Son sınıfım, 21 yaşında 1.sınıftan bir çocuk var. Nasıl anlatsam, asosyal sanırım. Ama asosyal birine göre çevresi fazla. 1 km yürüyün, siz konuşturmaya çalışmazsanız asla konuşmaz. Birde çok tırsak, yürürken yere bakar, sürekli tırnaklarıyla parmak uçlarına bastırıyor. Ama görseniz teniste, sınıfta hiçte öyle biri değil, diş geçirmesi fazlaca zor biri. Teniste çokça gülüyor-eğleniyor-eğlendiriyor. Korttan çıktığınız anda üstte yazdığım gibi biri oluyor, konuşmayan yere bakan ve hızlıca yürüyen. Sınıfta ise bayağı ciddiymiş. Hakkında soruşturma yaptığımda <<bizi(sınıf arkadaşlarını) pek takmıyor ve doğru düzgün derslere girmiyor>>. Hatta bir olay, sınıftan biri ona saati sormak için omzuna dokunur. O arkasını döner bir daha bana dokunma! der.
Bir diğer konuda hocalarla arasının çok iyi olduğu, çok katı olan matematikçiye ters ters bakmışlığı varmış.
Ah %10a girmiş.
Onla tanışmam, teniste oldu. Bu arada çok iyi tenis oynar. Dondurmasına bir maç yapmamız sonucu yenilmem ve ona dondurma ısmarlamam gerekti; ama o işin mizahı, gerek yok diyerek geri çevirmesine rağmen benim onu tanımam istemem, ısrarlarımla dondurma yemeye bir gün dışarıda buluştuk. Masadan başka bir yer görmeyen kafa ve hiç konuşmayan bir beden. O an hayal kırıklığına uğradım, ben bunla ne işim var, çok farklıymış gibi düşüncelerdeydim. Durun ama şok. Çalışanların hepsini tanıyordu. Kızların gözleri parlıyordu, onla konuşurken. Ona boş zamanlarında ne yaptığını sordum. Yatarım dedi. Ne yapmayı seversin diye sordum. Yatmayı. Neyden hoşlanmazsın? Uyumak. Ben bir sinirlendim. Sen benle dalga mı geçiyorsun diye çıkıştım. Güldü ve uykum geldi dedi. Ben iyice sinirlendim; ama bu defa sesimi çıkart(a)madım ve ondan sonra hiç konuşmadım. O da konuşmadı; ama pis pis sırıttı. Bitince kalktık, hesabı o ödedi. Ben hiç ben ödeyeyim vs demedim.
İşte arkadaşlar sürekli onu düşünüyorum. Sınıf arkadaşlarına gidiyorum soruşturuyorum.
Ne bu şimdi? Neden onu düşünüyorum ki?
Okulun yemekhanesinde gördüm. Aynı pısırıklığı taşıyordu
Bir diğer konuda hocalarla arasının çok iyi olduğu, çok katı olan matematikçiye ters ters bakmışlığı varmış.
Ah %10a girmiş.
Onla tanışmam, teniste oldu. Bu arada çok iyi tenis oynar. Dondurmasına bir maç yapmamız sonucu yenilmem ve ona dondurma ısmarlamam gerekti; ama o işin mizahı, gerek yok diyerek geri çevirmesine rağmen benim onu tanımam istemem, ısrarlarımla dondurma yemeye bir gün dışarıda buluştuk. Masadan başka bir yer görmeyen kafa ve hiç konuşmayan bir beden. O an hayal kırıklığına uğradım, ben bunla ne işim var, çok farklıymış gibi düşüncelerdeydim. Durun ama şok. Çalışanların hepsini tanıyordu. Kızların gözleri parlıyordu, onla konuşurken. Ona boş zamanlarında ne yaptığını sordum. Yatarım dedi. Ne yapmayı seversin diye sordum. Yatmayı. Neyden hoşlanmazsın? Uyumak. Ben bir sinirlendim. Sen benle dalga mı geçiyorsun diye çıkıştım. Güldü ve uykum geldi dedi. Ben iyice sinirlendim; ama bu defa sesimi çıkart(a)madım ve ondan sonra hiç konuşmadım. O da konuşmadı; ama pis pis sırıttı. Bitince kalktık, hesabı o ödedi. Ben hiç ben ödeyeyim vs demedim.
İşte arkadaşlar sürekli onu düşünüyorum. Sınıf arkadaşlarına gidiyorum soruşturuyorum.
Ne bu şimdi? Neden onu düşünüyorum ki?
Okulun yemekhanesinde gördüm. Aynı pısırıklığı taşıyordu