- 28 Kasım 2007
- 1.059
- 52
- 32
(Sizi kıyıya ulaştıracak duygularınız; sevgi, hoşgörü, paylaşma, güzellik olsun. Bazen acılar gerekli ..)
İnsan; yaşadığı güzelliklerin, mutlulukların kıymetini, acılar gelince anlıyor. Şu hâlde, acılara çok şey borçluyuz...
Ben; acıları ikiye ayırıyorum... bağlayan acılar, ayıran acılar...
Kendi aralarında da üçe ayırıyorum. Bağlayan acılar; kaprisler, kavgalar, öfke... Ayıran acılar; nefret, ayrılık, ölüm...
Kaprisler insanları canından bezdirebilir ama, durgun suları özletir size. Patırtısız yaşamı arzularsınız. Kavgalar olmasa, hayat ne kadar yeknesak olurdu kim bilir? Kavgalar; kavgasız hayatın çekilmezliğini, tatsızlığını ortaya çıkarır. Çünkü; sonucunda barışmanın hazzı vardır... Öfke; baldan tatlıdır. Özür dilemeyi gönül, almayı hatırlatır. Öfkenizi yenmenin mutluluğu ne güzeldir! Ruhunuzdaki bu gelgitler dingin tutar sizi... Bağlayan acılar, sevgiyi büyütür... Güzeldir, güzel...Acı çekeceksin ki, kıymetini bileceksin elindekilerin...Şöyle düşünürsek mutlu oluruz; mayıs çiçeklerini, nisan yağmurları getirir...
Ayıran acılara gelince, nefret; ömür boyu içinizden çıkmaz, boğazınızda takılı kalan yutamadığınız lokma olur. Ayrılık; çok zor. Sonunda kavuşmak olmasa, çekilecek şey değildir...Gün saymak, rüzgârın kokusunda kokusunu aramak, bir yudum suda boğulmak gibidir. Beklemek beklemek...özlemi büyütmek...
Ölüm; yaşı yok... yüzü kırışmaz, beli bükülmez, yaşlanmaz, hiç ummadığımız zamanda karşımızdan çıkagelir. Yaşlı genç demeden... Utanmadan, sıkılmadan yüzü kızarmadan...Yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu, hiç göçmeyecekmiş gibi didinip durmanın, sevgileri unutmanın yersiz olduğunu anlatır. Anlayana tabii...
Bazen, acılar gereklidir. Kendimize gelmemiz için bir tokattır...Hepiniz bir gün, mutlak içinizde kabaran, yön değiştiren nehre düşmüşsünüzdür. Ne yapacağınızı bilemediğiniz olmuştur. Kurtulmak için çırpınıp durmuşsunuzdur. Birden küreklerinizi kaybettiğinizi fark edersiniz. Ellerinizle suyu yarmaya çalışırsınız. Azgın sular bedeninizi, kimsesizlik ruhunuzu yaralar! Sağa sola uzanır, tutunacak bir dal, bir kaya bulamazsınız... umudunuz tükenir.
“Ne olacaksa olacak” diye, kendinizi akıntıya bırakırsınız. Ya taşlara çarpıp, parçalanacaktır yüreğiniz, ya kıyıya ulaşacaktır duygularınız. Tutunacak dallarınız; nefret, öfke, kapris olmasın... sonra parçalanır yüreğiniz. Sizi kıyıya ulaştıracak duygularınız; sevgi, hoşgörü, paylaşma, güzellik olsun. Bazen acılar gereklidir!..
AFİFE DEMİRTAŞ
İnsan; yaşadığı güzelliklerin, mutlulukların kıymetini, acılar gelince anlıyor. Şu hâlde, acılara çok şey borçluyuz...
Ben; acıları ikiye ayırıyorum... bağlayan acılar, ayıran acılar...
Kendi aralarında da üçe ayırıyorum. Bağlayan acılar; kaprisler, kavgalar, öfke... Ayıran acılar; nefret, ayrılık, ölüm...
Kaprisler insanları canından bezdirebilir ama, durgun suları özletir size. Patırtısız yaşamı arzularsınız. Kavgalar olmasa, hayat ne kadar yeknesak olurdu kim bilir? Kavgalar; kavgasız hayatın çekilmezliğini, tatsızlığını ortaya çıkarır. Çünkü; sonucunda barışmanın hazzı vardır... Öfke; baldan tatlıdır. Özür dilemeyi gönül, almayı hatırlatır. Öfkenizi yenmenin mutluluğu ne güzeldir! Ruhunuzdaki bu gelgitler dingin tutar sizi... Bağlayan acılar, sevgiyi büyütür... Güzeldir, güzel...Acı çekeceksin ki, kıymetini bileceksin elindekilerin...Şöyle düşünürsek mutlu oluruz; mayıs çiçeklerini, nisan yağmurları getirir...
Ayıran acılara gelince, nefret; ömür boyu içinizden çıkmaz, boğazınızda takılı kalan yutamadığınız lokma olur. Ayrılık; çok zor. Sonunda kavuşmak olmasa, çekilecek şey değildir...Gün saymak, rüzgârın kokusunda kokusunu aramak, bir yudum suda boğulmak gibidir. Beklemek beklemek...özlemi büyütmek...
Ölüm; yaşı yok... yüzü kırışmaz, beli bükülmez, yaşlanmaz, hiç ummadığımız zamanda karşımızdan çıkagelir. Yaşlı genç demeden... Utanmadan, sıkılmadan yüzü kızarmadan...Yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu, hiç göçmeyecekmiş gibi didinip durmanın, sevgileri unutmanın yersiz olduğunu anlatır. Anlayana tabii...
Bazen, acılar gereklidir. Kendimize gelmemiz için bir tokattır...Hepiniz bir gün, mutlak içinizde kabaran, yön değiştiren nehre düşmüşsünüzdür. Ne yapacağınızı bilemediğiniz olmuştur. Kurtulmak için çırpınıp durmuşsunuzdur. Birden küreklerinizi kaybettiğinizi fark edersiniz. Ellerinizle suyu yarmaya çalışırsınız. Azgın sular bedeninizi, kimsesizlik ruhunuzu yaralar! Sağa sola uzanır, tutunacak bir dal, bir kaya bulamazsınız... umudunuz tükenir.
“Ne olacaksa olacak” diye, kendinizi akıntıya bırakırsınız. Ya taşlara çarpıp, parçalanacaktır yüreğiniz, ya kıyıya ulaşacaktır duygularınız. Tutunacak dallarınız; nefret, öfke, kapris olmasın... sonra parçalanır yüreğiniz. Sizi kıyıya ulaştıracak duygularınız; sevgi, hoşgörü, paylaşma, güzellik olsun. Bazen acılar gereklidir!..
AFİFE DEMİRTAŞ