- 16 Mayıs 2008
- 2.327
- 104
- Konu Sahibi disiua1905
- #1
Çocuksu masum hayaller yok benim düşlerimde
Gözlerim ağlıyor geçmişi düşündükçe
Çile defterim daha dolmamış yaş geçse de
Hatırladıkça kan kusuyor dudaklarım
Yüzü gülmeyen annemin hikâyesinde
Bir burukluk var bu hikâyemde
Bir gönül kırgınlığı
Bir aldatılmışlığın hikâyesi var bu şiirimde
Annemin gerçek yaşam öyküsü
Hiç gülmeyen yüzü var bu şiirde
Herkesin bir öyküsü vardır
Herkesin ve her şeyin bir öyküsü
Geçmişimin öyküsünü fısıldamak istiyorum sizlere
Geçmişten bu günüme uzanan
Bir yükselip bir alçalan uğultular var kulağımda
Gökyüzündeki yıldızları saysam tek tek
Eş değer midir acaba babamın ihanet sayısına?
Ya da denk gelir mi, annemin aldatılmışlığına?
Galiba en iyisi
Gecenin karanlık yüzüyle örtmek bu iğrençliği
Bu romantik bir zaman öyküsü değil
Benim sessiz hayatım gibi kalmamalı bu şiir
Sessiz sevdalar gibi için için ağlamamalı bu yürek
Bilirim
Sessiz sevdalar satır aralarında şiirlerde güzeldir
Ey şahidim olan yağmurlar gece ve yıldızlar
Bir siz bilirsiniz içimdeki yangını
Bir siz anlarsınız yüreğimdeki sancıyı
Ve bir tek siz şahitsiniz onu nasıl öldürdüğüme
Ve pişman değilim asla onu mezara gömdüğüme
Anılarımdan kaçmak istedim
Kendimi bulmak adına kaçmak istedim
Güneşe gölge yapan insanlardan kaçmak istedim
Çünkü umutsuzdum
Çünkü mutsuzdum
Yani yaşamak adına öldürmek lazımsa
Ya da kirletilmiş anılardan kurtulmak gerekiyorsa
Güçlünün güçsüzü ezdiği bu zamanda
Öyle başın eğik gezmeyeceksin!
Ardına bakmadan çekip gitmeyeceksin!
Karartılmış mevsimler yaşadım ben
Şarkılarda unutulmuş, bir masalın kahramanı oldum
Bir masal belki
belki de
Yaşanılmış bir hayatın hikâyesi
Ne kolay değil mi “hikâye” deyip geçmek
Oysa öyle zordu ki çocuk yüreğimle onları yaşamak
İçimdeki hatıralar bir film gibi canlanıyor gözümde
İhanetin kokusu hiç gitmedi büyüdü içimde
Bir karanlık çöktü geceme gündüzüme
Geleceğim geçmişime takılıyor
Geçmişimin bir ucu bu günümü bağlıyor
Ya yarınlar
Yarınlar kaçarak yaşanmaz ki
Sığınmalı bir limana ve hep orada kalmalı
Çile çemberinden geçip geldim bu zamana
Öyle utanarak değil dimdik gururla sarıldım yaşama
Ve öyle sessiz sedasız değil bağıra bağıra söyledim türküleri
Beş kardeşin ve annemin acısını çıkartmak için senden
Zaman denen vuslatın acısını iple çektim
Yağmur yağıyordu bir mart akşamında
Ve kapıda yarım bıraktığım göz yaşlarım
Dinmek bilmiyordu yağmura inat
Öylesine büyüdün içimde
Ve öylesine büyüdü öfkem nefretimle
Bunlar çocukça öyküler belki ama
İhanetler derin izler bıraktı yüreğimde
Salınarak gelip geçti uzun seneler
Bir ben daha yok geride
Bir annem daha yok yüreğimde
Şarkıların ritminde ne keyiflidir acıları karşılamak
Ne keyiflidir her şeyden uzak yaşayabilmek
Ya yalnızlık
O şarkılar olmadan nasıl çekilir?
Nasıl çekilir yaşamın kirletilmiş yanları
Ölüme bir bile kalmadı baba
Vereceksin hesabını yalansız baki dünyada
Ah bir anlatabilsem sana olan öfkemi
Bir anlatabilsem sana olan nefretimi
Ve algılayabilsen bize neler ettiğini
Dinlediğim şarkıların ıntroları hala kulağımda ninni
Kelimelerden duvarlar ördüm kendime gizli gizli
Unut artık begonyaları menekşeleri
Seni öldürdüğüm gün bitecek bu tecelli
Sinsi sinsi üzerime geliyor yüzünün gölgesi
Ah bu karanlıklar ah bu gece yalnızlıkları
Artık boğuyor beni bu karanlığın vehameti
Nice umutsuzluklar yaşandı nice mutsuzluklar
Ardı ardına asılmış düşler gördüm
Bir pamuk ipliğine bağlı yarım yamalı düşler
Morartılmış düşler kurdum seni öldürürken
Seni öldürürken adına şiirler yazdım
Hicaz makamında gülücükler çoğalttım yüzümde
Burçak burçak avuçladım babama olan öfkemi
Sineme çekmedim yağmur damlası ihanetini
Varlığında sensiz kaldığım yılların hesabı var ellerimde
Bu gün için biriktirdiğim acılarım var yüreğimde
Öyle zor ki sana dünün hesabını sormak
Öyle anlamsız ki artık olanı biteni yargılamak
Ve içimdeki nefreti yüzüne haykırmak
Ben senin bildiğin yüreklerden ayrı bir yüreğim
Ben sadece
Düşlerimle geçmişimle mücadele edebilirim
Kaçmak yok diyor yüreğim
Kaçmak yok
Cesedinin başında ağlamayacağım asla
Asla gelmeyeceğim mezarına
“Bunu çoktan hak ettin”
diye yazdıracağım mezar
taşına
Bir tek dua’ya hasret kalacaksın toprak altında
Acı yıllar bir bir depreşti yüreğimde
Yıllar ne de derin izler bıraktılar
Şimdi zamana asılmış bir umudun peşindeyim
Ellerimle örmediğim bir kaderin pençesindeyim
Çıngıraklı yılan misali iz sürmekteyim
Aynalar ahh aynalar
Yüzümün yarısını silen aynalar
Diğer yarısına gülüp geçen aynalar
Bakamaz oldum size
Bakamaz oldum ihanetin yansıdığı yüzüme
Kapkara bir “dün” var arkamda
Sararmış bir “ bu gün” yaşıyorum umutsuzca
Bembeyaz bir “ yarın” istiyorum aslında
Masmavi gökyüzüne ulaşsa da haykırışlarım
Kırmızı düşler kuruyorum mutluluk adına
Dedim ya
Bu romantik bir zaman öyküsü değil
Bu yaşanmışlığın gerçek hikâyesi
Sahnedeki son perde
İhanetin ta kendisi
İtiraf ediyorum anne
Onu ben öldürdüm
Babamı ben öldürdüm anne
Elveda bir adam ve elveda memleketim
Elveda geçmişim
Düşlerimde yüreğimde öldürdüm babamı
Bu günümüzü karartan adamı öldürdüm anne
Fakat nasıl öldürdüm
Neyle öldürdüm bilmiyorum
Ancak
“Babamı öldürdüm hiç kan çıkmadı” anne
Gözlerim ağlıyor geçmişi düşündükçe
Çile defterim daha dolmamış yaş geçse de
Hatırladıkça kan kusuyor dudaklarım
Yüzü gülmeyen annemin hikâyesinde
Bir burukluk var bu hikâyemde
Bir gönül kırgınlığı
Bir aldatılmışlığın hikâyesi var bu şiirimde
Annemin gerçek yaşam öyküsü
Hiç gülmeyen yüzü var bu şiirde
Herkesin bir öyküsü vardır
Herkesin ve her şeyin bir öyküsü
Geçmişimin öyküsünü fısıldamak istiyorum sizlere
Geçmişten bu günüme uzanan
Bir yükselip bir alçalan uğultular var kulağımda
Gökyüzündeki yıldızları saysam tek tek
Eş değer midir acaba babamın ihanet sayısına?
Ya da denk gelir mi, annemin aldatılmışlığına?
Galiba en iyisi
Gecenin karanlık yüzüyle örtmek bu iğrençliği
Bu romantik bir zaman öyküsü değil
Benim sessiz hayatım gibi kalmamalı bu şiir
Sessiz sevdalar gibi için için ağlamamalı bu yürek
Bilirim
Sessiz sevdalar satır aralarında şiirlerde güzeldir
Ey şahidim olan yağmurlar gece ve yıldızlar
Bir siz bilirsiniz içimdeki yangını
Bir siz anlarsınız yüreğimdeki sancıyı
Ve bir tek siz şahitsiniz onu nasıl öldürdüğüme
Ve pişman değilim asla onu mezara gömdüğüme
Anılarımdan kaçmak istedim
Kendimi bulmak adına kaçmak istedim
Güneşe gölge yapan insanlardan kaçmak istedim
Çünkü umutsuzdum
Çünkü mutsuzdum
Yani yaşamak adına öldürmek lazımsa
Ya da kirletilmiş anılardan kurtulmak gerekiyorsa
Güçlünün güçsüzü ezdiği bu zamanda
Öyle başın eğik gezmeyeceksin!
Ardına bakmadan çekip gitmeyeceksin!
Karartılmış mevsimler yaşadım ben
Şarkılarda unutulmuş, bir masalın kahramanı oldum
Bir masal belki
belki de
Yaşanılmış bir hayatın hikâyesi
Ne kolay değil mi “hikâye” deyip geçmek
Oysa öyle zordu ki çocuk yüreğimle onları yaşamak
İçimdeki hatıralar bir film gibi canlanıyor gözümde
İhanetin kokusu hiç gitmedi büyüdü içimde
Bir karanlık çöktü geceme gündüzüme
Geleceğim geçmişime takılıyor
Geçmişimin bir ucu bu günümü bağlıyor
Ya yarınlar
Yarınlar kaçarak yaşanmaz ki
Sığınmalı bir limana ve hep orada kalmalı
Çile çemberinden geçip geldim bu zamana
Öyle utanarak değil dimdik gururla sarıldım yaşama
Ve öyle sessiz sedasız değil bağıra bağıra söyledim türküleri
Beş kardeşin ve annemin acısını çıkartmak için senden
Zaman denen vuslatın acısını iple çektim
Yağmur yağıyordu bir mart akşamında
Ve kapıda yarım bıraktığım göz yaşlarım
Dinmek bilmiyordu yağmura inat
Öylesine büyüdün içimde
Ve öylesine büyüdü öfkem nefretimle
Bunlar çocukça öyküler belki ama
İhanetler derin izler bıraktı yüreğimde
Salınarak gelip geçti uzun seneler
Bir ben daha yok geride
Bir annem daha yok yüreğimde
Şarkıların ritminde ne keyiflidir acıları karşılamak
Ne keyiflidir her şeyden uzak yaşayabilmek
Ya yalnızlık
O şarkılar olmadan nasıl çekilir?
Nasıl çekilir yaşamın kirletilmiş yanları
Ölüme bir bile kalmadı baba
Vereceksin hesabını yalansız baki dünyada
Ah bir anlatabilsem sana olan öfkemi
Bir anlatabilsem sana olan nefretimi
Ve algılayabilsen bize neler ettiğini
Dinlediğim şarkıların ıntroları hala kulağımda ninni
Kelimelerden duvarlar ördüm kendime gizli gizli
Unut artık begonyaları menekşeleri
Seni öldürdüğüm gün bitecek bu tecelli
Sinsi sinsi üzerime geliyor yüzünün gölgesi
Ah bu karanlıklar ah bu gece yalnızlıkları
Artık boğuyor beni bu karanlığın vehameti
Nice umutsuzluklar yaşandı nice mutsuzluklar
Ardı ardına asılmış düşler gördüm
Bir pamuk ipliğine bağlı yarım yamalı düşler
Morartılmış düşler kurdum seni öldürürken
Seni öldürürken adına şiirler yazdım
Hicaz makamında gülücükler çoğalttım yüzümde
Burçak burçak avuçladım babama olan öfkemi
Sineme çekmedim yağmur damlası ihanetini
Varlığında sensiz kaldığım yılların hesabı var ellerimde
Bu gün için biriktirdiğim acılarım var yüreğimde
Öyle zor ki sana dünün hesabını sormak
Öyle anlamsız ki artık olanı biteni yargılamak
Ve içimdeki nefreti yüzüne haykırmak
Ben senin bildiğin yüreklerden ayrı bir yüreğim
Ben sadece
Düşlerimle geçmişimle mücadele edebilirim
Kaçmak yok diyor yüreğim
Kaçmak yok
Cesedinin başında ağlamayacağım asla
Asla gelmeyeceğim mezarına
“Bunu çoktan hak ettin”
diye yazdıracağım mezar
taşına
Bir tek dua’ya hasret kalacaksın toprak altında
Acı yıllar bir bir depreşti yüreğimde
Yıllar ne de derin izler bıraktılar
Şimdi zamana asılmış bir umudun peşindeyim
Ellerimle örmediğim bir kaderin pençesindeyim
Çıngıraklı yılan misali iz sürmekteyim
Aynalar ahh aynalar
Yüzümün yarısını silen aynalar
Diğer yarısına gülüp geçen aynalar
Bakamaz oldum size
Bakamaz oldum ihanetin yansıdığı yüzüme
Kapkara bir “dün” var arkamda
Sararmış bir “ bu gün” yaşıyorum umutsuzca
Bembeyaz bir “ yarın” istiyorum aslında
Masmavi gökyüzüne ulaşsa da haykırışlarım
Kırmızı düşler kuruyorum mutluluk adına
Dedim ya
Bu romantik bir zaman öyküsü değil
Bu yaşanmışlığın gerçek hikâyesi
Sahnedeki son perde
İhanetin ta kendisi
İtiraf ediyorum anne
Onu ben öldürdüm
Babamı ben öldürdüm anne
Elveda bir adam ve elveda memleketim
Elveda geçmişim
Düşlerimde yüreğimde öldürdüm babamı
Bu günümüzü karartan adamı öldürdüm anne
Fakat nasıl öldürdüm
Neyle öldürdüm bilmiyorum
Ancak
“Babamı öldürdüm hiç kan çıkmadı” anne