Milletçe bir bencillik çöktü üzerimize… Bize yapılmasını istemediklerimize öfkeleniyor ancak hiçbir tepki vermiyoruz.
Geçtiğimiz Cumartesi günü arkadaşımla bir yere gitmek için bir İETT otobüsüne bindik.
Öncesinde aynı hat üzerinde çalışan 2 otobüs arka arkaya durağa geldi. İlki belediye otobüsü diğeri de, özel halk otobüsüydü… İkinci gelen halk otobüsünün acelesi vardı. Bir yere kelle yetiştirecek…
Biz belediye otobüsüne binmeden önce, halk otobüsü durakta hızla belediye otobüsünün arkasından yaklaşmış ve belediye otobüse yönelen yolculardan bir kadına ve çocuğuna az daha vuruyormuş.
Biz durumu bilmiyoruz. Kaza atlatan kadın belediye otobüsüne panik halde 7-8 yaşlarındaki çocuğunu çekerek “Şikayet edeceğim, cahil değilim ben” diye diye hemen arkamızdan bindi.
Arkadaşımla biz ne olduğunu anlamaya çalışırken otobüs hareket etti. Halk otobüsü bizi hızla solladı bu arada…
“Şikayet edeceğim seni” diye bağırıyordu hala kadın yandan geçen otobüse. Otobüstekilerden biri sağolsun halk otobüsünün plakasını almış. Kadın plakayı not etti. Ama hala şokta… Yolcular başladı hemen konuşmaya; “Haklısın kardeş, bu halk otobüsleri insan hayatını hiçe sayıyor. Hep böyleler” diye..
Bu arada hala halk otobüsü belediye otobüsünün sağından solundan önüne geçmeye çalışıyordu. Bir ara hızını alamayıp refüjün üzerinden belediyeyi solladı.
Olayı anladıktan sonra hemen yapılması gerekeni yaptık ve trafik polisini arayıp şikayet ettik. Umarım polis memurları bu canavarı durdurmuştur.
Aslında konuyu trafik polisine bildirmek olayın en başında, durakta yapılmalıydı ama insanlarımız bazen şaşkınlıktan akıl edemiyor, bazen de “Bana ne kendisi düşünsün” diyerek yapması gerekeni yapmıyor.
Bazıları da ben işimi göreyim, gideceğim yere gideyim de benden sonrası düşünsün diye ses çıkarmıyor. Nereye kadar? En yakınımızı bu gibi nedenlerle kaybettiğimiz zaman mı?
Nitekim aynı hatta çalışan bir halk otobüsü 2 gencin hayatına mal oldu. Hem de sadece 1 gün sonra…
“Benden sonra gelen düşünsün” diye davrandıklarımıza bir kaç örnek daha vermek istiyorum…
Devlet dairesine gittiniz. Sıranızı aldınız ancak tam size sıra gelecekken sizden önce bir başkası araya girdi. “Şimdi memurla tartışmayayım işimi yapmaz. Nasılsa sıra bana geldi. Benden sonrakiler düşünsün” diye düşünerek ses çıkarmadınız. İşinizi yaptırdınız. Bu sırada en sona eklenen kişinin zamanından çaldınız. “Benden sonrakiler düşünsün” dediniz.
Markete gittiniz ve bozuk, tarihi geçmiş bir ürünü farkettiniz. Ancak yetkiliyi uyarmadan “Benden sonraki düşünsün” diye geçip gittiniz. Bozuk ürünü bir başkası farketmeden aldı ve tüketti. Sağlığı bozuldu…
Trafikte hatalı araç kullanan kişiyi trafiğe bildirmediniz. “Bana zarar vermedi. Başkası şikayet etsin” dediniz. Boşverdiğiniz kişi başka arabaya çarptı, trafik tıkandı, bileri yaralandı veya yaşamını yitirdi…
Bu örnekler çoğaltılabilir. Ülkemizde bazı şeyleri düzeltmek zor olabilir ancak güzelce uyarmakla, söylemekle birşey olmaz. Siz söyleyin, kişi o an önemsemese de gelecekte sizin sözünüz onu davranışı tekrarlamaktan alıkoyacaktır.
Nasreddin Hoca’nın testi hikayesindeki gibi önlemimizi alıp hareket edersek, bu tür olaylarda fikrimizi belirtirsek ve “benden sonrası düşünsün” deyip arkamıza bakmadan yolumuza devam etmezsek birşeyler düzelir. Yarın bu geçtiğimiz yollardan çocuklarımız, sevdiklerimiz geçecek. Gördüğümüz hataların düzeltilmesini istemezsek onlar bu hatalar nedeniyle mağdur olacak, belki yaşamlarını kaybedecek.
Siz bunu bir düşünün!..
Sevgiler
Elif Didar Candan
Geçtiğimiz Cumartesi günü arkadaşımla bir yere gitmek için bir İETT otobüsüne bindik.
Öncesinde aynı hat üzerinde çalışan 2 otobüs arka arkaya durağa geldi. İlki belediye otobüsü diğeri de, özel halk otobüsüydü… İkinci gelen halk otobüsünün acelesi vardı. Bir yere kelle yetiştirecek…
Biz belediye otobüsüne binmeden önce, halk otobüsü durakta hızla belediye otobüsünün arkasından yaklaşmış ve belediye otobüse yönelen yolculardan bir kadına ve çocuğuna az daha vuruyormuş.
Biz durumu bilmiyoruz. Kaza atlatan kadın belediye otobüsüne panik halde 7-8 yaşlarındaki çocuğunu çekerek “Şikayet edeceğim, cahil değilim ben” diye diye hemen arkamızdan bindi.
Arkadaşımla biz ne olduğunu anlamaya çalışırken otobüs hareket etti. Halk otobüsü bizi hızla solladı bu arada…
“Şikayet edeceğim seni” diye bağırıyordu hala kadın yandan geçen otobüse. Otobüstekilerden biri sağolsun halk otobüsünün plakasını almış. Kadın plakayı not etti. Ama hala şokta… Yolcular başladı hemen konuşmaya; “Haklısın kardeş, bu halk otobüsleri insan hayatını hiçe sayıyor. Hep böyleler” diye..
Bu arada hala halk otobüsü belediye otobüsünün sağından solundan önüne geçmeye çalışıyordu. Bir ara hızını alamayıp refüjün üzerinden belediyeyi solladı.
Olayı anladıktan sonra hemen yapılması gerekeni yaptık ve trafik polisini arayıp şikayet ettik. Umarım polis memurları bu canavarı durdurmuştur.
Aslında konuyu trafik polisine bildirmek olayın en başında, durakta yapılmalıydı ama insanlarımız bazen şaşkınlıktan akıl edemiyor, bazen de “Bana ne kendisi düşünsün” diyerek yapması gerekeni yapmıyor.
Bazıları da ben işimi göreyim, gideceğim yere gideyim de benden sonrası düşünsün diye ses çıkarmıyor. Nereye kadar? En yakınımızı bu gibi nedenlerle kaybettiğimiz zaman mı?
Nitekim aynı hatta çalışan bir halk otobüsü 2 gencin hayatına mal oldu. Hem de sadece 1 gün sonra…
“Benden sonra gelen düşünsün” diye davrandıklarımıza bir kaç örnek daha vermek istiyorum…
Devlet dairesine gittiniz. Sıranızı aldınız ancak tam size sıra gelecekken sizden önce bir başkası araya girdi. “Şimdi memurla tartışmayayım işimi yapmaz. Nasılsa sıra bana geldi. Benden sonrakiler düşünsün” diye düşünerek ses çıkarmadınız. İşinizi yaptırdınız. Bu sırada en sona eklenen kişinin zamanından çaldınız. “Benden sonrakiler düşünsün” dediniz.
Markete gittiniz ve bozuk, tarihi geçmiş bir ürünü farkettiniz. Ancak yetkiliyi uyarmadan “Benden sonraki düşünsün” diye geçip gittiniz. Bozuk ürünü bir başkası farketmeden aldı ve tüketti. Sağlığı bozuldu…
Trafikte hatalı araç kullanan kişiyi trafiğe bildirmediniz. “Bana zarar vermedi. Başkası şikayet etsin” dediniz. Boşverdiğiniz kişi başka arabaya çarptı, trafik tıkandı, bileri yaralandı veya yaşamını yitirdi…
Bu örnekler çoğaltılabilir. Ülkemizde bazı şeyleri düzeltmek zor olabilir ancak güzelce uyarmakla, söylemekle birşey olmaz. Siz söyleyin, kişi o an önemsemese de gelecekte sizin sözünüz onu davranışı tekrarlamaktan alıkoyacaktır.
Nasreddin Hoca’nın testi hikayesindeki gibi önlemimizi alıp hareket edersek, bu tür olaylarda fikrimizi belirtirsek ve “benden sonrası düşünsün” deyip arkamıza bakmadan yolumuza devam etmezsek birşeyler düzelir. Yarın bu geçtiğimiz yollardan çocuklarımız, sevdiklerimiz geçecek. Gördüğümüz hataların düzeltilmesini istemezsek onlar bu hatalar nedeniyle mağdur olacak, belki yaşamlarını kaybedecek.
Siz bunu bir düşünün!..
Sevgiler
Elif Didar Candan