Hamile olmam tam anlamıyla bir sürpriz oldu inanamamıştım ama meleğim içimde büyümeye başlayınca onu sabırsızlıkla beklemeye başladım… Doktorum her şeyin normal gittiğini söylemişti. Kesinlikle sezaryenle doğum istemiyordum. Doktorumda normal gittiğini söylüyordu her şeyin.
Ve bir cumartesi gecesi 16 ocak 2010 gece 2 melek oğlumun gelmek için hazırlıklara başladığını hissettim. Evet sularım geliyordu ama sancım hiç yoktu. Doktorumu aradım bi problem olmadığını beklememi söyledi sabaha kadar sancım olmasını bekledik eşimle ikimizde çok heyecanlıydık. Pazar sabahı doktorumu tekrar aradım ve hastaneye çağırdı gittiğimizde sancım olmadığından beni sezaryene aldı suni sancı istedim ama kabul etmedi nedeni çocuk havasız kalabilir ölebilir dedi. Çaresiz ağlayarak epidüral sezaryenle dünyalar güzeli oğlumu dünyaya getirdim..
O kadar güzeldi ki sürekli onu izlemek istiyordum. Bu benimi diyordum inanamıyordum. 2 gece hastanede kaldıktan sonra çocuk doktorunun kontrollerinden sonra taburcu olduk. Her şey çok güzel gidiyordu. Bebeğim 25 günlük olmuştu bile ama bir terslik vardı son zamanlarda fark ettim. Bebeğimin ayak başparmakları mordu ve emerken çok yoruluyordu. Sağlık ocağına götürdüm aile hekimimizin kontrolü ve söyledikleri dünyamı başıma yıktı Kalbinde problem olduğunu söylüyordu apar topar doktora götürdük. Bir problem yok deyip bizi taburcu eden doktora nasıl anlamaz nasıl bebeğimin minik kalbinin hasta olduğunu. hem kalbinde delik vardı hem de kalp damarları tersti. Çocuk kardiyoloğuna götürdük ameliyat günün geçtiğini söylüyordu 6 ay beklememizi söylüyordu oksijen oranı da düşmüştü. Bebeğimi rahatlatmak için anjiyo yapılmasına karar verildi. Ve İstanbul’a gitmemizi önerdi. Hafta sonu olduğu için 2 gün beklemek zorundaydık fakat her an oksijeni bitebilir diye doktor kontrolünde olsun diye hastanede tuttuk ağlamaması gerekiyordu. Tahlil yapılması için kan almaları gerekti. 2 hemşire kan almaya çalışıyorlardı fakat damarları bulamıyorlardı bir türlü iğneyi oradan çıkarıp diğerine takıyorlardı ağlıyordu yavrum belki 15 dk boyunca kan alma işlemi bitince susturmam için kucağıma verdiler yavrumu ama susmuyordu ağladıkça oksijeni bitiyordu ve kucağımda kendinden geçti meleğim beni derhal odadan çıkarıp oksijen verdiler. Küçük iğneye bile dayanamamıştı vücudu bir dizi ameliyatı nasıl kaldıracaktı. Olmuyordu kendine gelemiyordu yalvarıyordum Allahım’a meleğimi bana bağışla diye.
Bizi hemen tıp fakültesine sevk ettiler. Yoğun bakıma aldılar oğlumu bekliyordum umutluydum tekrar kucağıma alıcam diyordum. Eşim sürekli giriyordu yoğun bakıma ama son girişi farklıydı içime bir ateş düşmüştü. Kötü şeyler hissediyordum ciğerlerim yanıyordu sanki hissetmiştim. Eşim çıktığında yüzüme bakamıyordu beni hemen hastaneden çıkarttı ve dışarıda söyledi minik yavrumuzun melek olup uçtuğunu. O an dondum kaldım. Hayır diyordum sadece hayır olamaz kendimi kaybetmiştim. Meleğim yoktu nasıl olur diyordum daha 2 gün önce bu hastalıktan haberimiz yoktu ama şimdi bebeğim yok diyordum. 13 şubat gece 3te yani 14 şubat Pazar meleğim yoktu. Pazar günü gelmiştiği meleğim ve yine Pazar günü gitti. Ve Keremim gideli 4 ay oluyor hala ilk günkü gibi acıyor içim yanıyor içimdeki yangın geçmiyor. Eşyalarına sarılıp ağlamaktan kendimi alamıyorum. 5 aylık bebek gördüğümde benim yavrumda bu kadar olacaktı diyorum. Allah herkesin yavrusunu anne babasına bağışlasın uzun ömürler versin. Evladın tadı da acısı da hiçbir şeye benzemiyor…..