11/10/2008 sabah erkenden uyanıyorum. Bugün bebeklerimi görmeye gidiyoruz. Pek neşeli kalkmadım nedense. Doktora gidiyoruz. Doktor içeri alıyor bizi. İlk karşılaşmada sevdim doktoru. Başımdan geçenleri anlatıyorum. Ve en son size geldim bundan sonrada sizle devam etmek istiyorum diyorum. Doktor yine bir sürü soru sorduktan sonra sana bazı vitaminler vericem diyor. Ve hadi bebekleri görelim diyor. İçeri giriyoruz hemen hemşire geliyor yanıma. Ve göbeğimi açıp yatıyorum. Ultrasonun önüne geçiyor doktor yanına eşimi oturtuyor. Gel buraya otur burası baba koltuğu diyor. Veee ultrasonda sizi görüyorum. Biriniz sırt üstü yatmış biriniz ellerini alta almış yan yatmış. Ne kadar büyümüşsünüz! Artık bebek şeklini almışsınız gözüm parlıyor! Keseleri ayrı diyor doktor. Derin bir ohh çekiyorum. Eşim ayrı yumurta ikizi yani diyor. Hayır diyor doktor o daha belli olmaz. Sonra sesi kesiliyor doktorun. Maalesef kötü haber diyor!!! Ne oldu diye doktora bakıyorum. Ordan eşim biri öldü mü yoksa diyor? Maalesef ikisininde kalp atışını alamıyorum diyor doktor!!! Hemen size dönüyorum bakıyorum. Olamaz başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyor. Ve ekliyor doktor dokuzuncu haftada kalp atışları durmuş!!! Eşim sakın üzülme diye bağırıyor...
Nasıl üzülmem ki…
Hiç de doktora giderken aklımda kötü şeyler yoktu.
İşte korktuğum başıma geldi, artık hamile değilim…
Herkes benim için üzülmeye başlıyor bu sefer bense sizin için ağlıyorum… Size neden beni bıraktınız diye soruyorum. Sesiniz çıkmıyor. Hani anlaşmıştık birimiz hepimiz hepimiz birimizdik!!! Hani beni bırakmak yoktu ??? Sesiniz yine çıkmıyor…
Eveet bugün 16 ekim 2008 dedenizin yanındasınız ona güzel bir doğum günü hediyesi olmuştur. Bugün, bana da sizi unutmamam için acı bir tecrübe yaşatıyor. Göğüslerimden sizin için allahın emrettiği rızkınız akıyor… boşa … peçeteye…
O damlalar peçeteye damlarken o küçücük ağzınız gözümün önüne geliyor. Uzaktan emmeye çalışıyorsunuz ama sütler peçeteye akıyor…