- Konu Sahibi peperoncino
- #1
İnternette böyle bir konu açacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama ruh sağlığı bölümünde yazılan yazıları biraz takip ettim ve artık iyice korkmaya başladım. Bu yaşadıklarımı yaşayan var mı bir hastalığın belirtisi midir diye sizden yardım almak istiyorum. Yazdıklarım uzun olur belki de kimse okumaz ama ben yazacağım bir kişi biler bir şey söylese yetecek bana.
Ben sorunlu bir çocukluk geçirdim. Ailemle aram hiç iyi olmadı hala iyi değil. Babam yok. Ama onu sevmiyorum. Ölmüş olması beni hiç üzmüyor. Çünkü ben henüz 5 yaşlarındayken bana haksız yere tokat atmıştı. Sadece bir tokat ve ben onu bir türlü unutamadım. Hala nefret ederim babamdan. İyiki de ölmüş diyorum çünkü eğer yaşasaydı öfkem iyice büyüyecekti. Annem zaten ilgili bir anne değildi dayakla terbiye etmeye çalışırdı kendinin de sorunları var ve babam ölünce sağolsun dayağını hiç eksik etmedi. 24 yaşındayım ve hala annemden nefret ederim bir türlü yıldızımız barışmaz uzun bir süredir ben başka bir şehirde yaşıyorum. Ondan uzak olduğum için kısmen daha iyi haldeyim şu an. Çünkü yanyanayken asla anlaşamayız sürekli kavga ederiz. Daha sabah ben uyanmadan bağırıp çağırmaya başlar. Özetle böyle bir ortamda büyüdüm.
Şimdi benim asıl sorunum şu diyemeyecem çünkü bir tane problemim yok. Sorunum ne onu da bilmiyorum. Asosyal biriyim. Çok gururlum kimseye hiçbir şey anlatamam. Hiç arkadaşım da yok. Ben her şeyi kafaya takıyorum. Sokakta yürürken yanından geçtiğim insanlar sanki benim hakkımda konuşuyor gibi hissediyorum. Çevremdeki insanlar hep bana tuzaklar kuruyor benden nefret ediyor arkamdan konuşuyorlar diye düşünüyorum. Ve herkesten nefret ediyorum hem de çok basit sebeplerden. Şöyle bir örnek vereyim 12 yaşındayken bir gün çok açtım ve evde börek vardı. Böreğin bozduğunu bilmiyordum ve yedim ilk başta anlamadım ikinciyi yediğimde anladım. Evde kuzenim vardı ve o bu durumun farkındaydı neden bana söylemedin dediğimde çok açtın söylersem yemez aç kalırdın dedi. Üstünden o kadar yıl geçti hala unutamadım bu yüzden ondan nefret ediyorum. Yaptığımın mantıksız olduğunun farkındayım kendimi bu duruma ikna etmeye çalışıyorum ama olmuyor bir türlü. İnsanlar hakkındaki düşüncelerimi yenemiyorum herkesten kötülük gelecek gibi düşünüyorum.
İnsanlara sürekli yalan söylüyorum. Çünkü eğer gerçekleri söylersem çaresizliğimi anlar benimle alay ederler diye düşünüyorum. Bu forumda bile sanki çevremdeki herkes burayı okuyor beni takip ediyor gibi tanınmamak için yalanlar söyledim. Eğer okurlarsa o kişinin ben olmadığımı sansınlar diye. Şu an yazdığım konuda bile küçük yalanlar var kişileri falan değiştirerek anlatıyorum elimde değil. Biri beni tanırsa gerçekten bunu hazmedemem kafayı yerim.
Sürekli takip edildiğimi düşünüyorum. Hem de sadece sokakta değil evdeyken bile. Bilgisayarımın kamerasını kapattım çünkü ordan birileri beni izliyor gibi geliyor. Telefonu asla kamerası açık halde bırakmam hep bulunduğu yerin altında kalır. Sanki evimde bile gizli kameralar var o yüzden hep temkinliyim. Rahat hareket edemiyorum. Gizli kamera yine iyi evin duvarında delik açmışlar da oradan izliyorlar gibi geliyor. Hatta şu anda bilgisayarımda biri var ve bu yazdıklarımı okuyor diye düşünüyorum. Yeni yeni bilgisayarda merak ettiğim ve gizli kalmasını istediğim şeylere bakabiliyorum bu hastalıklar gibi. Takip edildiğimi düşündüğüm için bilgisayarı kullanamıyordum bile.
Doktorlara bile derdimi söyleyemiyorum. Sürekli başım ağırıyor. Yıllardır böyle bu ama gerçekten çok ağırıyor bunları yazarken bile. Bunun için bir kaç kere doktora gittim bana bir hepsi bir şeyin yok stres ettiğin bir durum var mı diye soruyor ve ben hayır hayatım çok iyi hiçbir şeyi takmıyorum diyorum. Oysa bunu söylerken bile bitik bir haldeyim. Doktora gitmeyi çok seviyorum bana 3 ay ömrün kaldı dese sevinçten öpebilirim. Hep içimde kötü bir hastalığım çıkacak ümidiyle gidiyorum doktora.
Aynı zamanda çok takıntılarım var. Bunların bir çoğunu ailemin yanından ayrılınca yendim aslında. Mesela bir yere dokunduğumda ikinci kez dokunurum. Bunu yendim. Sürekli dişlerimi sıkarım. Kapıların kollarına asla tutmam. Bazı kelimeleri iki kere tekrarlarım ki biri bana deli misin neden iki kez söylüyorsun her şeyi diyince bunu da yendim şükür.
15 yaşlarındayken gerçek hayatla rüyaları karıştırmaya başlamıştım. Rüyamda yaşadığım şeyleri gerçek hayatta olmuş gibi sanıyordum. Bunu farkedenler deli gözüyle bakmaya başlamıştı. Hem de öyle komik şeyleri gerçek sanıyordum ki. Buna da bir örnek vereyim bir gün annem bana çorapların nerde diye sordu ve ona teyzemlerden gelirken sırtına sokmuştun ya dedim. Böyle komik bir durum olabilir mi bu sadece benim gördüğüm bir rüyaydı. Annem delirdiğimi söylemeye başlamıştı artık neyse bu sorunu aştım ama bu aralar tekrar başladı. Rüyalarda yaşadıklarımı gerçek sanıyorum. Mesela acıkıyorum sabah uyandığımda ve mutfağa gidip gece yaptığım pastayı yiyim diyorum ama dolaba bir bakıyorum pasta yok çünkü yapmadım. Birine söylemem gereken bir şey var mesela ben bunu söyledim zannediyorum ama söylememişim onu söylediğimi kafamda kurmuşum. Biriyle bir şey konuşacakken konuşacağım anı sürekli kuruyorum hareketlerini vereceği tepkileri kafamda defalarca kuruyor sonra da konuşmuyorum.
Kimseyi dinleyemiyorum. Konsantre olamıyorum hiçbir konuya. Biri bana anlatırken pür dikkat dinler gibi bakıyorum ama hiçbir şey duymuyorum hı evet gibi tepkiler veriyorum. Ama konudan haberim yok ve bunu farkediyor bazen insanlar haliyle çok bozuluyorlar. Bozulmaları hiç umrumda değil tabi ne halleri varsa görsünler.
Bir başka mesele de asla düşünmeden duramıyorum. Sürekli düşünüyorum beynim hiç boş kalmıyor uykuya dalana kadar hep bir şeyler düşünüyorum kötü hayaller kuruyorum. Bir ara o kadar yalnız hissettim ki kendimi kafayı yememek için kuş aldım. Kuşu aldığım günden beri de ya ölürse diye sürekli ağlıyorum. Onun öldüğünü hayal ediyorum hep. Mesela eve biri giriyor onun başını koparıyor gibi hayaller kurup ağlıyorum. Kuşa sürekli bıktım senden lürfen öl diyorum sona da sen ölürsen ben ne yaparım diye ağlamaya başlıyorum. Kendimi ona bağladım resmen. Her gece ağlamak çok yordu beni üstelik kafamda olmayan şeyler kurup onlara ağlıyorum. Bu kadar ağladığıma bakmayın asla insanların yanında ağlamam. Bu güne kadar ağladığımı gören bir kişi olmamıştır.
Yalnızken bazen gündüzleri mutluyum aslında. Sabahtan kalkıp ev işi yapıyorum müziği açıyorum gerçekten mutlu olduğumu hissediyorum. Kafamda kendime güzel bir dünya kuruyorum. Ama gece olup da başımı yastığa koyunca bütün sıkıntım geri geliyor. Yalnızlık korkusu değil bu kesinlikle. İnsanların içinde çok bunalıyorum ben hep yalnız kalmak istiyorum. Sadece gece olunca kurduğum o hayal dünyası bozuluyor ve ben dertlerimle baş başa kalıyorum. Gündüz bir şeyler yapıp oyalanıyorum ama gece öyle değik. Düşünceler uyutmuyor beni. Hiç düzenli uyku uyuyamıyorum zaten.
Sürekli ölümü düşünüyorum. Göğsümde küçük bir ağrı olsa mesela hemen kanserim ölücem diye mutlu olup hayallere başlıyorum. Doktora gitmişim kanser olduğumu söylemiş ve ben tedavi olmayıp fare zehiri içerek intihar ediyorum. İntihar yöntemlerim daha iyisini buldukça değişiyor. Kanser olmayı öyle çok istiyorum ki asla kimseden yardım kabul etmem yediremem bunu kendime kendi başıma ölücem diye mutlu oluyorum. Sonra öldüğümde insanların nasıl tepkiler vereceğini hayal ediyorum hep. Ölmeden bir mektup yazıp hepsinin canını yakmak istiyorum bunları kurmaktan zevk alıyorum. Kafamda sürekli o mektubu yazıyorum hem de aynı kelimelerle.
İntiharı da düşündüm elbet. Ama ya başaramazsam o zaman rezil olurum mahvolurum diye hiç intihar edemedim. Edemem de biliyorum. Mesela bir silahım olsa hiç düşünmem kendimi vururum ama bilekleri kesmek öyle değil ya o anki ölüm korkusuyla yardım istersem diye korkuyorum hep. Asmak için de evimde müsait bir yer yok. Her neyse intihar etme düşüncesini yendim zaten ama biri beni öldürmek istese de aman yapma demem.
Kafamın içinde hep sanki yanımda biri var da derdimi ona anlatıyormuşum gibi o kişiye sorunlarımı anlatıyorum. Ağlamaya başlıyorum. Film gibi oynuyor her şey kafamın içinde. Çok ani duygu değiştiriyorum. Çok mutluyken bir anda üzüntüden kahroluyorum. Birini severken bir bakışıyla nefret ediyorum.
Bir de canımdan bıktıran bir durum var ki bazen mesela hiç tanımadığım bir kere merhaba dediğim biri var. Bu kişiyi bir anda çok sevmeye başlıyorum ve sürekli onun öleceğiyle ilgili şeyler kurup kendimi strese sokuyorum. Oysa adını bile bilmiyorum. Sonra ondan sıkılıp başkası hakkında aynı şeyleri kurmaya başlıyorum. Ama o kişilerden biri gelse benimle konuşmak istese asla konuşmam bir anda siler unuturum onu. Ben onu kafamda seviyorum gerçek hayatta değil. Ben gerçek hayatta yaşamıyorum aslında fiziksel olarak varım. Giydiğim giysiyi bile hayalimde alıyorum. Şehirler geziyorum kendi dünyamda ama gerçek hayatta evden çıkmıyorum. Ha hayallerimde de asla mutlu bir insan değilim şehirler gezsem de hep acı içindeyim. Ya birileri ölür ya bana bir şey olur. Güzel şeyler düşünemiyorum.
Hah şuna ne diyeceksiniz? Bu konularda başlık açan insanların yazdıklarını ne kadar uzun olursa olsun film izler gibi okuyorum. Dertlerini soluksuz okuyorum resmen. Bu bana zevk mi veriyor anlamıyorum ki. Sonra onları yaşayan kişinin yerine kendimi koyuyorum. Ben hastayım galiba. :)
Sorunum öyle çok ki bunlar sadece bir kısmı desem yeridir. Çok oldu farkındayım. Ben sorunlarımın farkındayım aslında çocukluğumdan beri bu sorunlarla kendimce başediyorum. Ben çok güçlü biriyim kolay kolay yıkılmam şimdi de zaten yıkıldım çöktüm gibi bir durumdayım yardım edin diye yazmadım bunları. Bir süredir bu bölümü takip ediyorum ve hareketleri benim hareketlerime benzeyen bazı insanlar var ve onlar hasta olduklarını tedavi gördüklerini söylüyolar benim de durumum böyle olabilir mi? Bir süredir de zaten ya kafayı yersem herkese rezil olurum diye kafaya taktım sürekli bunu düşünüp korkuyorum. Sizce hasta mıyım ben. Ben bu durumumla başedebiliyorum bugüne kadar kimse anlamadı. Herkes beni soğuk, kendinden başkasını düşünmeyen ve güçlü bir insan olarak biliyor. Yani çok iyi gizliyorum halimi korkum acaba bir anda kafayı yer miyim? Olmaz di mi böyle şey insanlar nasıl deiliriyor. Delirdim mi anlayamıyorum. Doktora kesinlikle gitmem hele psikoloğa hiç gitmem. Bir ara psikiyatrise gitmek istedim ama yine gidemedim eğer ona kendimi anlatırsam çaresizliğimi görür ve bir daha asla toparlayamam. Ben bunları niye yazdım ki sanki. Hayır size soru sormak için de değil aslında ben bunlardan ilk kez bahsediyorum biraz rahatlamak için. Dedim ya kafayı yeme meselesini taktım kafama çok korkuyorum belki böyle anlatırsam düzelirim diye düşündüm. Bilmiyorum hiç bilmiyorum.
Şimdi burda bunları uzun uzun anlattım ya bunları beni tanıyan biri okusa geçse karşıma inkar ederim çok mutlu sağlıklı bir insan portresi çizerim. Kendimden öyle emin bir halde olurum ki inanır ben olmadığıma. Çok iyi oyuncuyum ben bu yüzden kaybediyorum hep. Bir kendimi salsam biri anlasa beni belki daha iyi olacağım ama konuşamıyorum kimseyle. Biri bu halimi görürse biterim mahvolurum. Şu an bile bunları yazıp yazmamak arasında cebelleşiyorum kendimle ama yazıyorum işte. Tanımıyorsunuz beni nede olsa. Böyle işte. Etraf gizli manyak dolu. Belki de sizden birinin çevresindeki biriyim kimbilir. Ama korkmayın benim gibi insanlar sadece kendilerine zarar verir başkalarına değil.
Ben sorunlu bir çocukluk geçirdim. Ailemle aram hiç iyi olmadı hala iyi değil. Babam yok. Ama onu sevmiyorum. Ölmüş olması beni hiç üzmüyor. Çünkü ben henüz 5 yaşlarındayken bana haksız yere tokat atmıştı. Sadece bir tokat ve ben onu bir türlü unutamadım. Hala nefret ederim babamdan. İyiki de ölmüş diyorum çünkü eğer yaşasaydı öfkem iyice büyüyecekti. Annem zaten ilgili bir anne değildi dayakla terbiye etmeye çalışırdı kendinin de sorunları var ve babam ölünce sağolsun dayağını hiç eksik etmedi. 24 yaşındayım ve hala annemden nefret ederim bir türlü yıldızımız barışmaz uzun bir süredir ben başka bir şehirde yaşıyorum. Ondan uzak olduğum için kısmen daha iyi haldeyim şu an. Çünkü yanyanayken asla anlaşamayız sürekli kavga ederiz. Daha sabah ben uyanmadan bağırıp çağırmaya başlar. Özetle böyle bir ortamda büyüdüm.
Şimdi benim asıl sorunum şu diyemeyecem çünkü bir tane problemim yok. Sorunum ne onu da bilmiyorum. Asosyal biriyim. Çok gururlum kimseye hiçbir şey anlatamam. Hiç arkadaşım da yok. Ben her şeyi kafaya takıyorum. Sokakta yürürken yanından geçtiğim insanlar sanki benim hakkımda konuşuyor gibi hissediyorum. Çevremdeki insanlar hep bana tuzaklar kuruyor benden nefret ediyor arkamdan konuşuyorlar diye düşünüyorum. Ve herkesten nefret ediyorum hem de çok basit sebeplerden. Şöyle bir örnek vereyim 12 yaşındayken bir gün çok açtım ve evde börek vardı. Böreğin bozduğunu bilmiyordum ve yedim ilk başta anlamadım ikinciyi yediğimde anladım. Evde kuzenim vardı ve o bu durumun farkındaydı neden bana söylemedin dediğimde çok açtın söylersem yemez aç kalırdın dedi. Üstünden o kadar yıl geçti hala unutamadım bu yüzden ondan nefret ediyorum. Yaptığımın mantıksız olduğunun farkındayım kendimi bu duruma ikna etmeye çalışıyorum ama olmuyor bir türlü. İnsanlar hakkındaki düşüncelerimi yenemiyorum herkesten kötülük gelecek gibi düşünüyorum.
İnsanlara sürekli yalan söylüyorum. Çünkü eğer gerçekleri söylersem çaresizliğimi anlar benimle alay ederler diye düşünüyorum. Bu forumda bile sanki çevremdeki herkes burayı okuyor beni takip ediyor gibi tanınmamak için yalanlar söyledim. Eğer okurlarsa o kişinin ben olmadığımı sansınlar diye. Şu an yazdığım konuda bile küçük yalanlar var kişileri falan değiştirerek anlatıyorum elimde değil. Biri beni tanırsa gerçekten bunu hazmedemem kafayı yerim.
Sürekli takip edildiğimi düşünüyorum. Hem de sadece sokakta değil evdeyken bile. Bilgisayarımın kamerasını kapattım çünkü ordan birileri beni izliyor gibi geliyor. Telefonu asla kamerası açık halde bırakmam hep bulunduğu yerin altında kalır. Sanki evimde bile gizli kameralar var o yüzden hep temkinliyim. Rahat hareket edemiyorum. Gizli kamera yine iyi evin duvarında delik açmışlar da oradan izliyorlar gibi geliyor. Hatta şu anda bilgisayarımda biri var ve bu yazdıklarımı okuyor diye düşünüyorum. Yeni yeni bilgisayarda merak ettiğim ve gizli kalmasını istediğim şeylere bakabiliyorum bu hastalıklar gibi. Takip edildiğimi düşündüğüm için bilgisayarı kullanamıyordum bile.
Doktorlara bile derdimi söyleyemiyorum. Sürekli başım ağırıyor. Yıllardır böyle bu ama gerçekten çok ağırıyor bunları yazarken bile. Bunun için bir kaç kere doktora gittim bana bir hepsi bir şeyin yok stres ettiğin bir durum var mı diye soruyor ve ben hayır hayatım çok iyi hiçbir şeyi takmıyorum diyorum. Oysa bunu söylerken bile bitik bir haldeyim. Doktora gitmeyi çok seviyorum bana 3 ay ömrün kaldı dese sevinçten öpebilirim. Hep içimde kötü bir hastalığım çıkacak ümidiyle gidiyorum doktora.
Aynı zamanda çok takıntılarım var. Bunların bir çoğunu ailemin yanından ayrılınca yendim aslında. Mesela bir yere dokunduğumda ikinci kez dokunurum. Bunu yendim. Sürekli dişlerimi sıkarım. Kapıların kollarına asla tutmam. Bazı kelimeleri iki kere tekrarlarım ki biri bana deli misin neden iki kez söylüyorsun her şeyi diyince bunu da yendim şükür.
15 yaşlarındayken gerçek hayatla rüyaları karıştırmaya başlamıştım. Rüyamda yaşadığım şeyleri gerçek hayatta olmuş gibi sanıyordum. Bunu farkedenler deli gözüyle bakmaya başlamıştı. Hem de öyle komik şeyleri gerçek sanıyordum ki. Buna da bir örnek vereyim bir gün annem bana çorapların nerde diye sordu ve ona teyzemlerden gelirken sırtına sokmuştun ya dedim. Böyle komik bir durum olabilir mi bu sadece benim gördüğüm bir rüyaydı. Annem delirdiğimi söylemeye başlamıştı artık neyse bu sorunu aştım ama bu aralar tekrar başladı. Rüyalarda yaşadıklarımı gerçek sanıyorum. Mesela acıkıyorum sabah uyandığımda ve mutfağa gidip gece yaptığım pastayı yiyim diyorum ama dolaba bir bakıyorum pasta yok çünkü yapmadım. Birine söylemem gereken bir şey var mesela ben bunu söyledim zannediyorum ama söylememişim onu söylediğimi kafamda kurmuşum. Biriyle bir şey konuşacakken konuşacağım anı sürekli kuruyorum hareketlerini vereceği tepkileri kafamda defalarca kuruyor sonra da konuşmuyorum.
Kimseyi dinleyemiyorum. Konsantre olamıyorum hiçbir konuya. Biri bana anlatırken pür dikkat dinler gibi bakıyorum ama hiçbir şey duymuyorum hı evet gibi tepkiler veriyorum. Ama konudan haberim yok ve bunu farkediyor bazen insanlar haliyle çok bozuluyorlar. Bozulmaları hiç umrumda değil tabi ne halleri varsa görsünler.
Bir başka mesele de asla düşünmeden duramıyorum. Sürekli düşünüyorum beynim hiç boş kalmıyor uykuya dalana kadar hep bir şeyler düşünüyorum kötü hayaller kuruyorum. Bir ara o kadar yalnız hissettim ki kendimi kafayı yememek için kuş aldım. Kuşu aldığım günden beri de ya ölürse diye sürekli ağlıyorum. Onun öldüğünü hayal ediyorum hep. Mesela eve biri giriyor onun başını koparıyor gibi hayaller kurup ağlıyorum. Kuşa sürekli bıktım senden lürfen öl diyorum sona da sen ölürsen ben ne yaparım diye ağlamaya başlıyorum. Kendimi ona bağladım resmen. Her gece ağlamak çok yordu beni üstelik kafamda olmayan şeyler kurup onlara ağlıyorum. Bu kadar ağladığıma bakmayın asla insanların yanında ağlamam. Bu güne kadar ağladığımı gören bir kişi olmamıştır.
Yalnızken bazen gündüzleri mutluyum aslında. Sabahtan kalkıp ev işi yapıyorum müziği açıyorum gerçekten mutlu olduğumu hissediyorum. Kafamda kendime güzel bir dünya kuruyorum. Ama gece olup da başımı yastığa koyunca bütün sıkıntım geri geliyor. Yalnızlık korkusu değil bu kesinlikle. İnsanların içinde çok bunalıyorum ben hep yalnız kalmak istiyorum. Sadece gece olunca kurduğum o hayal dünyası bozuluyor ve ben dertlerimle baş başa kalıyorum. Gündüz bir şeyler yapıp oyalanıyorum ama gece öyle değik. Düşünceler uyutmuyor beni. Hiç düzenli uyku uyuyamıyorum zaten.
Sürekli ölümü düşünüyorum. Göğsümde küçük bir ağrı olsa mesela hemen kanserim ölücem diye mutlu olup hayallere başlıyorum. Doktora gitmişim kanser olduğumu söylemiş ve ben tedavi olmayıp fare zehiri içerek intihar ediyorum. İntihar yöntemlerim daha iyisini buldukça değişiyor. Kanser olmayı öyle çok istiyorum ki asla kimseden yardım kabul etmem yediremem bunu kendime kendi başıma ölücem diye mutlu oluyorum. Sonra öldüğümde insanların nasıl tepkiler vereceğini hayal ediyorum hep. Ölmeden bir mektup yazıp hepsinin canını yakmak istiyorum bunları kurmaktan zevk alıyorum. Kafamda sürekli o mektubu yazıyorum hem de aynı kelimelerle.
İntiharı da düşündüm elbet. Ama ya başaramazsam o zaman rezil olurum mahvolurum diye hiç intihar edemedim. Edemem de biliyorum. Mesela bir silahım olsa hiç düşünmem kendimi vururum ama bilekleri kesmek öyle değil ya o anki ölüm korkusuyla yardım istersem diye korkuyorum hep. Asmak için de evimde müsait bir yer yok. Her neyse intihar etme düşüncesini yendim zaten ama biri beni öldürmek istese de aman yapma demem.
Kafamın içinde hep sanki yanımda biri var da derdimi ona anlatıyormuşum gibi o kişiye sorunlarımı anlatıyorum. Ağlamaya başlıyorum. Film gibi oynuyor her şey kafamın içinde. Çok ani duygu değiştiriyorum. Çok mutluyken bir anda üzüntüden kahroluyorum. Birini severken bir bakışıyla nefret ediyorum.
Bir de canımdan bıktıran bir durum var ki bazen mesela hiç tanımadığım bir kere merhaba dediğim biri var. Bu kişiyi bir anda çok sevmeye başlıyorum ve sürekli onun öleceğiyle ilgili şeyler kurup kendimi strese sokuyorum. Oysa adını bile bilmiyorum. Sonra ondan sıkılıp başkası hakkında aynı şeyleri kurmaya başlıyorum. Ama o kişilerden biri gelse benimle konuşmak istese asla konuşmam bir anda siler unuturum onu. Ben onu kafamda seviyorum gerçek hayatta değil. Ben gerçek hayatta yaşamıyorum aslında fiziksel olarak varım. Giydiğim giysiyi bile hayalimde alıyorum. Şehirler geziyorum kendi dünyamda ama gerçek hayatta evden çıkmıyorum. Ha hayallerimde de asla mutlu bir insan değilim şehirler gezsem de hep acı içindeyim. Ya birileri ölür ya bana bir şey olur. Güzel şeyler düşünemiyorum.
Hah şuna ne diyeceksiniz? Bu konularda başlık açan insanların yazdıklarını ne kadar uzun olursa olsun film izler gibi okuyorum. Dertlerini soluksuz okuyorum resmen. Bu bana zevk mi veriyor anlamıyorum ki. Sonra onları yaşayan kişinin yerine kendimi koyuyorum. Ben hastayım galiba. :)
Sorunum öyle çok ki bunlar sadece bir kısmı desem yeridir. Çok oldu farkındayım. Ben sorunlarımın farkındayım aslında çocukluğumdan beri bu sorunlarla kendimce başediyorum. Ben çok güçlü biriyim kolay kolay yıkılmam şimdi de zaten yıkıldım çöktüm gibi bir durumdayım yardım edin diye yazmadım bunları. Bir süredir bu bölümü takip ediyorum ve hareketleri benim hareketlerime benzeyen bazı insanlar var ve onlar hasta olduklarını tedavi gördüklerini söylüyolar benim de durumum böyle olabilir mi? Bir süredir de zaten ya kafayı yersem herkese rezil olurum diye kafaya taktım sürekli bunu düşünüp korkuyorum. Sizce hasta mıyım ben. Ben bu durumumla başedebiliyorum bugüne kadar kimse anlamadı. Herkes beni soğuk, kendinden başkasını düşünmeyen ve güçlü bir insan olarak biliyor. Yani çok iyi gizliyorum halimi korkum acaba bir anda kafayı yer miyim? Olmaz di mi böyle şey insanlar nasıl deiliriyor. Delirdim mi anlayamıyorum. Doktora kesinlikle gitmem hele psikoloğa hiç gitmem. Bir ara psikiyatrise gitmek istedim ama yine gidemedim eğer ona kendimi anlatırsam çaresizliğimi görür ve bir daha asla toparlayamam. Ben bunları niye yazdım ki sanki. Hayır size soru sormak için de değil aslında ben bunlardan ilk kez bahsediyorum biraz rahatlamak için. Dedim ya kafayı yeme meselesini taktım kafama çok korkuyorum belki böyle anlatırsam düzelirim diye düşündüm. Bilmiyorum hiç bilmiyorum.
Şimdi burda bunları uzun uzun anlattım ya bunları beni tanıyan biri okusa geçse karşıma inkar ederim çok mutlu sağlıklı bir insan portresi çizerim. Kendimden öyle emin bir halde olurum ki inanır ben olmadığıma. Çok iyi oyuncuyum ben bu yüzden kaybediyorum hep. Bir kendimi salsam biri anlasa beni belki daha iyi olacağım ama konuşamıyorum kimseyle. Biri bu halimi görürse biterim mahvolurum. Şu an bile bunları yazıp yazmamak arasında cebelleşiyorum kendimle ama yazıyorum işte. Tanımıyorsunuz beni nede olsa. Böyle işte. Etraf gizli manyak dolu. Belki de sizden birinin çevresindeki biriyim kimbilir. Ama korkmayın benim gibi insanlar sadece kendilerine zarar verir başkalarına değil.
Son düzenleyen: Moderatör: