Kendimi gördüm sizde, dolaylı da olsa, kendimi gördüm.
Eşim aynı sizin eşiniz gibiydi.
Annesini babasını kıracak, bir hayır diyecek diye aklı çıkıyordu.
Benim ardımda durmaz, anne babasının ağzına bakar, onlarsız bir hayat asla düşünemez gibiydi.
Anacığım sağolsun "sabret, bak geçicek bu günler, iyi ve vicdanlı bir eşin var" dedi hep.
Ancak ben de sizin gibi baskın bir karakterim, insanın biraz iradesi olması gerekli diye düşünürüm.
Hayatta bir dik duruşu, bu benim karakterim demeli, gerektiğinde "benim kararım seni ilgilendirmez" diyebilmeli, kim olursa olsun.
Biraz keskin ifade etmiş oldum kendimi ama, gerçekten de böyle karekterli, adam gibi adam olsun istedim.
Ben de eşimi tanıyarak severek evlendim ve hep ailesine olan bağına ve saygısına saygı duydum.
Ancak bağımlılık halinde olduğunun ben de farkında değildim, sanrıım o ince çizgiyi görmeyi ben de atlamıştım.
Evliliğimizin ilk yılında ben de çok bunaltıldım. Malesef ki herkes üstüme geldi.
Kayınvalidem 4 kardeş, diğer 3 tanesi de kayınvalidelik yapma davranışları göstermek istediler, kendi gelinleri olmasına rağmen (1 tanesi hariç).
Ama benim iyi bir eltim var, onun avantajını çok yaşadım, o olmasaydı belki bu kadar çabuk evliliğimi oturtamazdım diye düşünüyorum.
O beni uyardı sürekli, bunu diyecekler, bunu yapacaklar, böyle davranacaklar, bak sana bu konu böyle dönecek şeklinde.
Gözümü açtı biraz diyebilirim.
Nitekim, 5 sene içerisinde kah kavgalı, kah küs ilerledik ve en azından eşimin ailesi benim ne kapasitede olduğumu ve karakterimi biraz anladılar.
Boşanma raddesine de geldik, avukat arkadaşım var, onunla iletişime geçtim hemen.
Eşimi evden uzaklaştırdım.
O zaman aklı başına geldi.
Beni ve çocuklarını kaybetmeyi göze alamadı.
Artık anne babasına hayır diyebiliyor, yanlış yorumlar yaptıklarında "nasıl konuşuyorsunuz" diye lafını esirgemiyor.
Zaman verin diyeceğim.
Ancak kendinizden ödün vermeden zaman verin.
Ben buyum, işine gelirse diyebilin.
Esnemeyin, dik duruşunuzu görsün bilsin, herkes ama.
Sadece eşiniz değil.
Zaten bu şekilde ya toparlarsınız herşey düzelir, ya da kopar gidersiniz.
Birşeyler iyi olsun diye ödün verir ve o şekilde devam ederseniz, asla huzurunuzu yakalayamazsınız.
Siz ödün verdikçe ödün gerekecek, nasılsa evliliği devam ettirecek, katlanmak zorunda mantığı oluşacak.
Buna izin vermeyin.
İnsanlar bir şeylere katlanmak için evlilik yapmazlar, yapmamalılar.
Birlikte hayatı yaşamak için evlenilir, iyi gününü kötü gününü paylaştığı kadar, sorunlarını paylaşıp, eşler birbirinin ardında dim dik durmalılar.
Ben eşime en güzel örneği şu şekilde vermiştim de aklına dank etmişti, isterseniz siz de deneyin bakalım, işlerse tabii ki. Ben de çok işe yaradı.
Bir gün çocuğum düştü, bir başka gün hastalandı, bir başka gün daha farklı sorunlar yaşadık ve üst üste geldi bunlar.
Ve eşime dedim ki:
"Bak oğlumuza, düştü canı yandı, yanında biz vardık. Hastalandı, ilgilendik, hastaneye götürdük, ilaçlarını verdik, düzelmesi için elimizden geleni yaptık, başka sorunları oluyor, onlar için de canla başla koşuyoruz. Şimdi bu çocuğu tek başına sokağa sal, ne halin varsa gör de bakalım kim sahip çıkacak? Kim senin kadar düşünecek, hastalığını, yarasını, derdini, kim sahiplenecek bir anne baba kadar, bir düşünsene?
Bende böyleyim işte, senin ailen benim için dış dünya, sen beni sahiplenmez, bana kol kanat germez, bana destek olmazsan, ben nasıl mücade edebilirim ki bu dış dünya ile? Bana istedikleri gibi davranırlar, bana istediklerini söylerler, yaramı görmezler, hastalığımı bilmezler, hep iyi sanırlar, ama benim içimi bilen de sensin, yaramı bilen de... Eğer sen beni korumazsan, kimse bana sahip çıkmaz, kimse de beni korumaz.
İşte o zaman sana ihtiyacım yok demektir, hayatımda da bir anlamın yok demektir. Beni korumadıktan sonra, senin kocalığını ne yapayım ben?" demiştim.
Zamanla idrak etti, tarttı, ölçtü, biçti...
Netice olarak, 2 çocuk annesiyim, en az benim kadar çabalayan bir eşim var.
Dünyalara değişmem eşimi... Gerçekten çok emek sarf ettik birlikte.
Çok kırıldık, döküldük, üzüldük bu güne gelebilmek için.
Ancak ben çok çabaladım, çabalamayı bırakacağımı anladığı noktada, eşim çabasını gösterdi.
Ve artık yolumuza tek tek değil, birlikte devam ediyoruz.
Tavsiyem, çok abartıya kaçmayın, ancak eşinizin anlamasını bir şekilde sağlayın.
Zaman verin, hemen beklentiye girmeyin.
Zamanla oturacak birşeyler.
Eşinizi seviyorsunuz, boşanmak istemiyorsunuz ve elbetteki herşeyden önce evladınızı düşünüyorsunuz.
Zaten boşanmak en kolayı, mücadele etmek zor olan.
Şiddet yok, aldatma yok...
Ama bunların olmayışı da huzurlu ve mutlu bir evlilik sahibi olduğunuz anlamına gelmiyor, ama huzuru bulun.
Bulamıyorsanız bütün çabalarınıza rağmen, o zaman yalnız yolunuza devam edin diyebilirim.
Çünkü değişim göstermeyecekse, bu şekilde kendinizi hırpalayarak bu hayatı da yaşamayın derim.
Hakkınızda hayırlısı olsun inşallah.
Umarım herşey yoluna girer ve siz de huzurunuzu bulur, hayatınızı düzene sokarsınız.