- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #1
Selam hanımlar; nasılsınız?
Ben biraz sıkkın, biraz karışığım; pek kimse ile konuşmadığımdan yine kafamın içinde birikip duruyor bir şeyler.
Bu arada eski konuyu soranlar oldu, teşekkür ederim ilginize; özetle düzeldik diyeyim. Bir aydır fire vermedi, gayret ediyor cidden ve bu sorunu aştığımızı hissedebiliyorum (Bazı bazı Vasfiye Teyzeye bağladığı oluyor ama huyu yani, artık idare edeceğiz). Şu an her şey yolunda.
Bunun haricinde yolunda olmayan bir şey var; benim kuduzluğum, kudurukluğumdan ötürü. Şöyle ki kafamın içinde evirip çevirip olduramadığım bir şey ve bunu nasıl izah edebilirim, onu da bilmiyorum. Konu: Resim yapıyor-yapamıyor-oluyor-olmuyor-şurasını beğendim- şurasını beğenmedim, ne biçim bi şey oldu la bu konusu... Evet, elimde patladığını düşündüğüm resim yapma konusunu çok takıyorum kafaya ve hatta şu hayatta canımı sıkan en büyük şey budur diyebilirim. Memleket meselesine döndü iyice.
Bu sene Güzel Sanatlara hazırlanmaya karar verdim, yeniden okullu olup yeniden bir üniversite daha bitirmenin yaşı yok neticede (Düşündükçe heyecanlanıyorum da, öğrencilik benden geçti derdim bir de), yani en başından beri istediğim buydu ve olmaması için de bir engel yok... Kendim dışında. Özetle, bu konudaki problem, ben oluyorum. Karman çorman düşüncelerim ve bir türlü kendimi yeterli görememem. Gittim kursa yazıldım (Hala başlamadı, bi başlasa zaten rahatlayacağım), artı sınav öncesi son aylarda "Güzel Sanatlara Hazırlık" kursu da alacağım. Mümkün olan tüm resim kurslarına gidesim var anlayacağınız, senelerin acısını çıkarmak istercesine, karşıma çıkan tüm resim hocalarını kucaklayıp, biri "O resim öğretmenini sakince yere bırak evlat" diyene kadar havada döndüresim var.
Sabahın 6sından beri oturuyor ve kahvemi yudumlarken ara ara son tabloma bakarak, "Nasıl başladı ne hale geldi" filan diyor, kendi kendimi sıkıyorum. Diğer konumda bahsettiğim ressam teyze "Sıkılınca bırak, başka tabloya geç, aynı anda 2-3 tabloya başla, dönüşümlü boya. Sıkıla sıkıla üzerine gitme tek resmin, özenerek yapamazsın o zaman, geçiştirmeye başlarsın." filan demişti. Dinledim mi? Hayır. İlla neye başladıysam önce o bitecek, tamam olacak; ondan sonra başkasına başlayacağım. Off... Bu saçma huyumdan nefret ediyorum. Noldu, son tablodaki haşin bakışlı nazik kızımızın saçları totoma benzedi... Ya çözüm yolunu da söyledi kadın, yok, illa bildiğimi okuyup kendimi kasacağım. Bir de şu var, kurallara gelemiyorum resim konusunda. Bu da bir diğer sorun... Bu yüzden şu seneye bi heves başladığım birkaç resim kursundan kaçtım gibi oldu, hiçbir şey öğrenemeden hem de. Elma çiz, armut çiz, şişe çiz filan... Yapamıyorum. Şişe çizmek istemiyorsam çizemiyorum, daha doğrusu inanılmaz baştan savma bir çizim çıkarıyorum. Güzel Sanatlar hakkında bilgisi olanlar "E böyle olmaz ama, sen sınavı da geçemezsin, kazansan ödev de yapamazsın bu kafayla!" demiştir şu an eminim. Ben de diyorum. Ben bu kafayı ne edeyim diyorum, kendime kızıyorum. Bu konuda babamı ikiye katlayacak kadar cins olduğuma uyanıyorum. Adamı tabloya başlattım, bir iki tane yaptı, sonra aylarca uzaklaştı ve yine bildiği düzen yapmaya başladı. Ben daha beterim ya... :/
Bi de şu var ki ennn canımı sıkan, kendimi tanıyamadığım ilkel yönüm: Kıskanma.
Şu zamana kadar ciddi ciddi kıskançlık yaşamış, bunu net hissetmiş biri olsam, inanın bu kadar yadırgamazdım. "Zaten haset bi yönün vardı Gangsta yeme şimdi beni" der, iki kudurur hırslanır geçerdim.Yok ya, kendime yakıştıramıyorum, sinirime dokundu. İyi resim yaptığını düşündüğüm tanıdıkları bildiğiniz kıskanmaya başladım iyi mi? Ömrümde böyle hastalıklı bir duyguyu tecrübe etmedim, resim konusu da dahil. Ama şu son birkaç haftadır, ayrı bir şey geldi böyle. Nasıl anlatsam "Zaten onu çizmekte ne var olm, kolay onlar. Cetvelle, kalıpla ben de yaparım sıkıysa çıplak el çizsin, kalemi bıraksın fırçaya gelsin come oon!" filan, bu ne? Bu ilkokul iki ya Sinirden gülme geliyor kendi halime. Çocukların birbirlerinin oyuncağını kıskandığı gibi, bi de bk atıyorum. Instada görüyorum ortaokul arkadaşım misal , hobi olarak başlamış, ilerletmiş de yani baya iyi çiziyor işte adam, şablon da kullansa iyi yapıyor, teknik yapıyor, ben gibi gelişine çizerken kafayı yemiyor, planlı davranıyor, aferin ona. Önceden görüp takdir ettiğim insanları, hoşuma gidip "Herkes yapsın ya, ne güzel" dediğim şeyi şimdi niye kıskanıyorum? Belki de kıskançlık da değil bilmiyorum ama sinirli bir şey, takıntılı bir şey, can sıkan bir şey.
Bu yolda, ayağıma çelme takan kişi, benden başkası değil bunu anlıyorum.
Şu kurs başlasın da gideyim de şişe, portakal, kavanoz neyim çizeyim zorla, belki aklım başıma gelir.
Bu kez kaçmak yok! (Umarım :/ )
Ben biraz sıkkın, biraz karışığım; pek kimse ile konuşmadığımdan yine kafamın içinde birikip duruyor bir şeyler.
Bu arada eski konuyu soranlar oldu, teşekkür ederim ilginize; özetle düzeldik diyeyim. Bir aydır fire vermedi, gayret ediyor cidden ve bu sorunu aştığımızı hissedebiliyorum (Bazı bazı Vasfiye Teyzeye bağladığı oluyor ama huyu yani, artık idare edeceğiz). Şu an her şey yolunda.
Bunun haricinde yolunda olmayan bir şey var; benim kuduzluğum, kudurukluğumdan ötürü. Şöyle ki kafamın içinde evirip çevirip olduramadığım bir şey ve bunu nasıl izah edebilirim, onu da bilmiyorum. Konu: Resim yapıyor-yapamıyor-oluyor-olmuyor-şurasını beğendim- şurasını beğenmedim, ne biçim bi şey oldu la bu konusu... Evet, elimde patladığını düşündüğüm resim yapma konusunu çok takıyorum kafaya ve hatta şu hayatta canımı sıkan en büyük şey budur diyebilirim. Memleket meselesine döndü iyice.
Bu sene Güzel Sanatlara hazırlanmaya karar verdim, yeniden okullu olup yeniden bir üniversite daha bitirmenin yaşı yok neticede (Düşündükçe heyecanlanıyorum da, öğrencilik benden geçti derdim bir de), yani en başından beri istediğim buydu ve olmaması için de bir engel yok... Kendim dışında. Özetle, bu konudaki problem, ben oluyorum. Karman çorman düşüncelerim ve bir türlü kendimi yeterli görememem. Gittim kursa yazıldım (Hala başlamadı, bi başlasa zaten rahatlayacağım), artı sınav öncesi son aylarda "Güzel Sanatlara Hazırlık" kursu da alacağım. Mümkün olan tüm resim kurslarına gidesim var anlayacağınız, senelerin acısını çıkarmak istercesine, karşıma çıkan tüm resim hocalarını kucaklayıp, biri "O resim öğretmenini sakince yere bırak evlat" diyene kadar havada döndüresim var.
Sabahın 6sından beri oturuyor ve kahvemi yudumlarken ara ara son tabloma bakarak, "Nasıl başladı ne hale geldi" filan diyor, kendi kendimi sıkıyorum. Diğer konumda bahsettiğim ressam teyze "Sıkılınca bırak, başka tabloya geç, aynı anda 2-3 tabloya başla, dönüşümlü boya. Sıkıla sıkıla üzerine gitme tek resmin, özenerek yapamazsın o zaman, geçiştirmeye başlarsın." filan demişti. Dinledim mi? Hayır. İlla neye başladıysam önce o bitecek, tamam olacak; ondan sonra başkasına başlayacağım. Off... Bu saçma huyumdan nefret ediyorum. Noldu, son tablodaki haşin bakışlı nazik kızımızın saçları totoma benzedi... Ya çözüm yolunu da söyledi kadın, yok, illa bildiğimi okuyup kendimi kasacağım. Bir de şu var, kurallara gelemiyorum resim konusunda. Bu da bir diğer sorun... Bu yüzden şu seneye bi heves başladığım birkaç resim kursundan kaçtım gibi oldu, hiçbir şey öğrenemeden hem de. Elma çiz, armut çiz, şişe çiz filan... Yapamıyorum. Şişe çizmek istemiyorsam çizemiyorum, daha doğrusu inanılmaz baştan savma bir çizim çıkarıyorum. Güzel Sanatlar hakkında bilgisi olanlar "E böyle olmaz ama, sen sınavı da geçemezsin, kazansan ödev de yapamazsın bu kafayla!" demiştir şu an eminim. Ben de diyorum. Ben bu kafayı ne edeyim diyorum, kendime kızıyorum. Bu konuda babamı ikiye katlayacak kadar cins olduğuma uyanıyorum. Adamı tabloya başlattım, bir iki tane yaptı, sonra aylarca uzaklaştı ve yine bildiği düzen yapmaya başladı. Ben daha beterim ya... :/
Bi de şu var ki ennn canımı sıkan, kendimi tanıyamadığım ilkel yönüm: Kıskanma.
Şu zamana kadar ciddi ciddi kıskançlık yaşamış, bunu net hissetmiş biri olsam, inanın bu kadar yadırgamazdım. "Zaten haset bi yönün vardı Gangsta yeme şimdi beni" der, iki kudurur hırslanır geçerdim.Yok ya, kendime yakıştıramıyorum, sinirime dokundu. İyi resim yaptığını düşündüğüm tanıdıkları bildiğiniz kıskanmaya başladım iyi mi? Ömrümde böyle hastalıklı bir duyguyu tecrübe etmedim, resim konusu da dahil. Ama şu son birkaç haftadır, ayrı bir şey geldi böyle. Nasıl anlatsam "Zaten onu çizmekte ne var olm, kolay onlar. Cetvelle, kalıpla ben de yaparım sıkıysa çıplak el çizsin, kalemi bıraksın fırçaya gelsin come oon!" filan, bu ne? Bu ilkokul iki ya
Bu yolda, ayağıma çelme takan kişi, benden başkası değil bunu anlıyorum.
Şu kurs başlasın da gideyim de şişe, portakal, kavanoz neyim çizeyim zorla, belki aklım başıma gelir.
Bu kez kaçmak yok! (Umarım :/ )
Son düzenleme: