En son yapılan araştırmalara göre aldatmanın genetik faktörlere de bağlı olduğu bulunmuştu. Bu durumda erkek veya kadın sevse de aldatır diyebiliriz. Ama ölçemediğimiz bir şey var; o da sevgi. Bir insanın karşısındakini gerçekten sevip sevmediğini hiçbir zaman bilemeyiz. Aldatmada rol oynayan bu genin sevgiye de etkisi olabilir. Bu kişiler gerçekten sevemiyor belki de. Bu, o kişilerin engeli olabilir. Bunu şimdilik bilemiyoruz.
Bu yazdıklarımdan yola çıkarak 'erkek severse aldatır mı?' sorunuzu daha farklı ele almak gerekir. Sorunun soruluş şekliyle yanlış olduğunu düşünüyorum. Sevgi ve aldatmak arasındaki bağı hiçbir zaman kuramayız. Sevgiyi ölçemiyoruz çünkü. Sevildiğimize inanmak istiyoruz, sevdiğimize de inandırmak istiyoruz. Çok seviyoruz diyoruz ancak bir süre sonra o çok sevdiğimiz şeyden nefret edebiliyoruz. Kendi içimizdeki sevgiyi bile tanımlayamıyorken bir başkasının ihanetini, o kişinin içinde var olduğunu düşündüğümüz sevgiye veya sevgisizliğe bağlamak bana yanlış geliyor bu durumda.
Son olarak 'Bir de aldatılan bir kadın kalmalı mı gitmeli mi sizce?' demişsiniz. Bu da kişiden kişiye göre değişir. Benim şahsi fikrim 'gitmeli' yönünde, çünkü ben böyle bir şey yaşadıktan sonra o kişiyle tekrar mutlu olabileceğimi düşünmüyorum. Ancak aldatılmayı kabullenebilen ve buna rağmen kendi mutluluğunu tekrar inşa edebilen insanların sayısı da az değil. Bu insanlara saygı duyuyorum. Aldatılan kişi hissettikleri ona ne söylüyorsa onu yapmalı. O an gitmeye gücü ve isteği yoksa gitmeyebilir. Her şey, içinde bulunduğumuz hissiyatla ilgili.