Beğendiğim Sözler

Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara.

Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu deyin mesela.

Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.
Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.

Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir; yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.

Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden, o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden. Yoksa çiçek çok da önemli değildir, zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.

Sahiplenilmeyi sever kadınlar; "kendi ayakları üstünde durma felsefeleri" güçlü görünme kaygısından.

Hesap sorar gibi değil, tebessümle "nerdeydin" dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.

Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.

Dinlenilmeyi sever kadınlar; düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.

Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar; o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.

Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar; elinde değildir ki; hala içindedir elinde pamuk şekeri saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.

Ve annedir bütün kadınlar; bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar; çünkü geleceğinizi onlar kurarlar.
 
Hiç kimseyi yargılamayın.
İnsanların içindeki yangınları, savaşları, acıları, ölümleri bilemezsiniz.
Anlamaya çalışın, yardım edin, dinleyin ama asla yargılamayın ...
O insanın geçtiği yolları bilmeden onun yolunu kınamayın.
Ya yardımcı olun,
ya da uzak olun.
Zaten toz olan hayatları, bir de siz duman etmeyin.
 
KADINLARI MUTLU ETMENİN YOLU
01. Saçlarını okşa,
02. Yücelt,
03. Şımart,
04. Gözlerinin içine bak,
05. Geleceğe ait planlar yap,
06. Dil dök,
07. O uyanmadan uyanma,
08. Destek ol,
09. Yemeğe götür,
10. Alışverişe götür,
11. Tekneye bindir,
12. Güldür,
13. Zeka oyunları yap,
14. Müzik dinlet,
15. Teşvik et,
16. Teskin et,
17. Affet,
18. Hayran kal,
19. Banyosunu hazırla,
20. Güven ver,
21. Kapıyı tut,
22. Asansörde kat düğmesine bas,
23. Arabasının kapısını aç,
24. Isıt,
25. Sarıl,
26. Öp,
27. Ona hasta ol,
28. Kulağına fısılda,
29. Ayaklarına masaj yap,
30. Konsere götür,
31. Onu her yerde ve her zaman bekle,
32. Tanrıçan yap,
33. Onunla birlikte rejim yap,
34. Onunla birlikte spor yap,
.
..
...
...
1000. Ne istediğini önceden anla,
1001. Günde yedi kez özür dile,
1002. Sürekli onu dinle,
1003. Yorganı çekince ses etme,
1004. Yorganı titretme,
.
..
...
6789. Spor araba al,
6790. Saat al,
6791. Yüzük al,
6792. Küpe al,
6793. Traş ol,
6794. Saç seklini değiştir,
6795. Kareli gömlek giy,
6796. Yemin et,
6797. Dayan,
6798. Katlan.
..........................
ERKEKLERİ MUTLU ETME SIRLARI
01. Karnını doyur.
02. Televizyonun kumandasını ver
03. Önünden çekil
 
10920910_379024735609906_2234991452611946384_n.png


Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?

Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…

Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.
Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…♥
 
10920910_379024735609906_2234991452611946384_n.png


Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?

Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…

Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.
Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…♥

Harika..
 
Deniz gibidir hayat.
Bazen dalgalanir bazen durulur.
Kimi durmadan yüzer kimi yorulur.
Kimilerini uzaklara götürür.
Kimini bir yerde kiyiya vurur.
Bazilari sakin yerlerinde yüzer.
Bazilari dalgalarinda kaybolur.
Deniz gibidir hayat.
Kimi akintisina istemeden kapilir.
Kimi de kendini akintisina birakir.
Hayatta deniz gibi kirliligi kaldirmaz.
Bir kere kirlettin mi bir daha yasanmaz.
Bazen firtinalidir bazen sakinlesir.
Her esen rüzgâr ayri bir sekil verir.
Rüzgâr kuvvetliyse çikar firtina.
Yinede bir sey yapamaz.
Gemisini yüzdürmeyi bilen kaptana..
 
Olmadı diye sızlanmıyorum, diyorum ki;
"Hayırlı olsaydı zaten Allah verirdi"...
Üzülmüyorum gitti diye, diyorum ki;
"Allah sevdiği kullarına sıkıntı verir".
Ama hala ağlıyorum, Ve biliyorum ki;
"Hüzündür kalbi taze tutan"...
Ve şimdi sadece gidene kalan yüreğime dua ediyorum;
"Allah'ım kalbime hüzün düştü,
İstikamet ver.
 
Çocuktuk bir zamanlar, kalbimiz küçüktü ama çok kişiyi sığdırırdık kalbimize.
"Kimi en çok seviyorsun?" sorusuna, "Herkesi" derdik.
Çünkü samimiydik.
 
X