Şimdi şöyle birşey söyliyeyim.Nakil konusu çok hassas bir konu. Ülkemize maalesef ölüm durumunda dahi organlarını bağışlamayan insanlar var ; ki bence çok saçma. Ben de arkadaşınız gibi 30 yaşındaydım ama kurul kararı ile almadılar. Ancak şöyle birşey olabilir; dersiniz ki ben onay veriyorum,hiçbir baskı olmadan özgür irademle veriyorum (noterden belki kağıt imzalatılır) o zaman oluyor. Yani tamamen kişinin özgür iradesi ile olacak bir iş;biraz da aile içinde sıkıntılı bir durum olabiliyor. Yani bir organ veriliyor sonuçta. Ancak pek çok kişi hayatını tek böbrekle idame ettirebilir;aynı şekillde karaciğer naklinde de donör olmanın bir sıkıntısı yoktur. Allah korusun ablamın sağlam olan nakilli böbreğine şimdi birşey olsun ben veririm;hiç düşünmem ama herkes öyle değil. Ancak hasta da bu ikinci şansın farkında olmalı ve hayatını ona göre yaşamalı. Açıkcası ben disiplinsiz hastaları gördüğümde çok kızıyorum.
Şöyle e bir durum var; Organ naklinde donör olan kişinin bile böbrek fonksiyonlarına bakılıyor.Örnek vereyim sağ %51-sol %49 çalışıyor olsun (50-50 olmuyormuş;genele bir böbrek daha genç oluyormuş) . %50 çalışan sizde kalıyor, 49 olanını alıp takıyorlar hastaya;bu da donörün hayatını tehikeye atmamak için yapılıyor. Dediğim gibi nakilli bir hastanın hayatı nakil öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor. Hasta kendine dikkat edecek;bunun "ama"sı falan yok.Aslında sağlıklı bir insanın dikkat etmesi gereken şeyleri yapacak ama büyük bir titizlikle.Ablam Erzurum ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ nde ameliyat olmuştu. Doktorları Prof. Dr. Bülent Aydınlı (sanırım şu an Antalya organ nakilde) ve Prof.Dr. Gürkan Öztürk (şuan Erzurum organ nakil bölüm müdürü) idi.Aynı zamanda nefroloji bölümünden hocalar da çok ilgilendiler;nedeni ablam çok dikkatli bir hasta idi.
İnşallah arkadaşının annesi de aklını başına toplar ve sağlığına dikkat eder.