İlköğretim Yorum ve Soruları Çocuğu 3.Sınıfa giden Velilerin ve Öğrencilerin Paylaşım Alanı :)))

yok kkız ne rejimi.
tarhana çorba içtim
1 kiloya yakın yoğurt getirdim
içine kornflaks (5 avuç ), kuru üzüm, yaban mersini attım..çatlıyorum ama az kaldı yiycem bitircemm
aaaa 1 kg. yoğurdu bitirdin mi, hay maşallah:KK53::KK53::KK53:
ben yiyemem o kadar yoğurt. sen işini biliyon canım, metabolizmayı çalıştırıyon tabii değil mi?
 
canım benim benim oğluşum da öyle ki
ödevlerini hadi derim öyle oturur.
hafta sonu kendi açar ödevlerini bitirir. çünkü pc nin başka türlü açılmayacağını bilir
diş fırçala demeden fırçalamaz
kitap oku hadi yatarken demeden okumaz
yatağını topla demeden toplamaz asla..
çok normal şeyler ..
kızmadan yaptırmaya devam..
peşini bırakmak yok
Valla oğluna haksızlık etme sen.O kadar ödev yapıyor çocuk.Ve de maşallah çok başarılı.
biz hata yapmıyoruz.
sadece kararlı olmalıyız .her akşam diş fırçalatmalıyız
sabah yatak toplatmalıyız..başka türlü isteklerinin yerine getirilmeyeceğini bilsin
Haklısın. Hadi hadi demeye devam.

cnm ya nasılda içini karartmışsın öyle.Arkadaşım bu sorunları bizde yaşıyoruz inan bir şeyi 10 defa tekrar etmekten gına geliyor banada.Ders çalışmasındada yatmasındada,diğer sorumluluklarındada aynı şey oluyor,hep oluyor.Biz nerde yanlış yaptık diye kafaya takmıyorum ama ben.Senin için rahat edecekse tabiki destek al ama kendinede bukadar haksızlık etme yani.Elbet bir gün düzelecekler hep bu yaşta kalmıcaklar.Geçen gün mesela çok yorulmuştum benim oğlanda 3 lü koltuğa yayılmış yatıyordu beni öyle görünce kalktı hemen annecim gel sen buraya uzan ben sana kıyamam dedi,ay bir hoşuma gitti.Büyüdükçe düşünmeye başlıcaklar daha çok inşallah :)
Ben çok yoruldum gerçekten sürekli aynı şeyleri söylemekten ama sanırım daha çok söyleyeceğiz bunları. İnşallah dediğin gibi büyüyünce düzelirler.

Alıntıdır, paylaşmak istedim:
Okul ödevi zorunluluk mu, rica mıdır?

Akşamın geç vaktinde telefonum çaldı. “Hayırdır inşallah” diyerek telefonu açtım; 30’lu yaşlarda genç bir hanımefendinin; “bu saatte rahatsız ediyorum, ama…” diyen titrek sesini işittim.

Zor durumda olmasa, bu saatte telefon etmezdi, diye düşündüm.

“Kendimi iyi hissetmiyorum hocam” diye başladı söze. “Biraz önce eşimle çok kötü tartıştık, söylenmemesi gereken sözler söyledik birbirimize. Eşim, ‘Dayanamıyorum artık seninle yaşamaya.’ diyerek evden çıktı gitti. Sinirden kızımı dövdüm, o da ağlayarak odasına gitti yattı. Sessiz evde yapayalnız kaldım.” diye ağladı.

“Üzülmeyin” diyebildim.

“Nedir sizi böylesi birbirinize karşı tahammülsüzleştiren şey?”

Cevap trajikti; “Çocuğumuz…”

“Nasıl yani?”

“Kızım bu yıl ilkokul birinci sınıfa başladı. Okulu ile ben ilgileniyorum. Bugün çok ödevi vardı. Akşama kadar oyalandı durdu, ödevini yapmadı. Ben biraz zorladım, masaya oturttum. Bu sefer de ‘uykum geldi’ demeye başladı. Sinir oldum… ‘Bu ödev bitmeden yatmak yok’ diye kızdım. Eşim, bağırmamdan rahatsız oldu; ‘Bağırmakla ödev yaptırınca ne faydası olacak, rahat bırak çocuğu gitsin yatsın!’ deyince kızım yüz buldu; ‘Yaşasın!’ diye babasına koştu. Tabii, babası için hava hoş; çocuk ödevini yapmadığı zaman, öğretmen, babasına değil bana telefon ediyor; ‘Kızınız bu gidişle okuma yazmayı öğrenemeyecek’ diye bana söylüyor. Sınıfın içinde en sonlarda olduğunu veli toplantısında ona değil bana duyuruyor.” diye anlatmaya devam etti.

Maalesef günümüz çocuklarının aile içinde zarara uğradığı en temel sorun, okulun eve taşmasıdır. Hâlbuki başarılı öğretmen, okul faaliyetlerini eve taşırmayan, bilgiyi okulda tamamlayabilendir. Ayrıca, modern eğitim sistemlerinde, ilkokulda, “ödev” bir “emir” değil, eğiticinin anne babadan bir ricasıdır.

Bu ricanın iki anlamı vardır;

1- Çocuğun öğrenmelerinin kendindenliğe erişmesi için okul-aile işbirliği ricasıdır. Bu rica, birinci sınıf öğrenciler için günlük 10 dakika, ikinci sınıflar için 20 dakika, üçüncü sınıf içinse yarım saattir. Bu sayede çocuk, okul vasıtası ile öğrendiklerini adım adım yaşam içinde kullanmayı öğrenecektir. Ailenin eğitime desteği, teorik değil, pratiktir.

2- Ancak zaman zaman, eğitici, anlatacağı konuları okul saatleri içinde yetiştirememiş olabilir. İnsanlık hali; o gün öğretmenin dikkati dağınıktır veya konuyu toparlayamamış olabilir ya da hastadır, rahatsızdır, öğrencilerine dikkatini verememiştir. İşte böylesi durumlarda, öğretmen veliden “işbirliği ricasında” bulunabilir. Okulda eksik bıraktığını düşündüğü konular için anne babalardan yardım talep edebilir.

Bunun haricinde, öğretmenin bir buyurganlık içinde öğrencisine ödev vermesi ve bunu yapmadığında da yaptırım uygulaması doğru değildir.

Ödev; öğrenmenin temel işlevi değil, zaruret halinde tamamlayıcı faktörüdür. Eğitimin tamamlayıcı bir faktörünü, eğitimin ana işlevi gibi göstermek ciddi bir pedagojik yanılgıdır.

Maalesef, çocuğunun eğitim durumunu merak edip öğretmenden bilgi isteyen velilerin birçoğu; ‘Ödevini yapmıyor ki!’ gibi şikâyetler işitiyor. Ve bu şikâyetler, çocuğun iyiliği ile değil, çoğu defa ebeveyn çocuk çatışmaları ile sonlanıyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, ilkokul seviyesinde verilen ödevlerin öğrenmeye katkısı binde bir civarındadır. Gözlemlerimiz gösteriyor ki, çocukta, ödev yetiştirme kaygısı, eğitimden soğumanın nedenlerinden biridir.

Hâlbuki çocuk ödev yaparak değil, oynayarak gelişir.

Bunun da ötesinde, evde ebeveynlerden bir tanesinin bu kaygılar aile içi çatışmalara da sebep olmaktadır. Kimi zaman annenin ödev konusundaki baskısı babanın vicdanına dokunuyor, kimi zaman babanın öfkesi anneyi çocuğa karşı koruyuculuğa yöneltiyor.

Maalesef, birçok anne babanın da, öğretmen baskısından kurtulmak için anne babalık görevini bırakıp öğretmenlik yaptığının şahidiyiz.

Hâlbuki çocuk okulda bunaldığında evde anne babası ile rahatlamalı, teselli olmalıdır.

Okulda yorulan çocuğu, anne babalar rahatlatmalı; çocuk parkta kaydırağa binmeli, sokakta sek sek oynamalı ki eğitimde başarısı artsın.

Unutmamak gerekir ki, başarısız çocuklar, ödevlerini yapmayanlar değil, eğitimden soğumuş olanlardır...

Adem GÜNEŞ
Ah keşke tüm öğretmenler okusa şu yazdığınızı. Bizim öğretmen ödevini yapmayana ceza veriyor. Çocuk tenefüse çıkamıyor, bedene çıkamıyor gibi.
 
Selam kızlar,
Dün matematik çalıştık biraz bugün yazılısı vardı. Biraz önce aradım iyi geçti dedi ama bakalım kaç alacak.
inşallah güzel sonuçlarını alırsın canım.
Artık ben de kendimi üzmeyeceğim, ne de olsa olan bize oluyor, büyük kızım için diyorum biz çalış dedikçe çocuk inadına yapar gibi akşam bizle beraber oturup çekirdek çıtlayıp, televizyon seyrediyor.
Ben de seslenmiyorum artık, cumadan itibaren full yazılılar başlıyor,bakalım ne yapacak. Ayrıca yazılı usulü olacak, test de değil yani.
 
X