda ders durumlarını takip edebilir, yardımcı olabilirsiniz.
Gönüllülük başka türlü yapılabilir mi ?
Elbette yapabilirsiniz. Çocukların eğitim, gitar, dans, spor, özel hastane, daha kaliteli giyim... gibi konularda da yani maddi ve sosyal anlamda da gönüllü-destekleyici anneleri olabilirsiniz.
Gönüllü anne/baba nasıl olabilirim?
● Çocuk esirgeme kurumlarına dilekçe ile başvuruda bulunabilirsiniz.
● Adli sicil kaydınızın temiz olması gerekiyor.
● Sağlık Bakanlığı'ndan belge almanız gerekiyor.
● Kurum sizi inceliyor ve test sürecine tabi tutuyor.
● Eğer uygun görülürseniz siz de gönüllü anne/baba olabiliyorsunuz.
Gönüllü olmak için vicdanen önemli olanlar
● Bu işi sürekli yapacaksınız yapmanızı öneririm, çünkü aralarında terkedilmiş olan çocuklar da mevcut. Onlara 2. 3. defa aynı duyguyu yaşatmayın, güven duygusu diye bir şey kalmaz aksi durumda.
● Üzülerek ya da acıyarak yaklaşmayın, onlarla birlikte olduğunuzda geçirdiğiniz anın kalitesi çok önemli. Çocukların ağlamaya değil, mutluluğa ihtiyacı var. Mutlu olmak için sizinleler ve sizden bu konuda umutları büyük. Orada gülümsemeyi ve gülümsetmeyi asla unutmayın.
● Aralarında henüz kurum hariç ev ortamını hiç bilmeyenler de var. Bir çocuğun doğduğu andan itibaren en doğal ihtiyacı olan anne, baba, başını sokabileceği yuva kavramını lüks olarak tanımlaması belki duygulara tercüme olur. Öyle ki yetiştirme yurdunda kalmış bugün 25 yaşında olan bir arkadaşımız:
Küçükken uslu olup, büyük insan olursam, para kazanırsam benim de ev-aile ortamının olacağını söylerdiler. İlk maaşımla ev alacağım diye hedef koymuştum çocuk aklımla kendime. Halbuki nereden bilirdim ki, ne tek bir maaşla ev alabileceğimi ne de sıcak bir aileye çalışıp da değil doğuştan sahip olabileceğimi.
Her çocuğun hakkıdır güven duygusu ve aile.
Sevgilerimle.