“Ey sevgili, seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçemem.
Sen benim Diego Riviera’msın, yıldızlarsın sen.
Ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar!”*
Eğer hayatın sanatı taklit ettiğini varsayarsak, bu anlamda en karmaşık olgu aşk olmalı… Ona yüklediğimiz anlamlar ölçüsünde dolup boşalan özünü; resimden şiire, heykelden sinemaya farklı ifade biçimleriyle görünür ve dillendirilebilir hâle getirmek bizim esin kaynağımız. Pet Shop Boys “Love Is a Bourgeois Construct” derken, “Aşk, insanın başına gelebilecek en iyi şeydir.” tavsiyesini verir John Steinbeck oğluna bir mektubunda. Aşkın en yıkıcı hâllerini beyazperdeye taşıyan filmler olur. Filmlerdeki zor aşkları derlediğimiz listemizle onları yeniden anımsayalım.
Not: Sıralama alfabetiktir.
1. A Bittersweet Life / Dalkomhan İnsaeng
Kim Jee-woon, 2005
Uzak Doğu sinemasının meselelerinden biri, aşk. Batı kültürünün aşka olan mesafeli yaklaşımını, sarsıcı bir estetik anlayışıyla sergilediği için aşkı bambaşka yollarla anlatabilmeyi beceriyor. Yönetmen Kim Jee-Woon gibi…
2. Boşver Arkadaş
Zeki Ökten, 1974
Alfabetik dizinde peşi sıra gelmelerinin dışında da A Bittersweet Life (2005) ile ortak bir kaderi paylaşıyor bu Zeki Ökten filmi. Cüret edince yanacağınız bir aşk hikâyesini bağrınızın, ellerinizin ve nefesinizin arasından yitip gidişini hissedeceğiniz bungun bir anlatımla…
3. Braveheart
Mel Gibson, 1995
Haftalar boyu gösterimde kalan Mel Gibson filmi, aşkı uğruna bir ülkeyi kurtarmaya kalkışan William Wallace’ın avucundaki mendili ve son sözüyle hâlâ kulaklarımızda: “Freedom!”
4. Brokeback Mountain
Ang Lee, 2005
Ang Lee’nin kendi estetik anlayışıyla, aşk teması etrafında söylemler geliştirdiği, filmografisi içinde önemli yere sahip Brokeback Mountain.
5. Dağınık Yatak
Atıf Yılmaz, 1984
Müjde Ar ve Ümit Belen’in başrollerini paylaştığı bu Atıf Yılmaz filminin senaryosu Murathan Mungan’a ait. Benli Meryem performansı ile akıllara yer eden Müjde Ar ve diğer referanslar, aşkın altüst ediciliğini “Dağınık Yatak” adından daha çarpıcı ne ile ifade edebilirdi ki?
6. Driver
Nicolas Winding Refn, 2011
Müzikleri, oyunculukları ve kurgusu ile sık işlenmiş bir konunun risklerine yakalanmadan kotarılmış, etkili anlatım diline sahip bir yapım. Aşksız kalamamanın ve onun için gözden çıkarılacakların tutarını, bir iç titremesiyle duyumsatan, adına yakışır yıkıcı aşklardan Driver.
7. Duvara Karşı / Gegen Die Wand
Fatih Akın, 2004
Bütün satırları yalnızca aşk diyebilmek için yazılmış mektuplar gibi Duvara Karşı. Metnin her köşesini işgal etmiş olan yalnızlık, horlanmışlık, kaçış ve yetişkinlik temaları, o tuhaf meselenin, aşkın etrafında dans ediyor. Ve Fatih Akın, sevgili Meral Okay’ın sözleriyle ‘yine güzel, yine çiçek’ gibi bir filme imzasını atıyor.
8. Gitmek, Benim Marlom ve Brandom
Hüseyin Karabey, 2007
Bir şiir yazmak gibi sinema bazen. Gitmek, Cemal Süreya dizesinin görsel biçemi gibi “Aklıma bile gelmiyorsun artık… O kadar kalbimdesin ki.”
9. İndochine
Régis Wargnier, 1992
Catherine Denevue ve Vincent Pérez’in başrollerini paylaştığı, sömürge zamanlarında yaşanan bir aşkı anlatan film, özellikle de dünyaya bu soylu duyguyla direnmenin eşsizliğini görkemli bir dille ifade ediyor.
10. La Conseguenze Dell’amore / The Consequences of Love
Paolo Sorrentino, 2004
Aşk için neleri göze alabileceğimizin, kendi sınırlarımızı keşfetme cesaretini taşıyıp taşıyamayacağımıza dair yaşadığımız o med cezirli duygu tezahürlerimizin Paolo Sorrentino evreninde bambaşka yeri oluyor. Aşktan başka şeyleri olmayan karakterlerin nihai teslimiyetini, müthiş bir anlatım güzelliğiyle sergiliyor La Conseguenze Dell’amore..
11. Se, Jie / Lust, caution
Ang Lee, 2007
Vatan sevdası, hürriyet aşkı, anlam coşkusu, bedenin hazzı, bir erkeğin ve bir kadının aşkı… Tamamı Lust, Caution’ın metnini sarmalamış, aşkın en içkin hâlleri. Oyuncu kadrosunda Tony Leung ve Joan Chen’in yer aldığı yapım, 64. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmıştı.
12. Revenge
Tony Scott, 1990
Başrollerde Anthony Quinn, Kevin Costner ve Madeleine Stowe’un oynadığı Revenge, hikâyesi ileA Bittersweet Life(2005) ve Boşver Arkadaş (1974) ile dirsek teması içinde olan bir yapım. “Mutlu aşk var mıdır, yok mudur?” meselesine, büyük cümleler kurmak gibi bir iddiası olmadan bakabilen romantik bir tutku filmi.
13. The French Lieutenant’s Woman
Karel Reisz, 1981
İngiliz yazar John Fowles’ın aynı adlı romanından uyarlanan The Frenh Lieutenant’s Woman, başrollerde Meryl Streep ve Jeremy Irons’ın başarılı performansları ile imkânsız bir aşkın yıkıcılığını zirveye taşıyor. Filmin senaryosu da İngiliz oyun yazarı Harold Pinter’a ait.
14. The Matrix Trilogy
Andy Wachowski, Lana Wachowski, 1999
Aşk mevzusu ile yan yana okumanın zor olduğunu tahmin ettiğimiz Matrix’in, bakış açımızı çeşitlendirdiğimizde Neo ve Trinity karşılaşması üzerinden, böyle bir birlikteliğe imkân tanıdığını görmek mümkün. Zira onların aşkı her defasında sınanan, sınandıkça da büyüyüp zenginleşen zor bir aşk…
15. Transylvania
Tony Gatlif, 2005
Birol Ünel ve Asia Argentino’nun oyunculuğu, Balkanların garip ve mesafeli atmosferi, Tony Gatlif’in stilize yorumu Transylvania’yı, aşkın hiç bitmeyen bir yolculuk olduğunu ve her defasında varılacak yerin yine kendimiz olduğunu söylemesi hasebiyle dikkate şayan bir yapım kılıyor.
16. True Romance
Tony Scott, 1993
Gary Oldman, Brad Pitt, Val Kilmer, James Gandolfini, Dennis Hopper, Patricia Arquette, Christian Slater ve Chris Penn gibi isimlerin zenginleştirdiği kadrosuyla aşkın ne olabileceğine dair herkesin kendi cümlesini kurabileceği ilginç bir senaryoya sahip True Romance. Senaryo elbette Quentin Tarantino’ya ait…
17. Fa Yeung Nin Wa / In the Mood for Love
Kar Wai Wong, 2000
Müziğin, atmosferin, mekânın başlı başına birer karakter olduğu bu etkileyici yapım; bakışın, dokunuşun, adım atışın, iç çekişin, suretin estetikle anlatım biçimine dönüştüğü, aşka sadık kalan bir Kar Wai Wong filmi…
18. The Bridges of Madison County
Clint Eastwood, 1995
Aşkın özgürleştirici dinamiğini göstermeye çalışan bir hikâye. Aslında bunda başarılı da olur, diğerini sevebilmek bir dönüşümdür, sevebileceğini bilmek. Ancak yine de zor olanı göze alamaz. Arzu, gelenekselin karşısına dikilip gerçek bir özgürlüğü seçemez. Meryl Streep ve Clint Eastwood’un oyunculuğu, seçimlerin ve değişimlerin yarattığı korku ile bir kez daha karşılaşmamıza olanak tanır.
*“Gitmek, Benim Marlon ve Brandom”, Hüseyin Karabey
http://listelist.com/filmlerdeki-zor-asklar/
Sen benim Diego Riviera’msın, yıldızlarsın sen.
Ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16’lar!”*
Eğer hayatın sanatı taklit ettiğini varsayarsak, bu anlamda en karmaşık olgu aşk olmalı… Ona yüklediğimiz anlamlar ölçüsünde dolup boşalan özünü; resimden şiire, heykelden sinemaya farklı ifade biçimleriyle görünür ve dillendirilebilir hâle getirmek bizim esin kaynağımız. Pet Shop Boys “Love Is a Bourgeois Construct” derken, “Aşk, insanın başına gelebilecek en iyi şeydir.” tavsiyesini verir John Steinbeck oğluna bir mektubunda. Aşkın en yıkıcı hâllerini beyazperdeye taşıyan filmler olur. Filmlerdeki zor aşkları derlediğimiz listemizle onları yeniden anımsayalım.
Not: Sıralama alfabetiktir.
1. A Bittersweet Life / Dalkomhan İnsaeng
Kim Jee-woon, 2005
Uzak Doğu sinemasının meselelerinden biri, aşk. Batı kültürünün aşka olan mesafeli yaklaşımını, sarsıcı bir estetik anlayışıyla sergilediği için aşkı bambaşka yollarla anlatabilmeyi beceriyor. Yönetmen Kim Jee-Woon gibi…
2. Boşver Arkadaş
Zeki Ökten, 1974
Alfabetik dizinde peşi sıra gelmelerinin dışında da A Bittersweet Life (2005) ile ortak bir kaderi paylaşıyor bu Zeki Ökten filmi. Cüret edince yanacağınız bir aşk hikâyesini bağrınızın, ellerinizin ve nefesinizin arasından yitip gidişini hissedeceğiniz bungun bir anlatımla…
3. Braveheart
Mel Gibson, 1995
Haftalar boyu gösterimde kalan Mel Gibson filmi, aşkı uğruna bir ülkeyi kurtarmaya kalkışan William Wallace’ın avucundaki mendili ve son sözüyle hâlâ kulaklarımızda: “Freedom!”
4. Brokeback Mountain
Ang Lee, 2005
Ang Lee’nin kendi estetik anlayışıyla, aşk teması etrafında söylemler geliştirdiği, filmografisi içinde önemli yere sahip Brokeback Mountain.
5. Dağınık Yatak
Atıf Yılmaz, 1984
Müjde Ar ve Ümit Belen’in başrollerini paylaştığı bu Atıf Yılmaz filminin senaryosu Murathan Mungan’a ait. Benli Meryem performansı ile akıllara yer eden Müjde Ar ve diğer referanslar, aşkın altüst ediciliğini “Dağınık Yatak” adından daha çarpıcı ne ile ifade edebilirdi ki?
6. Driver
Nicolas Winding Refn, 2011
Müzikleri, oyunculukları ve kurgusu ile sık işlenmiş bir konunun risklerine yakalanmadan kotarılmış, etkili anlatım diline sahip bir yapım. Aşksız kalamamanın ve onun için gözden çıkarılacakların tutarını, bir iç titremesiyle duyumsatan, adına yakışır yıkıcı aşklardan Driver.
7. Duvara Karşı / Gegen Die Wand
Fatih Akın, 2004
Bütün satırları yalnızca aşk diyebilmek için yazılmış mektuplar gibi Duvara Karşı. Metnin her köşesini işgal etmiş olan yalnızlık, horlanmışlık, kaçış ve yetişkinlik temaları, o tuhaf meselenin, aşkın etrafında dans ediyor. Ve Fatih Akın, sevgili Meral Okay’ın sözleriyle ‘yine güzel, yine çiçek’ gibi bir filme imzasını atıyor.
8. Gitmek, Benim Marlom ve Brandom
Hüseyin Karabey, 2007
Bir şiir yazmak gibi sinema bazen. Gitmek, Cemal Süreya dizesinin görsel biçemi gibi “Aklıma bile gelmiyorsun artık… O kadar kalbimdesin ki.”
9. İndochine
Régis Wargnier, 1992
Catherine Denevue ve Vincent Pérez’in başrollerini paylaştığı, sömürge zamanlarında yaşanan bir aşkı anlatan film, özellikle de dünyaya bu soylu duyguyla direnmenin eşsizliğini görkemli bir dille ifade ediyor.
10. La Conseguenze Dell’amore / The Consequences of Love
Paolo Sorrentino, 2004
Aşk için neleri göze alabileceğimizin, kendi sınırlarımızı keşfetme cesaretini taşıyıp taşıyamayacağımıza dair yaşadığımız o med cezirli duygu tezahürlerimizin Paolo Sorrentino evreninde bambaşka yeri oluyor. Aşktan başka şeyleri olmayan karakterlerin nihai teslimiyetini, müthiş bir anlatım güzelliğiyle sergiliyor La Conseguenze Dell’amore..
11. Se, Jie / Lust, caution
Ang Lee, 2007
Vatan sevdası, hürriyet aşkı, anlam coşkusu, bedenin hazzı, bir erkeğin ve bir kadının aşkı… Tamamı Lust, Caution’ın metnini sarmalamış, aşkın en içkin hâlleri. Oyuncu kadrosunda Tony Leung ve Joan Chen’in yer aldığı yapım, 64. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmıştı.
12. Revenge
Tony Scott, 1990
Başrollerde Anthony Quinn, Kevin Costner ve Madeleine Stowe’un oynadığı Revenge, hikâyesi ileA Bittersweet Life(2005) ve Boşver Arkadaş (1974) ile dirsek teması içinde olan bir yapım. “Mutlu aşk var mıdır, yok mudur?” meselesine, büyük cümleler kurmak gibi bir iddiası olmadan bakabilen romantik bir tutku filmi.
13. The French Lieutenant’s Woman
Karel Reisz, 1981
İngiliz yazar John Fowles’ın aynı adlı romanından uyarlanan The Frenh Lieutenant’s Woman, başrollerde Meryl Streep ve Jeremy Irons’ın başarılı performansları ile imkânsız bir aşkın yıkıcılığını zirveye taşıyor. Filmin senaryosu da İngiliz oyun yazarı Harold Pinter’a ait.
14. The Matrix Trilogy
Andy Wachowski, Lana Wachowski, 1999
Aşk mevzusu ile yan yana okumanın zor olduğunu tahmin ettiğimiz Matrix’in, bakış açımızı çeşitlendirdiğimizde Neo ve Trinity karşılaşması üzerinden, böyle bir birlikteliğe imkân tanıdığını görmek mümkün. Zira onların aşkı her defasında sınanan, sınandıkça da büyüyüp zenginleşen zor bir aşk…
15. Transylvania
Tony Gatlif, 2005
Birol Ünel ve Asia Argentino’nun oyunculuğu, Balkanların garip ve mesafeli atmosferi, Tony Gatlif’in stilize yorumu Transylvania’yı, aşkın hiç bitmeyen bir yolculuk olduğunu ve her defasında varılacak yerin yine kendimiz olduğunu söylemesi hasebiyle dikkate şayan bir yapım kılıyor.
16. True Romance
Tony Scott, 1993
Gary Oldman, Brad Pitt, Val Kilmer, James Gandolfini, Dennis Hopper, Patricia Arquette, Christian Slater ve Chris Penn gibi isimlerin zenginleştirdiği kadrosuyla aşkın ne olabileceğine dair herkesin kendi cümlesini kurabileceği ilginç bir senaryoya sahip True Romance. Senaryo elbette Quentin Tarantino’ya ait…
17. Fa Yeung Nin Wa / In the Mood for Love
Kar Wai Wong, 2000
Müziğin, atmosferin, mekânın başlı başına birer karakter olduğu bu etkileyici yapım; bakışın, dokunuşun, adım atışın, iç çekişin, suretin estetikle anlatım biçimine dönüştüğü, aşka sadık kalan bir Kar Wai Wong filmi…
18. The Bridges of Madison County
Clint Eastwood, 1995
Aşkın özgürleştirici dinamiğini göstermeye çalışan bir hikâye. Aslında bunda başarılı da olur, diğerini sevebilmek bir dönüşümdür, sevebileceğini bilmek. Ancak yine de zor olanı göze alamaz. Arzu, gelenekselin karşısına dikilip gerçek bir özgürlüğü seçemez. Meryl Streep ve Clint Eastwood’un oyunculuğu, seçimlerin ve değişimlerin yarattığı korku ile bir kez daha karşılaşmamıza olanak tanır.
*“Gitmek, Benim Marlon ve Brandom”, Hüseyin Karabey
http://listelist.com/filmlerdeki-zor-asklar/