Romatoloji - Romatizmal Hastalıklar Belinizdeki tutulma omurga romatizmasının habercisi

daylight

Suna Keskin
Kayıtlı Üye
6 Mayıs 2008
2.455
45
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz, yaptığı açıklamada, birçok kişinin bel ve boyun başta olmak üzere eklem ve kas ağrılarıyla karşılaştığını söyledi.

Toplumda her 100 kişiden 80'inin hayatının bir döneminde bel ağrısından yakındığını belirten Kiraz, bel ağrısı olan hastaların yüzde 70-85'inin 6 hafta içinde kendiliğinden iyileştiğini bildirdi:teytey:
Kiraz, bel ağrısının, kas spazmı, bel kayması, kireçlenme, romatizma, kemik erimesi, omurlarda kırık ve bel fıtığı gibi çeşitli nedenlere bağlı oluşabildiğini ifade ederek, ağrıların yüzde 90'ının basit ağrı kesicilerle geçebildiğini kaydetti.

Her bel ağrısının ciddi bir hastalık habercisi olmadığını ancak uzun süreli bel ağrılarının önemsenmesi gerektiğini belirten Kiraz, ağrının devam etmesi halinde mutlaka uzman hekime başvurulması uyarısında bulundu.



Erken tanı ile kalıcı sakatlıklar önlenebiliyor

Kiraz, sabahları uykudan uyandıran bel ağrısının ''ankilozan spondilit'' denilen omurga romatizmasının habercisi olabildiğini ifade ederek, omurga romatizmasına bağlı bel ağrılarının tüm bel ağrılarının yüzde 5'ini oluşturduğunu bildirdi.

Bel ağrısının hastalığın en önemli bulgusu olduğuna dikkati çeken Kiraz, şunları kaydetti:
''Omurga romatizması sinsi başlamakta ve genç yaşların hastalığı olarak karşımıza çıkmaktadır. En sık genç erkeklerde görülmektedir. Hastalık ortalama 20 yaş civarında kendini göstermektedir, 40 yaşından sonra nadir rastlanmaktadır. Genç bir kişide ortaya çıkan bel ağrısı, özellikle gece uykudan uyandıran tarzda ise, kişi sabah kalktığında belinde tutukluktan yakınıyor ve tutukluk 1 saati aşkın sürüyorsa, hareket ve egzersiz ile bu tutukluk rahatlıyor ve yaklaşık 3 aydır bu şikayetler devam ediyorsa, o zaman ön planda omurga romatizmasını düşünmek lazım.''

Kiraz, hastalıkta erken tanının çok önemli olduğuna değinerek, bu sayede tedaviye erken başlanabildiğini ve bir takım kalıcı sakatlıkların ortaya çıkmasının engellenebildiğini söyledi.

Tedavi sürecinde basit ağrı kesicilerin dışında, hastalığın kontrol altına alınmasını sağlayan uzun etkili ilaçların uygulandığını anlatan Kiraz, ''Son yıllarda biyolojik ilaç tedavileri de mevcuttur'' dedi.



Düzenli egzersiz yapılmalı

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve HÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kiraz, bel sağlığı için sporun çok önemli olduğunu vurgulayarak, dik duruşu koruyabilmek ve hareket kısıtlılığını engellemek için boyun-sırt-bel ve kalça için egzersiz yapılması gerektiğini ifade etti.

Hastalık belirtileri kendini göstermeden her sağlıklı bireyin bel, sırt, karın adalelerini güçlendirmek, eklem ve yumuşak dokuların esnekliğini artırmak için ömür boyu spor yapması ve bunu yaşam şekli haline dönüştürmesi gerektiğine işaret eden Kiraz, ''Ancak bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek veya bizzat sebep olabilecek mücadele sporları yerine, yüzme, yürüme ve bisiklet gibi sporlar tercih edilmeli'' diye konuştu.

Kiraz, yüzlerce egzersiz hareketi içerisinden rastgele yapmak yerine belirli hareketlere öncelik tanınması, bele fazla yük bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığını ilerletmeyecek en emniyetli hareketi seçmek gerektiğini belirtti.

Yaz aylarında sosyal aktivitenin ve sportif faaliyetlerin artmasına bağlı olarak, bel, boyun gibi eklem ağrılarında da artış görüldüğünü anlatan Kiraz, plaj voleybolu ya da plaj tenisi yapanlarda diz ve dirsek başta olmak üzere tüm eklemlerde incinme problemleri ile karşılaşıldığını kaydetti.

Kiraz, eklemleri yeterince ısıtmadan yapılan sporların yarardan çok zarar verebildiğini ancak, eklem ya da kas ağrısı olacak endişesiyle spor yapmaktan da kaçınılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
 
X