Borderline Kadınlar

white_1

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
1 Nisan 2012
8
11
36
Almanya
Merhaba.

Borderline teşhisi yıllar önce koyulmuş birisi olarak belki bişeyler paylaşırız diye düşündüm. Size de borderline teşhisi koyulduysa siz de katılın.

Ben zaman zaman yazacağım. kimse katılmasa da kendimce bir terapi olacak bana. dibe vurduğum, dağıttığım, hayatımı mahvettiğim zamanları kısmen de olsa atlattım ve kendime normal bir hayat kurdum ama borderline hayat boyu biliyorsunuz:) Geçmişe dönüp bakmamaya çalışıyorum, öfkemi dindirmeyi büyük ölçüde başarıyorum ama küçük bir dalga tsunami etkisi yapabiliyor işte.

Biraz soyut ve kopuk kopuk oldu belki mesajım ama borderline iseniz anlamışsınızdır.

bugünlerde yine ruhumu doyuramıyorum, içimden onlarca kadının sesi yükseliyor ama bu kez teslim olmayacağım ve bu gürültüye yenilmeyeceğim. Bu kez başarmak zorundayım çünkü yıkıp tekrar yapmaya vakit yok artık.
 
internette borderline yazdığınızda, forumlarda insanlar "kaçın" der:) ama ben kendimden kaçamıyorum. okuduklarım içinde bence en isabetli borderline tarifi "ya cehennemde yada cennette yaşamak". cehennemden ya da cennetten çıkıp dünyada yaşamak, sağlıklı ilişkiler kurmak, öfkemi yönetmek o kadar ama o kadar zor ki benim için. kendimden kaçabilmeyi çok isterdim.

uzun zamandır anneme olan öfkemle mücadele ediyorum. bu arada annem bir canavar değil tabiki, sıradan bir anne. ama beni ve kardeşlerimi babamla olan mutsuz, şiddet dolu, kavga gürültü eksik olmayan evliliklerinin bir parçası yaptılar ve omuzlarımıza yükledikleri yükü hiç farketmediler bence. annem hep mağduru oynadı. galiba güçlü olmakla, işkenceye dayanmayı karıştırdı. hep dayandı ama ne düzeltmek için bişey yaptı ne de kurtulmak için. sadece dayandı. babamdan şu an için bahsetmicem çünkü o da uzun bir konu. yani mutsuz insanların mutsuz çocuklarıyız ben ve kardeşlerim.

annem için eleştiri oklarını yönlendirdiği hedeften başka bişey ifade ettiğimi hiç sanmıyorum. çocukluğumdan beri asi, burnunun dikine giden, hayal kırıklığı tabirleriyle anar adımı. yaptığım hiçbirşey iyi ya da doğru değildir onun için. annem aklıma gelince aklıma gelen diğer şey hep "mücadele" olur. çünkü bana hiç destek olmadığı gibi yapmak istediğim şeylerin hep önünde durdu. üniversiteye gitmek istedim, karşı çıktı. gittim. memleketimin dışında çalışmama karşı çıktı. çalıştım. çalıştığım dönemde yurt dışında dil eğitimi almak istedim, karşı çıktı. gittim. bunları yaparken bana yaşattığı diğer şeyin adı suçluluk duygusuydu. acaba yanlış mı yapıyordum, acaba annem haklımıydı, acaba ben gerçekten kötü bir evlatmıydım.bir de bunlarla mücadele ederek yaptım hayatta herşeyi. bu örnekler hayati kararlar ama günlük hayatın her durumunda aynı şeyi yaşadım. ben babasının kızıyımdır her durumda. onun bakış açısından babam gibi olmak çok kötü birşeydir yani. oysa kardeşlerim de ben de en çok anneme benzeriz bir çok yönden. herneyse, bence tek başına kalmamak için ve bekar olduğum için memlekette yanında olmamı istedi. mutlu ya da mutsuz olmam önemli değildi onun için. çünkü orda mutlu olmadığımı çok iyi biliyordu. ben yine de iki kez işimden istifa edip yanında yaşamaya başladım ama olmadı yapamadım. bunun nedeni kısmen annemle kısmen de memleketin gelişmemiş ve iş alanının kıstlı olmasıyla ilgiliydi. sonuç kariyerimde attığım geri adımlar oldu. zaten sonunda kariyer falan da kalmadı. bütün bunlar olurken alkolizme doğru gittiğimi ve belkide öyle olduğumu hiç bilmedi. çektiğim acılara hiç şahit olmadı. çoğu zaman kendimi annemin çocuğu olarak değilde annesi gibi hissetmişimdir. normal olan odur ya. anne çocuğuna destek olur, güç verir, korur. bizde tam tersidir.

sonra evlendim. tabi ki kocam da onay görmedi. kocam annem için bir yabancıdan daha yabancı birisidir. ama artık annemle mücadele etmeyi bıraktım. sevsin ya da sevmesin, beni kurtaran adamdır kocam. o olmasaydı alkolik, rastgele ilişkiler yaşayan, ne yaptığını bilmeyen birisiydim hala. anlayışıyla kurtardı beni, sevgisiyle sardı. ve bana dünyanın en büyük hediyesini verdi; bebeğimi. şimdi sımsıkı sarılıyorum kızıma, kulağına sen harika bir bebeksin ve ben seni çok seviyorum diye fısıldıyorum. annemi örnek alıyorum kendime. yaptıklarını yapmamam gerketiğini çok iyi biliyorum. kızım çaresizliğe mahkum etmeyeceğim, sevgiyi ve saygıyı ve takdir edilmeyi hakettiğini bilerek, suçluluk duymadan yaşaması için elimden geleni yapacağım. bir evlat olarak ise o kadar kızgın ve üzgünüm ki. depremler kopuyor içimde. anlatacak ne çok şey var aslında, ne kadar çok duygu.

sonuç olarak hayat bir kere yaşanıyor. benimki ise 33 yılı heba olmuş, 35 yıllık bir hayat...
 
Canim, sadece annenle mi ilgili bu yasadiklarin sence? Ah, bak ne guzel olmus, yuva kurmussun, esinle mutlusun bebegin var bir de :)

Neler yasadin da bu hastaligin teshisi kondu sana?
 
hayır tabiki yaşadıklarım sadece annemle ilgili değil. sadece konu annemle ilgili. yaşadığım şeylerin bağlı olduğu çok neden var. çeşitli travmalar var beni borderline'a taşıyan. bunları araştırdıkça algılayabildim. özellikle söylemek istediğim; tarzım belki öyle oldu ama annemi suçlamıyorum. o da kendince doğru bildiği şeyleri yaptı. herşeyden önemlisi sonuçta bir anne. benim bunları yaşamamı o da istemezdi. hayatımızın daha farklı olmasını, yaşadığımız pek çok şeyi yaşamamayı o da isterdi.

bu hastalığın teşhisinin koyulması ise 7 yıl önce oldu. adının ne olduğunu bilmesem de bende bir sorun olduğunu farkediyordum. babam ölene kadar kendimce başetmeyi başardım ama babamın ölümüyle birlikte ipler tamamen koptu. doktora gittiğimde hıçkırarak ağlamaktan konuşamıyordum ve sadece iyi hissetmek istiyordum. dipteydim yani ya da ben öyle sanıyordum. çünkü asıl dibe vurmayı, dağıtmayı bundan 3 yıl önce gördüm -ki keşkelerin, pişmanlıkların en yoğun olduğu dönemimdir. bu hastalığın yaşamadığım tek noktası bilinçli intihar girişimi oldu. bilinçsiz olarak ölümden döndüğüm kısmını intihar girişimi saymıyorum , o da ayrı bir konu.

şimdiye gelirsek, allaha binlerce şükürler olsun diyorum. umudumun tükendiği noktada eşimi karşıma çıkardı ve bir yuva kurmayı nasip etti bana. geçmişi düşünmediğim sürece mutsuz değilim. hala kendimle savaşmaya devam ediyorum, git gellerim, öfke krizlerim, sağlıklı tepkiler veremeyişim, sağlıklı düşünemeyişim, düzenli arkadaşlıklar kuramayışım vb konularda sorunlarım hala devam ediyor. tek endişem çocuğum, onun da benim gibi olmasını asla ama asla istemem.bu nedenle kızımı bir pedagog danışmanlığında büyütmek benim için bir zorunluluk. allah kimseye bu hastalığı yaşatmaz inşallah.

uzun oldu yine, şimdilik bu kadar terapi yeter :)
 
insan ne kadar derin bir şey değilmi..
bana herhangi bir psikolojik teşhis koyan uzman olmadı..
ama uzman olmayan kişilerden teşhis koyan çok oldu..
normal olmadığımı hep bildim,ve bu anormalliğin bana bi şey katmadığını ve düzelmem gerektiğini..
annem daha 5 yaşında bana köpek, inat, babası kılıklı, halası kılıklı demeye başlamıştı..daha 5 yaşında...
ağladı, ağladı,ağladı...demişsin ya:hep mağdurdu...bense onun teybi...sesini kaydetti durdu bana, bana anlattı, bana ağladı..ağladı ağladı ağladı..
insan babasına kızarak büyümemeli,insan tarafsız büyümeli, bir çocuk birine kızmayı birini sevmekten önce öğrenmemeli..
evet ben annemin ve babamın yanlışlarının bir eseri olarak BU oldum..
döndüremiyorum..ve öyle bir yerdeyim ki artık kaçacak ve herşeyi baştan yazacak bir seçeneğim yok..

bir kızım var..beni törpüleyen, bir eşim var bana sonuna kadar destek veren...

belkide tüm eksilerin karşılığında yaradan "al artık biraz rahatla" dedi..onları bana verdi.

maddi anlamda çok tatmin eden rahat bir işim..diplomam..ha o diplomada babam sayesinde oldu..işimi sevmiyorum, işimin ait olduğu çevreden koptum...
geri dönmek de istemiyorum.
geçmişimle kavgamı yatıştıramıyorum..
affedemiyorum...
ama bıktım kendimden..
kızıma kıyamıyorum...o yapayalnız kalmamalı...
annesi sevilen bir insan olmalı..ama....
 
"insan babasına kızarak büyümemeli,insan tarafsız büyümeli, bir çocuk birine kızmayı birini sevmekten önce öğrenmemeli..

geçmişimle kavgamı yatıştıramıyorum..
affedemiyorum...
ama bıktım kendimden..
kızıma kıyamıyorum...o yapayalnız kalmamalı...
annesi sevilen bir insan olmalı..ama..."

ne kadar aynı duygular...bütün cümlelerine yürekten katılıyorum. diyecek de çok fazla bişey bulamıyorum açıkçası. aynı korkular, aynı kızgınlık, aynı paradoks. ben evlendikten sonra (bebeğim olana kadar) kendimi toplumdan izole etmekte buldum çözümü. ama şimdi...annesi sevilen bir insan olmalı...annesi koskoca toplumda tek başına olmamalı...hayata katılmak,kaynaşmak, hayattan zevk almak nedir, bunları kızına öğretmeli. deli gibi korkuyorum aslında. bilmediğim ya da dengesiz ölçülerde yaptığım o kadar çok şeyi kızıma öğretmem gerekli ki. sağlıklısını, dengelisini...

bir dizide izlemiştim. alkolik adam adsız alkoliklere danışmak için gidiyor ve "nasıl başarıyorsunuz bunca zamandır içmemeyi" diyor. adamın cevabı "her sabah bugün içmeyeceğim diyerek güne başlıyorsun. amaç sadece o gün içmemeyi başarmak" oluyor. ben de hergün bugün iyi bir anne olmalı ve kendi iç savaşlarımı bebeğime yansıtmamalıyım diyerek başlıyorum güne. onun yüzüne bakınca kendimi, normalde her an aklımda olan pişmanlıklarımı, kızgınlıklarımı içimdeki bir rafa kaldırıyorum...ne kadar başarıyorum,bilemiyorum.

evet, bebeklerimiz kesinlikle yalnız kalmamalı...
 
yine geçmişin kıskacına girdim. günlerdir dişlilerinin arasında ezildiğim bir çarkta yaşıyorum sanki. insanın pişmanlıkları ne kadar büyük bir yük olabiliyormuş sırtında. bir an önce bu yükten kurtulmam gerek. kendimi affedemediğim öyle çok şey var ki...işin kötüsü minicik bir pişmanlık bile beni ezecek, yüreğimi lime lime edecek kadar büyüyor içimde. bir an önce geçmişin hayaletlerinden kurtulmak için bişeyler yapmam lazım, ama ne???
 
Yasadıgım hıcbırseyı unutamıyorum bende ne zaman unutmaya kalksam bır neden bır davranıs yada bı hareket herseyı yenıden hatırlamama ve yenıden eskıye donmemı saglıyor...
Ben neden boyleyım bılmıyorum ama tek bıldıgım sey hıcbırseyı unutamadıgım önüme bakmaya calısıyoruım daıma ama olmuyor bazen...
 
Evet bende borderline'm cok yalnız hissediyorum kendimi hic arkadasim yok cekingenim artık bu durumdan kurtulmak istiyorum belki bı arkadasim olsa herseyimi konuşup paylaşabileceğim bu durum ortadan kalkacak ama yok
 
yazmak istediğim çok şey var ama yazamıyorum.az önce çok doluydum içimi dökmek istemiştim elim gitmedi,yazdıklarımı sildim.çok zor bir şey bu.hepimize daha önemlisi çevremizdeki insanlara sabır diliyorum.cennet ve cehennem arasında gidip gelmek.
 
Kendimi doğrudan ifade edebildiğim zamanlarda mutluyum sadece. Ya da insanlar "mükemmel" olduğumu düşündüklerinde.
Kendimi ifade edemediğimde ve çirkin bulunduğum ya da bulunduğumu düşündüğüm zamanlarda ise; "önem verdiğim her hangi birinin bana sırtını dönmesi" mahvediyor beni.
İçimde kocaman, dinmeyen bir acı hissediyorum. Panikliyorum. Gitmesinler istiyorum. Terk edilmeyeyim istiyorum. Ya da terk edilsem bile akıllarının bir köşesinde mükemmelce yer edinmiş olmak istiyorum.
Roller dönem dönem değişiyor ve bırakan ben oluyorum bazen, hatta çoğu zaman. Pişman olup geri dönüyorum, ve affediliyorum defalarca. Oysa affedilen olmaktan da fazlasıyla yoruldum.

Dış görüntümden nefret ediyorum, ben sadece sevdiklerimin beğenisini kazandığımda "her hangi birşeyim" onun dışında hiçbir şeymişim gibi hissediyorum.
Değişmek istiyorum, mükemmel olmak, ve hayatı mükemmelliği bulana dek dondurmak .
 
Terk edilişimin üzerinden tam olarak yirmi dört gün geçti. Ben de tipik bir "borderline" gibi, bu durumu kabullenip korkularımla yüzleşmek yerine, onun (bana yapmış olduğu her şeye rağmen) iyi yanlarına odaklanıp,bir gün tekrar bir araya gelip mutlu olacağımızı düşünerek kendimi motive ediyorum.
Daha doğrusu kendimi kandırıyorum. Ve evet farkındayım, eğer bu duruma izin verirsem alıp başını gidecek. Günler ay'lara, ay'lar yıllar'a dönüşecek ve ben onu hayal etmeye devam edeceğim.
Ama yapamıyorum, kabullenemiyorum, onun da babam gibi sorumsuz ve yarı yolda bırakan bir adam olduğunu düşünmek istemiyorum.
Sanırım onu artık yanımda tutacak hiçbir fonksiyonum yok, kendisinin de beyan ettiği gibi "bedenin beni yanında tutan tek şey olsaydı, hiçbir şey beni uzağa itemezdi." Öyleyse neydi onu yanımda tutan şey? bilmiyorum.
Bilmek de istemiyorum, sadece gelip bana sarılsın ve unutalım her şeyi. Beni olduğum ve olmak istediğim kişi olarak kabul etsin.
Bir mucize olması çok mu zor?
 
ölmek ıstıyorum boyle olmak hıc hosuma gıtmıyor benım ya
sankı hata yapacakmısım sankı her defasında beceremeyecekmısım gbı gelıyor
dusunuyorum dusunuyorum hatta o kadar cok dusunuyorum kı
hevesım kacıyor yapmak ıstedıgım seyden
 
uzun zaman oldu yazmaya vakit bulamayalı...bu arada dibe doğru gidişim hızlanmış meğer. dönem dönem ve özellikle son günlerde sinir krizleri, öfke nöbetleri geçiriyorum. eşim de isyan etti en sonunda. o sabırlı adamı da bunalttım, ona da hayatı zindan ettim. kendi karanlığıma eşimi de çekiyorum. ne büyük haksızlık aslında...

ne yapacağımı bilemiyorum. o kadar çaresiz hissediyorum ki kendimi, anlatamam. en tanıdık duygumun çaresizlik olmasından da bıktım artık. "bebeğime kim bakar" korkum olmasa yapabileceklerimden kendim bile korkuyorum. acil tıbbi yardım bulmam gerek ama lanet olsun yok ki tedavisi.

bugün internette amerikalı bir doktorun röportajını okudum. bu hastalığın da genetik olduğunu düşündüğünü söylemiş. dünyam başıma yıkıldı. allahım yalvarırım bebeğime olmasın, nolur o benim gibi cehenneme mahkum olmasın............
 

2 numaralı mesajını oku...
duyguların ve kelimelerin sana doğruyu söyleyecek..
Ve sakııın ama sakın kızını yapayalnız bırakmaaa...Kaç yaşında kızın bilmiyorum ama büyüyecek ve arkadaşın olacak...Şimdilik annesin sadece ama hem kendini hem onu dostsuz bırakma...O seni anlayacak ...Allah heryerden kapatmaz kapıları...Kapılarımız evlatlarımız ve eşlerimiz..Daha ne olsun ki....Bundan önemlisi varmı ???
 
Borderline olup da nasıl evlenebilir ki bir insan?
Buna inanmıyorum; çünkü uzun süreli ilişki yürütmek imkansızdır bir borderline için.
Kendini düzeltirse olabilir yalnız. O zaman imkanı var ama aksi halde yok bence.

Bu konuda fikri olan bir şeyler yazabilir mi?
 

Bu aslında tipik borderline hareketi değil. :S Bunu ayrılık yaşayan her kadın yapıyor.
En başta nefret olur, sonra iyi günleri hatırlayıp, tekrar bir araya gelmek istersin falan.
Bu durumu yaşamayan birine rastlamadım ben hayatımda.
Zaman geçince de insan kendiyle yüzleşir ve aslında hata yapmışım diyebilir.
Borderlineı belli edecek bir ölçüt olamaz.
Gayet normal bir şey. Mantıken değil de, duygusal bir yaklaşımdır sadece.
 

Resmen ruhumu okumuş gibi oldum... Şu an ne durumdasın canım.. epey olmuş yazalı...
 

Arkadaşım sende resmen kendimi gördüm. Evliyim ve 6 aylık hamileyim. Çok korkuyorum elimdekiler kaybetmekten. Hayatımdakitek normal olan insan eşim- tek desteği ondan gördüm eğer onuda kaybedersem yaşayamam. bende öfke nöbetlerinde eşime yükleniyorum çok korkuyorum bıkacak diye... Sen ne durumdasın nasıl bir yol izliyorsun...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…