• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bir ah çeksem, karşıki dağlar yıkılır

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
tamam hepsine ok.
peki neden anlatman gerektiğini düşünüyorsun? o duygu çıplaklığını anne baba eş bende yapamam mesela ve bu beni rahatsız etmiyor. anlatamamayı takıntı haline mi getirdin acaba?
asla annemin babamın önünde ağlamam. eşimin önü de sinirsel olmuştur dediğin gibi ve 3 kere yoktur yani. eh bende okudum konuyu bugün ama beni rahatsız etmedi seni niye rahatsız edip kendini sorgulama gereği hissettin? niye bunun eksiklik olduğunu düşünüyorsun?

Bunu diyecektim.
Ben de en derin yaralarımı kendime saklarım.
Hayatımda başıma gelen en kötü 3 şey desen, kimse bilmez ne olduğunu, buraya da yazmam, birine de anlatmam. Kendini savunmasız bırakmak gibi geliyor.
Buna hazır değilim.
Hiç olmadım, olacağımı da düşünmüyorum.
Zaman zaman zaten kuş kadar uyuduğum uykuyu hic uyumuyorum. Son 3 gundur sanirim gunde 2 saate dustum :)
Uykusuzluk beyni kapatır mı, delirir mi insan, bir sey olmuyor şimdilik.

Her insanın ihtiyacı farklı tabiki, beni soylememek guclu kılar, seni anlatmak.
Ve ben böyle insanları kıskanırım biraz anlatabildikleri için.
saklamadigim yine de önemli sayılabilecek bir şeyleri de tek kişiye anlatmam. Birini özel kılmamak için mi bilmiyorum. Arkadaşlarımın çoğu şeffaf yaşadığımı düşünüyor bu yüzden :)
En çok eşime acılmısım şu hayatta.
Yine her şey değil ama en çok.
O bile rahatsız ediyor zaman zaman. Hiç pişman etmedi, benimle ilgili.

Suya anlat gangsta. Günahını sevabını, takıntılarını, yada içine..
Ben eskiden yazarak atardım içimden. Sonra yırtar atar yada yakardım.
Sonra baktım o yazdığımı görmeye cesaretim yok
Sana suya anlat dedim ama, benim kendi sesimle duymaya da cesaretim yok.
Içimde arada kendi kendime konuşuyorum o yüzden.
Ve sevdiklerim cevap veriyor içimden.
Ve bazıları gidiyor yine içimden :)
Anlattığında biliyorsun zaten kimin ne diyeceğini de öyle işte, aglamaksa mesele, nefesin kesilene, gogsun aciyana kadar kos.
Sonra düşün bir de anlatamadiklarini. Yada o halde sesini cikarmayi dene.
Anlatmak zorunda değilim, değilsin.
Onlar senin. Sar sarmala rafa kaldır.
Istersen içine anlat.
Istersen bir gun pes et Herkese anlat, istersen tek Bir kisiye. Ama anlatip anlatmamak bu kadar düşündürmesin seni.
Zamanı geldiğinde sese döner onlar. Belki o zaman hic gelmez. Yaşarken bunu bekleme.
Yoksa geçmez :)
 
Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.

Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var. :KK70:

Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.

Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?

En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.

Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?

Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.

Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?

İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.

Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...

Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.

Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...

Öyle işte...
Gel sarılalım :(
 
Kafam güzelken ben
 

Eklentiler

  • images.jpeg.jpg
    images.jpeg.jpg
    12,4 KB · Görüntüleme: 106
Evde yalnız kalınca bir mum yakın ve ona anlatın derdinizi,sıkıntınızı,
anlatımınız bitince mumu söndürün,
'bu mum alevinin sönüp gittiği gibi,
sıkıntılarım da benden gitti'
deyin yüksek bir sesle.

Bir kağıda uzun uzun yazın dertlerinizi,
bitince kağıdı yırtıp atın.

Telefonda ses kaydı yapan programı açın, anlatın içinizdekileri,bitince dinleyin kendi sesinizi,sonra silin kaydı,yine yüksek sesle 'kendime kendimi anlattım,beni dinlediğin için kendimi seviyorum,kendimle barışığım,
şimdi çok daha iyiyim' deyin.

İşe yarayacağını umuyorum.
Yarınların bugünden daha güzel olmasını diliyorum sizin için.
 
Herkesin bir derdi var , durur içerisinde demiş ya Volkan Konak. İnanın aynen bu şekilde. Dertsiz birisini bulmak imkansız. Ama bu yük size çok ağır gelmeye başlamış. Ben de pek ağlayan bir model değilim. Çoğu zaman araba kullanırken ağlarım. Ve en anormal olanı da bazen ağlamak için araba kullanırım. En sakin ve uzun yolladı tercih ederim.
O zaman neye dertlendiğimi de kendi kendime anlatırım.
Belki iyi gelir size de benim yöntemim.
 

Tabi bunun hastane ve tedavi kısımları bu kadar komikli olmadı o zamanlar, şimdi komikli. :)
Cok üzüldüm
Ahh şu gençlik insana neler yaptırıyor ya
Bende bayılıyorum ruh gibi bembeyaz teni olanlara☺️
 
Aynen o. :)
Dokundu derdime yeniden görünce. :)))
"Asla ağlamam" seçeneğini gördüm, gülümsedim.
Eh ağlanmaz mı ağlanır, çokça da ağlamışımdır ama anlatarak değil.
Başkalarının yanında tutamayıp ağladıklarım sinirdendi ki başkaları dediğim de annem-babam-eşimdir. Anlatım/derdi tam dökme yoktur işte, sinir ağlaması vardır.

Anlatamadım-anlatmadım bir türlü işte baştan sona, olmuyor.
Yıllanmış psikologum var, arkadaş olduk, ona bile tam değil. "Yine kaçırıyorsun" diyor tatlış tatlış gülüyoruz, bazen ciddiye bağlıyor, kendisinden katarak (Kendi yaşanmışlıklarını paylaşıyor artık kadın, öyle arkadaşım oldu kendisi ki biliyorum bunu salt ben de döküleyim diye yapıyor) yok, olmuyor, gözüm doluyor, tavana bakıyorum, derin nefes alıp veriyorum hemen tamam bitti, bıçak açmıyor ağzımı sonra...

Bir gün olacak diyorum ya.
Belki buraya komple yazar, kaçarım. Öyle bile olsa iyi gelecek.
Kabulde sorun yok Noop, rahatlayamadım bir anlatıp tam tekmil...
Sebebi nedir bilmiyorum, tonla sebep çıkarabilirim ama aralarından hangisi doğru olanı, bilemeyeceğim.
Madem sadece yazıp kaçınca bile rahatlayacaksın ikinci üyelik alıp anlatmayı düşünsen?
Psikoloğuna bile anlatmaktan kaçındığın ne olabilir ki? Aklıma hiç hoş şeyler gelmiyor ama öyleyse bile yine de yazabilirsin.
Yazınca veya anlatınca gerçekten rahatlayacağından eminsen yap gitsin derim.
Ağladığın zaman ailenin kızması nedenlerini bilmiyor olmaları. Bilmedikleri için de önemsiz görüyor olabilirler. Nedeni yokken biri karşında ağlasa belki sende kızarsın.
Bazı rahatsızlıkların olduğunu hatırlıyorum. Belki de daha fazla üzülme diye öyle yapıyorlar ve senin asıl buna üzüldüğünü bilmiyorlar.
Ben hayatın her alanında iletişimin gücüne inanırım. Anlatmazsan bilemezler. Seni anlamalarını istiyorsan doğru kelimelerle kendini anlatmalısın.
 

Tabi bunun hastane ve tedavi kısımları bu kadar komikli olmadı o zamanlar, şimdi komikli. :)

Ne okudum ben böyle ya uff.. ah gençlik ne kadar da bilincsiz oluyoruz hele ben senden beterdim 30 yasini yeni gectim aklim basima yeni geldi desem yalan olmaz :)))

Ben sizin bir kac konunuza denk geldim. Aslinda siz derdinizi cok guzel anlatiyorsunuz betimlemeleriniz roman tadinda bir yazim tarziniz var ve konularinizi da göz önüne alirsak parca parca anlatiyorsunuz
Bu alinti mesajinda yaniginiz ile ilgili yazmissiniz ben annenizle ilgili olani okudum resimle ilgili olani iş tercihi konusunda olani esinizle ilgili belki mesajlarinizda ara ara denk geldiklerimde vardir.
Belki kendinizi uzuuuun uzuuun anlatip her konuyu tamamen bir ic dokmeye ihtiyacınız oldugu icin böyle hissediyorsunuzdur.
Belki özel iliskileriniz ile ilgili anlatilamayacak derecede bir sorunuz var anlatmayi ayip ya da yanlis olarak gordugunuzden degil de beklemediginiz insanlardan beklemediginz seyler gördüğünüz icin kimseye anlatamiyorsunuz anlatmayi kendi icinizde dogru bulmadiginiz icin susuyorsunuz kendinize yukleniyorsunuz.
Kişi kendinden bilir işi benim de bir yanim böyle annem ozellikle ablam sirdasimdir hayattaki herşeyim her seyimi de anlatirim ama bir yer var ki orda dururum agzimdan cikmaz cikamaz.
Işte böyle bir sey ne kadar anladim ne kadar anlatabildim bilemiyorum
 
Salın gitsin.:KK45:
Çok mu kontrolcüsünüz?
Ben öyleyim mesela.
Bayilsam bile bilirim bayildigimi o halde bile kendimi birakamiyorum.
Suya, kağıda, muma, aynaya anlatsam rahatlayacagim biliyorum ama yapmıyorum öyle de tuhafim.
Anlatsam da rahatlayamiyorum.
Öyle içime içime konuşuyorum.
Unuttum gitti deyip kendimi mi avutuyorum bilmiyorum.
Tek tesellim maneviyatim ve tevekkül.
Yoksa delirecek gibi hissediyorum kendimi.
Sizde ki durum daha bir farklı gibi sanki.
Bu kadar mantıklı bir insan neyi çözüme ulastiramiyor diye diye okuyorum her yazınızı ya da konunuzu.
Allah kolaylık versin, kalbinizi de sükunete ulastirsin.
 
Bu kadar güçlü olmak zorunda değilsin/daha doğrusu öyle görünmek zorunda değilsin.
Bu bence sadece ben güçlüyüm,kimseye zaafımı göstermem,yardım istemem ,bilmesinler kafası.
Bende de var az buçuk ama törpüledim ufak ufak.
En azından eşime yansıtıyorum bunalımımı,üzüntümü.
Anneme hala en ufak sorunumu anlatamam.
Sanki çok üzülecekmiş,benim yüzümden diye düşünürüm.
Ona hala çok güçlüyüm ben çok iyiyim imajı çiziyorum. Belki de babamı kaybettiğimden beri böyleyim, şımarık, huysuz, asi kızdan bu duruma terfi ettim.
Öte yandan içinde tutmak,içinde yaşamak çok yoruyor insanı,bunu bilir bunu söylerim.
Bu sebeple paylaşıyorum artık eşimle.
Üzerimden yük kalktı gibi oluyor.
Tabi ki önüne gelene dert yanma ama muhakkak birileri vardır omuz olacak sana. Eşin olmaz akraban olur,arkadaşın olur. Hem anlatsan en kötü ne olabilir ki? İleride yüzüne mi vuracaklar? Yani neden korkuyorsun bu kadar?önce bunu anlamaya çalış derim,seni içinde yasamaya iten nedeni bul,sonra düşün bakalim saklamazsan,dökülsen en kötü ne olabilir? Kar zarar hesabı yap ki zarar göreceğin birşey olduğunu sanmıyorum.
İnsana insan lazım,iyi günde,kötü günde.
Biz sosyal varlıklarız ve inan bana kimse dört dörtlük yaşamıyor bu hayatı,sadece bizim gördüğümüz kısmını var sayıyoruz çoğu zaman ama birde buz dağının görünmeyen kısmı var.
 
Kuzum tüm insanoglu karşısındaki kişiye içinden geçenleri karşılıklı diyalog halinde anlatabilse /anlatmak istese bence sanat diye birşey olmazdı.Kimse renklerle /fırça darbeleri ile içinden geçenleri ortaya koymaz,kimse eline sazı almaz,kimse roman kahramanlarınin arkasına geçip anlatmak istediklerini onlara soyletmezdi. Benim gibi demlerlerdi bir demlik çayi ...koyarlardı yanına bir tatlı bir tuzlu ikram ... "sen çaya şeker koymuyordun dimi?" ,"Frambuzli cheskek yesene bak çok güzel yapıyor bu pastahane" ..lafları arasında kâh ağlayıp , kâh gülüp anlatırdı karşısındaki kişiye anlatmak istediği kadarıyla kendini. Sen kendini bipolar olarak tanimliyorsun ama bence üstün zekalı bir arkadasimizsin da..(bilemiyorum bir ölçüm yapıldı mı daha önce) en azından duygusal zekanın yuksek olduğunu dusunuyorum.Beni veya sokaktaki pek çok kişiyi etkilemeyecek pekcok şey seni tesiri altına alıyor ve kendine olan acimasizligin devreye girip başlıyorsun ruhunu desip kanatmaya ...bence biraz da dunyaya kazara inmiş uzaylı muamelesi yapıyorsun kendine...neden burada olduğunu bilmeyen ,insanlar tarafından anlaşılamayan , kurtulacagina -ait olduğu gezegene donebilecegi inancı da azalmaya baslamis bir uzaylı değilsin sen. Evet ,ortalama insandan daha farkli algiliyorsun hayatı ..dolayısıyla da biraz daha farklı yaşıyorsun duygularini.İyi yada kötü anlamda söylemiyorum seni böyle tanimis ,böyle sevmiş birisi olarak soyluyorum.Seni çok seviyoruz..bir gün burada bir iç döküşde bulunursan tasi taragi toplayıp gitme lütfen 💕
 
Derler kı ac suyu suya konus. Dertlerındesu gıbı akıp gıtsın

Bu annemin tavsiyesi... Daha yalnızlaştırıyor beni bu, bilmiyorum. Tuhaf hissettiriyor, rahatlatıyor evet ama sıkıyor da.
Tam deli işi geliyor sularla, ağaçlarla konuşmak ki daha önce bunu baya abartı bir şekilde yapmışlığım var, çekiniyorum. Muhabbeti, kendimi kaptıracak kadar fazla koyulaştırıyorum. :)

Acaba dertlerinin seni küçülttüğünü düşünüyor olabilir misin?

Yanlış anlaşılma korkun var gibi hissediyorum. Bunu da birşey anlatırken çok detaylara girmenden çıkardım. Yani insanların ne düşündüğü senin için önemli mi ?

Olabilir yer yer yokluyor o ufaklık hissi, ama daha çok büyüttüğünü, onlarla ben olduğumu düşünüyorum tartacak olursam.

Sevdiğim, bilgisine vb. saygı duyduğum insanların ne düşündüğü benim için önemli, çünkü düşüncelerimi etkileyebilecek güçteler; burada olanın ise, terapiye dayandığını söyleyebilirim.
Ne düşündükleri, bir yere kadar önemli kim ne niyettedir, ne kadar doğrudur biliyor muyuz? Ondan bir yere kadar.
Muhabbet, yazı dilinin donuk ve düzlüğü, fazla üstü kapalı kalışı sebebi ile polemiğe kaymaya müsait olduğundan sanalda, bunu elimden geldiğince toparlarım ki karşıdaki kişi ona göre gardını indirsin gelsin, onun tecrübesinden de alacağım vardır belki. Çünkü herkesin bir gardı vardır değil mi (Benim de dahil)? "Onu ben indirmeyi denedim, gerisi onun problemi" der devam ederim. Bulunduğum her ortam -bu sanal da olsa- benim için önemlidir çünkü hayata dairdir. Ha ama önemdeki sırası düşüktür bir başkasına göre.
Bu benim prensibim.

Yok, ben bu anlatamamayı niye bu kadar dert ettim arkadaş... :/
Yalnızlık hissim azıyor şu ara, hep ondan.
Kuzeni gördüm imrendim, ne güzel ağladı ferahladı anlattı dedim.
Birine de şöyle ben dökülsem ne güzel olacak..
 
aa ben nekadar da guzel anlatmışsiniz
özelden istediginiz kadar uzun up uzun bir mesaj atabilirsiniz
ben sizi dinlerim
ne zaman hazie hissederseniz yapabilirsiniz bunu
sizi okadar çok iyi anliyorum ki
aglayamiyorsunuz bile artik değilmi
 
Tümünü kağıda döküp sonra yırtıp atsanız.
Evde yalnız kalınca bir mum yakın ve ona anlatın derdinizi,sıkıntınızı,
anlatımınız bitince mumu söndürün,
'bu mum alevinin sönüp gittiği gibi,
sıkıntılarım da benden gitti'
deyin yüksek bir sesle.

Bir kağıda uzun uzun yazın dertlerinizi,
bitince kağıdı yırtıp atın.

Telefonda ses kaydı yapan programı açın, anlatın içinizdekileri,bitince dinleyin kendi sesinizi,sonra silin kaydı,yine yüksek sesle 'kendime kendimi anlattım,beni dinlediğin için kendimi seviyorum,kendimle barışığım,
şimdi çok daha iyiyim' deyin.

İşe yarayacağını umuyorum.
Yarınların bugünden daha güzel olmasını diliyorum sizin için.

Bunların bir kısmı tavsiye edildi; bunu psikologumun da söylediği oldu, annemin de...
Bir bardak su doldur, koy karşına anlat o suya, sonra suyu dök ve onunla birlikte içinde ne varsa aksın gitsin.
Musluğu aç, o aksın, aktıkça anlat.
Kağıda yaz, dök, sonra yak, o yandıkça dumanına bak, uçsun gitsin...
Vb.

Ferahlatıyor, kesinlikle bunu es geçemem; çok daha kötü hissettiğim anlarda hep yaptım; derdim biraz daha insana anlatamama kısmında. Çok yakın bir dostum var, çocukluk arkadaşım; çoğu şeyimi bilir ve şahit olmuştur misal ama iş dertleşmeye gelince bir bakıyorum ben dinleyici, o anlatıcı; küçümsüyorum kimi dertlerimi; "Böyle oldu işte aman" diyorum misal ama bu değil yani bana hissettirdiği; dert anlatamama derdim böyle.

Bunun psikolog ayağı da, sürekli kaçırma, derinleştirildikçe kaçırma halinde. Bilmiyorum; duygusal olarak o çıplaklığa tam tekmil erişince, soyunup dökünüp yeni elbiselerimi giyecekmişim gibi geliyor.
Bunu ne kadar çok kendi kendime yapıyorsam, o kadar yalnız hissettiriyor.

Ayna karşısında konuşma tavsiyesi gelmiş, sanki kendi suratımı görünce, karşımda insan var diye daha olur gibi geldi... Bilmiyorum.

Aslına bakarsanız, bu da bir noktada "Dert" sayılmaz, bir düzen tutturmuş gidiyorum, ama işte öyle bi üzüldüm;
Kuzenim omzumda anlata anlata ağlayabiliyor, ben neden yapamıyorum?
Çocukluk arkadaşım her derdini akıtıyor, ben neden daha çok dinleyici kalmayı tercih ediyorum?
Psikologum kendinden bazı örnekler veriyor ki bunu beni bir miktar daha açmak için yapıyor farkındayım, ben neden gözüm dolunca koyvermek yerine, "Neyse ya" deyip gözümü tavana kaldırıp geçmeyi tercih ediyorum vb.

Bunlardan da şu anlaşılmasın; 3nity 3nity çok güzel anlatmış, kimseyi özel kılacak kadar anlatmıyorum belki de, çünkü hep bir noktaya kadar, lisanım kah eğlenceli kah düşündürücü anlatıyorum; konuşmamazlık etmiyorum zaten sosyalleşmenin bir gereği bu... Ama işte ne bileyim. Herhalde insanların yapı farkı mıdır, ben mi çok kontrollü oldum, olmamam gereken kadar mı oldum ve bu şekilde davranarak kendimi mi görmezden gelmeye başladım? (Bipolar olduğum için, kontrol konusunda bir miktar daha hassasım diyeyim, sizler bilirsiniz)
Öyle...

Belki de hiç takılmamam gereken bir yere taktım: Neden herkes gibi şöyle derdimi başındaaan sonuna hiç atlamadan ağlaya ağlaya anlatamıyorum bir başkasına? ...Belki de tarzım buydu, karakterim... Bilmiyorum :)

Bugün daha iyiyim, öyle bir anlık yokladılar; teşekkür ederim yorumlarınız için.
 
Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.

Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var. :KK70:

Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.

Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?

En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.

Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?

Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.

Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?

İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.

Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...

Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.

Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...

Öyle işte...


diğer konularınızda da denk geliyorum, yazı renginiz farklı olduğu için aklımda kalıyorsunuz.

ben sizin derdinizi anlatamadığınızı düşünmüyorum, aksine biraz fazla anlatıyorsunuz, ağır,ağdalı şekilde , uzun uzun... asıl soruna fırsat kalmıyor girizgah yapmaktan yani.

üstte saydığınız çoğu şeyi ben de yaşadım ağır akne, saçkıran, anoreksiya vs... hatta benim ekstradan öyle fazla ve ağır problemlerim vardı ki, hayatını anlat deseler bu ağır akneyi, anoreksiyayı, iğne fobisini dertten saymam...

psikologun sizi bırakma nedeni bence kendinizi bırakmamanız değil, aksine asıl sorunu 3 kelimeyle anlatacağınıza, girizgahını 300 kelime seçmenizdir.
neden bilmem yazılarınızın hepsinde bu "kelimeler deryasında balığım" izlenimi var.
dümdüz olmayı deneseniz inanın çok daha rahatlayacaksınız.
gerçekten yerinizde olmayı istemezdim, çok yoğun duygularla yaşıyorsunuz, en küçük şeyde duygu patlamaları yaşıyorsunuz, çok yorucu olmalı.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back