Boğaziçi Üniversitesi’nde vegan yemek skandalı

Nasıl ne alaka? Kürtajda çocuk ölüyorsa, et yemen halindede kuzu ya da herhangi bir türden hayvan ölüyor. Bağlantı kuramıyor musun? Ortada bir "can" var. Bir yaşam hakkı var.
Ama benim fikrim sana ya da öteki canlılara zarar vermezken, senin inancın hayvanları katlediyor.
Yani, herkesin fikri kendine mantığı ile hareket edilemez.
Hayvanları öldüren insana nasıl saygı duyulur? İnsanları katleden bir kimseye katil demezmiydin? Ona saygı duyarmıydın?
Ve son cümlene artık cevap vermekten cidden yoruldum. http://abolisyonistveganhareket.org/SSS#A10 Bunu oku, o benim yerime yazmış.

Tamam tamam seni de boyle kabul edicez ne yapalim artik... :KK14:
Ben cevap vermekten yoruldum sen yorulmadin.. Ailende et yiyen varsa git polise sikayet et sakin durma. :KK53:
 
Kemik değil et için dedim.

Evet arada çiğ et veriliyor ama ben seneler evvel kedi beslemiştim, biz de salam sucuk veriyorduk çiğden, veteriner hep çiğ verirseniz parazit oluyor dedi. Mümkün mertebe pişirin ya da hazır mama alın dedi o bakımdan. Bi de sürekli çiğ et hayvanı vahşileştirir diye bir teorem var, hırçın yaparmış, ne kadar doğru bilmiyorum.
Arada vermiyorum, bizim beslenme sistemimiz bu. Kemikli et, haftada bir-iki kere organ, haftada 2-3 kere sebze. Tavuk, hindi, kuzu, dana eti/kemiği, genelde tavuk ciğeri ve yüreği, zaman zaman dana yürek veya böbrek. Nadiren de balık.
Hiçbir şekilde ısıl işlem görmüyorlar.
Çiğ besleme sisteminin mantığı zaten budur: "Doğada tavşanı kim pişiriyordu?"
Veterinerimiz ve tanıdığım veterinerler de destekliyor.

Hazır mamalar içinde ne olduğunu hiçbir zaman tamamen bilemediğiniz, koruyucu katkı maddesi dolu, geneli karbonhidrat ağırlıklı mamalardır. Ben içinde protein niyetine tavuk gagası, ayağı, horoz ibiği olan mamalardan ziyade gözümle gördüğüm, taze gıdaları vermeyi tercih ediyorum. Herkes içine ne siniyorsa o şekilde devam ediyor, kimi çiğ beslemeyi tercih etmez. Ben de senelerce kuru mama verdikten sonra çiğ beslemeye başladım ve bundan sonra alacağım köpeğe hiçbir şekilde kuru mama vermeden direkt çiğ başlarım.

Çiğ et parazit yapmaz, yapabilir. Kesinlik yok yani. Zaten kendi etinizi aldığınız yerden alıp, dezenfekte edip, bekletmeden verirsiniz. Velev ki yaptı, iç parazit hapı kullanırsınız. Ben kanserojen olma ihtimali yüksek mamadansa iç parazit riskini tercih ediyorum.

Çiğ etin köpeği vahşileştirdiği de tamamen şehir efsanesi, inanmayın bile :)
 
Hayır, islamiyeti özümseyen kimse bu söylediklerime eyvallah der, ama kaçış yolu arayanlar değil.
Ki Işid örneğini "din ya da bir ideolojinin neyi söylediği önemsiz, ortada bir can var ise ötesi düşünelemez" savımı kanıtlamak için verdim. Yoksa, onlardan olmadığını biliyorum.

Ya bu nasıl bir yumuşatma, kanı bile pembeye boyama çabasıdır?
Kırt kırt hepsini kesmesende, kestiklerin var değil mi?
Bir katilde hayatı boyunca ancak 10 kişiyi öldürürse, dert değil midir?
Ne bu ya? Cidden nasıl bir meşrulaştırma çabasıdır?
Usül ne usül? Giden bir kafa, hayat yok mu? Kan yok mu? Ne usulü?
Pişirip yemen o hayvanın öldüğü gerçeğini değiştirir mi? İsterse en usta kasapların eline geçsin, bu gırtlaklandıklarını değiştirir mi?

Demek bir mideye dur demek bu kadar zormuş.
Demek "insanlar ölmesin" diyenler çıkışta dönerciye gidecek kadar vahim durumdaymış.
Demek herkes kendinden olanı koruyormuş.

Bahane, baştan sonra bahane.
Mideme dur diyemiyorum, bu yüzden kanı savunuyorum de kurtul işte.
İşi dolaştırmana gerek yok.
Ortada bir kutsal hayat varsa, din, ideoloji ve daha nicesinin canı cehenneme demen lazımdı.

Cidden bayılajağım, habire bel altı vurmaktan ne zaman vazgeçeceksin arkadaş. 30 tane gerekçe ile mantıklı açıklama yaparak sana neden sıralıyoruz, habire mide de, işkembe de, katilde. Biraz makul ol, bel altı vurarak düşünce savunulmaz.

Ben de senin insanlar, inek ve koyunu bir tutmanı anlayamıyorum.

Sanki inek kesen bebek de kesermiş lansmanın çok acımasızca.

Evrende herşeyin bir düzeni ve varolma sebebi var. İnsan olarak senin misyonun hayvanlardan çok daha fazla. Düşünmen, çözüm üretmen, yeteneklerini kullanman, yaşamak için birşeyler yapman, okuman, beynini kullanman vs vs. Kimisi doktor olmak insnaları iyileştirmek, kimisi mühendis olup evler inşa etmek, teknoloji üretmek durumunda. Bu hayatta asalak gibi yaşama lüksün yok, dünyaya bi şekilde hizmet vermek zorundasın, ister bedenen ister beyin olarak.

Hayvanlarında hepsinin varolma sebebi var, en küçük mikroorganizmanın bile varolma sebebi var doğada. Herşey son derece mükemmel işliyor. Hepsi nizami ve bunlar öyle tesadüf olan şeyler değil. Yani bi mikroorganizma üredi insan oldu, biri gitti ceylan oldu, biri evrildi karınca oldu falan değil. Hepsinin bir yaşam amacı var.

Kediler fareler üremesin diye, kargalar zararlı böcekler çoğalmasın diye, arılar çiçekler çoğalsın diye, atlar vasıta yokken bir yerden bir yere gidelim diye, bakteriler bile sayısız fayda sağlıyor.

O zaman size bir soru, etini, sütünü yemediğin hayvanlar ve sadece doğada ot tüketen, yeşillik sayısını azaltan ve üstelik ineklerin doğaya sayısızca zarar verdiği ortaya çıkmışken, bu hayvanlar neden yaratıldı? Ya da senin inancınla inekler neden evrildi???

Bk sana makale, inek ve doğaya zararları oku bakalım.

http://www.milliyet.com.tr/2006/12/12/yasam/axyas01.html

Ama bi zahmet bel altı vurmadan bilimsel, akli cevaplar var. Bi zahmet yaaaa...
 
tartışmaya hiç girmeyeceğim, ama konuya yorum yapacağım.. eğer yapılacak denmişse vegan şekline uygun hazırlanmalı evet.. S shot ın da dediği gibi, koşer sertifikalı ürünün içinden domuz çıksa bu skandal olur (tabisi gelişmiş ülkeleri kast ediyorum)

ha bunun yanında et yemeyen adama da "neler kaçırıyorsun" demek abes geliyor bana.. benim bir arkadaşım da "domuz pastırması yemediğin için ne kaçırdığın hakkında bir fikrin yok" demişti :) insanların hassasiyetlerine dikkat etmek gerek..
 
tartışmaya hiç girmeyeceğim, ama konuya yorum yapacağım.. eğer yapılacak denmişse vegan şekline uygun hazırlanmalı evet.. S shot ın da dediği gibi, koşer sertifikalı ürünün içinden domuz çıksa bu skandal olur (tabisi gelişmiş ülkeleri kast ediyorum)

ha bunun yanında et yemeyen adama da "neler kaçırıyorsun" demek abes geliyor bana.. benim bir arkadaşım da "domuz pastırması yemediğin için ne kaçırdığın hakkında bir fikrin yok" demişti :) insanların hassasiyetlerine dikkat etmek gerek..

Haklısın office, asla veganlara saygısızlık etmem.

Burada itiraz et yiyenlere katil deme cürretini gösterende.

Dinimizde bile her gün et yiyin durumu yok, herşeyden az yemek, yettiği kadar yemek var üstelik. Kurban bayramı bile et tüketemeyen insanlara ikramda bulunmak amaçlı, öyle güzel bir bayram, şimdiki gibi danayı devirip 6 ay o danayı yeme şeklinde değil.

Veganlık bile zengin işi arkadaş. Etin alternatifini bulabilecek olan o vegan yiyecekler ateş pahası. Etten katkat pahalıya gelen saçma bir sektör resmen. İnternete gir kafayı yersin vegan yiyecekler adı altında sağlanan ranttan.

Birileri veganlığı buldu paranın anasını ağlatıyor arkadaş. Fakir adam et bulamazken soya sütü, soya unu bilmem nesi mi bulacak? O alternatif yiyeceği nereden alacak. Zaten kırmızı et hayal, millet ucuz diye tavuk alıyor, bunlarda soya bilmem nesi yesin diyor. Ekmek bulamayan pasta yesin kadar ütopik.

İyiki kurban bayramı var da bazı yoksullar o sayede et yiyor, veganlara kalsa fakirin evladı protein almasın.

Bunlara veganların çözümü ne acaba? Fakirim nasıl vegan olur bunu da bi anlatın bi zahmet, hümanist, hayvanist arkadaşlar???
 
Haklısın office, asla veganlara saygısızlık etmem.

Burada itiraz et yiyenlere katil deme cürretini gösterende.

Dinimizde bile her gün et yiyin durumu yok, herşeyden az yemek, yettiği kadar yemek var üstelik. Kurban bayramı bile et tüketemeyen insanlara ikramda bulunmak amaçlı, öyle güzel bir bayram, şimdiki gibi danayı devirip 6 ay o danayı yeme şeklinde değil.

Veganlık bile zengin işi arkadaş. Etin alternatifini bulabilecek olan o vegan yiyecekler ateş pahası. Etten katkat pahalıya gelen saçma bir sektör resmen. İnternete gir kafayı yersin vegan yiyecekler adı altında sağlanan ranttan.

Birileri veganlığı buldu paranın anasını ağlatıyor arkadaş. Fakir adam et bulamazken soya sütü, soya unu bilmem nesi mi bulacak? O alternatif yiyeceği nereden alacak. Zaten kırmızı et hayal, millet ucuz diye tavuk alıyor, bunlarda soya bilmem nesi yesin diyor. Ekmek bulamayan pasta yesin kadar ütopik.

İyiki kurban bayramı var da bazı yoksullar o sayede et yiyor, veganlara kalsa fakirin evladı protein almasın.

Bunlara veganların çözümü ne acaba? Fakirim nasıl vegan olur bunu da bi anlatın bi zahmet, hümanist, hayvanist arkadaşlar???

son derece etçil bir canlıyım Zeymur'um.. süt, et, bal, yoğurt, peynir bizim ev için olmazsa olmaz.. zaten gıdım gıdım yiyen 2 bebiş var evde, bir de veganım deseler yolarım herhalde :KK53: ama bizim ülkede böyle Zeymur ya, senden olmayanı en pis şekilde yaftalamak bu ülkenin genlerinde var.. o yüzden açıkçası tartışmayı okuma gereği bile görmedim.. ben hem etçilim hem de kürtaj karşıtı değilim.. hadi bakalım ben ne oldum o zaman :KK53:

vegan olmayı bırak bu ülkede glütensiz gıdalar normalin 3 katı.. çölyak hastaları resmen beslenemiyor, üstelik gıda çeşidi de yok.. nerede kaldı soya zımbırtısı..
 
Cidden bayılajağım, habire bel altı vurmaktan ne zaman vazgeçeceksin arkadaş. 30 tane gerekçe ile mantıklı açıklama yaparak sana neden sıralıyoruz, habire mide de, işkembe de, katilde. Biraz makul ol, bel altı vurarak düşünce savunulmaz.

Ben de senin insanlar, inek ve koyunu bir tutmanı anlayamıyorum.

Sanki inek kesen bebek de kesermiş lansmanın çok acımasızca.

Evrende herşeyin bir düzeni ve varolma sebebi var. İnsan olarak senin misyonun hayvanlardan çok daha fazla. Düşünmen, çözüm üretmen, yeteneklerini kullanman, yaşamak için birşeyler yapman, okuman, beynini kullanman vs vs. Kimisi doktor olmak insnaları iyileştirmek, kimisi mühendis olup evler inşa etmek, teknoloji üretmek durumunda. Bu hayatta asalak gibi yaşama lüksün yok, dünyaya bi şekilde hizmet vermek zorundasın, ister bedenen ister beyin olarak.

Hayvanlarında hepsinin varolma sebebi var, en küçük mikroorganizmanın bile varolma sebebi var doğada. Herşey son derece mükemmel işliyor. Hepsi nizami ve bunlar öyle tesadüf olan şeyler değil. Yani bi mikroorganizma üredi insan oldu, biri gitti ceylan oldu, biri evrildi karınca oldu falan değil. Hepsinin bir yaşam amacı var.

Kediler fareler üremesin diye, kargalar zararlı böcekler çoğalmasın diye, arılar çiçekler çoğalsın diye, atlar vasıta yokken bir yerden bir yere gidelim diye, bakteriler bile sayısız fayda sağlıyor.

O zaman size bir soru, etini, sütünü yemediğin hayvanlar ve sadece doğada ot tüketen, yeşillik sayısını azaltan ve üstelik ineklerin doğaya sayısızca zarar verdiği ortaya çıkmışken, bu hayvanlar neden yaratıldı? Ya da senin inancınla inekler neden evrildi???

Bk sana makale, inek ve doğaya zararları oku bakalım.

http://www.milliyet.com.tr/2006/12/12/yasam/axyas01.html

Ama bi zahmet bel altı vurmadan bilimsel, akli cevaplar var. Bi zahmet yaaaa...
Senden önce ben bayılacağım. Bir tane bile "can'ı" kutsal sayan insan göremedim. İşin daha da iğrenç tarafı ne biliyor musun, bu insanlar başka bir başlık altında "katiilleerrr, yuhhhh, caniiii" diye haykırarak, günlerinin geri kalanını mutlu mesut geçirmelerini sağlayacak kadar "iyi insan olmanın görevini yerine getirmiş olmanın verdiği" rahatlığa ulaşacaklar.
Samimiyet, sadece samimiyet istiyorum.

Kim bel altı vurmuş? Din ya da mide fark etmez, sebep önemsiz, can kutsaldır demek mi bel altı oluyor? Eee, o halde tüm bu insanlar hep "katillere" aslında bel altından vuruyor, öyle mi? Çünkü söz konusu bir çocuk olunca, nasılda celallendiklerini iyi biliyorum.

İnek kesen asla bebek kesmez. Çünkü onlarda sizler gibi ineğin acı çektiğini, yaşamak istediğini bir türlü anlayamıyorum. Ben, inek ile bebek kesme arasında fark olmadığını söylüyorum. Birini yapan diğerinide mutlaka yapar demiyorum. iyi anlamak lazım.

İnsanların var olma sebebini nede güzel açıklamışsın... Ve bu açıklamadan yola çıkarak, beynini kullanması ve "orman kanunlarından" öte bir standartı yakalaması gerektiğini de savunabiliriz değil mi?

Hayvanların var olma sebebinin "sindirilmek" olmadığını biliyorsundur, değil mi? Yani, onlar senin için yaratılmadı. Emin ol. Sensiz ve doğada çok daha mutlular. Boğazlarını keserek onlara mutlulukta bahşetmiş olmuyorsun...

Doğal olan olduğu şekliyle bırakılmalı. Fakat nasıl akarsuları yok etmek, ağaçları kesmek doğaya saldırı ise hayvanları öldürmekte öyledir. İnsan kendi medeniyetini, akıl ile yoğurduğu refahını inşa eder. Bu da demek oluyor ki, "aslan kral" mantığını insana uyarlayamayız. O düşünür, yanlış ile doğruyu ayırt eder. Fakat bunu bir kedi yapamaz. Kedi, türünden bir başkasını öldürürse, ona katil demeyiz, tıpkı fareyi yediğinde olduğu gibi. Fakat bu insan için deçerli değildir. Yoksa hepimiz birer yamyama dönüşürdük.

Eğer doğal olan insanın devamını sağlaması için gereken her yola barşvurması ise, insan etide "menuye" eklenmeli.
Bunun dışında sana söylediğim gibi inek sayısı olması gerekenden milyonlarca daha fazla. Doğal olan, olduğu gibi bırakılsaydı düzen nasıl insan yok iken işliyorsa, öyle devam edecekti.
Ki zaten insanlar ineklerin sayısı çoğalmasın diye onları yemiyor. Tersine sayıları "yetmediği" için insani olmayan yollara başvurarak devamı kesilmeyen bir çoğalmaya sebep oluyorlar.

Sorun, anlaşamadığımız yegane nokta "hayvanlar canlı mıdır? onlarında hakları var mıdır? insan ile eşitmidirler? sorusuna verilen cevapta yatıyor. Ben bunların hepsine evet diyorum, sen ise değil.
Neyse, bir gün yaşatılanların yaşanması dileğiyle.

Not: Acımasız olduğumu söyleyenlere son bir açıklama yapayım; sizler nasıl bir katile sempati ile yaklaşmıyorsanız, bende hayvan eti yiyenlere öyle gülücük saçarak yaklaşmıyorum.
 
son derece etçil bir canlıyım Zeymur'um.. süt, et, bal, yoğurt, peynir bizim ev için olmazsa olmaz.. zaten gıdım gıdım yiyen 2 bebiş var evde, bir de veganım deseler yolarım herhalde :KK53: ama bizim ülkede böyle Zeymur ya, senden olmayanı en pis şekilde yaftalamak bu ülkenin genlerinde var.. o yüzden açıkçası tartışmayı okuma gereği bile görmedim.. ben hem etçilim hem de kürtaj karşıtı değilim.. hadi bakalım ben ne oldum o zaman :KK53:

vegan olmayı bırak bu ülkede glütensiz gıdalar normalin 3 katı.. çölyak hastaları resmen beslenemiyor, üstelik gıda çeşidi de yok.. nerede kaldı soya zımbırtısı..

Bu son yılların trendi veganlığın sadece bu işten ciddi para kazananların rant amaçlı gerçekleştirdiği bir eylem olarak görüyorum. O değil hayvanların hormonlu olduğuna inanıp, aldıkları soya sütlerinin çok masum olduğuna innaıyorlar ve saçma sapan şeylere abuk paralar ödüyorlar.

Oysa birilerinin cebini doldurduklarının farkında değiller.

Acaba hiç o soyalı bilmem neler nedne bu kadar pahalı diye kafa yordular mı? Ya da hayvansal herşeyin, hormonlu, hileli olduğuna inanıp, sağlıklı beslenme amaçlı aldıkları vegan şeylerin sooon derece sağlıklı olduğu kanaatine nereden vardılar. Pazardan aldığın herşey hormonlu ve fayda ötesşnde zararlı ama yoook onlar sağlıklı besleniyor.

Pardon bu veganların çoğu zengin, gider domatesin, fasülyenin, patlıcanın kilosunu 15 tl'den organik olanından alır, evet doğru :KK14::KK14:
 
Senden önce ben bayılacağım. Bir tane bile "can'ı" kutsal sayan insan göremedim. İşin daha da iğrenç tarafı ne biliyor musun, bu insanlar başka bir başlık altında "katiilleerrr, yuhhhh, caniiii" diye haykırarak, günlerinin geri kalanını mutlu mesut geçirmelerini sağlayacak kadar "iyi insan olmanın görevini yerine getirmiş olmanın verdiği" rahatlığa ulaşacaklar.
Samimiyet, sadece samimiyet istiyorum.

Kim bel altı vurmuş? Din ya da mide fark etmez, sebep önemsiz, can kutsaldır demek mi bel altı oluyor? Eee, o halde tüm bu insanlar hep "katillere" aslında bel altından vuruyor, öyle mi? Çünkü söz konusu bir çocuk olunca, nasılda celallendiklerini iyi biliyorum.

İnek kesen asla bebek kesmez. Çünkü onlarda sizler gibi ineğin acı çektiğini, yaşamak istediğini bir türlü anlayamıyorum. Ben, inek ile bebek kesme arasında fark olmadığını söylüyorum. Birini yapan diğerinide mutlaka yapar demiyorum. iyi anlamak lazım.

İnsanların var olma sebebini nede güzel açıklamışsın... Ve bu açıklamadan yola çıkarak, beynini kullanması ve "orman kanunlarından" öte bir standartı yakalaması gerektiğini de savunabiliriz değil mi?

Hayvanların var olma sebebinin "sindirilmek" olmadığını biliyorsundur, değil mi? Yani, onlar senin için yaratılmadı. Emin ol. Sensiz ve doğada çok daha mutlular. Boğazlarını keserek onlara mutlulukta bahşetmiş olmuyorsun...

Doğal olan olduğu şekliyle bırakılmalı. Fakat nasıl akarsuları yok etmek, ağaçları kesmek doğaya saldırı ise hayvanları öldürmekte öyledir. İnsan kendi medeniyetini, akıl ile yoğurduğu refahını inşa eder. Bu da demek oluyor ki, "aslan kral" mantığını insana uyarlayamayız. O düşünür, yanlış ile doğruyu ayırt eder. Fakat bunu bir kedi yapamaz. Kedi, türünden bir başkasını öldürürse, ona katil demeyiz, tıpkı fareyi yediğinde olduğu gibi. Fakat bu insan için deçerli değildir. Yoksa hepimiz birer yamyama dönüşürdük.

Eğer doğal olan insanın devamını sağlaması için gereken her yola barşvurması ise, insan etide "menuye" eklenmeli.
Bunun dışında sana söylediğim gibi inek sayısı olması gerekenden milyonlarca daha fazla. Doğal olan, olduğu gibi bırakılsaydı düzen nasıl insan yok iken işliyorsa, öyle devam edecekti.
Ki zaten insanlar ineklerin sayısı çoğalmasın diye onları yemiyor. Tersine sayıları "yetmediği" için insani olmayan yollara başvurarak devamı kesilmeyen bir çoğalmaya sebep oluyorlar.

Sorun, anlaşamadığımız yegane nokta "hayvanlar canlı mıdır? onlarında hakları var mıdır? insan ile eşitmidirler? sorusuna verilen cevapta yatıyor. Ben bunların hepsine evet diyorum, sen ise değil.
Neyse, bir gün yaşatılanların yaşanması dileğiyle.

Not: Acımasız olduğumu söyleyenlere son bir açıklama yapayım; sizler nasıl bir katile sempati ile yaklaşmıyorsanız, bende hayvan eti yiyenlere öyle gülücük saçarak yaklaşmıyorum.

Yediğin fasülyede canlı. Soyada canlı. Dibine kadar canlı hem de.....
 
Senden önce ben bayılacağım. Bir tane bile "can'ı" kutsal sayan insan göremedim. İşin daha da iğrenç tarafı ne biliyor musun, bu insanlar başka bir başlık altında "katiilleerrr, yuhhhh, caniiii" diye haykırarak, günlerinin geri kalanını mutlu mesut geçirmelerini sağlayacak kadar "iyi insan olmanın görevini yerine getirmiş olmanın verdiği" rahatlığa ulaşacaklar.
Samimiyet, sadece samimiyet istiyorum.

Kim bel altı vurmuş? Din ya da mide fark etmez, sebep önemsiz, can kutsaldır demek mi bel altı oluyor? Eee, o halde tüm bu insanlar hep "katillere" aslında bel altından vuruyor, öyle mi? Çünkü söz konusu bir çocuk olunca, nasılda celallendiklerini iyi biliyorum.

İnek kesen asla bebek kesmez. Çünkü onlarda sizler gibi ineğin acı çektiğini, yaşamak istediğini bir türlü anlayamıyorum. Ben, inek ile bebek kesme arasında fark olmadığını söylüyorum. Birini yapan diğerinide mutlaka yapar demiyorum. iyi anlamak lazım.

İnsanların var olma sebebini nede güzel açıklamışsın... Ve bu açıklamadan yola çıkarak, beynini kullanması ve "orman kanunlarından" öte bir standartı yakalaması gerektiğini de savunabiliriz değil mi?

Hayvanların var olma sebebinin "sindirilmek" olmadığını biliyorsundur, değil mi? Yani, onlar senin için yaratılmadı. Emin ol. Sensiz ve doğada çok daha mutlular. Boğazlarını keserek onlara mutlulukta bahşetmiş olmuyorsun...

Doğal olan olduğu şekliyle bırakılmalı. Fakat nasıl akarsuları yok etmek, ağaçları kesmek doğaya saldırı ise hayvanları öldürmekte öyledir. İnsan kendi medeniyetini, akıl ile yoğurduğu refahını inşa eder. Bu da demek oluyor ki, "aslan kral" mantığını insana uyarlayamayız. O düşünür, yanlış ile doğruyu ayırt eder. Fakat bunu bir kedi yapamaz. Kedi, türünden bir başkasını öldürürse, ona katil demeyiz, tıpkı fareyi yediğinde olduğu gibi. Fakat bu insan için deçerli değildir. Yoksa hepimiz birer yamyama dönüşürdük.

Eğer doğal olan insanın devamını sağlaması için gereken her yola barşvurması ise, insan etide "menuye" eklenmeli.
Bunun dışında sana söylediğim gibi inek sayısı olması gerekenden milyonlarca daha fazla. Doğal olan, olduğu gibi bırakılsaydı düzen nasıl insan yok iken işliyorsa, öyle devam edecekti.
Ki zaten insanlar ineklerin sayısı çoğalmasın diye onları yemiyor. Tersine sayıları "yetmediği" için insani olmayan yollara başvurarak devamı kesilmeyen bir çoğalmaya sebep oluyorlar.

Sorun, anlaşamadığımız yegane nokta "hayvanlar canlı mıdır? onlarında hakları var mıdır? insan ile eşitmidirler? sorusuna verilen cevapta yatıyor. Ben bunların hepsine evet diyorum, sen ise değil.
Neyse, bir gün yaşatılanların yaşanması dileğiyle.

Not: Acımasız olduğumu söyleyenlere son bir açıklama yapayım; sizler nasıl bir katile sempati ile yaklaşmıyorsanız, bende hayvan eti yiyenlere öyle gülücük saçarak yaklaşmıyorum.


Bak oku bitkiler de acı çekiyor. Canlı onlarda? Bilimsel araştırmalar diyor bunu.

http://www.evrimagaci.org/fotograf/41/5358

Sen katil misin de soyayı alıp canlı canlı suya atıp pişiriyorsun? Ya da bir sebzeden salata yapıp katır kutur yiyorsun.

Olduuuu bitkiler tarladan koparılıp yensin ama bu normal olsun. Tek suçları gözleri ve ağızları olmaması mı?

Katilsek hepimiz katiliz demek ki... :KK14:
 
Sık sık çevremde de, bu forumda da görüyorum ve Üzülerek söylüyorum ki vegan terörizmi(terörizm de demek istemiyorum)diye bir şey de doğdu.Hayır tamam sen yine vegan ol kardeşim, hayvanları düşünüyorsun ona da ok...Bu sizin bir yaşam ve düşünce şekliniz o da ok.Ama et ve et ürünlerini yiyenlere karşı olan çıkışlarını anlamıyorum..
çevremde her seferinde böyle çıkışan bir arkaşım var.ve gün geçtikçe daha çok agresifleşip, kendi gibi düşünmeyenle kavga eder oldu.Halbu ki çevrene saldırmadan herkes yediğiyle mutlu olsa?
 
Yediğin fasülyede canlı. Soyada canlı. Dibine kadar canlı hem de.....

Aynı düzeyde cevap vereyim mi?
Taş'da canlı, onu okyanusa fırlatma ya da sakın ha üzerine basma.

Zeymurel, gitgide "ama her şey insan için yaratıldı" diyecek noktaya geliyorsun, farkındasın değil mi?

"Elbette var; bitkilerin, mantarların ve mikropların da canı var. Hayvanların hissetme yetisine sahip olmalarının “canlı” olmalarından farklı bir durum olduğunu görmek önemlidir; canlı olmak hissetme yetisine sahip olmak anlamına gelmez. Hissetme yetisine sahip olmak acının ve zevkin bilincine varan bir varlık olmak demektir, hissetme yetisine sahip olan bir canlıda öznel yaşantıları olan bir “ben” vardır. Bitkiler acı hissettiklerini gösterir biçimde davranmazlar ve insan ve insan harici hayvanlarda hissetme yetisini sağlayan fizyolojik ve nörolojik yapılara sahip değildirler. Hissedebilirlik insanlarda ve insan harici hayvanlarda bir işleve sahiptir; acı hissedebilir canlıların kendilerine zarar veren bir uyarandan kaçmalarını sağlayan bir mekanizmadır, yani acı hayatta kalmak için bir araç olarak kullanılan bir sinyaldir. Bitkiler böyle bir sinyal kullanmazlar, kullanmaları için pratik bir neden de yoktur. Bitkilerin hissedebilirlikleri ya da öznel yaşantıları olan “ben” algıları olduğuna dair herhangi bir bilimsel veri yoktur, bu sebeple ağaçtan elma kopartmakla bir hayvanın bir uzvunu kopartmanın etik anlamda aynı değere sahip olduğunu düşünmek için de hiçbir sebep yok."

Ardından "herkesin" aklına gelen "o halde uyuşturarak öldürelim, hissetmesinler!" sorusunada cevap vereyim hemen.

"Haklara sahip olmak için hissedebilirliğin temel olması, acı hissinin geçici olarak ortadan kaldırılması sonucu hakların ortadan kalktığı anlamına gelmez. Hissedebilirlik, hisseden varlığın öznel yaşantıları olduğu anlamına gelir ve bu da onu ‘eşya, şey’ olma statüsünden çıkartarak ‘kişi’ statüsüne yerleştirir. Yani, sorun hissedebilir bir canlının öldürülürken acı çekiyor olmasından ibaret değildir, sorun hissedebilen bir varlığın öldürülüyor ya da kullanılıyor olmasıdır. Bunu ne kadar ”acısız” bir şekilde yaptığınız eylemi etik olarak kabul edilebilir kılmayacaktır."

Bunlar canı et çekenlerin sıkça başvurduğu ve yazmaktan bıktığım cevaplar olduğu için, alıntıladım.
 
Sık sık çevremde de, bu forumda da görüyorum ve Üzülerek söylüyorum ki vegan terörizmi(terörizm de demek istemiyorum)diye bir şey de doğdu.Hayır tamam sen yine vegan ol kardeşim, hayvanları düşünüyorsun ona da ok...Bu sizin bir yaşam ve düşünce şekliniz o da ok.Ama et ve et ürünlerini yiyenlere karşı olan çıkışlarını anlamıyorum..
çevremde her seferinde böyle çıkışan bir arkaşım var.ve gün geçtikçe daha çok agresifleşip, kendi gibi düşünmeyenle kavga eder oldu.Halbu ki çevrene saldırmadan herkes yediğiyle mutlu olsa?

Bu "vegan terörizmi" hayvana bakınca "canlı" görmekten kaynaklanıyor.
Ve eminim ki sende bahsi geçen canlı "insan" olsaydı katı birer teröriste dönüşürdün. Buna şüphem yok.
Arkadaşının giderek dahada radikalleşmesinin sebebi, artık dayanamıyor olması bence.

Ortada basit bir farklı düşünce çatışması yok. Ortada düşünceden ötürü katledilen canlılar var.
Ve düşünce özgürlüğü bir başkasının canına kastettiği noktada, biter.
 
Aynı düzeyde cevap vereyim mi?
Taş'da canlı, onu okyanusa fırlatma ya da sakın ha üzerine basma.

Zeymurel, gitgide "ama her şey insan için yaratıldı" diyecek noktaya geliyorsun, farkındasın değil mi?

"Elbette var; bitkilerin, mantarların ve mikropların da canı var. Hayvanların hissetme yetisine sahip olmalarının “canlı” olmalarından farklı bir durum olduğunu görmek önemlidir; canlı olmak hissetme yetisine sahip olmak anlamına gelmez. Hissetme yetisine sahip olmak acının ve zevkin bilincine varan bir varlık olmak demektir, hissetme yetisine sahip olan bir canlıda öznel yaşantıları olan bir “ben” vardır. Bitkiler acı hissettiklerini gösterir biçimde davranmazlar ve insan ve insan harici hayvanlarda hissetme yetisini sağlayan fizyolojik ve nörolojik yapılara sahip değildirler. Hissedebilirlik insanlarda ve insan harici hayvanlarda bir işleve sahiptir; acı hissedebilir canlıların kendilerine zarar veren bir uyarandan kaçmalarını sağlayan bir mekanizmadır, yani acı hayatta kalmak için bir araç olarak kullanılan bir sinyaldir. Bitkiler böyle bir sinyal kullanmazlar, kullanmaları için pratik bir neden de yoktur. Bitkilerin hissedebilirlikleri ya da öznel yaşantıları olan “ben” algıları olduğuna dair herhangi bir bilimsel veri yoktur, bu sebeple ağaçtan elma kopartmakla bir hayvanın bir uzvunu kopartmanın etik anlamda aynı değere sahip olduğunu düşünmek için de hiçbir sebep yok."

Ardından "herkesin" aklına gelen "o halde uyuşturarak öldürelim, hissetmesinler!" sorusunada cevap vereyim hemen.

"Haklara sahip olmak için hissedebilirliğin temel olması, acı hissinin geçici olarak ortadan kaldırılması sonucu hakların ortadan kalktığı anlamına gelmez. Hissedebilirlik, hisseden varlığın öznel yaşantıları olduğu anlamına gelir ve bu da onu ‘eşya, şey’ olma statüsünden çıkartarak ‘kişi’ statüsüne yerleştirir. Yani, sorun hissedebilir bir canlının öldürülürken acı çekiyor olmasından ibaret değildir, sorun hissedebilen bir varlığın öldürülüyor ya da kullanılıyor olmasıdır. Bunu ne kadar ”acısız” bir şekilde yaptığınız eylemi etik olarak kabul edilebilir kılmayacaktır."

Bunlar canı et çekenlerin sıkça başvurduğu ve yazmaktan bıktığım cevaplar olduğu için, alıntıladım.

Bahar bence sen inek besle, çok ciddiyim, yani bu ineklerin hiçbirşeyinden faydalanmayacaksak, bazı gönüllülerin onları beslemesi gerek. Rica ediyorum birkaç hayvanı da sen kurtar ve besle onları. Öyle oturduğunuz yerden katil ilan etmek yerine bir iki hayvan kurtarsanız bu ineklerin haklarına daha çok sahip çıkardınız. Böyle o hayvanlara üzülüp tasalanıp samimi olunmuyor.
 
Bitkiler acı hissettiklerini gösterir biçimde davranmazlar ve insan ve insan harici hayvanlarda hissetme yetisini sağlayan fizyolojik ve nörolojik yapılara sahip değildirler.

Bazı araştırmalara göre bitkiler kendilerini yenilirken duyabilirler.

İngilizce biliyordunuz sanıyorum, ben ilgili bölümleri çeviriyorum, yazının tamamı ve kaynak aşağıdadır. Kaynakta belirtilen araştırmaları tek tek okumadığımı belirtmek isterim.

Bonn Üniversitesi Uygulamalı Fizik Enstitüsü araştırmacılarına göre bitkiler acı içinde ağlamaya eşdeğer gaz salınımı yapar. Laser mikrofon kullanılarak araştırmacılar, bitkilerin kesildiğinde veya yaralandığında saldığı gazların ses dalgalarını yakalamıştır. İnsan kulağı için duyulabilir olmasa da bitkilerin gizli sesleri, salatalıkların hastalandıklarında çığlık attıklarını ve çiçeklerin yaprakları kesildiğinde inlediğini ortaya çıkarmıştır.

Ayrıca bitkilerin, yenirken kendilerini duyabildiğinin kanıtları vardır. Missouri-Columbia Üniversitesi araştırmacıları bitkilerin tırtılların onları yerken çıkardığı çiğneme seslerini anladığını ve cevap verdiğini bulmuştur. Bitkiler sesleri duyar duymaz çeşitli savunma mekanizmalarıyla cevap verir.

http://science.howstuffworks.com/life/botany/plants-feel-pain.htm
 
Yediğin fasülyede canlı. Soyada canlı. Dibine kadar canlı hem de.....
He evet, bitkiler de canlı. Onu da yemeyelim. Ne yiyeceğiz?
Açlıktan ölürüz herhalde. O zaman bile bile intihar olur bu. Peki intihar eden kişi de katil oluyor muydu?
İşte katil gözüyle bakarsak, böyle bir kısır döngüye gireriz. :KK51:
 
Bahar bence sen inek besle, çok ciddiyim, yani bu ineklerin hiçbirşeyinden faydalanmayacaksak, bazı gönüllülerin onları beslemesi gerek. Rica ediyorum birkaç hayvanı da sen kurtar ve besle onları. Öyle oturduğunuz yerden katil ilan etmek yerine bir iki hayvan kurtarsanız bu ineklerin haklarına daha çok sahip çıkardınız. Böyle o hayvanlara üzülüp tasalanıp samimi olunmuyor.
İŞte asıl anlamaları gereken şey, et=cinayet değildir.Kendileri duyarlılık bekliyor ama dayatma konusunda da üstlerine yok..
 
İŞte asıl anlamaları gereken şey, et=cinayet değildir.Kendileri duyarlılık bekliyor ama dayatma konusunda da üstlerine yok..

Bu veganlara bir metin veriliyor ve ezberletiliyor zaten, hep aynı cümleler, ifadeler, ithamlar, suçlamalar. Hep ama hep aynı.

Evcil hayvan besliyorsun ona ne veriyorsun diye sor susarlar. Çünkü et verirler.

Bitkilerde canlı diyorsun, onlar ses çıkarmaz falanlı fişmanlı. Yahu canlı işte, ağzı yok diye bu onu öldürüp yediğin gerçeğini nasıl değiştirsin?

Hayvancılıktan, hayvansal ürünlerden geçinen milyonlarca insan ne yapsın dersen işte işe girerler kem küm? Yahu millet işsiz, bu adamlar bu işten kıt kanaat geçiniyor, ülkede bu işten para kazanan milyonların ekmeğini sen mi vereceksin?

Bu hayvanlardan para kazanmazsan eğer, bu hayvanlara kim bakacak, besleyecek çünkü o zaman işin içine ciddi maliyet girecek, hayvanın yemi, otu ne çok masraf. Ona da susarlar.

Tek bildikleri katil, cani?

Ama çoğu ömürlerinde inek görüp, dokunmamıştır bile. Hatta adım gibi eminim gidip dokunmaya tiksinirler. Çünkü çoğu veganım ben canım, salata yiyycem diyen Etiler tayfası. Garibana gidip anlatsınlar veganlığı, et yeme demeyi, git soya sosu, sütü al, bir sürü para bayıl demeyi.
 
X