- 1 Şubat 2007
- 5.419
- 1.588
- 39
- Konu Sahibi cesurkiz39
- #1
Bebekli anneler dikkat
Anneler Bebeklerde acil yardım gerektiren 16 belirtiye dikkat edilmesi hayati derecede önem taşıyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Acil Tıp Birimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Levent Yılmaz, erişkinlerin önemli bölümünün süregelen hastalıklardan, bebeklerin ise yüzde 80'inin, ani nedenlerle öldüklerini bildirdi.
"Her ani rahatsızlıkta bebeğin başında bir çocuk hastalıkları uzmanı doktor bulundurmak mümkün olmadığından, bebeklerde acil yardım gerektiren 16 belirtiye dikkat edilmesi hayati derecede önem taşıyor" diyen Doç. Levent, 16 riskli durumu şöyle özetledi:
"6 aydan küçük çocuklarda, son 24 saatte besin alımında önceki günlere göre yarıdan fazla azalma, solunum güçlüğü, sık soluk alıp verme, hırıltılı solunum, solunumda ara ara kesilmeler olması yüksek riske işarettir.
Bebeğin, son 24 saatte 4'den az ara bezi ıslatmış olması, önceki alışkanlığına göre daha fazla uyuma isteği veya tersine uykusuzluk, ciltte, ağız kenarlarında morarma, karında hassasiyet, sertlik, göz teması kurmaması, etrafa ilgisinin azalması veya kaybolması da acil müdahale gerektiren durum olarak değerlendirilmeli."
Doç. Dr. Levent, vücudun aşırı sertleşmesi veya pelte gibi yumuşak olması, gözlerin çökmesi, ağız içinin ve dilin kuruması, ağlarken göz yaşının olmaması, ateşinin 38.9 derecenin üzerinde olmasının da süt çocuklarında ağır hastalığın varlığı hakkında çok belirleyici olduğuna dikkati çekti
Çocuğunuza ağlama demeyin
Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri de doğru değildir.
Bebekler isteklerini ağlayarak bildirirler. Ağlayan bebeğin bir ihtiyacı olduğunu anlayan anne, hemen bebekle ilgilenir ve sıkıntısını giderir. Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri doğru değildir.
Çocukların isteklerini konuşarak bildirmeleri gerekir. Anne-babalar olarak çocukların ağlamaları karşısında takındığımız tutum çok önemlidir. Çocuğun bir isteğini yapmadığımızda çocuk ağlamaya başlıyor ve daha sonra o isteğini yapıyorsak çocuğa "senin isteğini yapmam için senin ağlaman gerekiyor" mesajını vermiş oluruz. Bu duruma alışan çocuk da tüm isteklerini ağlayarak anne-babasına yaptırır.
Anne-babalar çocuklarının isteklerini ya hemen kabul edecekler ya da hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerdir. Çocuklar ne kadar ağlarsa ağlasınlar, kararımızdan dönmemeliyiz.
Böylelikle çocuğumuzun ağlamalarını önlemiş oluruz. Çocuklarda "ne yaparsam yapayım, anne ve babamı kararından vazgeçiremem" düşüncesini oluşturmalıyız.
Örneğin baba evden çıkarken çocuk 'Beni de götür' dediğinde, baba da 'Olmaz, götüremem' diyor. İsteği yerine gelmeyen çocuk ağlamaya başlıyor ve 'Hadi bugünlük biraz gezdirip getireyim, çocuğun gönlü olsun' diyor. Bu durumda çocuk gözyaşının gücünü kullanıyor ve isteklerini ağlayarak yaptırıyor.
Babanın evden çıkışında her zaman çocuk ağlayarak yaygarayı basıyor. Çünkü ağlayarak iş yaptırtmayı çocuklara biz öğretiyoruz. Şimdiye kadar çocuğumuz ağlayınca kararımızı değiştirdiysek, geçici bir süre zorlanırız; ama uzun süreli kararlı duruşumuz çocuğumuzun ağlayarak isteklerini yaptırmasını önleyecektir.
Ağlayan çocuğa kesinlikle "ağlama" denmemelidir. Ağlayan bir çocuğu kucağa alıp 'Ne oldu sana, gel bakayım, kim ne dedi sana, kim kızdı sana, ağlama sen, ben kızarım onlara vb.' şeklinde sözler söylenmesi çocuğun ağlamasını durdurmaz, aksine yüz bulan çocuk daha çok ağlar. Ağlayan çocuğun dikkatini başka yöne çekin
Anneler Bebeklerde acil yardım gerektiren 16 belirtiye dikkat edilmesi hayati derecede önem taşıyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Acil Tıp Birimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Levent Yılmaz, erişkinlerin önemli bölümünün süregelen hastalıklardan, bebeklerin ise yüzde 80'inin, ani nedenlerle öldüklerini bildirdi.
"Her ani rahatsızlıkta bebeğin başında bir çocuk hastalıkları uzmanı doktor bulundurmak mümkün olmadığından, bebeklerde acil yardım gerektiren 16 belirtiye dikkat edilmesi hayati derecede önem taşıyor" diyen Doç. Levent, 16 riskli durumu şöyle özetledi:
"6 aydan küçük çocuklarda, son 24 saatte besin alımında önceki günlere göre yarıdan fazla azalma, solunum güçlüğü, sık soluk alıp verme, hırıltılı solunum, solunumda ara ara kesilmeler olması yüksek riske işarettir.
Bebeğin, son 24 saatte 4'den az ara bezi ıslatmış olması, önceki alışkanlığına göre daha fazla uyuma isteği veya tersine uykusuzluk, ciltte, ağız kenarlarında morarma, karında hassasiyet, sertlik, göz teması kurmaması, etrafa ilgisinin azalması veya kaybolması da acil müdahale gerektiren durum olarak değerlendirilmeli."
Doç. Dr. Levent, vücudun aşırı sertleşmesi veya pelte gibi yumuşak olması, gözlerin çökmesi, ağız içinin ve dilin kuruması, ağlarken göz yaşının olmaması, ateşinin 38.9 derecenin üzerinde olmasının da süt çocuklarında ağır hastalığın varlığı hakkında çok belirleyici olduğuna dikkati çekti
Çocuğunuza ağlama demeyin
Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri de doğru değildir.
Bebekler isteklerini ağlayarak bildirirler. Ağlayan bebeğin bir ihtiyacı olduğunu anlayan anne, hemen bebekle ilgilenir ve sıkıntısını giderir. Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri doğru değildir.
Çocukların isteklerini konuşarak bildirmeleri gerekir. Anne-babalar olarak çocukların ağlamaları karşısında takındığımız tutum çok önemlidir. Çocuğun bir isteğini yapmadığımızda çocuk ağlamaya başlıyor ve daha sonra o isteğini yapıyorsak çocuğa "senin isteğini yapmam için senin ağlaman gerekiyor" mesajını vermiş oluruz. Bu duruma alışan çocuk da tüm isteklerini ağlayarak anne-babasına yaptırır.
Anne-babalar çocuklarının isteklerini ya hemen kabul edecekler ya da hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerdir. Çocuklar ne kadar ağlarsa ağlasınlar, kararımızdan dönmemeliyiz.
Böylelikle çocuğumuzun ağlamalarını önlemiş oluruz. Çocuklarda "ne yaparsam yapayım, anne ve babamı kararından vazgeçiremem" düşüncesini oluşturmalıyız.
Örneğin baba evden çıkarken çocuk 'Beni de götür' dediğinde, baba da 'Olmaz, götüremem' diyor. İsteği yerine gelmeyen çocuk ağlamaya başlıyor ve 'Hadi bugünlük biraz gezdirip getireyim, çocuğun gönlü olsun' diyor. Bu durumda çocuk gözyaşının gücünü kullanıyor ve isteklerini ağlayarak yaptırıyor.
Babanın evden çıkışında her zaman çocuk ağlayarak yaygarayı basıyor. Çünkü ağlayarak iş yaptırtmayı çocuklara biz öğretiyoruz. Şimdiye kadar çocuğumuz ağlayınca kararımızı değiştirdiysek, geçici bir süre zorlanırız; ama uzun süreli kararlı duruşumuz çocuğumuzun ağlayarak isteklerini yaptırmasını önleyecektir.
Ağlayan çocuğa kesinlikle "ağlama" denmemelidir. Ağlayan bir çocuğu kucağa alıp 'Ne oldu sana, gel bakayım, kim ne dedi sana, kim kızdı sana, ağlama sen, ben kızarım onlara vb.' şeklinde sözler söylenmesi çocuğun ağlamasını durdurmaz, aksine yüz bulan çocuk daha çok ağlar. Ağlayan çocuğun dikkatini başka yöne çekin