• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ataol Behramoğlu Şiirleri

  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #21
MIZIKA

Karlı gecelerde küçük istasyonlarda
Düdük çalan trenlere bayılıyorum
Tül perdeler ardında kadınlar gülüyor
Tutup pencerelere tırmanıyorum

Bir şiir söylüyorum sonra bir şarkı
Sonra oturup ağlıyorum
Sonra bir güzel çiçeklenip
Sokaklarda mızıka çalıyorum

Bu kente her gece yağmur yağıyor
Ve ben her gece yeniden ölüyorum
Bu tren oraya gidecek gizlemeyin
Ne derseniz deyin ben biniyorum.

ATAOL BEHRAMOĞLU
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #22
Akşamüstü Bir Kahvede

Akşamüstü bir kahvede
Bira içtim birkaç bardak
Gazeteden yoruldukça
Gelip geçene bakarak

Kahvenin müşterileri
İçerdeydi daha fazla
Camlı terasta idim ben
Çıkıntı yapan sokağa

Sevimsiz bir kocakarı
Torununu azarladı
Bir köpek geldi içerden
Camdan dışarıya baktı

Salınarak geçip gitti
Genç bir anne çocuğuyla
Kasketli iki müşteri
Bir şey konuştu patronla

Biraz sonra geldi köpek
Baktı yine aynı yere
Tıraş edilmiş yüzünde
Kederle ve ciddiyetle

Kocakarı torununu
Azarladı bir kez daha
Karıştı iki kasketli
Akşamın ıssızlığına

Köpek yine gelip baktı
Camdan ve hep aynı yere
Yüzünde aynı ciddiyet
Ve gözlerinde kederle

Kocakarı içkisini
Bitirmiş olmalıydı ki
Çıkıp gitti torunuyla
Biri bir kahve söyledi

Az önceki anne çocuk
Döndüler elde ekmekle
Köpek yine gelip baktı
Camdan ve hep aynı yere

Bakıyor birkaç saniye
İçeriye dönüyor ve
Geliyordu çok geçmeden
Bakmak için aynı yere

Koyulaşırken gitgide
Usul ve yumuşak akşam
Eğildim ben de yavaşça
Baktım köpeğin ardından

Uzuyordu bomboş sokak
Gelip giden azalmıştı
Parketmiş birkaç araba
Ve akşamın ıssızlığı

Eğilip bir daha baktım
Belirgin hiçbir şey yoktu
Köpek ise arada bir
Gelip bakıp dönüyordu

Ben de bu notları aldım
Bir şiir yazarım diye
Yaşamın anlamsızlığı
Ve ciddiyeti üstüne

Paris - Ekim 1985
Kaynak: Eski Nisan

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #23
Aşk

Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Herşey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi


Ataol Behramoğlu


********************************************************


Ayrılan

Aşkı doğuran şey nedir;
O yakınlığı, iki can arasında?
Ve kopuş ne zaman başlar?
Ne zaman biter bir sevda?

Bir kurt gibi içten içe
Gelişip büyür çürüme
Bir an gelir ki aynı mekandasınızdır
Ayrı duygusal zamanlarda...


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #24
Bahar Şiiri

Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi

Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyliyelim bir ağızdan


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #25
Ben Mi? Evet.

Ben mi? Evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları,evleri,dergileri,hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoş geldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların,bekleyişlerin,ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların,yarışların,tasaların kalktığı yerde
tam anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı;kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya,çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek,karınca yuvaları,gökyüzü,kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle,koşulsuz,önyargısız,hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan,ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu,ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet .çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız,gözyaşsız,geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle…


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #26
Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar

Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
Nihat
Uyumuyor olmalı.
-Nefis bir şarkı
Söylüyor yandaki odadaki kız
Bir Rus
Halk şarkısı.
Ve şimdi koroyla
Başladılar-
Nihat düşünüyordur
Karanlıkta.
-Sanırım
Bir saatten sonra
Hapishanede
Dışardan söndürüyorlar ışıkları-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar.
Çağdaş şarkılar
Gerekli onlara
Hem Hayatlarının
Derinliklerinden söz eden
Gerçekleştirilmiş
Gerçekleştirilmemiş duygularından,
Hem
Kavgayı ateşleyen
Somut
Anlaşılır
Akıllı şarkılar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Acılarla dolu bu dünyaya.
İnsafsızlık
Vahşet
Hala güçlü
Ve hala iktidarda.
İnsanlar
Ölüyorlar.
Gepgenç
Sımsıcak
Ölüyorlar
Sanki
Ölmüyorlarmış gibi.
Bir yandan sürüp gidiyor-
Hayat;
Bir yanda tel örgüler
Parmaklıklar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere.
İçimden okşadım onu.
Kelebek adımlarını
Yanımdan geçen kızın.
Herhangi bir kız
Hayalleri olan.
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
Ve paramparça olmasın
Sımsıcak
Capcanlı
Yaşayıp giderken insanlar.
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #27
Bir Ermeni General

Usanıp sevişmekten bir ermeni general
Atıvermiş kendini senmişel kulesinden
Bir çocuk ki öperken uzanır annesinden
O çocuğu boynundan asıvermeli derhal

Çünkü sığmıyor çocuk koskocaman adama
Çünkü tuhaftır biraz, çocuk olmak eskiden
Sahi, civcivler vardı-bazen anlatır annem
Ne güzel bükermişim boyunlarını ama

Ve ben o dar büyücü -upuzun kara şapkam
Yeniden doğururken alışkın bir tavşanı
Kendime iğretiyim-yani bir kasabalı

Yani her direnişi çağda kızla sonlanan
En yeni senaryoda en eski esas oğlan
Bir ermeni general -yakası madalyalı


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #28
Bir Gün Mutlaka

Bu gün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür
gümbür bir telaş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne
güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz
kafalılar! Ey sadrazam!
Sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç
yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz
Çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl
bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar
Uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz
bir gömlek giyiyorum
Bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu han-i yağma
Ama yorgunum şimdi, çok sigara içiyorum, sırtımda kirli
bir pardesü
Kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde Vietnamca şiir
kitapları
Dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür
ucundaki ırmakları
Bir kız sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda
Köprülerden geçiyorum, karanlık yağmurlu bir gün, yürüyorum
istasyona
Bu evler hüzünlendiriyor beni, bu derme çatma dünya
İnsanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su
Ne yapsam...ne yapsam her yerde bir hüzün tortusu
Alnımı soğuk bir demire dayıyorum, o eski günler geliyor aklıma
Ben de çocuktum, sevgililerim olacaktı elbette
Sinema dönüşlerini düşünüyorum, annemi, her şey nasıl
ölebilir, nasıl unutulur insan
Ey gök! senin altında sessizce yatardım, ey pırıl pırıl
tarlalar
Ne yapsam...ne yapsam...Dekart okuyorum sonradan...
Sakallarım uzuyor, ben bu kızı seviyorum, ufak bir yürüyüş
Çankaya' ya
Bir pazar, güneşli bir pazar, nasıl coşuyor yüreğim, nasıl karışıyorum insanlara
Bir çocuk bakıyor pencereden hülyalı kocaman gözlü nefis
bir çocuk
Lermontov' un çocukluk fotoğraflarına benzeyen kardeşi
bakıyor sonra
Ben şiir yazıyorum daktiloda, gazeteleri merak ediyorum,
kuş sesleri geliyor kulağıma
Ben mütevazi bir şairim, sevgilim, her şey coşkulandırıyor beni
Sanki ağlayacak ne var bakarken bir halk adamına
Bakıyorum adamın kulaklarına, boynuna, gözlerine, kaşlarına
yüzünün oynamasına
Ey halk diyorum, ey çocuk, derken bende bir ağlama
İlençliyorum bütün bireyci şairleri, hale gidiyorum portakal
almaya
İlençliyorum o laf kalabaklıklarını, kurumuş yürekleri,
bireyin kurtuluşunu filan
İlençliyorum o kitap kurtlarını, bağışlıyorum sonradan
Uzun kış gecelerinden sonra kim bilir nasıl olur her şey
Uzun kış gecelerinden sonra, masallarda anlatılan
Durup durup bunları düşünüyorum, bir sevinci bir hüzün
izliyor arkadan
Yüreğim ipe sapa gelmez bir bahar göğü, Türkçe bir yürek
kısaca
Beklemek usandırıyor, telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyorum
sağda solda
Bir otobüse biniyorum, inceliyorum bir böceği tutarak
kanatlarından merakla
Yürürdüm eskiden baharda, o yıkıntıların ve çayırların
olduğu alanlara
Aklıma şiiri gelirdi o yaşlı Amerikalının, sonbaharı anlatan
şiiri
Çayırlar vardı o şiirde, baharı anımsatan ne de olsa
Böylece yeniden hazırlanıyorum bir coşkuya, yeniden
sokaklara fırlamaya
Kendimi atmak için bir uçurumdan balıklama
Büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm
filmlerden mi ne
Bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya
Anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla
Bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o
yollar geliyor aklıma
Benzin kokuları, ıslak direkler, babamın esmer bir somun
gibi tombul ve sıcak elleri
Uyurdum. Bir de bakmışsın yeni bir film sinemada, şehirde
yeni bir kız, kahvede yeni bir garson
O üzgün ve sabahlıklı dururdu balkonda...
Şimdi ne var hüzünlenecek burda, nedir bu çatlatan
yüreğimi bu telaş.
Sanki ölecek gibiyim, sanki birazdan polisler gelecek ya da
Gelip alacaklar kitaplarımı, bu şiiri, sevgilimin
fotoğrafını duvarda
Soracaklar babanın adı ne, nerde doğdun, teşrif eder
misiniz karakola
Dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür
ucundaki ırmakları
Bir kız sessizce ölüyor, sessizce Vietnam' da
Ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya
Uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey
şeyhülislam!
Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bunu söyleyeceğiz bin defa!
Sonra bin defa daha, Sonra bin defa daha, çoğaltacağız
marşlarla
Ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda
Yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla
Yürüyeceğiz çoğala çoğala...

1965

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #29
Bir Kadını Beklemek

Bir kadının bana gelecek olması, bir rüzgarı geçerek
Bir şarkıyı geçerek, saçlarının uçuşunda
Bir kadının bana gelecek olması, bir ömür geçecek

Aşkın buruk tadında, buluşması iki yalnızlığın
Bir akşamı geçecek

Belki de dağılan sesleri hüznün ve akşamın
belki de
Bir kadını geçecek

Bir kadını bekliyorum
Eteklerini ve saçlarını uçurarak gelecek…


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #30
Bir Sabah Tanıdık Bir Şehre Girerken

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Sıcak ve dost şeyler düşünür insan
Tanıdık bir yatak bekler sizi
Bir çocuk yüzü gülümser anılardan

Dost şehirler, sevgili, anne şehirler
Nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde
Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu
Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye

Sonsuz kareli bir film gibi
Yaşamım geçiyor belleğimden
Tekrar etmek duygusu
Her şeyi yeniden, yeniden...

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan...

1977

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #31
Çerkez Ali

Çerkez Ali'yle bir akşam
Göl kıyısı lokantada
Gürcü şarapları içtik
Mezemiz "çahohbili" ydi
Babası Kırımlı Tatar
Annesi istanbullu Türk
Kökü derinlerde çınar
Şair dostum çerkez ali

Gerçeği düşe çeviren
Duygu nereden geliyor
Şu karşıki dağlardan mı
Akşam sisinde eriyen
Bakışları bir ışık su
Çerkez Ali anlatıyor

Darağaçları kurulu
Sultan Hamit ağır hasta
Canı kayısı istemiş
Kar yağıyor İstanbul 'a
Beşiktaş'ta çerkez Ahmet
-Yörenin ünlü bakkalı-
Gidiyor yurdu kırım'a
Bulup geliyor kayısı'yı
Veriyor Çerkez Ahmet'e
Bacısı Melek Filsan'ı
Yaverlerden ihsan paşa

O sırada İstanbul'a
Kim gelirse kafkasya'dan
Çerkez diye anılıyor
Çerkez Ali'ye Çerkez'lik
Babası Çerkez Ahmet'ten
Böylece miras kalıyor

Düşü gerçeğe çeviren
Duygu nereden geliyor
Yanımızdaki gölden mi
Mavi bir tüle bürünen
Dişleri bir ap ak umut
Çerkez Ali anlatıyor

Beşiktaşlı Çerkez Ahmet
-kaytan bıyıklı delikanlı-
Onbeş yaşında Filsan'I
Alıp gidiyor Kırım'a
Osmanlıda meşrutiyet
Rusyada bolşevik devrimi
Ölüyor genç yaşta Ahmet
Kalıyor Ali'si yetim

Düşleri Çerkez Ali'nin
Her gece dolu bunlarla
Aklı fikri İstanbul'da
Siliniyor çizgileri
Göç günü ölen annenin
Buğulanıyor gözleri
Yağmur yağıyor kırım'a

Kırk yıldır Özbekistan'da
Yaşar Çerkez Ali sürgün
Dönecek mi yurtlarına
Kırımlı Tatarlar birgün
Beşiktaş'I İstanbul'u
Vatanını annesinin
Görmek kısmet olacak mı

"Anneciğim İstanbul'a
gidebileceğiz miyiz?"
diyor annesine kızım
karşı dağa bakıyorum
Bir ağırlık yüreğimde
Sırılsıklam ter içinde
Uykumdan uyanıyorum

1993

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #32
Çığlık

Bir adamı öldürmenin tam sırası kurşunlarla
Çocuğunu öpüp kapıya çıktığında

Ey kanatılmış ciğnenmiş bahar günü
Birden bir cığlıkla kapatır yüzünü

Ezik bir gül gibi çığlık, yitik bir umut gibi
Boğmak boğma bir telle bir insan olmanın sevincini

Kederli yağmur, usulca düşen akşama
Çığlık. Bir çocuk yüzü. Dayalı cama…

1982

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #33
Çocuk Gibi Tiril Tirilliğinle

Çocuk gibi
tiril tirilliğinle
kucaklardım seni..
Yazlar ve unutuşlar geçerdi.
Günlerin güneşini içerdim.
Sessizce
aşkın
teri
dolardı kasıklarıma...
Fıçılarda damıtılmış
şarap renginde şafak...
Ayaklarının bastığı kumlara
basardı ayaklarım...
İnce
güzelliğin senin
seni kuşatan
gökyüzü kadar sadeydi...
İnsan
güzelliğin senin..
Katıksız merakın..
Katıksız
şehvetin ve sevincin..
Dünyaya
bir güzelliğin../..
narinliğini
anlatmak için gelmiş gibiyim..
Denizin çarptığı
kumsal
ve bunaltıcı yaz gecesi..
Dünyaya
bir yaz gecesinin
bunaltısını
anlatmaya gelmiş gibiyim.

Ey bırakıp gitmek...
Yıldızlar ve
taptaze bir şey...
Bir aşkın
pırıl pırıl
edişi seni...

Boynunun ve
omuzlarının narinliği..
Dudaklarının üstündeki
ter damlası...
Kayar gibi uzanışı
kollarımda vücudunun..
Beyaz bir
ırmak gibi...
Yaşanmış ve yaşanacak
bütün aşkların
baygınlığını yaşamak seninle...
Vücudun üstüne
yazdığım bu şiir
senin bir zamanki
güzelliğinin
tanıtı gibi kalmalıdır..
Sevgilim, gövden
sinerdi gövdeme..
Çocuk ve
günahkâr başın
dinlenirdi omzumda...


Her şey bitiyor
ve
yorulduğumu düşünüyorum
Akşama
yemek hazırlıyor bir kadın..
Kocası, gömleğinin
kollarını kıvırmış
camdan bakıyor...
Terzi kızlar
atelyeden çıktılar.
Akşam hazırlığı.
hüzün.

Bir odada
beni beklediğini düşünüyorum..
Seninle dolu bir oda..
Seslerimiz
tanıdığında birbirini
ve gülüşlerimiz..
Ve hüzünlerimizin
anlaşıldığında
kardeş olduğu..
Boynunu yeniden
sevgiyle öperim
parmaklarının
ucunu...
Gençliklerimizin
birbirine karıştığı
düşüncesiyle çoğalarak...


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #34
Çok Sevdim Bir Zamanlar Seviyorum Yine De

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların
Salmak serin sulara gövdemi
Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek..
Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürperek

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi
Hırçın ve ele geçmezce atılgan
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi...

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukça bu dünyada
Pırıl pırıl olani, her zaman bir güz diriliğinde
Değişmez ve değişken olanı sonsuzca...

Eylul 1978

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #35
Düşmek

"Uçak şimdi
Düşüyor"
Dedi yanımdaki.
Düşmenin bilmesem
İnmek olduğunu
Azerice'de
Herhalde o saat
Yüreğime inerdi.


Ataol Behramoğlu


*********************************************************

Eski Nisan

Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan

Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm

Durduktu önünde Ege Denizi'nin
Gözleri mayıs bulanığı,
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalığı

Eski nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği

1983
Kaynak: Eski Nisan

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #36
Eski Şiirlerim

Kapılarını yıllardır çalmadığım
Eski dost evleri gibi
Eski şiirlerim
Kitaplarda
Bekler beni...
Girip dinlendiğim olur
İçlerinde
Bir kahve içimi
Çıkıp giderim sonra
Buruk bir hüzün
Bırakıp geride...


Ataol Behramoğlu


*********************************************************

Gece Vakti Kimdir Kapıyı çalıp gelen

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
Yitirdiğim bir mutluluk mu
Habercisi mi gelecekteki bir mutluluğun

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
İçimde bağıran acılar mı
Serseri, başıboş bir rüzgar mı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
Ansızın çıkıp gelen bahar mı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
Yüreğim mi,damarlarimda hışırdayan kan mı

Bağırarak bu kansız evlerin suratına
Bağırarak bu kansız sokakların suratına
Bağırarak bu kansız insanların suratına
Bağırarak yüreğimdeki kanı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #37
Geçmiş Yaz

Gövdemden sızan sular gibi
Akıp gitti bir yaz daha
Sevişmelerle gündüz vakti
Ve beyaz öğle uykularıyla

Bir yazdı artık geçmiş olan
Oysa hala tenimde tuz tadı
Aynı ağlardan çıkardığımız
Bir akşam güneşiyle balıkları

Bir yazdı uzak Gürcistan'da
Kıyısında kartal dağların
Mavi gözlü bir göl bırakan
Düşlerine çocukların

Bir yazdı yaşanan her saniyesi
Ve şimdi kumsaldan eserken rüzgar
Üşür bir deniz kabuğu belki
Ve küçük bir kızı anımsar


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #38
Göre

Gözlerimiz birbirine göre
Ellerimiz, dudaklarımız
Ve aşk bize göredir

Gece tam aşka göre
Rüzgar geceye göre
Ve yağmur rüzgara göredir

Öpüşmelerimiz yağmura göre
Odamız öpüşlerimize göre
Ve dünya odamıza göredir

Ve biz dünyaya göreyiz

1992

Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #39
Her Şey Şiirdir

Her şey şiirdir, uğultusu rüzgarın
Bir ırmağa usulcacık yağan kar
Her gece okunan bir dua çocuklukta
Gökyüzünde bölük bölük turnalar

Her şey şiirdir, sevinç ve kader
Dünyada olmak duygusu...
Kıyıda, ıssız kayalarda
Kendi başına ışıldayan su

Her şey şiirdir, şimdi, şu anda
Ak kağıt üstünde dolanan elim
Karşıki avluda salınan söğüt
Yandaki odada uyuyan bebeğim

Her şey şiirdir, çağrısı aşkın
Bahar toprağından yükselen tütsü
Umut ve acı, başlayan ve biten,
Yağmurun ve akıp giden hayatın türküsü

Her şey şiirdir ve bir gün belki
İlk aşkım, ilk göz ağrım şiir
Koynunda ona yazdığım mektuplar
Bir yerlerden çıkıp gelecektir...


Ataol Behramoğlu
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi romance
  • #40
Hüzünlü Pazar

Hüzünlü pazar, beyaz meleklerin ilahiler söylediği
Aşkın güzelce yıkandığı, sımsıkı kefenlendiği

Yaz geçmiş, gelip çatmış bağbozumu vakti
Genç kızların mutluluğu bir mevsim daha ertelediği

Hüzünlü pazar, geçmiş pazarların anısıyla kavuniçi
Çocukların hep kursaklarında kalan sevinci


Ataol Behramoğlu


*********************************************************

İnsanlar

İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin gözalabildiğince
Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.
Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
Sonuçta ne küçümse insanları kızım
Ne de önemse gereğinden çok
Ama anlamaya çalış
Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri


Ataol Behramoğlu
 
Back