- 16 Ağustos 2017
- 379
- 1.280
Hayatı hızlı yaşayanlardanım :)
Evlilik gibi bir düşüncem yok diyen ben, çok ani bi kararla evlenmeye kadar verdim. (eşimin etkisi çok büyüktü elbet)
Söz, nişan, düğün derken evliliğimin 2.yılında ilk oğluma hamile olduğumu öğrendim.
Hayat çok güzeldi, çok seviyordum ve müthiş değer görüyordum.
Tek sorunumuz maddiyattı ama bizler "soğan kırıp ekmekle yerim yeter ki mutluluk olsun" mantığıyla yetiştirildiğimiz için bunu hiç sorun etmedim, etmedik.
Bi gün öyle bir sabaha uyandık ki, kabus..
Evime hırsız girdi ve hayatım değişti..
1 ay içerisinde hem evimi değiştirdim, hem doğum yaptım hem de eşim işini değiştirdi.(kendi işini yapıyor)
Bunlardan hangisi bana ve evliliğime iyi gelmedi bilmiyorum (ev ve iş ailelere çok yakındı) biz gün be gün huzursuzluğun içine batmaya başladık.
Öyle bir huzursuzluk ki, hem anlam veremiyoruz hem yaşıyoruz ama önleyemiyoruz.
Dünya tatlısı bi oğlumuz var, sağlıklı, şükredelim birbirimize sarılalım dedikçe büyülenmiş gibi her geçen gün birbirimizden uzaklaşıyoruz.
Bu uzaklaşmaların elbet sebepleri var; eşimin işini uyardığım konulara kulak asmayarak çok boşlaması ve maddi konuda daha büyük sıkıntılara girmiş olmamız, annesinin evlilik ve çocukla alakalı konularda evimize aşırı müdahalesi en büyük sebepler arasında aslında.
Evlilik elden kayıp gidiyor, daha kötü ne olabilir diye düşünürken ikinci oğluma hamile olduğumu öğrendim, bu hayatın bana en yıkıcı darbesiydi.
Korunucaz diye ilişki yaşayamayan biz bu sürprizi hakedecek ne yaptık bilmiyorum ama tam bir sürprizdi evet, altı dolu dolu sürpriz:)
Açıkçası kürtaj konusunda çok gittim geldim fakat bu öyle leblebi aldırmak gibi bişey olmadığından, sağlıklı düşününce fikrimden caydım, doğdu biriciğim.
Hem nasıl güzel doğdu, nasıl yakışıklı bi oğlan oldu.
Neyse konu bu değil.
İkinci oğlumun doğumundan sonra aralarının sadece ay ile ifade edilebilinecek kadar kısa olması bakımı da zorlaştırdı, aynı dönemde eşim beni her konuda yalnız bıraktı.
Çok erken gidip, çok geç gelmeye başladı işe, izin yapmadı hiç haftalarca (ki kendi işi)
Bi iş rica etsem kavgalar çıktı bazen, maddi konularda battı falan derken tahammül dediğimiz şeye yabancı bir cisim edasıyla bakmaya başladık.
Ben akşama kadar iki küçük çocuğun peşinde heder oluyorum, ayda bir bakkala gitsem şükrediyorum o haldeyim.
Eşim iş bahanesine, bütün gün dışarda ve boğazımız dışında hiç birşeyle ilgilenmiyor..
Böyle gider mi?
Gitmedi tabiki.
Çok uyarmama rağmen "yok ben adam olmaya niyetli değilim her geçen gün daha büyük hatalar yaparak seni delirticem" dercesine duymadı söylediğim hiçbirşeyi.
Peki dedim, bana müsaade.
Tıpkı evlilik kararım gibi, evi terkediş anımda inanılmaz ani oldu.
Yani planlıyordum ama aksiyona geçmek için biraz beklerim diye düşünüyordum.
Yine bi hatasını yakaladığım bi gün, çocuklarımın yemeklerini yedirdim, montlarını giydirdim ve hadi dedim.
Daha küçük oğlum desteksiz yürüyemiyordu bile, yuvalarını hatırlayacak yaşta bile değillerdi galiba en çok buna üzülüyorum.
Sonuçta döndük baba evine, daha iyi günlerim olmuştu, huzursuz değildim ama bi diken de dürtmüyor değildi.
Önceleri eşim "nasıl gittiysen öyle dönersin yalvarmıcam sana" diyordu..
3 ay sonra "yalvarmıcaz dedik de sen de suyunu çıkarma dön gel artık" demeye başladı.
Bu emrivaki 6. aylarda "yalvarırım dön artık lütfen "lerle çoğalarak devam etti.
Ben bu süre içerisinde bi ev tuttum, çocuklarıma ufacık bir yuva kurdum, bi işe girdim çalışmaya başladım.
Annem çocuklarımla ilgilendi, ben yeniden doğduğumu hissettim.
Anlaşmalı olarak boşandım.
Hayattan, bana yapabileceklerinden korkmuyorum.
Kimseye eyvallahım yok, azıcık aşım ağrısız başım yaşayıp gidiyorum.
Kazandığım kadar harcıyorum, borç batağına girmiyorum.
O evi terkedeli bir yılı geçti, şimdi çok daha mutluyum ama bireysel olarak.
Şimdi boşanmanın kötü etkilerini sıralayacağım, her haline vakıf olsun boşanmayı düşünenler diye;
Boşanıyorsunuz; sarılıp yattığınız yorgan sırtınızı ısıtmıyor,
Yel giriyor çok ciddiyim, yalnız yatmak bu kadar mı zor diyorsunuz ve yastığa sarılıp uyuyorsunuz ancak.
Yaşadığınız evin hem annesi hem babası olduğunuzdan her türlü tehlikeye karşı ilk müdahale sizsiniz, bi erkeğin silüetini çok arıyor insan.Güvenmek istiyor sanıyorum yaşadığım en büyük boşluk "güven" duygusuydu.
Çalışıyorsunuz, paranızı kazanıyorsunuz evet ama hep bi çocuklarınıza yetememe psikolojisi yaşıyorsunuz.
Çalışsanız manevi olarak yetemiyorsun, çalışmasanız maddi.
İkilem.
Çocuklar babaya gittğinde yaptığınız herşeyden vicdan azabı duyuyorsunuz.
Yediğiniz şey için burda olsalardı onlarda tatsaydı, gezdiğiniz yer için; burda olsalardı onlarda yaşasaydı, görseydi diyorsunuz.
Halbuki babadalar, en güvenli ikinci kucak.. ama öyle olmuyor maalesef.
Çocuklarınızın verdiği garip tepkilere siz sadece ağlayarak karşılık veriyorsunuz çünkü yapabileceğiniz başka hiçbir seçenek yok, en iyi seçenek ağlamak gibi geliyor.
Ağlıyorsunuz, ağlıyorsunuz yoruluyorsunuz, dinlenip bi daha ağlıyorsunuz.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bişey var;
Eğer çocuklarınız varsa verdiğiniz her karar yanlış, hep tercih etmediğiniz seçeneğin keşkelerini yaşıyor bi anne.
Boşanmayı düşünen arkadaşlarıma bi fikir olur belki yaşadıklarım iyisiyle kötüsüyle.
Okuduysanız teşekkürlerimi sunuyorum, çok mutlu oldum.
Evlilik gibi bir düşüncem yok diyen ben, çok ani bi kararla evlenmeye kadar verdim. (eşimin etkisi çok büyüktü elbet)
Söz, nişan, düğün derken evliliğimin 2.yılında ilk oğluma hamile olduğumu öğrendim.
Hayat çok güzeldi, çok seviyordum ve müthiş değer görüyordum.
Tek sorunumuz maddiyattı ama bizler "soğan kırıp ekmekle yerim yeter ki mutluluk olsun" mantığıyla yetiştirildiğimiz için bunu hiç sorun etmedim, etmedik.
Bi gün öyle bir sabaha uyandık ki, kabus..
Evime hırsız girdi ve hayatım değişti..
1 ay içerisinde hem evimi değiştirdim, hem doğum yaptım hem de eşim işini değiştirdi.(kendi işini yapıyor)
Bunlardan hangisi bana ve evliliğime iyi gelmedi bilmiyorum (ev ve iş ailelere çok yakındı) biz gün be gün huzursuzluğun içine batmaya başladık.
Öyle bir huzursuzluk ki, hem anlam veremiyoruz hem yaşıyoruz ama önleyemiyoruz.
Dünya tatlısı bi oğlumuz var, sağlıklı, şükredelim birbirimize sarılalım dedikçe büyülenmiş gibi her geçen gün birbirimizden uzaklaşıyoruz.
Bu uzaklaşmaların elbet sebepleri var; eşimin işini uyardığım konulara kulak asmayarak çok boşlaması ve maddi konuda daha büyük sıkıntılara girmiş olmamız, annesinin evlilik ve çocukla alakalı konularda evimize aşırı müdahalesi en büyük sebepler arasında aslında.
Evlilik elden kayıp gidiyor, daha kötü ne olabilir diye düşünürken ikinci oğluma hamile olduğumu öğrendim, bu hayatın bana en yıkıcı darbesiydi.
Korunucaz diye ilişki yaşayamayan biz bu sürprizi hakedecek ne yaptık bilmiyorum ama tam bir sürprizdi evet, altı dolu dolu sürpriz:)
Açıkçası kürtaj konusunda çok gittim geldim fakat bu öyle leblebi aldırmak gibi bişey olmadığından, sağlıklı düşününce fikrimden caydım, doğdu biriciğim.
Hem nasıl güzel doğdu, nasıl yakışıklı bi oğlan oldu.
Neyse konu bu değil.
İkinci oğlumun doğumundan sonra aralarının sadece ay ile ifade edilebilinecek kadar kısa olması bakımı da zorlaştırdı, aynı dönemde eşim beni her konuda yalnız bıraktı.
Çok erken gidip, çok geç gelmeye başladı işe, izin yapmadı hiç haftalarca (ki kendi işi)
Bi iş rica etsem kavgalar çıktı bazen, maddi konularda battı falan derken tahammül dediğimiz şeye yabancı bir cisim edasıyla bakmaya başladık.
Ben akşama kadar iki küçük çocuğun peşinde heder oluyorum, ayda bir bakkala gitsem şükrediyorum o haldeyim.
Eşim iş bahanesine, bütün gün dışarda ve boğazımız dışında hiç birşeyle ilgilenmiyor..
Böyle gider mi?
Gitmedi tabiki.
Çok uyarmama rağmen "yok ben adam olmaya niyetli değilim her geçen gün daha büyük hatalar yaparak seni delirticem" dercesine duymadı söylediğim hiçbirşeyi.
Peki dedim, bana müsaade.
Tıpkı evlilik kararım gibi, evi terkediş anımda inanılmaz ani oldu.
Yani planlıyordum ama aksiyona geçmek için biraz beklerim diye düşünüyordum.
Yine bi hatasını yakaladığım bi gün, çocuklarımın yemeklerini yedirdim, montlarını giydirdim ve hadi dedim.
Daha küçük oğlum desteksiz yürüyemiyordu bile, yuvalarını hatırlayacak yaşta bile değillerdi galiba en çok buna üzülüyorum.
Sonuçta döndük baba evine, daha iyi günlerim olmuştu, huzursuz değildim ama bi diken de dürtmüyor değildi.
Önceleri eşim "nasıl gittiysen öyle dönersin yalvarmıcam sana" diyordu..
3 ay sonra "yalvarmıcaz dedik de sen de suyunu çıkarma dön gel artık" demeye başladı.
Bu emrivaki 6. aylarda "yalvarırım dön artık lütfen "lerle çoğalarak devam etti.
Ben bu süre içerisinde bi ev tuttum, çocuklarıma ufacık bir yuva kurdum, bi işe girdim çalışmaya başladım.
Annem çocuklarımla ilgilendi, ben yeniden doğduğumu hissettim.
Anlaşmalı olarak boşandım.
Hayattan, bana yapabileceklerinden korkmuyorum.
Kimseye eyvallahım yok, azıcık aşım ağrısız başım yaşayıp gidiyorum.
Kazandığım kadar harcıyorum, borç batağına girmiyorum.
O evi terkedeli bir yılı geçti, şimdi çok daha mutluyum ama bireysel olarak.
Şimdi boşanmanın kötü etkilerini sıralayacağım, her haline vakıf olsun boşanmayı düşünenler diye;
Boşanıyorsunuz; sarılıp yattığınız yorgan sırtınızı ısıtmıyor,
Yel giriyor çok ciddiyim, yalnız yatmak bu kadar mı zor diyorsunuz ve yastığa sarılıp uyuyorsunuz ancak.
Yaşadığınız evin hem annesi hem babası olduğunuzdan her türlü tehlikeye karşı ilk müdahale sizsiniz, bi erkeğin silüetini çok arıyor insan.Güvenmek istiyor sanıyorum yaşadığım en büyük boşluk "güven" duygusuydu.
Çalışıyorsunuz, paranızı kazanıyorsunuz evet ama hep bi çocuklarınıza yetememe psikolojisi yaşıyorsunuz.
Çalışsanız manevi olarak yetemiyorsun, çalışmasanız maddi.
İkilem.
Çocuklar babaya gittğinde yaptığınız herşeyden vicdan azabı duyuyorsunuz.
Yediğiniz şey için burda olsalardı onlarda tatsaydı, gezdiğiniz yer için; burda olsalardı onlarda yaşasaydı, görseydi diyorsunuz.
Halbuki babadalar, en güvenli ikinci kucak.. ama öyle olmuyor maalesef.
Çocuklarınızın verdiği garip tepkilere siz sadece ağlayarak karşılık veriyorsunuz çünkü yapabileceğiniz başka hiçbir seçenek yok, en iyi seçenek ağlamak gibi geliyor.
Ağlıyorsunuz, ağlıyorsunuz yoruluyorsunuz, dinlenip bi daha ağlıyorsunuz.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bişey var;
Eğer çocuklarınız varsa verdiğiniz her karar yanlış, hep tercih etmediğiniz seçeneğin keşkelerini yaşıyor bi anne.
Boşanmayı düşünen arkadaşlarıma bi fikir olur belki yaşadıklarım iyisiyle kötüsüyle.
Okuduysanız teşekkürlerimi sunuyorum, çok mutlu oldum.
Son düzenleme: