sevgili umutlu, evet yenmek değildi kastım, anlaşma yapmaktı.. egoyla savaşmayacağiz, barişacağiz ve uyum içerisinde akacağiz.. uzun bi yazı paylaşacağim bi de buna göz at.. bana çok iyi gelmişti.. baya yatmıştı aklıma..
Bir an durun.Ve ben ne yapıyorum deyin.Cevap veremeyeceksiniz.Çünkü şimdiki zamanda sorulan soruların cevabı yoktur.Anda kalınca insan tepkisiz ve dingindir.İnsanoğlunun %98 i bir hastalık yaşamaktadır ve hiçbiri bunu fark etmez.Bu hastalığın adı düşünmek tedavisi ise Farkındalık tır.
Kendinizi tanımlayın dersem size bana nasıl bir cevap verirsiniz?.. özelliklerinde.. yı seven.. şeklinde başlarsınız.Hepsi yalan.Siz aslında tahmin ettiğiniz kişi değilsiniz.Bu anlattıklarınız ego.Ego nedir peki.Bunca sıklıkta duyduğunuz bir kelime.Ego,düşünebilme kabilitenin merkezidir.beynimizde bir merkezdir bir çiptir.onu yöneten bir varlık vardır bir güç bir enerji (şeytan). dolayısıyle bizim yönetimimizden çıkmış başka bir varlık tarafından yönetilen bir olgu olur yani nefistir,şeytandır,bilinaçltıdır.Kısaca sizi yöneten ikinci bir varlıktır.Evet o bir varlıktır.O bir canlıdır.O canlı ruhsal boyutta yaşar.Artık ego denilince "şeytan tarafından yönetilen ego" yu anlamak gerekir.
En başa dönelim.Dünyanın yaratılışına kadar başa.Allah (Varlık,tao,sınırsız güç,öz,bilinç..) melekleriyle birlikte insanoğlundan önce yarattığı başka varlıklarıyla ilgilenmekteydi.Bir gün insanı yarattı.
İblis(Şeytan), lanetlenmeden önce, meleklerin hocası mıydı?
Evet, meleklerin hocası ve reisi idi. İslam âlimleri
Allahın emri ile, bütün melekler, Ademe doğru secde etti. Meleklerin hocası olan İblis, emri dinlemedi, secde etmedi. İblis, meleklerle beraber idi. Ateşten yaratılan cinler taifesinden idi. Melekler ise, nurdan yaratıldı. İblisin önceki adı Azazil idi. Cennetin bekçilerindendi. Dünya seması meleklerinin reisi idi. Dünya, semasının ve yerin sultanıydı. Meleklerden ilimde üstün idi. Gök ile yeryüzü arasını idare ediyordu, bunun için kendini büyük gördü. Bu hâli onu Allaha isyana sürükledi. Allah da onu, rahmetinden uzaklaştırdı.
Bu cevap tüm dinlerde aynıdır.incilde kuranda tevratta da aynen anlatılmaktadır.
Peki Şeytan neden secde etmedi?
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." Dedi.Bu meleklerin arasında şeytanda vardır.Melekler sadece söyleneni yapabilen hatasız robotlar gibidirler.Düşünemezler.Yorum kabiliyetleri yok denecek kadar azdır.Fakat melekler dışındaki varlıklar düşünebilme kabiliyetine sahiptir.Cinlerden olan Şeytan da düşünebilmektedir.Tıpkı bizim gibi.Fakat onun zekası ve üstünlükleri sıradan bir insana göre çok fazladır.Ama şöyle bir gerçeklik var.Kuranda da belirtildiği gibi insanlar yaratılanların en üstünüdür bunun sebebi ise insanlara Yaratıcı kendi nefesinden üflemiş kendinden bir tezahür koymuştur.Yani Hallacı Mansur(bir evliyadır) Ben Hakkım dediğinde idam edilmeden önce bu gerçeği anladığını ve gözüm açık gitmeyecek ben artık sırrı çözdüm diyerek ölmüştür.Peki bu sır nedir.Varlığın ta kendisidir.İçimizdeki özümüzdür.Adem yaratıldığında düşünebilme ve seçim yapabilme kabiliyetine sahipti.Düşündü ve artık tedavisi yalnızca farkındalık olan hastalığa yakalandı.
Bu hastalık nerden geliyor.Kim bu ego.Cevabı basit Şeytanın ta kendisi.Çünkü o görevini yapıyor.Kurandada anlatıldığı gibi şeytan lanetlendi ve bende senin (benden daha üstün olarak) yarattığın bu insanlığı senin yolundan çıkaracağım kıyamete kadar vakit ver dedi.Ve Allahta izin verdi ama insanoğluna kefil oldu.Aslında tüm dinler bu gerçeği anlatmaktadır.Fakat birçok din zamanla değiştirilip farklı yerlere çekildiği için günümüze kadar tam olarak ulaşamamıştır.İslamiyet bile bugün bir çok değişiklikle karşıkarışaydır.Bunun en basiti kapanmaktır.Peygamber zamanında insanlar kapalı değildi.Sıradan geleneksel örtülerindeydi.Bir başka örnek olarak eskiden kadınlar ve erkekler camide birlikte namaz kılardı bugün kılmıyor gibi..Ama elimizde orijinal bir kitap var.Değişmemiş.Diğer dinlere mensup insanlar içinde incilden bazı örnekler verdim.İncildede birçok yerde farkındalığa işaretler vardır.Hatta genel olarak bakıldığında İncil farkındalığa daha çok yer vermiştir.Tevrattada bir çok ayet vardır.Bugun Siyonistlerin farkındalığı keşfettiği için dünyaya Yahudilerin hükmettiği söylenir.
Bu şeytan bir tane değimlidir bunca insanın içine girmeye nasıl yetişiyor?
Şeytan bir tane değildir.Onun çocukları vardır.çocuklarınında çocukları.Bu zincire göre peygamberin anlattığı bilgiler ışığında yüzbinlerce şeytan olduğu bilinmektedir.Ayrıca şeytan girdiği bir insanı diğer insanı da yoldan çıkarmak için kullanır.Şeytan damarlarımızda dolaşan kan gibidir.Elektrik kablolarının içindeki elektrik gibidir.Kendimiz gibi düşünmeyelim.Bir çeşit enerjidir.Peygamber efendimiz;
"Şeytan damarlarınızda dolaşır, ondan kurtulmak için oruç tutun" demiştir.
Peki şeytan (ego) ne zaman içimize girer?
Yeni doğan bir bebek ne kadar saf ve temizdir.farketmişsinizdir.Düşünmez.özgürdür.bir bardağı yere atıp kırar sonrada güler.Şeytan insanlara ergenlik çağına girmeye başladıklarında girer.10 yaşındaki erkek çocukları sürekli olarak anne kafamdan düşünceler geçiyor şeklinde tepkiler vermiştir.
Artık bir kişi değil iki kişi olduğunuzun farkındasınız.Peki gerçekte siz kimsiniz?
Siz gerçekte Allahın size nefesinden üflediği özüsünüz.İnsan bedenini düşünürseniz Ruh ve beden olarak iki kısımdan oluşur.beden sadece et parçasıdır.Hiçbir işlevi yoktur.Her şeyi ruh yapar.Çünkü ruh gerekli olan enerjinin kaynağıdır.Bu enerji kalkanı olan ruh bedenimize çakralardan çivi gibi çakılmıştır.7 büyük çarka ve yardımcı çakralar sayesinde sinir sistemi gerekli olan enerjiyi sağlar ve hormonlarla birlikte duyular oluşur.
Bedenimizin içinde karnımızın göbek deliğimizin olduğu hizada(2 parmak üstü) özümüz varlığımız temel çakraya bağlıdır.Ama ego tüm enerjiyi emerek özün faaliyetlerini devre dışı bırakır ve kontrolü ele geçirir.Ego sanki sizmişsiniz gibi hareket eder ve siz bunu fark etmezsiniz.Sizin yerinize düşünür notlar alır geçmişi ve geleceği hafızanıza kaydeder ilerde size acı olarar geri döndürür.Size hayaller kurdurur.Ve onlar gerçek olmayınca sizi üzer.
Ruh burada değildir.İnsanların ruhları dünyadan önce yaratılmıştır.Ruhlar başka bir boyuttan buraya enerjiyi projekte eder.Astral projeksiyondada astral beden kullanılır.Ruh zaten burada değildir.
Nedir egonun(şeytanın) amacı peki?Bunları neden yapar?
Yukarıda da ifade edildiği gibi amacı sizi mutsuz edip yoldan çıkarmaktır.Çünkü o bu iddaayla yaratıcının huzurundan ayrılmıştır ve kıyamete kadar vakit almıştır.
Farkındalık Sahibi Nasıl olunur?
Kısaca değinecek olursak , farkındalık yapılan her işi atılan her adımı farkında olarak yapmaktır.Yani anda kalmaktır.Mesela çay içiyorsunuz.Sadece çay için.Eylemle bütünleşin.Çay bardağına dokunuyorsunuz elinizle alıyorsunuz yudumluyorsunuz midenize iniyor.İşte farkında olarak çay içtiniz.Farkında olarak yapılan eylemlerde düşünemezsiniz.Sadece anı yaşarsınız.Çay içme anını.İçtiğiniz en güzel çayı içtiniz.
Yürüyorsunuz yolda.Farkında değilsiniz ne yaptığınızın.Çünkü farkında olmanız için durmanız gerekir.Ancak durduğunuz zaman yürüdüğünüzü fark edebilirsiniz.Bunu deneyin.Yolda yürürken birden 15 saniye kadar durun ve bekleyin sonra yürümeye devam edin.bilinciniz tazelenecektir.
Bakınız, insanların yüzde 98i hastadır demiştik.Bunu bir örnekle açıklayalım.
Bir gün trendeydim.Tıklım tıklım doluydu tren ve arka tarafta 3-4 boş koltuk vardı ama kimse oturmuyordu merak ettim.Gittiğimde orada yaşlı bir kadın vardı ve 3 sıra etrafına kimse oturmamıştı.Sebebi ise kadın bağıra bağıra yanındaki boş koltukla konuşuyordu.Onunla tartışır gibiydi.Kadın dikkatimi çekti.Tesadüfen aynı durakta indik ve kadını izledim sonra kaybettim.Yolda yürürken de konuşuyordu.Sonra lavaboya girdim ve aynaya baktım.Dedim yazık kadına delirmiş.Sonra yan lavabodaki adam bana dönüp buyur bana mı delirmiş dedin dedi.O anda gülümsedim.Meğer farkında olmadan sesli düşünmüşüm.Anladım ki aslında benim o kadından bir farkım yok.Hepimiz o kadın gibiyiz.Tek fark biz içimizden düşünüyoruz o sesli düşünüyor. (Eckhart Tolle Var olmanın Gücü)
Aslında sürekli olarak aklımızdan düşünceler geçiyor.Hepsi gereksiz hepsi boş.Ve bütün enerjimizi bu gereksiz düşünce emiyor.Zihnimizin neredeyse yüzde 80 i bu düşüncelerle dolu.Bu yüzden yaptığımız işlerde dikkatimiz dağılıyor.Sınavlarda başarılı olamıyoruz. Okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyoruz hatalar yapıyoruz vs.. Bu gereksiz düşüncelerden arındığınızı düşünün.Tertemiz bir zihniniz var artık.Bomboş.Bir kez okuduğunuzu anlıyorsunuz .Dikkatiniz dağılmıyor.Neye elinizi atsanız başarıyorsunuz.İşte hastalık ve tedavisi bundan ibaret. Tedavi sürecinde yapmanız gereken şeyleri ele alırsak;
1) Düşünceleri izlemek
2) Bedenimizi İzlemek
3) Duygularımızı izlemek
Evet, Hep izlemek ile bitiyor.Neden izlemek.Bir aynaya baktığınızı düşünün arkada bir hırsız var evinize girmiş.Eğer hırsız sizin onu aynadan gördüğünüzü fark ederse kaçacaktır yakalanmamak için
TESLİMİYET
yorum egonun işidir.sana doğru kelimeyi söyleyeyim.kitapların hepsini okuduğunda son konuda anlatılıyor bu sordukların.doğru kelimiye TESLİMİYET.teslim olman gerekiyor.her eyleme her duyguya.sen sanki ölmüşsün orda yoksun ruhunla ordasın sadece.manzara için cevap buydu.teslimiyet dinginliktir.ağaçlar dingindir.osho'nun örneğiyle cevap vereyim bir ağaç o kadar dingin ve tepkisizdirki sararn bir yaprağın bir ağaçtan düşüşünü izlerken ağacın ne kadar tepkisiz olduğunu görebilirsiniz.bir ağaç gibi orada varolman gerekiyor.tepkisiz ama orada olmalısın tam olarak.
nefesini izlemek sürekli uygulayabileceğin bir aktivite fakat neden takıldığını sana söyleyeyim.merkezlenemedin henüz.en üstte ilk mesajda içimizde bütün psişik güçlerimizi kontrol eden bir güç olduğunu ve onun hep bizimle varolduğunu söyledim.eğer merkezlenebilirsen o karnındaki çekilmeyi keşfedersen nefesini izlemek yerine artık 2. aşama olan kendini izlemeye geçeceksin.kendini izlemek şudur.bazı arkadaşların psiball diye anlattığı gerçekte bizim özümüz yani saf benlik , varlık olan enerjiyle bir bağlantı kurarsınız.bu bağlantıyı kurmak için sadece farkındalığın ne olduğunu bilmek yeterlidir.zaten farkındalık başarılacak birşey değildir.Herkes zaten farkında aslında sadece unutmuş ve egodan düşüne düşüne unutmuş oradan düşünmeyi.oradan düşünmek istediğinizde yani özünüzden (ilham,yaratıcılık) göbeğinizde bir gıdıklanma olur 10 saniye sonra.o gıdıklanma özünüzün devreye girdiğinin habercisidir.artık düşünürken egodan değil özünüzden düşünüyorsunuzdur.ve özünüzden düşündüğünüzde tanrısal yaratıcılık devreye girer ve kafanızdaki sorunun doğru cevabı verilir size.
kendimden bir örnek vereyim.farkındalığa ilk başladığımda sürekli nefesimi izledim ve hareketlerimi izledim.kulağım kaşınıyor elimi kaldırdım kulağıma götürdüm saçımı düzelttim ayağımı bir adım öne attım oturdum .... gibi . delirecek gibi oluyor insan ilk başta.fakat bir süre bir kez izlediğin bir şeyi bir kez daha izlemenize gerek kalmıyor.bilgisayar programı gibi düşünün sadece bir kez tanıtıyorsunuz o izlediğinizi sonra otomatik tanınıyor.otomatik olarak izliyorsunuz zaten.
hareketlerimi ve nefesimi sürekli izledikten sonra düşüncelerimi izlemeye başladım.tabi nefesimi izlemeyi henüz o zaman otomatikleştirememiştim. düşüncelerimi izlerken heh işte yakaldım seni diyordum egoya ve aynen senin dediğin gibi bir anda yokoluyordu.bu doğru birşey gibi görünüyor aslında.ama tam olarak doğru değilmiş bende ilerde anladım.doğru olan tepkisizlik.bakın ne oldu.
inat ettim hiç müdahele etmeden düşüncelerimi izledim.4 saat sürdü.ardı arkası kesilmedi.o kadar komiktiki size anlatamam 4 saat boyunca onu çaktırmadan izledim müdahele etmeden.ilkokulda hoşlandığım kızdan ünviersitede çektiğim kopyaya taksimde içip kustuğum günlere kadar ne kadar alakasız şey varsa hepsini arka arkadaya sıraladı sıraladı acı çektirmeye çalıştı bana.kız arkadaşımın beni aldattığını düşündürdü onu kanıtlamaya çalıştı ailemle ilgili şeyler ... binlerce.tam 4 saat.ve en sonunda gülme krizine girdim artık bu komediye dayanamadım.
bakın ne oldu =)
orda bana saatlerce gösterdiği şeyler artık aklıma gelmedi.halen de gelmiyor ve kıyamete kadar o acılar silindi.çünkü benim onun numarasını yemediğimi anladı ve artık onları düşündüremiyor bana.
demek istediğim aslında düşüncelerinizi izlemek BİR ZİHİNSEL TEMİZLİKTİR.zihnim temizlendi.
size tüm samimi kalbimle söylüyorum.6 ay önce kız arkadaşımın benimleyken (ki yakında evlenmeyi düşünüyoruz 2 yıl oldu) bir ara tartıştığımız dönemde bir başkasıyla mesajlaşmaya başladığını öğrendim.tamam onu hipnoz edip öğrendim.sonra ağladı beni aldattınmı dedim.ama daha sonradan öğrendimki mesajlaşmışlar sonra benle tekrar barışınca onunla bir daha görüşmek istemediğini söylemiş.
siz olsanız nasıl bir tepki verirdiniz =)
bakın farkında birisi nasıl tepki veriyor =)
ben o dönemde onu üzdüğümü düşündüm ve hatanın bende olduğunu ona gereken ilgiyi göstermediğim için böyle birşey olduğuna inandım.anında ego devreye girdi =) seni aldattı saçmalama ayrılmalısın ondan dedi.inanın sözlerimden yaş geldi o kadar kötü oldumki telefon açtım küfür edicektim tam nefesimi izledim ve dedimki bana mesaj atma özür dileme şu an iyi değilim sonra seni arayacağım dedim.ama kendimi zor tuttum.sonra düşüncelerimi izledim sırf o aptal düşünceler temizlensin diye.ve başardım.bakın şu an size bunları yazarken bile gülüyorum.en ufak acı duymuyorum.çünkü hafızamdan o acı silindi.çünkü ego beni burdan avlamayı denedi ama başaramadı.sonra onu aradım ve senden ayrılmayacağım seni çok seviyorum dedim.ve hatalarımı düşündüm.anladımki gerçektende onu ihmal etmişim bir süre haftada 2 kez aradığım oldu bazen bir kez.şimdi her gün arıyorum 10 dakikada olsa.haftada bir kez yanına gidiyorum ve çok mutluyuz.
demek istediğim hatayı bir insanın kendinde araması teslimiyetin işaretidir. Eğer siz başınıza gelen her kötü olayın , aslında ileride başınıza gelecek iyi bir olaya işaret ettiğine inanırsanız farkındalığı büyük çapta başlamışsınız demektir.
Teslimiyet nedir derseniz,teslimiyet hayatın akışına teslim olmaktır.Başınıza gelen herşeyin aslında ileride gelecek bir şeyle bağlantısı olduğuna inanmalısınız.Basit bir örnekle açıklayacak olursak koştunuz ama otobüsü kaçırdınız.Sakın sinirlenmeyin.Öyle olması gerekiyordur.Belkide o otobüse binseydiniz otobüsten indiğinizde karşıya geçerken size araba çarpacaktı.Bir sonraki otobüse bindiniz ve gideceğiniz yere gittiniz.Teslmiyet ANI KABULETMEKTİR.
Anı kabul ettiğinizde varlık size destek olur.Yaratıcılığınız (ilham) devreye girer.İstedğiniz (quantum olumlama kurallarına uygun olarak) herşey size bir süreç içerisinde verilir.Ama siz bu süreci anlayamazsınız.Birde bakmışınız olmuş.Ben kendimden örnek vereyim.Geçen yıl 11 ayımı kpss a sınavına hazırlanarak gerçirdim.herşeyi çok iyi öğrendim denemelere girdim dershaneye gittim.bir önceki yıl 80 yapmıştım bu yıl hedefim 90 yapmaktı ve kesin diyordum artık.Sonra sınava girdim ve sınav çok iyi geçti gibi geldi bana.Sonuçlar bir geldi 73 almışım.daha önceki yıl kitabı bile açmadan 80 almıştım.Ailem çok üzüldü tepki verdi bana nasıl olur dedi.Ben gülümsedim.Eğer dedim bu sınavı kazanamadıysam başıma ilerde daha güzel ve olumlama ile istediğim birşey gelecek dedim.Ve geldide.İnanın kaymakam olsam bu kadar sevinmezdim.çok başarılı bir ithalat işi kurdum.Bir anda aklıma geliverdi.ve inanın kimsenin göeremeyeceği ve düşünemeyeceği yüksek kar bırakan bir iş.
Sonra gülümsedim dedimki evet.Ben ne istemiştim?
Kpss yi kazanıp kaymakam olmakmı , yoksa güzel bir gelirimin olmasını ve iyi bir evliliğimin olmasını mı.
ikinciyi istemiştim.demekki sınavı kazanarak mutlu olmayacaktım.bu yol benim yolumdu.Ama Gaybı yani geleceği Allah'tan (varlık,tao,rab,öz,bilinç,sınırsız güç neye inanıyorsanız onu söyleyin) başkası bilemez.Bu yüzden düşünmek ne işe yararki.
Belkide yolda ayağınız takılıp düşüceksiniz size birisi yardım edecek iyimisiniz diye ve sonra onunla bir iş yapacaksınız ve hayatınız değişecek.Eğer herşeyin mümkün olduğuna inanıyorsanız TESLMİYETEDE inanın.
(alıntıdır)
Bir an durun.Ve ben ne yapıyorum deyin.Cevap veremeyeceksiniz.Çünkü şimdiki zamanda sorulan soruların cevabı yoktur.Anda kalınca insan tepkisiz ve dingindir.İnsanoğlunun %98 i bir hastalık yaşamaktadır ve hiçbiri bunu fark etmez.Bu hastalığın adı düşünmek tedavisi ise Farkındalık tır.
Kendinizi tanımlayın dersem size bana nasıl bir cevap verirsiniz?.. özelliklerinde.. yı seven.. şeklinde başlarsınız.Hepsi yalan.Siz aslında tahmin ettiğiniz kişi değilsiniz.Bu anlattıklarınız ego.Ego nedir peki.Bunca sıklıkta duyduğunuz bir kelime.Ego,düşünebilme kabilitenin merkezidir.beynimizde bir merkezdir bir çiptir.onu yöneten bir varlık vardır bir güç bir enerji (şeytan). dolayısıyle bizim yönetimimizden çıkmış başka bir varlık tarafından yönetilen bir olgu olur yani nefistir,şeytandır,bilinaçltıdır.Kısaca sizi yöneten ikinci bir varlıktır.Evet o bir varlıktır.O bir canlıdır.O canlı ruhsal boyutta yaşar.Artık ego denilince "şeytan tarafından yönetilen ego" yu anlamak gerekir.
En başa dönelim.Dünyanın yaratılışına kadar başa.Allah (Varlık,tao,sınırsız güç,öz,bilinç..) melekleriyle birlikte insanoğlundan önce yarattığı başka varlıklarıyla ilgilenmekteydi.Bir gün insanı yarattı.
İblis(Şeytan), lanetlenmeden önce, meleklerin hocası mıydı?
Evet, meleklerin hocası ve reisi idi. İslam âlimleri
Allahın emri ile, bütün melekler, Ademe doğru secde etti. Meleklerin hocası olan İblis, emri dinlemedi, secde etmedi. İblis, meleklerle beraber idi. Ateşten yaratılan cinler taifesinden idi. Melekler ise, nurdan yaratıldı. İblisin önceki adı Azazil idi. Cennetin bekçilerindendi. Dünya seması meleklerinin reisi idi. Dünya, semasının ve yerin sultanıydı. Meleklerden ilimde üstün idi. Gök ile yeryüzü arasını idare ediyordu, bunun için kendini büyük gördü. Bu hâli onu Allaha isyana sürükledi. Allah da onu, rahmetinden uzaklaştırdı.
Bu cevap tüm dinlerde aynıdır.incilde kuranda tevratta da aynen anlatılmaktadır.
Peki Şeytan neden secde etmedi?
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." Dedi.Bu meleklerin arasında şeytanda vardır.Melekler sadece söyleneni yapabilen hatasız robotlar gibidirler.Düşünemezler.Yorum kabiliyetleri yok denecek kadar azdır.Fakat melekler dışındaki varlıklar düşünebilme kabiliyetine sahiptir.Cinlerden olan Şeytan da düşünebilmektedir.Tıpkı bizim gibi.Fakat onun zekası ve üstünlükleri sıradan bir insana göre çok fazladır.Ama şöyle bir gerçeklik var.Kuranda da belirtildiği gibi insanlar yaratılanların en üstünüdür bunun sebebi ise insanlara Yaratıcı kendi nefesinden üflemiş kendinden bir tezahür koymuştur.Yani Hallacı Mansur(bir evliyadır) Ben Hakkım dediğinde idam edilmeden önce bu gerçeği anladığını ve gözüm açık gitmeyecek ben artık sırrı çözdüm diyerek ölmüştür.Peki bu sır nedir.Varlığın ta kendisidir.İçimizdeki özümüzdür.Adem yaratıldığında düşünebilme ve seçim yapabilme kabiliyetine sahipti.Düşündü ve artık tedavisi yalnızca farkındalık olan hastalığa yakalandı.
Bu hastalık nerden geliyor.Kim bu ego.Cevabı basit Şeytanın ta kendisi.Çünkü o görevini yapıyor.Kurandada anlatıldığı gibi şeytan lanetlendi ve bende senin (benden daha üstün olarak) yarattığın bu insanlığı senin yolundan çıkaracağım kıyamete kadar vakit ver dedi.Ve Allahta izin verdi ama insanoğluna kefil oldu.Aslında tüm dinler bu gerçeği anlatmaktadır.Fakat birçok din zamanla değiştirilip farklı yerlere çekildiği için günümüze kadar tam olarak ulaşamamıştır.İslamiyet bile bugün bir çok değişiklikle karşıkarışaydır.Bunun en basiti kapanmaktır.Peygamber zamanında insanlar kapalı değildi.Sıradan geleneksel örtülerindeydi.Bir başka örnek olarak eskiden kadınlar ve erkekler camide birlikte namaz kılardı bugün kılmıyor gibi..Ama elimizde orijinal bir kitap var.Değişmemiş.Diğer dinlere mensup insanlar içinde incilden bazı örnekler verdim.İncildede birçok yerde farkındalığa işaretler vardır.Hatta genel olarak bakıldığında İncil farkındalığa daha çok yer vermiştir.Tevrattada bir çok ayet vardır.Bugun Siyonistlerin farkındalığı keşfettiği için dünyaya Yahudilerin hükmettiği söylenir.
Bu şeytan bir tane değimlidir bunca insanın içine girmeye nasıl yetişiyor?
Şeytan bir tane değildir.Onun çocukları vardır.çocuklarınında çocukları.Bu zincire göre peygamberin anlattığı bilgiler ışığında yüzbinlerce şeytan olduğu bilinmektedir.Ayrıca şeytan girdiği bir insanı diğer insanı da yoldan çıkarmak için kullanır.Şeytan damarlarımızda dolaşan kan gibidir.Elektrik kablolarının içindeki elektrik gibidir.Kendimiz gibi düşünmeyelim.Bir çeşit enerjidir.Peygamber efendimiz;
"Şeytan damarlarınızda dolaşır, ondan kurtulmak için oruç tutun" demiştir.
Peki şeytan (ego) ne zaman içimize girer?
Yeni doğan bir bebek ne kadar saf ve temizdir.farketmişsinizdir.Düşünmez.özgürdür.bir bardağı yere atıp kırar sonrada güler.Şeytan insanlara ergenlik çağına girmeye başladıklarında girer.10 yaşındaki erkek çocukları sürekli olarak anne kafamdan düşünceler geçiyor şeklinde tepkiler vermiştir.
Artık bir kişi değil iki kişi olduğunuzun farkındasınız.Peki gerçekte siz kimsiniz?
Siz gerçekte Allahın size nefesinden üflediği özüsünüz.İnsan bedenini düşünürseniz Ruh ve beden olarak iki kısımdan oluşur.beden sadece et parçasıdır.Hiçbir işlevi yoktur.Her şeyi ruh yapar.Çünkü ruh gerekli olan enerjinin kaynağıdır.Bu enerji kalkanı olan ruh bedenimize çakralardan çivi gibi çakılmıştır.7 büyük çarka ve yardımcı çakralar sayesinde sinir sistemi gerekli olan enerjiyi sağlar ve hormonlarla birlikte duyular oluşur.
Bedenimizin içinde karnımızın göbek deliğimizin olduğu hizada(2 parmak üstü) özümüz varlığımız temel çakraya bağlıdır.Ama ego tüm enerjiyi emerek özün faaliyetlerini devre dışı bırakır ve kontrolü ele geçirir.Ego sanki sizmişsiniz gibi hareket eder ve siz bunu fark etmezsiniz.Sizin yerinize düşünür notlar alır geçmişi ve geleceği hafızanıza kaydeder ilerde size acı olarar geri döndürür.Size hayaller kurdurur.Ve onlar gerçek olmayınca sizi üzer.
Ruh burada değildir.İnsanların ruhları dünyadan önce yaratılmıştır.Ruhlar başka bir boyuttan buraya enerjiyi projekte eder.Astral projeksiyondada astral beden kullanılır.Ruh zaten burada değildir.
Nedir egonun(şeytanın) amacı peki?Bunları neden yapar?
Yukarıda da ifade edildiği gibi amacı sizi mutsuz edip yoldan çıkarmaktır.Çünkü o bu iddaayla yaratıcının huzurundan ayrılmıştır ve kıyamete kadar vakit almıştır.
Farkındalık Sahibi Nasıl olunur?
Kısaca değinecek olursak , farkındalık yapılan her işi atılan her adımı farkında olarak yapmaktır.Yani anda kalmaktır.Mesela çay içiyorsunuz.Sadece çay için.Eylemle bütünleşin.Çay bardağına dokunuyorsunuz elinizle alıyorsunuz yudumluyorsunuz midenize iniyor.İşte farkında olarak çay içtiniz.Farkında olarak yapılan eylemlerde düşünemezsiniz.Sadece anı yaşarsınız.Çay içme anını.İçtiğiniz en güzel çayı içtiniz.
Yürüyorsunuz yolda.Farkında değilsiniz ne yaptığınızın.Çünkü farkında olmanız için durmanız gerekir.Ancak durduğunuz zaman yürüdüğünüzü fark edebilirsiniz.Bunu deneyin.Yolda yürürken birden 15 saniye kadar durun ve bekleyin sonra yürümeye devam edin.bilinciniz tazelenecektir.
Bakınız, insanların yüzde 98i hastadır demiştik.Bunu bir örnekle açıklayalım.
Bir gün trendeydim.Tıklım tıklım doluydu tren ve arka tarafta 3-4 boş koltuk vardı ama kimse oturmuyordu merak ettim.Gittiğimde orada yaşlı bir kadın vardı ve 3 sıra etrafına kimse oturmamıştı.Sebebi ise kadın bağıra bağıra yanındaki boş koltukla konuşuyordu.Onunla tartışır gibiydi.Kadın dikkatimi çekti.Tesadüfen aynı durakta indik ve kadını izledim sonra kaybettim.Yolda yürürken de konuşuyordu.Sonra lavaboya girdim ve aynaya baktım.Dedim yazık kadına delirmiş.Sonra yan lavabodaki adam bana dönüp buyur bana mı delirmiş dedin dedi.O anda gülümsedim.Meğer farkında olmadan sesli düşünmüşüm.Anladım ki aslında benim o kadından bir farkım yok.Hepimiz o kadın gibiyiz.Tek fark biz içimizden düşünüyoruz o sesli düşünüyor. (Eckhart Tolle Var olmanın Gücü)
Aslında sürekli olarak aklımızdan düşünceler geçiyor.Hepsi gereksiz hepsi boş.Ve bütün enerjimizi bu gereksiz düşünce emiyor.Zihnimizin neredeyse yüzde 80 i bu düşüncelerle dolu.Bu yüzden yaptığımız işlerde dikkatimiz dağılıyor.Sınavlarda başarılı olamıyoruz. Okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyoruz hatalar yapıyoruz vs.. Bu gereksiz düşüncelerden arındığınızı düşünün.Tertemiz bir zihniniz var artık.Bomboş.Bir kez okuduğunuzu anlıyorsunuz .Dikkatiniz dağılmıyor.Neye elinizi atsanız başarıyorsunuz.İşte hastalık ve tedavisi bundan ibaret. Tedavi sürecinde yapmanız gereken şeyleri ele alırsak;
1) Düşünceleri izlemek
2) Bedenimizi İzlemek
3) Duygularımızı izlemek
Evet, Hep izlemek ile bitiyor.Neden izlemek.Bir aynaya baktığınızı düşünün arkada bir hırsız var evinize girmiş.Eğer hırsız sizin onu aynadan gördüğünüzü fark ederse kaçacaktır yakalanmamak için
TESLİMİYET
yorum egonun işidir.sana doğru kelimeyi söyleyeyim.kitapların hepsini okuduğunda son konuda anlatılıyor bu sordukların.doğru kelimiye TESLİMİYET.teslim olman gerekiyor.her eyleme her duyguya.sen sanki ölmüşsün orda yoksun ruhunla ordasın sadece.manzara için cevap buydu.teslimiyet dinginliktir.ağaçlar dingindir.osho'nun örneğiyle cevap vereyim bir ağaç o kadar dingin ve tepkisizdirki sararn bir yaprağın bir ağaçtan düşüşünü izlerken ağacın ne kadar tepkisiz olduğunu görebilirsiniz.bir ağaç gibi orada varolman gerekiyor.tepkisiz ama orada olmalısın tam olarak.
nefesini izlemek sürekli uygulayabileceğin bir aktivite fakat neden takıldığını sana söyleyeyim.merkezlenemedin henüz.en üstte ilk mesajda içimizde bütün psişik güçlerimizi kontrol eden bir güç olduğunu ve onun hep bizimle varolduğunu söyledim.eğer merkezlenebilirsen o karnındaki çekilmeyi keşfedersen nefesini izlemek yerine artık 2. aşama olan kendini izlemeye geçeceksin.kendini izlemek şudur.bazı arkadaşların psiball diye anlattığı gerçekte bizim özümüz yani saf benlik , varlık olan enerjiyle bir bağlantı kurarsınız.bu bağlantıyı kurmak için sadece farkındalığın ne olduğunu bilmek yeterlidir.zaten farkındalık başarılacak birşey değildir.Herkes zaten farkında aslında sadece unutmuş ve egodan düşüne düşüne unutmuş oradan düşünmeyi.oradan düşünmek istediğinizde yani özünüzden (ilham,yaratıcılık) göbeğinizde bir gıdıklanma olur 10 saniye sonra.o gıdıklanma özünüzün devreye girdiğinin habercisidir.artık düşünürken egodan değil özünüzden düşünüyorsunuzdur.ve özünüzden düşündüğünüzde tanrısal yaratıcılık devreye girer ve kafanızdaki sorunun doğru cevabı verilir size.
kendimden bir örnek vereyim.farkındalığa ilk başladığımda sürekli nefesimi izledim ve hareketlerimi izledim.kulağım kaşınıyor elimi kaldırdım kulağıma götürdüm saçımı düzelttim ayağımı bir adım öne attım oturdum .... gibi . delirecek gibi oluyor insan ilk başta.fakat bir süre bir kez izlediğin bir şeyi bir kez daha izlemenize gerek kalmıyor.bilgisayar programı gibi düşünün sadece bir kez tanıtıyorsunuz o izlediğinizi sonra otomatik tanınıyor.otomatik olarak izliyorsunuz zaten.
hareketlerimi ve nefesimi sürekli izledikten sonra düşüncelerimi izlemeye başladım.tabi nefesimi izlemeyi henüz o zaman otomatikleştirememiştim. düşüncelerimi izlerken heh işte yakaldım seni diyordum egoya ve aynen senin dediğin gibi bir anda yokoluyordu.bu doğru birşey gibi görünüyor aslında.ama tam olarak doğru değilmiş bende ilerde anladım.doğru olan tepkisizlik.bakın ne oldu.
inat ettim hiç müdahele etmeden düşüncelerimi izledim.4 saat sürdü.ardı arkası kesilmedi.o kadar komiktiki size anlatamam 4 saat boyunca onu çaktırmadan izledim müdahele etmeden.ilkokulda hoşlandığım kızdan ünviersitede çektiğim kopyaya taksimde içip kustuğum günlere kadar ne kadar alakasız şey varsa hepsini arka arkadaya sıraladı sıraladı acı çektirmeye çalıştı bana.kız arkadaşımın beni aldattığını düşündürdü onu kanıtlamaya çalıştı ailemle ilgili şeyler ... binlerce.tam 4 saat.ve en sonunda gülme krizine girdim artık bu komediye dayanamadım.
bakın ne oldu =)
orda bana saatlerce gösterdiği şeyler artık aklıma gelmedi.halen de gelmiyor ve kıyamete kadar o acılar silindi.çünkü benim onun numarasını yemediğimi anladı ve artık onları düşündüremiyor bana.
demek istediğim aslında düşüncelerinizi izlemek BİR ZİHİNSEL TEMİZLİKTİR.zihnim temizlendi.
size tüm samimi kalbimle söylüyorum.6 ay önce kız arkadaşımın benimleyken (ki yakında evlenmeyi düşünüyoruz 2 yıl oldu) bir ara tartıştığımız dönemde bir başkasıyla mesajlaşmaya başladığını öğrendim.tamam onu hipnoz edip öğrendim.sonra ağladı beni aldattınmı dedim.ama daha sonradan öğrendimki mesajlaşmışlar sonra benle tekrar barışınca onunla bir daha görüşmek istemediğini söylemiş.
siz olsanız nasıl bir tepki verirdiniz =)
bakın farkında birisi nasıl tepki veriyor =)
ben o dönemde onu üzdüğümü düşündüm ve hatanın bende olduğunu ona gereken ilgiyi göstermediğim için böyle birşey olduğuna inandım.anında ego devreye girdi =) seni aldattı saçmalama ayrılmalısın ondan dedi.inanın sözlerimden yaş geldi o kadar kötü oldumki telefon açtım küfür edicektim tam nefesimi izledim ve dedimki bana mesaj atma özür dileme şu an iyi değilim sonra seni arayacağım dedim.ama kendimi zor tuttum.sonra düşüncelerimi izledim sırf o aptal düşünceler temizlensin diye.ve başardım.bakın şu an size bunları yazarken bile gülüyorum.en ufak acı duymuyorum.çünkü hafızamdan o acı silindi.çünkü ego beni burdan avlamayı denedi ama başaramadı.sonra onu aradım ve senden ayrılmayacağım seni çok seviyorum dedim.ve hatalarımı düşündüm.anladımki gerçektende onu ihmal etmişim bir süre haftada 2 kez aradığım oldu bazen bir kez.şimdi her gün arıyorum 10 dakikada olsa.haftada bir kez yanına gidiyorum ve çok mutluyuz.
demek istediğim hatayı bir insanın kendinde araması teslimiyetin işaretidir. Eğer siz başınıza gelen her kötü olayın , aslında ileride başınıza gelecek iyi bir olaya işaret ettiğine inanırsanız farkındalığı büyük çapta başlamışsınız demektir.
Teslimiyet nedir derseniz,teslimiyet hayatın akışına teslim olmaktır.Başınıza gelen herşeyin aslında ileride gelecek bir şeyle bağlantısı olduğuna inanmalısınız.Basit bir örnekle açıklayacak olursak koştunuz ama otobüsü kaçırdınız.Sakın sinirlenmeyin.Öyle olması gerekiyordur.Belkide o otobüse binseydiniz otobüsten indiğinizde karşıya geçerken size araba çarpacaktı.Bir sonraki otobüse bindiniz ve gideceğiniz yere gittiniz.Teslmiyet ANI KABULETMEKTİR.
Anı kabul ettiğinizde varlık size destek olur.Yaratıcılığınız (ilham) devreye girer.İstedğiniz (quantum olumlama kurallarına uygun olarak) herşey size bir süreç içerisinde verilir.Ama siz bu süreci anlayamazsınız.Birde bakmışınız olmuş.Ben kendimden örnek vereyim.Geçen yıl 11 ayımı kpss a sınavına hazırlanarak gerçirdim.herşeyi çok iyi öğrendim denemelere girdim dershaneye gittim.bir önceki yıl 80 yapmıştım bu yıl hedefim 90 yapmaktı ve kesin diyordum artık.Sonra sınava girdim ve sınav çok iyi geçti gibi geldi bana.Sonuçlar bir geldi 73 almışım.daha önceki yıl kitabı bile açmadan 80 almıştım.Ailem çok üzüldü tepki verdi bana nasıl olur dedi.Ben gülümsedim.Eğer dedim bu sınavı kazanamadıysam başıma ilerde daha güzel ve olumlama ile istediğim birşey gelecek dedim.Ve geldide.İnanın kaymakam olsam bu kadar sevinmezdim.çok başarılı bir ithalat işi kurdum.Bir anda aklıma geliverdi.ve inanın kimsenin göeremeyeceği ve düşünemeyeceği yüksek kar bırakan bir iş.
Sonra gülümsedim dedimki evet.Ben ne istemiştim?
Kpss yi kazanıp kaymakam olmakmı , yoksa güzel bir gelirimin olmasını ve iyi bir evliliğimin olmasını mı.
ikinciyi istemiştim.demekki sınavı kazanarak mutlu olmayacaktım.bu yol benim yolumdu.Ama Gaybı yani geleceği Allah'tan (varlık,tao,rab,öz,bilinç,sınırsız güç neye inanıyorsanız onu söyleyin) başkası bilemez.Bu yüzden düşünmek ne işe yararki.
Belkide yolda ayağınız takılıp düşüceksiniz size birisi yardım edecek iyimisiniz diye ve sonra onunla bir iş yapacaksınız ve hayatınız değişecek.Eğer herşeyin mümkün olduğuna inanıyorsanız TESLMİYETEDE inanın.
(alıntıdır)