- 28 Mart 2021
- 32
- 62
- 38
- Konu Sahibi whitedress
- #1
Bu konu yalnızca tedavi sürecini paylaşıp iç dökebilmek için açıldı. Muhtemelen hastalığın bir getirisi olarak, paragraflar birbirinden kopuk, anlamsız, çelişkili olacaktır. Kaldıramayacak, yadırgayacak, ayıplayacaksanız lütfen okumayınız. Hayatımda yeterince zorluk var. Yargı değil anlayış istiyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
Yıllarımın, gençliğimin, çocukluğumun heba oluşunun adı "borderline". Evet, bir akıl hastasıyım. Bunu söylerken dahi gizli bir haz alacak kadar uçta bir akıl hastası.
Teşhisi ilk duyduğumda yaşadığım hazzı size anlatamam. Bir yandan yıllarımı eskittiğim psikiyatri kliniklerinden sonunda elimde bir şeyle çıkabilmenin verdiği rahatlamışlık, bir yandan tüm eylemlerimden sorumlu tutabileceğim, beslenebileceğim yeni bir kurban bulmanın verdiği zevk. Oysa o gün gelene kadar 'kurşuni renkler' dinleyip "Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur!" diye bağıran da, ağlayan da bendim, haz içinde elim kalbimde ne yapacağını şaşırmış bir mutlulukla dolanan da bendim. Çok geçmeden akşamına "Siz bana ne yaptınız!" diye ağlayan da bendim. Ertesi günü akıl hastası görmekten korkup aynadaki yansımamdan kaçan da bendim. Böyle açık açık yazınca ne düşündünüz bilmiyorum ama ben kendi içimde delirdiğimi o gün kabul ettim. Bu her şeyi de özetliyordu aslında. İntihar girişimlerimi, kollarımdaki kesikleri, yeme bozukluklarımı, kendimi eve kapatışlarımı, dokunulma fobimi, ilgi manyaklığımı, sevgi dilenciliğimi, yalan hayatlarımı, kimliklerimi...
O ana kadar her şeyin altından kalkabilmiştim ama o an tek bir sorunun altında ezildim. "Siz bana ne yaptınız!?"
Tüm hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya! Geçti. İşittiğim tüm hakaretler, işkenceler, mobbingler, tacizler, şiddet... Hepsi gözümün önünden geçti ve ilk defa farkına vardım bana ne yapıldığının...
Çocukken kabul etmek istemezdim bu hayatı, insanları. Tanrının beni bir uzay gemisinden dünyaya düşürdüğünü ve almak için döneceğini, her şeyin hesabını o gün bu insanlara soracağını düşünüp tanrı anneme sarıldığımı hayal ederdim. Tabii tanrı hiçbir zaman beni almaya gelmedi. - kim bilir belki bir zamanlar yaşadığım inançsızlığımın sebebi bile bu öfke.- ve ben başbaşa kaldım her şeyle. Neyse işte, farklı bir çocuktum. Çocukluğum bile depresyonla geçti. Hiç arkadaşım olmadı. Hiç oyun oynamadım. Dizlerim hiç yara olmadı. Farklı düşünürdüm. Hayal dünyamdan cıkmazdım evden de çıkmadığım gibi. İnsanlardan o zaman bile ilgi dilenirdim. O zamanların dışlanmışlığı, yok sayılmışlığı bu hale getirdi beni. Şimdi o çocuğu anlamak için tüm yolculuğum. Çünkü o çocuk ben görmesem de bağırıyor. Ben burdayım diyor. Susmuyor. Neyse. O çocuğu duymaya geldim işte. Tüm süreci burda paylaşacağım. Bu bir mücadele günlüğü... Şimdilik mücadeleme aripa eşlik ediyor. Ancak doktorum ilaçsız da görmek isteyebileceğini söyledi. Neler olacağını sabırsızlıkla bekliyorum...
Tanrım beni bırakma.
Yıllarımın, gençliğimin, çocukluğumun heba oluşunun adı "borderline". Evet, bir akıl hastasıyım. Bunu söylerken dahi gizli bir haz alacak kadar uçta bir akıl hastası.
Teşhisi ilk duyduğumda yaşadığım hazzı size anlatamam. Bir yandan yıllarımı eskittiğim psikiyatri kliniklerinden sonunda elimde bir şeyle çıkabilmenin verdiği rahatlamışlık, bir yandan tüm eylemlerimden sorumlu tutabileceğim, beslenebileceğim yeni bir kurban bulmanın verdiği zevk. Oysa o gün gelene kadar 'kurşuni renkler' dinleyip "Yok olmaz erken daha, biraz geç kalın ne olur!" diye bağıran da, ağlayan da bendim, haz içinde elim kalbimde ne yapacağını şaşırmış bir mutlulukla dolanan da bendim. Çok geçmeden akşamına "Siz bana ne yaptınız!" diye ağlayan da bendim. Ertesi günü akıl hastası görmekten korkup aynadaki yansımamdan kaçan da bendim. Böyle açık açık yazınca ne düşündünüz bilmiyorum ama ben kendi içimde delirdiğimi o gün kabul ettim. Bu her şeyi de özetliyordu aslında. İntihar girişimlerimi, kollarımdaki kesikleri, yeme bozukluklarımı, kendimi eve kapatışlarımı, dokunulma fobimi, ilgi manyaklığımı, sevgi dilenciliğimi, yalan hayatlarımı, kimliklerimi...
O ana kadar her şeyin altından kalkabilmiştim ama o an tek bir sorunun altında ezildim. "Siz bana ne yaptınız!?"
Tüm hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti derler ya! Geçti. İşittiğim tüm hakaretler, işkenceler, mobbingler, tacizler, şiddet... Hepsi gözümün önünden geçti ve ilk defa farkına vardım bana ne yapıldığının...
Çocukken kabul etmek istemezdim bu hayatı, insanları. Tanrının beni bir uzay gemisinden dünyaya düşürdüğünü ve almak için döneceğini, her şeyin hesabını o gün bu insanlara soracağını düşünüp tanrı anneme sarıldığımı hayal ederdim. Tabii tanrı hiçbir zaman beni almaya gelmedi. - kim bilir belki bir zamanlar yaşadığım inançsızlığımın sebebi bile bu öfke.- ve ben başbaşa kaldım her şeyle. Neyse işte, farklı bir çocuktum. Çocukluğum bile depresyonla geçti. Hiç arkadaşım olmadı. Hiç oyun oynamadım. Dizlerim hiç yara olmadı. Farklı düşünürdüm. Hayal dünyamdan cıkmazdım evden de çıkmadığım gibi. İnsanlardan o zaman bile ilgi dilenirdim. O zamanların dışlanmışlığı, yok sayılmışlığı bu hale getirdi beni. Şimdi o çocuğu anlamak için tüm yolculuğum. Çünkü o çocuk ben görmesem de bağırıyor. Ben burdayım diyor. Susmuyor. Neyse. O çocuğu duymaya geldim işte. Tüm süreci burda paylaşacağım. Bu bir mücadele günlüğü... Şimdilik mücadeleme aripa eşlik ediyor. Ancak doktorum ilaçsız da görmek isteyebileceğini söyledi. Neler olacağını sabırsızlıkla bekliyorum...
Tanrım beni bırakma.