Bir Evlilikte Başliksiz Öykü

tatlicadiarzu

O Bir Dadas
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.083
8
116
47
Ankara
-Ya, bu tokalar ne kadar çok böyle? Çıkar çıkar bitmiyorlar. Yardım etsene bana, diyerek saçlarının sarısını uzattı eşine. İlk anda eş kelimesi bir tuhafına gitmişti. Sonra sol elindeki halkanın sarısına gururlu bir bakış attı itinayla. Bir kaç saat evvel evlenmişler, akrabalarıyla yakınlarıyla halaylar çekmişlerdi. Boynuna sıkıca sarılan halası duvağının ipini koparmış, ayakkabıları fena halde ayaklarını sıkmış, her kutlamaya gelene ayağa kalkıp kalkıp oturmaktan bîtap düşmüştü. Kim demişse yalan demişti “düğün günü en özel, en eğlenceli gün” diye. Sabahtan başlayan yorgunluğu gün içinde katlanarak devam etmişti. Önce kuaföre gidilmiş, saatlerce saçına şekil vermek için sıcak fönlerle saç diplerini yakmışlar, sonra makyaj yapmak adına ne kadar boya varsa yüzüne sürmüşlerdi. Bir ara makyajı yapan kız kirpiklerine rimeli sürerken damat tarafından gelen meraklı bir çocuk, yanlışlıkla kızın koluna çarpınca rimelin sert fırçası gözüne girmişti. Dakikalarca gözü acımış, içi kızarmış tüm makyajı akan gözyaşlarıyla bozulmuş, sonra herşeye yeni baştan başlamışlardı. Tabii bir kaç gün evvel fazla tüylerden kurtulma işkencesini hiç saymıyordu bile. Her kafadan bir ses çıkmış, başına iki avuç toka saplanmış, kuaföre verilen bahşişlerle bu işkenceye son verilmişti.

...
-Hâkikaten ya, bu ne kadar çok toka böyle? diyen eşinin acemi elleri tokaları çekerken saçlarını yoldu.
-Of dikkatli ol biraz saçımı çektin.
-Afedersin canım ya.
Yorgunluktan, çok geçlere çalan saatten, ağrıyan saç diplerimden, zonklayan ayaklarımdan, ekşimiş suratımın oturakalmışlığından sıkılan gelinlik eteğimin altındaki tarlatan bacaklarıma dokundu tatsız tatsız. Eşi tek tek çıkarırken tokaları;
-Ya, düğünde senin suratının hali neydi öyle?
-Hıı, anlamadım canım benim.
-Çok asıktı suratın. Hiç doğru düzgün gülümsemedin? Görenler de benle zorla evlendiriliyorsun sanmıştır herhalde.
Saçlarını ovarak gözlerinin yeşilini eşine çevirdi. Kirpiklerinin akmaya yüz tutmuş rimelini kırpıştırarak;
-Yoo, dedi. Mutluydum düğünde ben. Yalnızca sonlara doğru bir yorgunluk çöktü üzerime..
-Ne bileyim ağabeyim de öyle dedi. Gelin hanım surat asmasın, gülsün biraz dedi.
-Öyle mi? İnan farkında değildim canım. Çok yorulmuştum Bir de ayaklarım fena zonkluyordu.
-Ya tamam her neyse geçti artık. Odamıza gidelim mi? Filmlerdeki gibi seni kucağıma alayım mı?
-Deli ya, dedi sesine yüklediği utangaçlığını çaktırmamaya çalışarak, gelinliğinin altındaki tarlatanı çıkardı, koltuğun üzerine bıraktı.Ne kadar komik bir şeydi bu tarlatan ya. Eteği kabarsın diye gelinliğin altına zorla giydirmişlerdi. Oysa ki o etekleri uçuşan rahat beyaz bir giysi ile altına da babet ayakkabılarını çekip bolca dansetmek istemişti özel gününde. Saçlarını da sıkı topuz yerine bukle bukle dağıtmak istemiş ama kimse buna izin vermemişti. Aa gelin saçı öyle mi olurmuş? Aa gelin ayakkabısı topuksuz mu olurmuş? Yaa gelin dediğin ağır olurmuş, masasında otururmuş. Muş muş da muş. Böylece onun özeli başkalarının günü olup çıkmıştı.
-Bir daha da ömrü billah giymem ben bu ayakkabıları dedi kendi kendine.
Işığı kapattılar.

...
Sevdiği aşık olduğu adamla evlenmişti işte. Her gece onun bakışları gözlerine kapanacak, her sabah onun bakışları kalkacaktı gözkapaklarından. Gülüşerek güne başlayacaklar, gün gülüşecekti çaylarının demine. Artık gizli kapaklı olmayacaktı öpüşmeleri. Parklarda havanın kararmasını beklemeyeceklerdi sarılmak için birbirlerine. “Ama o günler de çok güzeldi ya”deyip o günlere aitliklerini hatırlayacaklardı.
Seviyordu onu.
Aşıktı ona.
Aşk bambaşka bir duyguydu.
Gerçekten kör ediyor muydu insanı?
Ooff ne ediyorsa ediyordu işte. Seviyordu.

...
Koşarak kapıya gitti. Akşama arkadaşlarıyla yemeğe çıkacaklardı. Saçlarına fön çektirmiş, hafif bir makyaj yapmış, üzerine de gözlerine çok yakışan yeşil elbisesini giymişti. Özenmişti kendine. Aynadaki hallerine son kez bakıp; “İyisin iyi” diye göz kırparak açtı kapıyı.;
-Hoş geldin canım, diye karşıladı eşini.
-Bu ne ya?
-...
-Ne biçim olmuş saçların böyle? Dümdüz yapmışsın, liseye mi gidiyorsun sanki? Git yıka ya şunları. Senin kendi doğal halin daha iyi. Makyajını da sil. Çirkin kadınlar yapar o kadar makyajı.
Bir an ne desem nasıl bir tepki versemin kararsızlığı düştü kapı önü hoşgeldinlere. “Ama..” diye başlayacak oldu, dudaklarını büzüştürerek sustu. Sustu saçının telindeki fönler. Hafif allığının rengi soldu. Eşi odaya geçmiş içerden seslendi;
-Lâcivert pantolonumu ütüledin mi? Nerde? Onu giyeceğim bugün.
-Orda ütüleyip asmıştım dolaba, dedi neşesi bir köşeye kaçıvermiş bir ses. Sonra aynada kalan kırpılmış bir göz kaydı usulca banyonun fayanslarına.
-Hadi geç kalacağız, çabuk ol. Bu kadınlar da niye hep geç hazırlanırlar bilmem.
Çeşmeden akan sular banyonun fayans kırıklarına damladılar. İtinayla. Sıra sıra.

Masada en bakımsız bayan olarak kendini hissetti. Tüm kadınlar şıkır şıkır giyinip, süslenmişler beyaz dişlerini gözüne soka soka gülümsüyorlardı. Adamlar rahat bir biçimde sandalyelerine oturmuş şakalaşıyorlardı. İzin isteyerek lokantanın lavabosuna gitti. Rengi solmuş bir yüzün uçukluğu saçlarına bağ bağ dolandı aynada. Saçlarını açmayı çok seviyordu. Özgür tellerinin uçuşmaları ona keyif veriyordu ama bugün sıkı sıkı toplanmışlardı işte. İtirazsız boyunlar eğilmiş bir de selama durulmuştu. Hal hatır sormaların resmiliği çoktan geçilmiş, emri vakilere talim edilir olmuştu. Saçlarının tokasına bir düğüm daha attı boğazına düğümlenenler çıkmasın dışarıya diye.
Kadınsı özgüvenlerini sıra sıra ardında bırakarak masaya oturdu. Aklına Hanselle Gratel’in masalı takıldı birden. Onların ekmek kırıklarını bırakarak ormanda kayboluşları geldi aklına. İçinden akıllım o ekmek kırıklarını kuşlar yemiştir dedi sessizce sesinin kırıklığına. Geri dönüşünüz çok zor artık. Ormanda kayboldunuz çocuklar. Ormanda kayboldum.

Yokluğunun pek de farkedilmediği masaya gülümsemesini iliştirerek ilişti eşinin yanına. Eşi hemen yanlarındaki Aysel’e “Ya seni hamilelik ne kadar güzelleştirmiş.” diyordu gözlerini devire devire. “Al, al benim tabağımdaki meyveleri de sen ye. Canın çekmiştir.” diye de elmayı soyuyor, dilimliyordu kendince.

...
Ne çok sorguluyordu her şeyi, iç dünyasının kendine ait olan yerlerini tek tek gün ışığına çıkarıp gözlerinin kamaşmasının bitmesini bekliyordu sabır ile. Ne çok kırılgan olmuştu son zamanlarda. Sözlerin ardına gizlenen çatık kaşları ne çok görür olmuştu. Ağlamayı hiç sevmediği halde habire banyonun fayanslarına ağlar olmuştu gizliden gizliye. Sonra herşeyi karalayıp baştan başlıyordu döngülerine. Yeniden başlıyordu sevmeye.
Seviyordu onu.
Aşıktı ona.
Aşk bambaşkaydı.
Gerçekten kör ediyor muydu insanı? Ve bu kör oluşlar tamamen gönüllüydü.
Ooff neyse ne işte ; seviyordu.

...
“Durmadan gün ışığında kamaştırdığı aşkının gönüllü kör olmaları” diye başlayan bir cümle geçti kafasından, oturduğu klozet kapağının üstünde. Yine tartışmışlar, yine kendini banyoya atmış, yine gizli gizli ağlamıştı. Cümlesini tamamlamak istemedi. Son harfin üzerinden defalarca giderek koyulaştırdı içinde. “Allah kahretsin, ne biçim bir sevgi bu ya?” diyerek öfkeyle ayağa kalktı. Ardından klozet kapağı takırdadı sinsi sinsi. “Sen de boktan bir klozet kapağısın işte. Başka da bir işe yaramazsın” dedi özenle öfkesini saçarak. Eğilip yüzüne soğuk su çarptı. Bir müddet aynadan suların süzülüşünü seyretti. Sonra eşiyle içindekileri paylaşmaya kararlı bir şekilde kapıya yöneldi. Bir an geriye dönüp klozet kapağına baktı; “Ya sen de kusura bakma. Biraz gerginim ben bugünlerde” dedi. Deliliğine hükmeden kapı kolu kendiliğinden çevrildi.

Sakince oturma odasına geçti. Eşini açık unutulmuş televizyonun karşısındaki koltukta uyumuş buldu. Televizyonu kapattı. Usulca sarı battaniyeyi eşinin üzerine örttü. Elektrik düğmesine dokundu usulca. Geceliğini giyinip kafasının karışıklığına sokuldu. Yatakta bir sağa bir sola dönerek düşüncelerini uyutmaya çalıştı. Bacaklarını karnına çekip elini yanağının altına koydu. İlk kez kendine itiraf etmekten kaçtığı yalnızlığını koynuna sarıp üzerine yorganı çekti.

Seviyordu.
Yalnızdı.
Sevgi yalnızlığa ne kadar dayanırdı?
Türkan Şoray’ın sevgi emek isterleri doluştu odanın karanlığına.
denizcinin prensesine hitaben
:gitme:
 



yavruss cok hos olmus hemen ablama okutturacagım..
yenı bosandı esınden hep bu sebeblerdenn
9 ay bıle evlı kalmadı ınan kı..
Allah kımseye bole evlılık vermesın ..
dayanılmaz dogrusu
o da dayanamadı..
 
ağladım okurken güzelim ya sen yaşarken naptın böyle...evlilik bir aşk masalıyken sana ızdırap hanesi olmuş...
seviyorsan eğer yinede sabret derim.yuva kolay kolay kurulmaz ki oyun değil ki bitti deyince bitsin...biraz erkekleklerde ne oldumculuk vardır senin kide aynen öyle....sen ne almak istiyorsan yinede vazgeçmeden onu ver canım...kul görmesede allah görür...değişeceği yoksa bile allah istediğin herşeyi senin gönlüne göre üzülmeden verir canım....
mutluluklar sakın ağlama ağlatma ya......
 
alıntımı bu yani ya? ben ciddiye alımıştım ya üzülmüştüm....çok güzel sözler edebi eser harikamış valla..keklendim mi yani ben ya:)
 
çok üzüldüm canim ablana :çok üzgünüm:

arzu bu ne kuzum?alıntı mı?
yok benim hayatim-tatlicadiarzu-herilt alinti yani allan çakma sarisini:mymeka:

alıntımı bu yani ya? ben ciddiye alımıştım ya üzülmüştüm....çok güzel sözler edebi eser harikamış valla..keklendim mi yani ben ya:)

alinti şekerim alinti çok şükür mutlu bir evliliğim var
5 aylik evliyim cicim aylarindayim daha zaten
cicim ayindan sonrakileri bilemem dermişim:icecream:
böyle şeyler yapmaz benimki ağzini burnunu yirtarim zaten yaparsa:asigim:
-tatlicadiarzu-
 
ohhhh be alıntı olduğunu duyunca bir ohhh çektimmm
daha dün düğün fotolarına baktık bu kızın diyorum....
çok şükür ki alıntıymış.....
 
evlendiğinin ertesi günü dolunayı görmüş kurtadama dönüşen o adamlardan biriyle evlenmek en büyük kabusum
evlilikten zaten korkarım saolasın korkum iki katı arttı :sinifsinif::sinifsinif:
 
ohhhh be alıntı olduğunu duyunca bir ohhh çektimmm
daha dün düğün fotolarına baktık bu kızın diyorum....
çok şükür ki alıntıymış.....
alinti canim benimkinin böle haltlari yeme gibi lüksü yok
bacaklarini ayşe teyzenin gömlekleri gibi carttt diye ayiririm valla:icecream:


evlendiğinin ertesi günü dolunayı görmüş kurtadama dönüşen o adamlardan biriyle evlenmek en büyük kabusum
evlilikten zaten korkarım saolasın korkum iki katı arttı :sinifsinif::sinifsinif:
inşallah korktuğun başina gelir:asigim:-tatlicadiarzu-
Allah korusun nan manyak kilot:mymeka:
bak taktik verimmi sana kedinin bacağini baştan ciracan

pööf şiştim yemınlemafoldumben

şişkinliğin gebeliktendir nan:CüvCüv:
siradansin demek hemde en ön siradanCADIARZU
nerden buldun o imzayi nan çok beğendim:asigim:
şimdi gidip profil ayarlarindan o imzayi hemen kaldiriyorsun
ben kullancam seninkini oki:mymeka:
sende benimkini kullan olurmu-tatlicadiarzu-
 
Bende ŞıŞtım üzüldümde niye böyle olmak zorundadırki ilk günkü heyacan biterki anlayamadım hala pekı sonu nasıl bıtıyor bu kadarmı devamı varmı
 
Ben de korktum yaaa,ne kadar istiyodum evlenmeyi halbuki şu son günlerde.Ama benimki böyle çıkarsa hayatım kararırr vallahülazimmm..Ne yapsam ki,biraz başının etini mi yesem
 
yanlişin var en iyi koca benim kocam nan:asigim:
yerim onu ben yerimcokacimcoook
ay boşuna debelenme zaten kimse seni almaz:umursamaz:

bütün iyi kocalar kapılmış
iyi kocaların nesli kel aynakların nesli gibi tükenmişse benim suçum ne
geriye kalan faydasızlarıda ben istemem :dilcikar::dilcikar:

yeni evliymişsin cadım allah mutluluğunu daim etsin
hiç kimseye yaşatmasın böyle şeyleri :Saruboceq:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…