Bende aldatilmisim bu nasil atlatilir?destek lütfen:-(

yaa bağdaşma falan yok böyle ikili konuşmalarda tıkanınca bunu yapıyo, sonuna da alaycı bir gülüş, anlatsam da amlamazsınız keşke ölseniz tavrı
Ben de size katılıyorum, biz ne kadar kibar olursak olalım arkadaş sürekli aynı şekilde bitiriyor. Ben anlayamadım bu neyin çabasıdır.
 
Nikah arapca kökenli bir kelimedir başka birşey söylemiycem gerisini sen araştır :)



Keşke "Nikah" kelimesinin Arapça değil Farsça kökenli bir kelime olduğunu, İslam öncesinde Farsçadan Arapçaya geçtiğini de bilip, böyle bir cümle kurmasaydınız. "Ama Arap alfabesi ile yazılıyor" gibi bir önerme ile gelmezsiniz umuyorum zira biz de Latin alfabesi kullanıyoruz ancak Latince ile ilgisi yok dilimizin.
 
Yok iste seks yapmaya mecbur. Hak ettin demiyorum tabiki de niye hak edesin ki boyle biseyi. Daha once de olmustur diyorum. Seviyordur ondan gitmiyordur. Herkesle yatabilirler de herkesi sevmezler :) avuntu gibi algilamayin da olani soyluyorum.
O aldattığı kişi ile birlikte suan,onunla olduğuna gore onu sevmiş yada ihtiyaçları nerede gideriliyorsa orada olmayı tercih ediyor..
 
Öncelikle çok geçmiş olsun... Gerçek yüzünü görmüşsün evet beş sene dile kolay ama her geçen zaman üzüntün ve hayal kırıklığın daha da artacaktı.
Ve fakat burada yazan çok bilmiş, erkeklerin kitabını yazdığını iddia eden arkadaşlara kulak asma. Yok altı senede niyeti belli olur falan yalan. Her kadın bir mi ki her erkek bir olacak? Benim sevgilim ilk iki sene evlenmeyi düşünüyorum gezelim eğlenelim modundaydı, ben de öyle. Neticede üçüncü yılımıza evli girdik.
Şimdi erkekleri genelleyen arkadaşı daha da şaşırtabilirim de özel hayatımı açmak istemem!!
Kısacası dar mahallesinde gördüğü üç beş erkeği tüm erkeklere uygulayanları, tüm kadınlar aynı yaee diyenlerle bir görüyorum aynı sığlık.
Beş yıl senle takılmış falan değil o adamın belli karakteri bu. On sene evli kalsan da aldatırdı o emin ol. Kısacası şanslı insanmışsın yine kurtulmuşsun ondan. Dilerim kıymetini bilecek mutlu edecek bir aşk çalar kapını :KK66:
 
5 yıl kımse kımseyı sevmeden bırlıkte olmaz...2*2=4 Tabı kı sevıldın,ama bırılerı baska oyunlarla onu aldı demek kı..O da hatasının farkında olduugundan sana dönmek ıstedı,beceremeyınce de onu sectı mecburen ...Aldatılmak,yasayanın anlayacagı,cok agır bırşey..Ama sevılmemısım veya benım neyım eksık de onu sectı gıbı asla dusunmemelısın..Sadece ''ıkı ser...z bırbırını bulmus,Allah bana gercek yuzunu gösterdıgı ıcın şükürler olsun''demelısın..
 
Salla hepimizin saflaştığı kullanıldığı bunu fark etmediği durumlar var git bir kurban kestir evlene debilirdin bu adamla yani. değil mi ama... hala seviyorsan bu çok mantıksız.

Hala sevmiyorsan bunu bana nasıl yaparlar dersen sen de kıza göndermişsin herşeyi oh iyi olmuş...

o kız da onunla evlenirse git onun da aklına tükür koca mı kalmadı yaaa
 
yaa bağdaşma falan yok böyle ikili konuşmalarda tıkanınca bunu yapıyo, sonuna da alaycı bir gülüş, anlatsam da amlamazsınız keşke ölseniz tavrı

Süper zeki arkadaşım senin yülsek zekana uyğun cevaplar yazdım her zaman bunu bil
Cevap vermiyor yok tıkandı yazmışsın admin sağolsun bu yüzden yazamadım.



Asıl konuya gelirsek



İslâm hukukuna göre nikâhın temeli sayılan rüknü, yani olmazsa olmaz unsuru, icap ve kabuldür. Bu şu anlama geliyor: Taraflardan birinin açıkca evlenme teklifini dile getirmesi, diğer tarafın da bu teklifi kabul ettiğini beyan etmesidir.

Ayrıca müslüman iki erkeğin veya bir erkekle iki kadının şahit olarak aynı mecliste bulunması nikâhın başta gelen şartıdır. Yine evlenecek adayların “evlilik engelleri” (muharremât) denilen yakın akrabalık ve evliliğe engel diğer bazı halleri taşımamaları gerekmektedir.

İslâmi nikâhta, evlenecek adaylar veya onların vekilleri ile şahitler dışında evlenme akdini yapmak için ayrıca herhangi bir memur veya din görevlisine ihtiyaç yoktur. Evlenecek adayların veya onların temsilcisi veli yahut vekillerin doğrudan icap ve kabulde bulunmaları kâfidir. Mesela şahitler huzurunda adaylardan biri, “ben seni eşim olarak nikahlıyorum” dese, öbürü de, ”ben de bu nikahı kabul ettim” diye karşılık verse, evlenme gerçekleşmiş olur.

Ancak evlenmenin daha emniyetli ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesi bakımından, bu işlemi yeterince bilen birinin evlenenlerle soru-cevap şeklinde evlenme sözleşmesi yapması, öteden beri güzel bir usül olarak devam etmektedir. Ne var ki bu işlemde asıl hüküm, evlenen adayların kabul ve iradelerini açıklamalarına bağlı olduğundan, nikahta aracı olan üçüncü şahışların sözleri ayrı bir hüküm ve netice doğurmaz. Nikâh bedeli (Mehir) olarak günün şartlarına uygun maddi bir değerin ödenmesi de vaciptir. Fakat nikâh anında mehrin anılması, müstehap olmakla beraber şart değildir. Evlilik sözleşmesinin besmele ve hamd ile başlayıp, sonunda bir dua ile bağlanması da müstehaptır. Bunların hiç biri nikâhın geçerliliği ile ilgili değildir ve bunlar olmadan yapılan nikâh da geçerlidir. Ayrıca icap ve kabulun birer kere yapılması yeterlidir, üç kere tekrarlamaya gerek yoktur.

Resmi evlenmelerde, bizzat tarafların rıza ve beyanı ve mutlaka memur önünde yapılması zorunludur (iki şahitle birlikte). Bu işlemde soruların muhatabı, doğrudan evlenmeye aday kişiler olup, bunların yerine veli veya vekillerin bulunması kabul edilmemektedir. Bir de evleneceklerin ateist, gayr-i müslim veya süt kardeşi olması, şahitlerin müslüman olmaması evlenme engeli sayılmamakta; bir müslüman kızı, hıristiyan veya dinsiz biriyle evlenmek istese, bu evlenme resmen kabul edilmektedir. Halbuki İslam’da böyle evlilikler kesinlikle geçersizdir.

İslami açıdan aralarında hiç bir evlenme engeli olmayan nişanlılara resmi nikâhta nikâh memuru, şahitler huzurunda şöyle sorarsa: ”Falan kişiyle evlenmeyi (nikahlanmayı, eş olmayı) kabul ediyor musunuz?” Nişanlılar da “evet, kabul ediyorum (kabul ettim)” şeklinde cevap verirlerse bu nikâh dinen de geçerli olur. Çünkü nikahın rüknü (temeli) olan icab ve kabul gerçekleşmiştir. Cevap olarak sâdece ”evet” denilmesi de yeterlidir.

Ancak, nikah memurunun, ”falan kişiyle evlenmeyi istiyor musunuz (arzu ediyor musunuz, düşünüyor musunuz)?” şeklindeki sorusuna nişanlıların: ” Evet istiyorum“ diye cevap verip de memurun, “ben de sizi karı-koca ilan ediyorum” demesi, nikahın dinen geçerli olması için yeterli değildir. Çünkü “evlenmeyi istiyorum” demek geleceğe yönelik bir ifadedir; “Evlenmeyi kabul ediyorum” gibi bir oluş hükmü ifade etmez. Şayet nikâh memuru, ”ben de arzunuza uygun olarak sizleri evlendiyorum” derse, o anda iki tarafın vekili hükmüne geçerek Hanefi mezhebi çerçevesinde nikâh sâhih olabilir.
 
Süper zeki arkadaşım senin yülsek zekana uyğun cevaplar yazdım her zaman bunu bil
Cevap vermiyor yok tıkandı yazmışsın admin sağolsun bu yüzden yazamadım.



Asıl konuya gelirsek



İslâm hukukuna göre nikâhın temeli sayılan rüknü, yani olmazsa olmaz unsuru, icap ve kabuldür. Bu şu anlama geliyor: Taraflardan birinin açıkca evlenme teklifini dile getirmesi, diğer tarafın da bu teklifi kabul ettiğini beyan etmesidir.

Ayrıca müslüman iki erkeğin veya bir erkekle iki kadının şahit olarak aynı mecliste bulunması nikâhın başta gelen şartıdır. Yine evlenecek adayların “evlilik engelleri” (muharremât) denilen yakın akrabalık ve evliliğe engel diğer bazı halleri taşımamaları gerekmektedir.

İslâmi nikâhta, evlenecek adaylar veya onların vekilleri ile şahitler dışında evlenme akdini yapmak için ayrıca herhangi bir memur veya din görevlisine ihtiyaç yoktur. Evlenecek adayların veya onların temsilcisi veli yahut vekillerin doğrudan icap ve kabulde bulunmaları kâfidir. Mesela şahitler huzurunda adaylardan biri, “ben seni eşim olarak nikahlıyorum” dese, öbürü de, ”ben de bu nikahı kabul ettim” diye karşılık verse, evlenme gerçekleşmiş olur.

Ancak evlenmenin daha emniyetli ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesi bakımından, bu işlemi yeterince bilen birinin evlenenlerle soru-cevap şeklinde evlenme sözleşmesi yapması, öteden beri güzel bir usül olarak devam etmektedir. Ne var ki bu işlemde asıl hüküm, evlenen adayların kabul ve iradelerini açıklamalarına bağlı olduğundan, nikahta aracı olan üçüncü şahışların sözleri ayrı bir hüküm ve netice doğurmaz. Nikâh bedeli (Mehir) olarak günün şartlarına uygun maddi bir değerin ödenmesi de vaciptir. Fakat nikâh anında mehrin anılması, müstehap olmakla beraber şart değildir. Evlilik sözleşmesinin besmele ve hamd ile başlayıp, sonunda bir dua ile bağlanması da müstehaptır. Bunların hiç biri nikâhın geçerliliği ile ilgili değildir ve bunlar olmadan yapılan nikâh da geçerlidir. Ayrıca icap ve kabulun birer kere yapılması yeterlidir, üç kere tekrarlamaya gerek yoktur.

Resmi evlenmelerde, bizzat tarafların rıza ve beyanı ve mutlaka memur önünde yapılması zorunludur (iki şahitle birlikte). Bu işlemde soruların muhatabı, doğrudan evlenmeye aday kişiler olup, bunların yerine veli veya vekillerin bulunması kabul edilmemektedir. Bir de evleneceklerin ateist, gayr-i müslim veya süt kardeşi olması, şahitlerin müslüman olmaması evlenme engeli sayılmamakta; bir müslüman kızı, hıristiyan veya dinsiz biriyle evlenmek istese, bu evlenme resmen kabul edilmektedir. Halbuki İslam’da böyle evlilikler kesinlikle geçersizdir.

İslami açıdan aralarında hiç bir evlenme engeli olmayan nişanlılara resmi nikâhta nikâh memuru, şahitler huzurunda şöyle sorarsa: ”Falan kişiyle evlenmeyi (nikahlanmayı, eş olmayı) kabul ediyor musunuz?” Nişanlılar da “evet, kabul ediyorum (kabul ettim)” şeklinde cevap verirlerse bu nikâh dinen de geçerli olur. Çünkü nikahın rüknü (temeli) olan icab ve kabul gerçekleşmiştir. Cevap olarak sâdece ”evet” denilmesi de yeterlidir.

Ancak, nikah memurunun, ”falan kişiyle evlenmeyi istiyor musunuz (arzu ediyor musunuz, düşünüyor musunuz)?” şeklindeki sorusuna nişanlıların: ” Evet istiyorum“ diye cevap verip de memurun, “ben de sizi karı-koca ilan ediyorum” demesi, nikahın dinen geçerli olması için yeterli değildir. Çünkü “evlenmeyi istiyorum” demek geleceğe yönelik bir ifadedir; “Evlenmeyi kabul ediyorum” gibi bir oluş hükmü ifade etmez. Şayet nikâh memuru, ”ben de arzunuza uygun olarak sizleri evlendiyorum” derse, o anda iki tarafın vekili hükmüne geçerek Hanefi mezhebi çerçevesinde nikâh sâhih olabilir.

1999 yılında yayımlanmış, Semerkand Dergisi'nde yayımlanan bir yazı.
Alıntı olduğunu belirtmeniz gerekmez miydi?
Zira, sitesinde şöyle bir uyarı var: "Yazı alıntılarında kaynak gösterilmesi rica olunur."

Alıntısız, kendi yazınız gibi yayımlandığınıza göre "çalıntı" oluyor.
 
Vallahi konu sahibesi dangalakca bir avuntu olacak ama aldatilan cok kadin var, ilk aldatilan siz degilsiniz, yalniz degilsiniz.

Erkeklerin de kadinlarin da tabiati iyice bozuldu, ne cok serefsiz var. Insanlarin sutu bozuldu artik.

Duzgun kadin/erkek yok yeminle.
 
Amaaan be canım yaaa
Üzüldüğün şeye bak
Adam mı yok sokakta? Başkasını bulursun boş veeeer ne halt ederse etsin
Milleti kaç sene sonra kocası aldatıyor da çocuklarıyla tek başına bırakıp gidiyor.
Kocan değil nişanlın değil. Kadana takma. Ölümden başka her şeye çare var.
Bundan sonra temkinli olur herkese hemen güvenmezsin.
 
Dini yorum yasaktır.
Ve lütfen Alıntı yazılarda paylaşılmasın...
 
X