90 lı yıllarda çocuk olmak dersen tatlım o zamanlar tasolar vardı,pamukta fasulye,nohut gibi bakliyatlar yeşillendirirdik,elektrikli oyuncak trenler vardı(henüz yeni çıkmıştı o zamanlar doğru hatırlıyorsam),büyük üstatlarımız KEMAL SUNAL ve BARIŞ MANÇO vardı,daha cep telefonu yoktu ev telefonu ise yeni yeni evlere alınıp kullanılmaya başlanmıştı,o zamanlar murat,halk arasında şeklinden dolayı tospa diye adlandırılan woswos türü arabalar çok popülerdi,evler bahçeliydi,yollar topraktı o zamanlar taş beton yığını değildi bu memleket,mahalledeki çocukların dostluğu vardı mutlaka hergün toplanılır erik ve türevi meyve çalmaya,maç yapmaya,taso oynamaya gidilirdi...o zamanlar oyuncaklar şimdikiler gibi değildi kurmalı arabalar vardı küçük ve renkli arkaya doğru çekerdin çekerdin sonra bırakırdın kendi giderdi...silgiler kaybolmasın diye ortasından delinip ip ile kolye gibi öğrencilerin boynuna asılırdı,o zamanlar kadınlarda perma revaçtaydı,karpuz kollu puantiyeli elbiseler modaydı...beyaz dantelli çoraplarımız ve kırmızı ya da siyah renklerde rugan okul ayakkabılarımız vardı,huysuz vircinimiz o zamanlar tv ye çok çıkardı ve tabi ki yaşçada daha gençti harbiden enerji doluydu akşamları katinanın elinde makası diye şenlendirirdi bizleri,olacak o kadar vardı,reklamlar bile bir başkaydı,televizyonlar tüplüydü her evde de şimdi ki gibi televizyon yoktu televizyonu olan eve sahip kişilerin ayrı bir havası vardı,komşuluk denen bir şey vardı inanabiliyormusunuz?komşu komşunun külüne muhtaçmış sözü o zamanlar doğruydu...ağdalar evde yapılırdı şeker limon ve su ile...yani kadınlar tutumluluğu bilirdi o zamanın kadınları,anneleri başkaydı bizim gibi rahata alışmamışlardı

psikologa giden ilaç kullanana deli gözüyle bakarlardı o yüzden sorunları olan kişilerde ne kadar zor durumdada olsalar gitmeye korkarlardı,çocuk bezleri o zamanlar çıkmıştı ve durumu iyi olan anneler hergün poklu bezlerimizi yıkamaktan birnevi kurtulmuştu.o zamanlar bulaşık detarjanları kovaların içindeydi ve parmakların ucuyla alınırdı yani şişede değildi bulaşık makineside yoktu anlayacağınız üzere bulaşıklar elde yıkanırdı...çamaşır makineleride yeni çıkmaya başlamıştı yani o zamanlar bunlar lükstü herkesin evinde çamaşır makinesi yoktu yani çamaşırlarda elde yıkanırdı...yerler viledayla felan değil bezle yerlerde sürünerek birnevi saçını evine süpürge etmek deyiminde silinirdi...kayserilerin evinde mantı,pastırma,sucuk,cıvıklı,ceviz vs. ; karadeniz yöresinden olanlarda ise gaygana,pazı,kara lahana,balık,tarhana,yeşil fındık vs. kokuları yükselirdi...hele arkadaşımın evinde bir tirit yemiştim ki böyle muhteşem bir lezzet olamaz ilk kez o zaman yemiştim ondan sonrada yemek kısmet olmadı yufkalar üzerinde ditilmiş tavuklar ahh ahh unutamayacağım bir lezzet olsada yesem...ve bu yemeklerin hepsi tazeydi,hepsi el emeği göz nuruydu....el emeği göz nuru demişken anneler evlerde dantel örerlerdi...televizyonun üstüne bile dantel örterlerdi.pop olarak yakalarsam muck muck,kınalı bebek,arnavut kaldırımı,karabiberim,maymun gözünü açtı,çapkın,bandıra bandıra,kırmızılım gibi şarkılar aklıma geliyor ama senelerini bilemicem...ruhsar vardı Hande Ataizinin en güzel olduğu henüz esnetikle harmanlanıp yüzünü berbat etmeden önceki hali (bana göre) ve Cem Davranın gençlik ve yakışıklılık dönemleri...bilyeler vardı,tetris vardı,kasetli eski atariler vardı(yeni çıkmıştı ve çocuklar bunlar için çıldırıyordu)...bakkala yukarıdan sepetler sarkıtılırdı...evler soba ile ısıtılırdı ve sobanın üzerinde de kestaneler,mantarlar,patatesler pişerdi...çokokrem vardı tüplerde ağzına sıkardın çok lezzetli ve keyifli olurdu yemesi (hala da var geçen aldım yedim)...heryerde ağaçlar vardı ağaçlara tırmanmak çocuklar için müthiş bir tutkuydu...yoğurtlar evlerde mayalanırdı...sütler belirli günlerde arabasıyla gelen sütçülerden temin edilirdi...kız çocuklarının saçları anneler tarafından süslenirdi...erkek çocuklarınıda aklayıp paklayıp oyun oynamaya gönderirlerdi...ama üzerin bir kirlensin haddi hesabı yok o yiyeceğin paparanın...sen düşüp ağlamaya başladınmı anneler daha çok telaşlanır hatta panik ile siniri karıştırıp bağırırlardı...o yüzden düşmeye de korkardık ya da düşünce söylemeye...kadınlar kollarında düğünde takılan altın bileziklerle şıngır mıngır dolanırlardı...altın değerliydi kadınların en büyük yatırımıydı...abur cubur yasaktı pisti kötüydü...cips istersen patatesleri yuvarlak yuvarlak doğrayıp kızartır,kola istersende kızılcık reçeline su katıp kola diye içirirdi anneler...evlerde mısır patlatılırdı ve film izlerken büyük bir keyifle yenilirdi...pişirilen türk kahvelerinin,bakılan falların tadına doyum olmazdı...neyse ben kaptırdım gidiyorum baya bir şeyler yazdım içimi döktüm birnevi farketmesemde ne kadarda özlemişim eski günleri...umarım bu yazımın sana faydası olur canım sağlıcakla kalman dileklerimle...